ŞÜKRÜ ORAL: KOLEKSİYONA DAİR NE VARSA HAYATIMIN PARÇASI!

Koleksiyoner, müzayede şirketi yöneticisi Şükrü Oral ile koleksiyon, koleksiyonculuk, koleksiyon merakı, müzayede organizasyonları ve koleksiyon ürünleri üzerine bir e-mülakat gerçekleştirdik.

İbrahim Ethem Gören: Şükrü Bey sizi tanıyabilir miyiz? Koleksiyon merakınız nasıl ve ne zaman başladı?

Şükrü Oral: Merhaba, öncelikle bu nazik davetiniz için çok teşekkür ederim. 90’lı yıllarda ilkokul dönemlerime kadar gider aslında bu işlere ilk temasım. Hurdacılardan ikinci el kitaplar, plaklar ilk keyiflendiğim eserlerdi. İzmir’deki üniversite öncesi hayatımdan sonra İstanbul’a geldim. Burada peşimi bırakmayan geçim sıkıntısı, eski eşyalarımın para ettiğini öğrenmemle beraber mesleğimi şekillendirmeye başladı. Uzun bir çantacılık (koleksiyonerler için dükkânlardan ürün toplama) döneminden sonra Kamondo merdivenlerinin girişinde ilk dükkânımı açtım. O gün bugündür; koleksiyona dair ne varsa hayatımın bir parçası.

Dünden bugüne koleksiyonerlik serencamınızı özetlemenizi istirham ediyorum.

Aslında kültür sanat dünyamız içinde kendimi koleksiyoner olarak değil, bu işin ticaret ehli olarak görüyorum.

Eyvallah…

Ve fakat bu işleri yaparken eserlere karşı haz duymamak elde değil. Zaman içinde ben de bir şeyler biriktirmeye başladım. Ephemera ve de gündelik yaşam fotoğrafları benim için de koleksiyon nesneleri haline geldi.

Yeri gelmişken koleksiyon, koleksiyoner, eser nezdinizde hangi karşılıkları buluyor?

Bir insanın koleksiyoner haline gelme süreci, eser ile kurduğu öğrenme ve sahip olma hazzı ile inşa olur. Bir koleksiyon çoğu zaman bilinçli olarak bir araya gelmez. Koleksiyonerin aldığı haz “avlandıkça” artmaya devam eder. Bir süre sonra toplanılan konu ekseninde inanılmaz bir bilgi birikimine ve de esere sahip olur. Bu koleksiyonun ateşi, eser bulma sürecinde yaşanan yavaşlama ile paralel olarak söner. İşte tam da bu noktada koleksiyonun mutlaka bir ürüne (sergi, kitap, müze, kütüphane vs.) dönüşmesi gerekir.

İlk eseri/ürünü hangi mülahazalarla almıştınız?

Tabelası gözüken bir dükkân fotoğrafı ile bir şeyler biriktirmeye başladım.

Ne dükkânı?

Çok keyifli bir ayakkabıcı dükkânıydı. Bir müzayedede 10 liraya alıcı bulamamıştım. Ve böylece kimsenin almadığı keyifli ephemeralar koleksiyonum başlamış oldu.

ŞÜKRÜ ORAL: DÜKKÂN FOTOĞRAFLARI BİRİKTİRİYORUM.

Koleksiyonlarınızı tanıtır mısınız?

Koleksiyon diye ifade etmem ne kadar doğru bilmem ama tabelası net olarak görünen dükkân fotoğrafları biriktiriyorum. Bu koleksiyon bana geç Osmanlı, Erken Cumhuriyet gündelik yaşantımıza dair inanılmaz fikirler veriyor.

Kullan at karton su bardakları topluyorum. Bunu böyle ifade ettiğim zaman bugün kullandıklarımız geliyor herkesin aklına. Evet, tam olarak onlardan bahsediyorum. Ama benimkiler Meşrutiyet ile başlayıp 1960’larda bitiyor. Çok keyifli konudur. Umarım bu yazı ile toplayan sayısı artmaz😊

Bu meyanda da tatlı rekabet iyidir!

“Osmanlı’da puro kültürü” koleksiyon başlığını böyle atsam da Erken Cumhuriyeti de kapsıyor koleksiyon. Bir gün sergisini yapmayı çok isterim.

İnşallah… “Efemera” dendiğinde bu terimin içerisine neler dâhil olur?

Öncelikle Burçak (Evren) abi bu terimi çok net bir şekilde, biraz da bize kızarak ‘ph’ ile yazmamızı istiyor. İzninizle be de öyle devam edeyim.

Eyvallah! Ben de takip ederim Burçak beyi.

Ephemera, gündelik yaşama ait her şeyi kapsar. En önemli özelliği ürünün üretildiği anda koleksiyon özelliği taşımaması onu daha da anlamlı kılar.

Mesela…

Örneğin bir gezginin belki de sadece vardığını bildirmek için gönderdiği bir kartpostal,

1950’lerin Adana sıcağında buz gibi bir gazozun yere düşen kapağı, gündelik olayları öğrenmek için bayiden alınan 30 Ekim 1923 tarihli bir gazete… Liste uzar gider. Fotoğraflar, kutular, kimlikler, afişler, defterler…

Koleksiyonlara biraz da hikâyeleri anlam kadar. Nezdinizde özel yeri olan bir eserin hikâyesini istirham ediyorum.

Bu işlerde hikâye denildiği zaman aslında hepimizin anladığı çok özel bir şeyin bulunma ânıdır. Ben bu noktada koleksiyonumda olmayan bir hikâyeyi anlatmak isterim.

Dinliyorum…

Phebus’un ilk kurulduğu zamanlar, kitap alıp satan bir arkadaşımız yanında kardeşi ve arkadaşı ile beraber ofise geldi. Ellerinde hafif keskin kokulu bir çuval. Bir iki çay muhabbetinden sonra çuvalı açtım. Bugüne kadar gördüğüm en güzel tezhibe sahip İbrahim Rodosi’nin koltuklu levhası en üstte bana bakıyordu. Altında bir albüm ve içinde Hacı Kamil Akdik’in Emali ve Elif kasideleri, Şeyh Hamdullah karalama, yeniçeri icazeti vs vs. Aklım yerinden çıkacak gibi olmuştu. Böyle bir hazine bir çöp çuvalı ile bana gelmişti. Bir kâğıt deposundan alınan bu çuval ondan önce de metruk bir evin kenarındaki çöp kovasına bırakılmış. Ezcümle, iyi ki bu malzemeleri alanlar, satanlar, bulanlar, toplayanlar var.

‘ÇÖP DEYİP GEÇME’ SERGİSİ!

Yoksa geri dönüşüm hakkı bile olmayacaktı bu şaheserlerin. Hepsinin yerini biliyorum. Kim bilir belki bunlardan da bir gün bir sergi yaparız “Çöp deyip geçme” ismiyle😊

Biiznillah… Koleksiylonunuzu nasıl yönetiyorsunuz?

Açıkçası henüz bir ürüne dönüşecek kadar ilerleyemediğimi düşündüğüm için kutularda tekrar tekrar bakması zor bir şekilde saklıyorum. İleride daha sağlıklı albümlere alırım umarım.

Koleksiyon ürünlerini nasıl ve nereden temin ediyorsunuz?

Geri dönüşüm bu işin hâlâ enönemli ayağı, hurda ve kâğıt depoları, boşaltılmak istenen evler vs. Tabii ki yıllar içinde bir ürüne dönüşmeyen koleksiyonlar da soluğu yine bizim tezgâhımızda alıyor. Ben de bu tezgâhın kıdemli tezgahtarı olarak kendi koleksiyonuma arada bazı güzellikleri katıyorum😊

DÜNYADA KÜLTÜR SANAT PİYASASI 1 TRİLYON DOLARA YAKLAŞMIŞ VAZİYETTE!

Sözün bu yerinde Phebus Müzayede şirketine ve hizmetlerinize müşfikâne nazar edelim…

Dünyada kültür sanat piyasası 1 trilyon dolara yaklaşmış vaziyette fakat biz Türkiye olarak bunun çok ama çok gerisindeyiz. Doğru bir politik akıl ile cari açığı bile kapatabilecek iken maalesef kat etmemiz gereken çok yol var.

PHEBUS’UN BİRİNCİ ÖNCELİĞİ KÜLTÜR SANAT PİYASASINDA LONDRA’NIN KARŞISINA İSTANBUL’U ÇIKARMAK!

Phebus’un birincil önceliği kültür sanat piyasasında Londra’nın karşısına İstanbul’u çıkarmak.

Çok mühim, bir adım öte tarihi bir cümle kurdunuz. Devam ediniz lütfen!

Devleti ve sektörü bir araya getirerek bunu başaracağımıza inanıyorum. Çok ama çok zor diyor etrafımdaki birçok kişi. Ama el ele tutuştuğumuz; yan yana durduğumuz çok arkadaşımız var. Yolumuz güzel…

Phebus, koleksiyon değeri olan her şeyin ilgili koleksiyona katılması için çaba sarf eder. Kamu ve özel müzeler, koleksiyonlar, sergiler vs. Bir koleksiyonun inşa sürecindeki en önemli olay eserin bulunmasıdır. Bu noktada ciddi bir açığı kapattığımızı düşünüyorum. Bizim koleksiyon danışmanlığımız olmadığı takdirde süreç ya çok uzar ya da çok maliyetli olur.

‘Danışmanlık’ dediniz… Buradan devamla şirketinize gelen erenlerin/ürünlerin orijinallik durumlarını tayin ve tesbitte nasıl bir yol izliyorsunuz?

Öncelikle konuya dair uzun zamandır çalışanlarla görüş alışverişi içinde oluyoruz. Bütün yaptığımız müzayedeler için şunu açıklıkla söyleyebilirim; ya ilgili departmanda bir uzmanı vardır; ya da profesyonel olarak hizmet aldığımız bir danışmanı… Bununla birlikte dışarıdaki labaratuvar ve atölyeleri de teknik analiz için kullanabiliyoruz.

ŞÜKRÜ ORAL: EMİN OLMADIĞIMIZ HİÇ BİR ÜRÜNÜ SATMIYORUZ.

Emin olmadığımız hiçbir ürünü satmıyoruz. Beşer şaşar. Bir hatamız olur ise de mutlaka telafisi için elimizden geleni yaparız.

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar…

Koleksiyon nedir? Koleksiyoner kimdir? Ömer Koç’u memleketimizde ayrı bir yere koymak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü neredeyse tüm koleksiyonları mutlaka bir ürüne dönüşüyor. Takip etmekte fayda var.

Yakından takip için bir evladımızı Koç Üniversitesi’ne gönderdik! Koç Ailesi’nin koleksiyon kültürü üniversitelerinde de, holding merkezlerinde de, hastanelerinde de ünik mini eser sunumlarıyla sevdalılarına içten bir selâm veriyor. Son kelâm bâbında koleksiyon sevdalılarına nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?

Her ne topluyorlarsa bir ürüne dönüştürsünler, müze, sergi, kitap… bu topluma olan borcumuz ayrıca.

İlginiz için teşekkür ediyorum.

Ben de sizlere müteşekkirim İbrahim Ethem Bey.

 

İbrahim Ethem Gören 22.07.2024 Yazı No

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.