Şair, sinema ve tiyatro sanatkârı, mütefekkir Rüstem Ahmet Gözübüyük’le gerçekleştirdiğimiz e-mülakatın ikinci bölümünün öznesinde sanatkârın ahşap yontu ile imtihanı var.
İbrahim Ethem Gören: Rüstem Ahmet Bey, ahşap sanatına, daha doğrusu ahşabın tahtına gönlünüzü nasıl ve ne zaman kaptırdınız?
Rüstem Ahmet Gözübüyük: Dayılarım gelin sandıkları imal ederlerdi. Erken çocukluk dönemimizde o iklime şahit olmamız, daha öncesine gidersek, rahmetli babamızın kaşık oyma işiyle uğraştığının kulağımızda olması bu alanda itici güç olmuştur. Lise döneminde de iskarpelayı elimize alıp bismillah demişiz.
Bu alandaki çalışmalarınızı kısaca nasıl özetlersiniz?
Malum ahşap oyma/yontu sanatının Barok batı stili ve Selçuklu gibi atalarımızın usulünde muhtelif tarzları vardır.
Bu meyanda siz neler yapıyorsunuz?
Biz modern klasik motiflerle, kaşıktan kapıya, sallanan sandalyeden mücevher sandığına hemen hemen bütün tarzlarda eserler vermeye çalışıyoruz.
Ahşap yontu sanatı denildiği zaman ne/neler anlaşılmalı?
Tüm aksamı ağaçtan üretilip motif/desenlerle stilize edilmiş eserler diyebiliriz.
Hadisenin sanata ve zanaata bakan yönlerini de konuşalım…
Endüstriyel üretimler ticarî zanaat işi kategorisinde değerlendirilir. Eserler ise evvel emirde sanatçının ticâri kaygıdan ârî olarak kendini ifade edip ruhundan üflediği, şahsına has, özgün tasarımlardır.
Hangi malzemeleri kullanıyorsunuz?
Kayın ağacı, ceviz, ıhlamur, maun, kestane vs.
Bahsettiğiniz malzemeleri hangi aletlerle nasıl işliyorsunuz?
Eserde kullanılacak ahşabı kalastan hızarla ayırıp dış hatlarını belirleme dışında, bir tezgâh üzerine mengeneyle sabitleyerek, tamamen el işi olarak oyma bıçaklarıyla yapıyoruz.
“BİR MASALIMIZ OLSUN İSTİYORUZ.”
Birbirinden farklı; kimi zaman efsanelere, kimi zaman da masal kahramanlarına yaslanan ahşap yontu tasarımlarınız var. Birbirinden farklı onlarca tasarımınız nasıl şekilleniyor?
Bir masalımız olsun istiyoruz, kahramanlarını kendimizin belirlediği. O bakımdan talep halinde yahut kendi inisiyatifimizle bir kompozisyon oluşturup kendi hikâyemizi yazıyor, nakşediyoruz ahşap üzerine yontarak.
Bir eserinizin hikâyesini dinlemek isteriz?
Hayal meyal hatırlıyorum dört ya da beş yaşlarında olmalıyım elektrik ve televizyonun olmadığı kış geceleri şömine/ocak başlarında dinlediğimiz “Altın Bülbül” masalını unutmam mümkün değil. Yaşadığımız heyecan ruhumuza işlemiş, Kaf Dağı masalları ha keza. O hikâyelerden birinde zirvesine ulaşılıp aşılması çetin Kaf Dağı’nın kuyuvarî derin vadilerine düşmüş kahramanımız, kanatlarına alıp düştüğü çukurdan kurtarması için Anka Kuşu’na müracaat eder. Gak dediğinde et, guk dediğinde su vermesi kaydıyla anlaşırlar.
GÖZÜBÜYÜK: ZÜMRÜDÜ ANKA’MIZI ELLERİMİZLE OYDUK, BEKLİYORUZ UÇMAĞA UÇMAYI!
Kaf Dağı’nın zirvesine doğru yolculukları başlar ve bulunduğu durumdan kurtulur. Öyle yer etmiş ruhumuzda, öyle tesirinde kalmışız ki Zümrüdü Anka’mızı ellerimizle oyduk bekliyoruz uçmağa uçmayı.
Öyle sanıyorum masallarla büyüyen son ve şanslı jenerasyon bizleriz. Teknolojik gelişmeler ve internet, bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdı. Ne sorsak Hazreti Google anında cevaplıyor, bu da yetişen yeni nesli zihin tembelliğine itiyor ve cehd ile çabasını engelliyor, hayali /hikâyesi olmayan bir topluma doğru gidiyoruz vesselam.
Hüsn-i hat alanında vukûfiyeti nasıl kazandınız?
Hattat olarak icazetli olduğumuzu ifade etmemiz doğru olmaz fakat mistik mahalde ömrümüz cevelan eylediğinden, yolumuz bir şekilde dergâhı uşşak'a düşüyor ve bu işlerin erbabı ile yollarımız kesişiyor. İlahiyat alanı da anlam arayışımızda uğraklarımızdan biri, bu vesileyle Hurûf-ı aşk diye tesmiye eylediğimiz belli başlı hat tarzlarına aşinalığımız oluştu. Elbette bunda ahşap üzerine işleyerek pratiğimizi çoğaltmamız da en önemli etkendir.
Hurufât-ı ahşabın müşfik yüzüne nakşetme fikrine nasıl kapıldınız?
Aslında insan güzele, estetiğe meyyal olarak adım atar bu âleme. Yaratıcı kudret bu fıtrat üzere yaratır. Rüştüne erişmesiyle birlikte insan âlem’i/eşyayı farklılıkları açısından güzel çirkin, hoş vs. estetik açıdan tefrik etmeye başlar. Sanatkâr, performansıyla ortaya koyduğu eserle en iyiyi, en güzeli ifade etmeye çalışırken aslında tanrıyı taklit eder, Nakkaş-ı Ezelin örneklerinden hareketle yola öyle devam eder. İşte biz de bu cennette/bahçede bulduk kendimizi gören gözler için harikalar diyarından aynamıza yansıyan ruhumuzu besleyen nâmütenâhi ihtişamla, ilhamla yola koyulduk, nakşettik nakşediyoruz vesselam…
Bu meyanda neler yapıyorsunuz?
Hat sanatında Divânî Celî tarzı meftûn olduğumuz tarzdır. Diğerlerine nazaran görsel olarak daha estetik geliyor bize… Talep edenin tercihi farklı olmaz ise genelde bu tarzı ahşap üzerine işlemeyi tercih ediyor ve seviyoruz.
2018 yılında İnegöl’de açtığınız ahşap yontu ve naht sergisini de konuşalım… ‘Hat sanatında figür tasvir olarak yapılırken ayrı ayrı figür ve kompozisyon olacak sergimizde” diyorsunuz. Siz bu sürece kompozisyonla neleri dâhil ettiniz?
O ifadeleri kullanırken kastımız şuydu; malumunuz naht/hat sanatında ayetler yahut ibâreler bilinen tarzlarda keserek veya oyarak ahşap üzerine işlenir ve yalın haldedir. Araştırmalarımızda fark ettik ki bazı hayvan figürlerinin üzerini yığma usûlü dizayn ederek klasik tarzdan farklı örnekler ortaya koyanlar olmuş, kendi başına dua eden adam silueti, deve, at ve gül motifleri vs…
Kuran’la uyuşmayan fıkhî yorumlardan kaynaklanan dini kaygılarla resim/heykel gibi canlı figürleri eser olarak ortaya koymaktan kaçınılmış fakat biz vahiyle (Sebe/13) sabit olan Süleyman kıssasından hareketle bu konudaki yasaklamanın illete/sebebe mebnî olduğunu, dolayısıyla tapınmaya alet edilmediği sürece sanat olarak yapılabileceği kanâat/yorumunu tercih ederek daha önce hat sanatında hiç denenmemiş figür heykel (tavus kuşu) ile Âli İmrân suresinden bir âyeti ahşap üzerinde bütünleştirerek bir eser ortaya koyduk ve bu alanda bir ilktir, vesselâm…
Sanat eseri denilmeye seza bir ahşap yontu çalışması hangi hususiyetleri haiz olmalıdır?
Oyma yontu sanatında iki türlü üretim tarzı vardır. İlki imitasyon usulü ki o daha önce örneği mevcut olan bir eseri birebir yontup ortaya çıkarmaktır, bir nevi taklit oluyor.
“SANATKÂR MUHAYYİLESİNDEN HAREKETLE AHŞAP ÜZERİNE KENDİ HİKÂYESİNİ YAZARAK İMZASINI ATAR…”
İkincisi, ki sorunuzun cevabını o karşılayacaktır; sanatkâr muhayyilesinden hareketle ahşap üzerine kendi hikâyesini yazarak imzasını atar. Dokunuşlar kendine özgüdür ve eserin daha önce bir örneği yoktur.
Zümrüdü Anka eserinizin ahşaptan eser haline gelinceye kadar elinizde/atölyenizde geçirdiği serencamı özetleyebilir misiniz?
Sergilerden edindiğimiz izlenimler ve geri dönüşlerle biliyoruz ki Anka gibi ebat olarak hacimli eserlerin yekpare olması ideal olandır. Buradan hareketle söylemek gerekirse, ekli yahut yekpare ahşap belirlenmiş ölçüde tomruktan hızarla ayrılıp alınır. Bir müddet kurumaya bırakılır. Nem oranı azalıp kuruma istenilen orana ulaştığında kalıplandırılmış figür ahşap üzerine çizilir ve yontu eylemi başlar ve eser ortaya çıkar.
Eser sanatkârına neleri öğretir?
Evvel emirde sabır. Kendiyle kalmayı, gözleri açık düş görmeyi daha sonra. Enfüs'e yolculuğu, içine dönmeyi.
Ahşap yontuyla imtihanınız size neleri öğretti?
Çıplaktı, sanatla libâsını giyindi ruhumuz. “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır” demiş Koca Yunus. Bilirsiniz; iki türlü okuma biçimi var, ilki kitâbî olan okuma, ikincisi enfüsî ve âfâkî okumalar... Anlam arayışında dışa dönük/âfâki okumalarda eşya nazar-ı dikkatimizi celp edip tefekkür ufkumuzu daraltır. İçe dönük/enfüsî okumada ise kişinin dikkati, konsantrasyonu daha güçlüdür. Sorunuzun cevabı olarak söylersek sanatla/yontuyla iştigal etmek sabırla birlikte bunu sağlar, tefekküre, tedebbüre ve tefekkuha kapı aralar ve Allah, âlem ve insan bağlamında varlık bilinci kazanmayı sağlar, vesselâm…
Çırak yetiştiriyor musunuz?
Devletimiz Halk Eğitim Merkezleri kanalıyla unutulmaya yüz tutmuş sanat dalları için halk yararına kurslar açıyor. Pandemiden önce biz de bu kanal vasıtasıyla çırak yetiştirmeye çaba sarf ediyorduk.
Sanatseverler size nasıl ulaşabilir?
Sosyal paylaşım sitelerinden instagramı, şiir/edebiyat sanat/sinema ve tiyatro sayfası olarak kullanıyoruz "rag_art_design" instagram adresimizde iletişim bilgilerimiz mevcuttur.
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Kültür-sanat adına bu anlamlı desteğiniz ve kendimizi ifade etme imkânı verdiğiniz için biz teşekkür ederiz sağ olun, eksik olmayın efendim.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Kitâbî olanla kevnî olanı dimağında meczedip okumak, okumak, okumak diyoruz vesselâm…
İbrahim Ethem Gören/15.11.2021-Yazı No: 27