TOPKAPI’DA MEZAR KİTÂBESİ GÜZELLERİ

Hattat, ebrucu, kaligrafi sanatçısı Ömer Faruk Dere ile Topkapı kabristanlığında medfun bulunan Yalçıntaş Ailesi’nin mezâr kitabeleri özelinde kitâbe çalışmalarını teşrih masasına yatırdık. Bu vesileyle Yalçıntaş Ailesi’ne rahmet niyaz ediyoruz.

İbrahim Ethem Gören: Ömer Faruk Bey öncelikle dünden bugüne yazı sanatı hayatınızı özetlemenizi istirham ediyorum.

Ömer Faruk Dere: Hat sanatına başlangıcımız Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde eğitim almaya başladığımız dönemlere dayanmakta. Lisans eğitiminin ilk yıllarında Prof. Dr. Hüsrev Subaşı hocamızın hat meşklerine dâhil olmuştum. Birkaç yıl boyunca hocamızla meşk ettikten sonra onun delaletiyle Hattat Mehmet Özçay’a devama başladım. Kendisinden önce nesih sonra da sülüs yazıları talim ettim.

1993 yılında başlayan kamış kalemle muhabbetimizde otuz yılı geride bıraktık. Bu zaman zarfında klasik hattın çeşitli dallarında ve çeşitli formlarında yazılar yazmaya gayret ettik. Klasik anlayışın yanında günümüz insanının idrakine yönelik özgün tasarım denemelerimiz de olmakta. Çok daha sonraları Savaş Çevik hocamızdan Latin alfabesiyle güzel yazı eğitimi aldım. Her iki yazı türünde de bildiklerimizi talep edenlere aktarmaya gayret ettik. Çok şükür pek çok öğrencimiz yetişti ve bizlerle sanatdaş oldular. Ömrümüz yettiğince hem akademi hem de uygulama sahasında çalışmaya, üretmeye devam etmek arzusundayız.

Dilerseniz buradan kitabelere nazar edelim. Kitâbeler hüsn-i hat sanatında nerede ve nasıl konumlanır?

Kitâbeler hat sanatının kullanım sahalarından biridir. Öncelikli amacı bilgi vermektir. Belgesel niteliğinin yanında dönemin sanat anlayışına uygun olarak en güzel biçimde üretilme gayreti görülür. Kitâbelerde bilgiyi aktaran yazının yanında süsleme sanatları da bezeme amaçlı yer alır. Kitâbeler aynı zamanda celî yazıların gelişimini takip etmemize imkân sağlar. Yapıların inşâ kitâbelerinden mezar taşları kitâbelerine, dini mekânlardaki mukaddes ibarelerin aktarıldığı taşa kazınan kitâbelere kadar geniş bir uygulama alanında celî yazıların gelişimi takip edilebilir.

HATTAT ÖMER FARUK DERE: MEZAR KİTÂBELERİ HATTATLARIN HÜNER MEYDANIDIR.

Özellikle mezar taşları ve onların sanatlı kitâbeleri hattatların hüner meydanıdır. Hat sanatı tarihimizde önde gelen hattatların mezar taşı kitâbesi yazdığını görüyoruz. Neredeyse ömrünü mezar taşı kitâbesi yazarak geçiren hattatlarımız da bulunmaktadır.

Rehberliğinizde eskilerin “efradını cami’ ağyârını mani’ dedikleri tarzda bir kitabenin sanat ve estetik unsurlarını keşfedelim…

Geçmişten günümüze medeniyetimizin mücessem vesikaları olan kitâbelere baktığımızda öncelikle her dönemde imkanlar dâhilinde yazının en güzelinin yazılmasının arzulandığını söyleyebiliriz. Osmanlı kitâbelerinde hâkim yazı türleri celî sülüs ve celî ta’liktir. Celî sülüs azamet ve ihtişamı için, celî ta’lik ise zarafeti için tercih sebebi olmuştur denilse yanlış olmaz.

Bir kitâbenin yazılıp kalıbının hazırlanması kadar kalem hakkı bozulmadan taşa işlenmesi de ustalık gerektirmektedir. Bu sebepten kitâbelerde hattat ve nakkaşlarla beraber hakkâkların da hürmet ve rahmetle anılması gerekir.

Kitâbenin yazı türü ne olursa olsun okunurluğun estetik amaçlarla zorlaştırılmaması gerekmektedir. İstif yazılarda okunuş sırasına uyulması esastır. Buna hat sanatında “teşrifat” adı verilmektedir. Harfler ve terkib ne kadar iyi olursa olsun teşrifatı bozuksa makbul görülmemiştir. Süsleme amaçlı desenlerin yoğunluğu ve konumlandırılması da ayrı bir tasarım becerisi istemektedir.

Kitâbelerde başarıyı sağlamanın bir diğer noktası ise görüş mesafesine uygun olarak ebatlandırılmasıdır. Optik (menâzır) ilminin gereği olarak gözün ideale yakın oranda algılayabilmesi için kitâbelerin en-boy ölçü ve oranlarının tespitine önem verilmelidir.

Sözün bu yerinde kitâbe çalışmalarınız için bir paragraf açalım...

Daha önce birkaç kez cami ve mezar taşı çalışmalarımız olmuştu. Celî sülüsle yazdığımız mihrap ayeti, çeşme kitâbesi, aile mezarlıkları için celî sülüs ve celî ta’likle hazırladığımız mezar taşları bulunmaktadır. Ayrıca son yıllarda Latin kaligrafisiyle de epeyce bir mezar taşı tasarladık.

Yalçıntaş Ailesi’nin mezar kitâbelerini hazırlamaya muvaffak kılındınız. Kitâbelerin bidayetinden nihâyetine kadar hazırlık süreçlerini dinlemek isteriz.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş hocamızın oğlu kıymetli dostumuz Mehmet Yalçıntaş Beyefendi’nin evlerine misafir olduğumuzda kendilerine daha önce yayınlanmış Eyüp Sultan'da Taşa İşlenen Medeniyet adlı Osmanlı mezar taşlarıyla ilgili kitabımızı hediye ettik. Kendisi kitabı incelerken Topkapı’daki aile mezarlığının şâhide taşlarının üretilmesi gerektiğini ifade etti. Bizden bunun için bir çalışma yapmamızı rica etti ve böylece mezar taşları çalışması başlamış oldu. Öncelikle kitabelerin ön yüzünün Latin kaligrafisi, arka yüzünün ise hüsn-i hatla yazılması hususunda mutabık kalındı. Daha sonra merhum hocamızın taşına yazılacak bir vefât tarihi düşürülmesi gerektiğini ifade ettik. Mehmet Bey bundan çok memnun olacağını ifade etti. Bunun üzerine biz de bu konuda ülkemizin önde gelen şairlerinden Trakya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Öbek (Hüzûlî) hocamıza müracaat ettik. Kendisi Nevzat Yalçıntaş hocamızın aziz hatırasına hürmeten bunu bir görev saydığını ifade ederek kabul etti. Çok geçmeden birkaç gün sonra şu mısralarla tarihi düşürdü:

Horâsân erlerinden aldı Türk-İslâm deyu bir ders

İcâzet verdi kırk dervîşi mêzûn etti meslektaş

Hüzûlî yazdı târîhin okurken Pîr-i Türkistan:

"Safâ geldin oğul geç geç otur Nevzâd Yalçıntaş"

2016

Hüzûlî

 

Kabirde medfun bulunan merhum hocamızın haricinde boş kabirlere üç ayrı taş daha yapıldı. Hocamızın muhtereme eşleri Meliha Yalçıntaş, oğulları Prof. Dr. Murat Yalçıntaş ve Mehmet Yalçıntaş.

Mehmet Bey diğer üç taş için yazılacak şiirleri bizzat kendisi tespit etti. Meliha Hanımefendi’nin taşı için:

Hüve’l-Hayyü’l-Bâki

Yâdında mı doğduğun zamanlar

Sen ağlar idin gülerdi âlem

Bir öyle ömür geçirdin ki oldu

Mevtin sana hande halka mâtem

Meliha binti Mehmed Fahreddin

Ruhiçün El-Fâtiha

(Hâfız-ı Şirazî)

 

Prof Dr. Murat Yalçıntaş Bey’in taşı için:

 

Hüve’l-Hayyü’l-Bâki

Kapı kapı yolun son kapısı ölümse

Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse

O demde ki perdeler kalkar perdeler iner

Azrail’e hoşgeldin diyebilmekte hüner

Murad bin Nevzad gafarallahu zünubehu

Ruhiçün El-Fâtiha

(Necip Fazıl)

 

Mehmet Bey kendi taşı için:

Hüve’l-Hayyü’l-Bâki

Ölüm güzel şey budur perde ardından haber

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?

Öleceğiz müjdeler olsun müjdeler olsun

Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun

Mehmed bin Nevzad Allah gafarallahu zünubehu.

Ruhiçün El-Fâtiha

(Necip Fazıl)

 

Satırlarının yazılmasına karar verildi.

Yazılacak metinler belli olduktan sonra taşların formları ve süsleme tasarımları yapıldı. Desenler Müzehhibe Hacer Sönmez Hanım tarafından çizildi üç boyutlu modellemeri ise atölyemizde gerçekleştirildi.

Taşların tasarımları tamamlanınca uygulamaya geçildi ve Bilecik’teki mermer işleme fabrikasında özel bir mermer türünden üretimleri gerçekleştirilerek yerlerine montajı yapıldı. Tabi üretim sürecinde gösterilen dikkat ve titizliğin başarıyı getireceği bilinciyle çalışıldığından hayli zorlu bir süreç olduğunu söylemeliyiz. İnce yazıların uygulamasında gelişen teknolojik imkânlardan istifade edildiğini söylemeliyiz. Özellikle celî sülüs kalemi ince olduğundan oldukça başarılı bir uygulama yapan ustalarımızı da burada anmalıyız. Daha sonra atölyemizin nakkaşları tarafından altın varaklama işlemleri yapılarak iş tamamlandı.

Kitâbelerde sülüs yazı nev’ine ilave olarak ta’lik yazıya da yer vermenizin özel bir nedeni var mı?

Ta’lik yazı edebi metinlerle uyumu açısından ve Nevzat Yalçıntaş hocamızın celî sülüs taşının vurgulanması amacıyla burada tercih edildi.

Günümüz mezar kitâbelerinde yazılar ve bezeme unsurlarının layığı veçhile taşa, mermere hak edilebiliyor mu?

Maalesef eski ustalarımız artık yok. Osmanlı hakkâk silsilesinin son halkası olan merhum Taşçı Yusuf Usta’yı görmüştüm. Kendisi Hâmid Aytaç ve Mustafa Halim Özyazıcı’nın yazılarını taşa işlemiş bir ustaydı. Çırakları bir müddet devam ettirdiyse de teknolojinin gelişmesiyle el maharetine dayalı diğer bazı meslekler gibi bu meslek de geriledi. Desen ve yazılar makineler yardımıyla artık neredeyse sıfır hatayla işlenebilmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken yazıların vektörel çizimlerinin hattatlar tarafından yapılmasıdır. Yazıyı bilmeyenler tarafından yapılırsa işlenen yazı da bozuk olmaktadır.

Bu konuda kamış kalemlerinden mezar kitâbeleri neş’et eden hattatlar ve dahi taş/mermer ustaları nelere dikkat etmeli?

Hattatlar eğer mümkünse yazılarını kendileri vektörele çevirmelidir. Buna imkân yoksa ustalar mutlaka hattat nezaretinde çalışmalıdır. Bu konuda bir denetleme mekanizması kurulması çok isabetli olabilir. Böylece üretimde kalite standardı sağlanabilir.Asıl önemli olan mezar taşını yaptıran ailelerin zevklerinin gelişmesidir. Zira taşın nasıl olması gerektiği hakkında fikri olmayan kişiler kalfa işi amatör form ve desenleri tercih etmek durumunda kalmaktadır.

ÖMER FARUK DERE: GEOMETRİK DESENLER SONSUZLUĞUN REMZİDİR.

Kabirlerin çevresindeki, baş ve ayak taşlarındaki rumi motifleri ve geometrik formlara müşfikâne nazar edelim. 

Medeniyetimizde geometrik desenler, tükenmeyen döngüsüyle sonsuzluğun remzi olarak düşünülmüştür. Bu sebepten maneviyatın vurgulanmak istendiği alanlarda kullanılması gelenek halini almıştır. Başta dini yapılar, türbeler, mezar taşları olmak üzere çeşitli yüzeylerde görsel dilin zenginleşmesine katkıda bulunmaktadırl Yalçıntaş aile kabrinde de geleneğe bağlılığın bir ifadesi olarak geometrik desen tercih edilmiştir.

Şâhide taşlarının başlık kısmının tasarımında ise tepelik formu içinde yine geleneksel desenlerimizden rumi motifinin üç farklı tasarımına yer verilmiştir. Rumi, Orta Asya kökenli bir desen olup kullanım alanı çok geniş bir Türk desenidir. Hayvan figürünün kıvrımlarının üsluplaşmasıyla oluşmuştur. Zaman içinde tüm İslâm dünyasının ortak deseni haline gelen rumi deseni Hindistan’dan İspanya’ya kadar hemen tüm coğrafyada görülmektedir.

Rumiler tasarımında matematik ilkeleri olan, teknik olarak öğrenilmesi ve uygulaması dikkat gerektiren, görsel açıdan etkileyici motiflerdir. Bu meyanda Nevzat Yalçıntaş hocamızın ve kıymetli eşlerinin başlık tasarımları bir bütün olarak düşünülmüş olup detaylarda ayrışmaktadır. İki oğullarının tasarımları ise daha sade ve bir örnek tasarlanmıştır.

Her bir kabre öznesinde ölüm olan şiir metinleri nakşetmişsiniz. Metinler fenâ âlemindeki bekâ yolcularına neler anlatıyor!

Medeniyetimizde mezar taşları kabirde yatanın kimliğinin bilinip adıyla dua edilebilmesi amacıyla kabrin baş ve ayakucuna dikilmektedir. Mezar kitâbelerinde ibareler genel olarak şu sıralamayla yazılır: Serlevha (Allah’ın bâkiliğini ifade eder), kimlik bilgileri, yatan kişi için dua ve tarih.

Kitâbelerde kimlik bilgisinden önce hayatın fâniliğini vurgulayan ibarelerin de nazım veya nesir olarak yer aldığı da sıkça görülür. Zira ölüm ibret olarak insana yeter. Mezar taşları da varlıklarıyla buna şehadet etmektedir. Burada seçilen şiirler varılacak asıl menzilin kabir kapısından geçilerek varılacak âhiret yurdu olduğunu veciz biçimde ifade etmektedir.

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Böyle bir çalışma için bize güvenip destekleyen Yalçıntaş Ailesi’ne ne kadar teşekkür etsem azdır. Çalışmanın başından sonuna her safhasında birlikte karar verdiğimiz aziz dost Mehmet Yalçıntaş Bey’e ayrıca teşekkür etmeliyim. Yarınlara miras olarak kalacak bu sanatlı taşların diğer kabirlere de örnek olması en büyük dileğimizdir. Sizin sayenizde bu çalışmayı geniş kitlelere duyurabildiğimiz için de şahsınıza ve Kuveyt-Türk ailesine müteşekkiriz.

Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?

Okuyucularımız mezar taşlarının kültürümüzde nasıl bir yer tuttuğunu mutlaka yayınlanan kitaplardan bulup okusunlar. Böylelikle çok değil bir asır içinde mezarlıklarımızın nasıl bu kadar bozuk bir hale dönüştüğüne hayret edeceklerdir. Eğer imkân bulurlarsa İstanbul’da başta Eyüpsutan olmak üzere tarihi mezarlıkları ziyaret etmelerini de özellikle tavsiye ederim.

 

Fotoğraflar: Ömer Faruk Dere-Muzaffer Doğan

 

İbrahim Ethem Gören/16.07.2024 Yazı No: 409

 

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.