EBRU İLE YAZI TEZYİNATINA FARKLI BAKIŞ!

Adıyaman Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Muhammet Çevik günümüz ebru sanatının duayen isimlerinden biri. Ebrucu Çevik ebru ile hüsn-i hat sanatına getirdiği farklı tezyinat anlayışıyla adından söz ettiriyor. Dr. Muhammet Çevik ile hüsn-i hatta ebru ile tezyinatı üzerine konuştuk.

İbrahim Ethem Gören: Muhammet Hocam dünden bugüne ebru sanatı yolculuğunuzu özetlemenizi istirham ediyorum.

Muhammet Çevik: Bir başka hasbihalimizde söz etmiştim, tekraren anlatayım. Ebru sanatına ilgim yirmili yaşlarda başladı. 2008 yılında Urfa'da yüksek lisans yaparken Ömer Sabuncu Hocanın atölyesine malzemeleri tanıyacak ve temin edecek kadar kısa bir süreliğine katıldım. Sonra devam edemedim. Ta ki 2015 yılında üniversitede çalışmaya başlayıncaya kadar. Üniversiteye geçince, üniversitenin öğrenci toplulukları için sunduğu imkânları ebru sanatını öğrenmek ve öğretmek için kullanmaya karar verdim. Bir öğrenci topluluğu kurarak, üniversitenin kültür sanat faaliyetleri kapsamında bir atölye açıp, ebru kursu düzenleme imkânı bulduk.

Abim Ebru Sanatçısı Ahmet Çevik kursa hocalık yapıyordu bense ebru topluluğunun akademik danışmanlığını yapıyordum. Öte yandan kursa öğrenci olarak devam ediyordum. Temel ebru eğitimimi bu kurslarda Ahmet Hocamdan aldım. Ama ebruya olan ilgim bu kurslarla sınırlı kalmadı. Öyle ki ebru sanatı akademik kariyerimi bile geciktirecek kadar hayatımın merkezine yerleşti. Çok sayıda basılı kaynak edinerek orada gördüğüm ebruları taklit etmeye çalıştım. Satın alınabilecek her türlü ebru malzemesini temin etmeye çalıştım. Bu sanatı ilerletmede internetin ve ebru ustalarının yayınladığı videoların önemli bir katkısı oldu. Allah’ın lütfuyla, yoğun bir çalışma ve deneme yanılma yöntemi ile bugünlere kadar geldim. Bugün, üniversitede ebru merkezli topluluk faaliyetlerine ve atölye çalışmalarına devam ediyorum.

Bu süreçte yüzyılın âfetini yaşadınız. Asrın felâketi hâlet-i ruhiyenizi ve ebru teknenizi nasıl etkiledi?

Öncelikle başta ablam, eniştem ve ebru kursundan öğrencim Serkan olmak üzere depremde kaybettiklerimize Cenab-ı Hakk’tan rahmet diliyorum. Cümlesinin mekânı cennet olsun. Hayatımızın her alanı gibi sanat çalışmalarımız da deprem felaketinden ciddi manada etkilendi. Üniversitede başladığımız atölye çalışmaları ve usta çırak ilişkisi içerisinde yürüttüğümüz ebru eğitimleri önce pandemide uzaktan eğitime geçilmesiyle, sonra kısa bir toparlanmanın ardından 6 Şubat depremi ile akamete uğradı. Belli bir düzeye gelmiş arkadaşlarımızın mezuniyeti, pandemi ve deprem dolayısıyla yeni öğrenciler yetiştirememiş olmamız bugün aynı ortamı yeniden kurmakta güçlük çekmemize sebep oluyor. Bir atölye ortamının ve çalışma arkadaşlarının olmaması ister istemez benim de çalışma motivasyonumu etkiliyor. Evvelden neredeyse hiç kapanmayan ebru teknemiz, şimdi birkaç ayda bir anca açılıyor. Deprem dolayısıyla üniversitede birlikte geleneksel sanatları sürdürdüğümüz arkadaşlarımız da Adıyaman'dan ayrıldılar. Tüm bu gelişmelerin hayırlı tarafı tekne başında ebru meşk etmenin yerine meşk ettiğim ebruları değerlendirmeye yönelik yeni arayışlarımın kemale ermesine fırsat vermiş olması.

Ebru sanatında ne/neler arıyorsunuz?

Geleneksel sanatları icra edenler için sanatın anlamı daha çok Sanat-ı İlahiyi taklid etmek ve icra ettiği sanat üzerinden Sani-i Kâinata ulaşmaktır. Üstad'ın "anladım işi sanat Allah'ı aramakmış" şeklinde ifade ettiği hakikat. Bu sanatın dayandığı estetik anlayış da kültür ve medeniyetimizin diğer unsurları ile birlikte çok daha anlamlı ve kâmil bir hüviyet kazanmaktadır. Ebru, Hüsn-i Hat sanatıyla, Hüsn-i Hat tezhip ile mimarisi ve musikisi ile inancı ve ahlakı ile bir arada olduğunda ortaya çıkan topyekûn bir medeniyet tasavvuru oluyor. Sanatçının ürettiği eser ise bu tasavvurun somutlaşmış, paylaşılabilir halidir. Bu anlamıyla ebruyu müstakil bir sanat olarak, modern tarzda icra etmeye çalışan, onu ait olduğu bütünden ayırmaya çalışan sanatçıların da ebruyu basit bir boyama tekniğine indirgediğini düşünüyorum. Ebrunun benim için kişisel anlamı bu topyekûn medeniyet tasavvurunun bir tarafına dâhil olma imkânı sunmasıdır. Onu icra ederken duyduğum neş’e, verdiği huzur, ortaya çıkan eserlerden aldığım keyif de cabası.

Aradıklarınızı ne kadar buldunuz?

Ebru zor bir sanat. İcra etmek için sürekli bir atölye ortamı gerektirmesi zaman ve emek bakımından çok fazla fedakârlık yapmayı gerektiriyor. Ben de bu fedakârlığı zaman zaman ailemi ihmal ederek, bazen sağlık sorunları yaşayarak, akademik kariyerimi dahi geciktirerek ziyadesiyle yaptığımı düşünüyorum. Ama ebru aynı zamanda karşılık beklemeden yapılması gereken bir sanat. Mustafa Düzgünman Üstad bu hakikati “Ben ebrûya âşık oldum düştüm onun peşine, Leylâ gibi nazlar etti yaramadı işime” diye ifade etmiş. Karşılık bekleyerek yapanların ebru sanatını öğrenmesi ya da uzun süre icra etmesi bence imkânsız. Bir şey aramadan, beklemeden yapmak lazım, o zaman bulmanın da önemi kalmıyor.

Ebru ile yazı tezyinatına farklı bir bakış açısı getirdiniz. Bu alandaki hizmetleriniz için büyükçe bir paragraf açalım dilerseniz…

Yıllarca ebru meşk ettim. Çiçek ebrular, hatip ebrular, battal ebrular. Bir yerden sonra ebruları değerlendirmek gerekiyor. Yeni işler yapmak için eskileri tüketmek gerekiyor. Yaptığım ebruları nasıl değerlendirebilirim diye düşündüm. İşin aslı, evvelden beri ebru, kağıt bezeme sanatı olarak revaç bulmuş. Yazıda zemin olarak, kitap ciltlerinde iç kapak olarak ve en önemlisi hüsn-ü hat yazılarında tezyin amacıyla kullanılmış. Yazı tezyininde kullanımı devam edegelmiş. Günümüzde hat sanatının yeniden canlanmasıyla bu alanda daha fazla ihtiyaç olduğunu düşünerek bu konuda çalışmaya yoğunlaştım. Aslında yaptığım yeni bir iş değil ama yeni bir tarzda icra etmeye çalışıyorum. Geçmişte daha düz ve basit şekillerde uygulanan ebru ile yazı tezyinini sülüs-nesih kıtaların koltuklarında, hilye-i şeriflerin tezyininde kullanılabilecek şekilde daha ince işçilikle icra etmeye çabalıyorum. Kat’ı sanatının tekniklerini, tezhip sanatının ince cetvel işçiliklerini tezyine özel battal ebrular yaparak birleştirmeye çalışıyorum. Özellikle yazı ve ebrular arasında renk uyumunu yakalamaya çalışıyorum. Yaldız ya da altın işçiliği ile tezyin işini zenginleştirmeye çalışıyorum.

Sürecin içine haliyle murakaa da, yerine göre ince, oval, kavisli, çoklu cetvel işleri de giriyor. Hilye-i Şerifeleri de ebru ile tezyin ediyorsunuz. Hilye haddizatında form itibarıyla tezhip bezemesine daha uygun. Hilyenin göbek tarif edilen ana metninin yazıldığı bölümü, çeheryarları ebru ile dönerken, koltuk bölümlerini bezerken ne türden zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Kendinizi bu alanda nasıl geliştirdiniz?

Sağ olsunlar Hattat Ramazan Taştan ve Bakır Kakma Sanatçısı Ebubekir Hocamın katkıları beni daha iddialı işlere girmek konusunda cesaretlendirdi. Sanırım bunların en iddialısı da Hilye tezyini. Çünkü hilyelerde çok sayıda dairevi form var. Ebru kâğıtlarının ıslanınca genleşmesi ve cetvel işleri bu işi hayli güçleştiriyor. Muhallebi sürünce kâğıdın genleşmesi, esnemesi meselesi hem yazıların hem de ebruların yapıştırılmasında sorun oluyor. Dairevi işler için pergel, oval ve kavisli işler için pistole kullanmayı bilmek gerekiyor. Koltuklar için katı tekniğiyle kesim yaptığım, çiçek ebrular kullandığım ya da geometrik formlar tasarladığım oluyor. Ebruların ek yerlerini gizlemek, hangi yazıya ne tür ebruların kullanılacağına karar vermek, ebrular arasında renk uyumunu yakalamak vs. tecrübe edile edile öğrenilen, zamanla kemale eren işler. Bence en önemlisi de zengin bir ebru koleksiyonuna sahip olmak lazım.

Elinize aldığınız bir hüsn-i hattın murakaa gerilmesinden çerçeveye hazır hale gelmesine kadar geçen süreci anlatmanızı istirham ediyorum.

İlk olarak gelen yazıların kenar boşluklarını ayarlamak ve gönyeli çıkarmak gerekiyor. Yapılacak tezyinin ölçülerine karar vermek, birden fazla ebru kullanılacaksa iç şeritin, dış ebrunun, koltukların, hilyelerin orta kısımlarının, paspartu için bırakılacak boşluğun v.s. ne kadar olacağını işe başlamadan planlamak gerekiyor. Ölçüleri belirledikten sonra üzerine çalışacağım mukavva ya da başka tür zemini (ben ince MDF kullanmayı tercih ediyorum) kestiriyorum. Sonra kenar boşlukları eşit olacak şekilde yazının murakkaını yapıyorum. Ebrunun yapıştırılacağı sınırları yeniden ölçerek çiziyorum ve ebruları da yazı gibi muhallebi kullanarak yapıştırıyorum. Yazı ve ebrular iyice kuruduktan sonra içine, dışına kafamda tasarladığım kadar cetvel işçiliği uyguluyorum. Hem ebrularda hem de cetvel işlerinde yoğun olarak yaldız boya ya da altın kullanıyorum. Bunları da yeniden tahrir çizgileri çekerek daha görünür kılmaya çalışıyorum. Ebrudan sonra paspartu için bıraktığım boşluğu özellikle önemsiyorum. Çünkü hem yazının, hem ebruların, hem de çerçevelerin öne çıkmasını sağlıyor. Önceleri kâğıt paspartu kullanırken son zamanlarda içerideki ebrularla daha uyumlu renkler yakalamak için paspartu için ayırdığım boşluğu akrilik boya kullanarak boyuyorum. En dış kenara son cetvelleri de çekerek tezyinat işini bitiriyorum.

Daha ziyade battal ebrularla tezyinat yaptığınızı gözlemliyoruz. Koleksiyonerlerden hatip ebrularıyla, çiçekli ebrularla süsleme talepleri geliyor mu? Bu alan nezdinizde gelişim sahası olarak telakkî edilebilir mi?

Çiçekli ebru ya da hatip ebruları ile tezyin ettiğim yazılar da var. Ama daha ziyade, tezyine özel yaptığım ebruları kullanıyorum. Gelgit, serpmeli, taraklı, şal, tavusi, kaplan gözü ebrularını özellikle iç şeritte kullanıyorum. Bu konuda gelen yazıya ve o anki halet-i ruhiyeme göre karar veriyorum. Ancak belirtmek isterim ki tezyin işinin belki de en zor tarafı hangi ebruyu kullanacağınıza karar vermek. Ebrusuna karar veremediğim için günlerce beklettiğim yazılar olmuştur.

Ebru ile yazı tezyinatında alametifarikanızı da konuşalım dilerseniz…

Yukarıda da belirttim; aslında yaptığım yeni bir iş değil, bir geleneğin zenginleştirilerek sürdürülmesi çabası. Her ebrucunun alametifarikası ebrularıdır. Ben de tezyine özel ebrular çalışarak, altın ya da yaldız renkleri çokça kullanarak özgün işler yapmaya çalışıyorum. Emek ve sabır gerektiren dairevi, kavisli işler yapmaya, geometrik desenler tasarlamaya, farklı teknikleri bir arada kullanmaya, ebrunun renk ve form zenginliğini yazı tezyinine yansıtmaya çalışıyorum. 

Ebruyu ebru ile tezyin etmeyi denediniz mi? Denediyseniz nasıl bir netice elde ettiniz?

Ebruyu ebru ile tezyin etmek öteden beri yaptığım bir iş. Yazıların etrafını tezyin eder gibi çiçekli ebruların etrafını tezyin ettiğim çok oldu. Yine çok sayıda ebruyu bir arada kullanarak kolaj çalışmaları da yaptım. Çok keyifli, özgün işler ortaya çıktı zamanında. Ama bu tür işler başka bir motivasyon gerektiriyor. Geri dönüp bakınca o işleri ortaya çıkaran iştiyaklı günleri özlüyorum. Çünkü şu anda tamamen yazı tezyinine odaklanmış durumdayım.

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Ebru ile yazı tezyini konusunda daha alınacak çok yol olduğunu düşünüyorum. Ama bunun önünde iki engel var: Biri günümüzde ebrucuların ebru sanatında çiçekli ebru ya da modern ebru tabloları yapma arzusu. Battal ebrunun ve yazı tezyininin geri planda kalması. İkincisi de hattatların ebru ile yazı tezyini konusunda önyargılı ya da isteksiz olmaları. Bunları aşarsak ebrucuların yazı tezyininde fevkalade işler çıkaracaklarına inanıyorum.

İlginiz için teşekkür ediyorum.

Zaman ayırıp okuma zahmetine katlandıkları için okuyuculara, geleneksel sanatları icra eden sanatkârlara kendilerini ifade etme imkânı tanıdığınız için de size teşekkür ederim.

 

 

İbrahim Ethem Gören-21.11.2021 Yazı No: 427

 

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.