Müessesemiz Mayıs ayına yeni bir sanat etkinliğiyle merhaba dedi. “Gılaf-ı Reyya: Osmanlı’dan Günümüze Koku Şişeleri” sergimiz Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde (TİEM) 2 Mayıs 2024 Perşembe günü düzenlenen açılışla sanatseverlerin irfanına arz edildi.
Koleksiyoner Bekir Kantarcı’nın Osmanlı dönemine ait kokuları odağına alarak oluşturduğu koleksiyonunda yer alan 450 seçkin eserden oluşan serginin danışmanlığını Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş, küratörlüğünü ise Beste Gürsü üstlendi.
İstanbul’un orta yeri Sultanahmet’te TİEM’e ev sahipliği yapmakta olan İbrahim Paşa Sarayı’nda gerçekleştirilen serginin açılışına Genel Müdürümüz Ufuk Uyan, Genel Müdür Yardımcımız Aslan Demir, İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz ve Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu ile birlikte geleneksel sanatlarımızın ustaları ve sanatseverler yoğun ilgi gösterdi.
TÜRKİYE’NİN KOKU ŞİŞESİ BİRİKİMİ TİEM’DE
Sergide yer alan seçki, Bekir Kantarcı’nın yıllar içinde büyük bir titizlikle bir araya getirdiği, 18. yüzyıldan 20. yüzyıl ortalarına kadar uzanan geniş bir periyodu kapsayan koku şişesi koleksiyonundan oluşuyor.
Sergi kapsamından gülabdanlardan buhurdanlara, Beykoz camlarından Avrupa kristallerine, birbirinden farklı malzemeler, teknikler ve uygulamalarla üretilmiş, özellikle malzeme itibarıyla geniş bir perspektif içinde ele alınmış formlar bir araya getirildi.
Altın, gümüş ve tombak gibi değerli metaller, porselen ve fildişi, cam örnekler, seramikler ve mineli işlemelere uzanan malzeme çeşitliliğinin yanı sıra yerel ve Batılı üsluplarda üretilmiş koku kapları ve parfüm şişeleri geniş bir dönemdeki koku şişesi kültürüne ışık tutuyor.
UFUK UYAN: GILAF-I REYYA, KÜLTÜR SANAT YOLCULUĞUMUZUN YENİ BİR MERHALESİ.
Katılım Bankamızın Genel Müdürü Ufuk Uyan’ın sergiye dair mülahazaları şu cümleler dâhilinde şekillendi: “Medeniyetimizin izinde; sanatın, sanatkârın yanında konumlanarak düzenlediği etkinliklerle irfani kültür yolculuğunu sürdürmekte olan Kuveyt Türk Katılım Bankamız yeni bir sergiyle sanatseverlere merhaba diyor: Merhaba!
“Gılaf-ı Reyya Osmanlı’dan Günümüze Koku Şişeleri” sergisi müessesemizin kültür sanat yolculuğunun yeni bir merhalesi.
Koleksiyoner Bekir Kantarcı’nın ülkemiz başta olmak üzere muhtelif kıta ve coğrafyalardan itina ile topladığı her biri diğerinden âlâ keyfiyeti hâiz koku ve parfüm şişeleri son üç yüzyılın bu alandaki gelişimine ayna tutarken aynı zamanda koku kültürüne de katkı sunuyor.
UYAN: KOKU İMGESİ SANAT VE ESTETİK ALGILARINI DÜNDEN BUGÜNE TAŞIYOR.
Asırlar boyunca seramik, maden ve cam şişeler/kaplar birbirinden değerli kokuları muhafaza ederken ustaların, koku imgesi üzerinden sanat ve estetik algılarını da dünden bugüne taşıyor.
Sergimiz vesilesiyle bir taraftan altından gümüşe, porselenden fildişine, gülabdanlardan Beykoz camlarına ve buhurdanlara kadar muhtelif malzeme ve farklı tekniklerle içine sanatkârane bir aşk katılarak üretilen yüzlerce koku kabını ve parfüm şişesini temâşa etme imkânı bulacak izleyiciler diğer taraftan naif kokuları da teneffüs etme imkânı bulacak.
Lâlelerin çiçek açtığı, gül hasadının başladığı Mayıs ayının ilk günlerinde Âsitane’nin en mühim sanat merkezlerinden birinde; Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde ziyarete açılan sergimiz bu alandaki akademik çalışmalar için de kaynak oluşturacak.
Koleksiyoner Bekir Kantarcı nezdinde sergimize emekleri sebkat eden tüm paydaşlarımızı tebrik ederken koleksiyon meraklılarını içinde güzel kokular, hâtıralar ve hikâyeler barındıran estetik bir sığınma sahnesi mahiyetindeki etkinliğimize davet ediyorum.”
KOLEKSİYONER BEKİR KANTARCI: MEDENİYETİMİZİN ZENGİN MİRASINI GÜN YÜZÜNE ÇIKARTIYORUZ.
İslam sanat tarihi araştırmacısı ve koleksiyoner Bekir Kantarcı, serginin açılışında yaptığı konuşmada, “İnsanoğlu kokuya meftun bir varlıktır. İnsanla başlayan güzel kokulara ilgi, güzel kokan bitkiler, yağlar, özel ve güzel olma duygusunu kamçılamış; aradan geçen binlerce yılın ardından insanoğlunun vazgeçilmez tutkusu parfüm olarak hayatımızda yer bulmuştur. Parfüm fuarlarını incelemek için gittiğim ülkelerde koku tarihi ile ilgili müzeleri keşfedip incelemek, kokunun gizemli tarihine ve değerli kokuların itinayla saklandığı şişelere olan ilgimi arttırdı. Sonrasında ise içinde nice hikâyeler barındıran, her biri ayrı bir sanat eseri olan muhteşem antika parfüm şişelerini toplamaya başladım. Adeta bir koku medeniyeti olan tarihimizin zengin mirasını araştırıp tanıtmayı kendime bir vazife edindim. Antikacılar, müzayedeler derken şahsi koleksiyonlarda yer alan eserleri de zaman içinde toplamaya çalıştım ve böylece bu çok özel koleksiyon ortaya çıktı. Gılaf-ı Reyya: Osmanlı’dan Günümüze Koku Şişeleri sergisiyle koleksiyonumun huzurlarınızda olmasından çok mutluyum. Medeniyetimizin zengin mirasını gün yüzüne çıkartan bu sergi, umarım bir koku kültürü müzesine de öncülük eder. Bu vesileyle Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan başta olmak üzere serginin gerçekleşmesinde büyük katkıları olan Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş’e, küratör Beste Gürsü ve ekibine teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.
GÜLABDANLARA MÜŞFİKÂNE BİR NAZAR!
Gılaf-ı Reyya’da her biri diğerinden âlâ keyfiyeti hâiz 18’inci, 19’uncu ve 20’inci yüzyıllara tarihlenen onlarca gülabdan yer alıyor. Serbest cam üfleme, kalıplama, cloisonne (emaye), dövme ve savat, dövme ve döküm, dövme ve kazıma, dövme ve kabartma teknikleri ile gümüş, tombak, porselen, seramik, metal, opal cam, Beykoz renkli cam, Beykoz Opak cam ve İran renksiz cam malzemelerle ustaların ellerinde sanat eserine dönüşen gülabdanlara müşfikâne nazar edelim.
“Gül; kokusu, güzelliği, zerafeti ve farklı kullanım alanlarıyla bu coğrafyanın en eski ve en kıymetli çiçeklerindendir. Mezopotamya’da eski Mısır’da Çin’de ve Roma’da, Ortaçağ Avrupası’nda günlük yaşamda çeşitli şekillerde yer bulmuş, nice şarkılara, şiirlere, resimlere ve masallara konu olmuş, İslam, Osmanlı ve Türk dünyasında da farklı kullanımlarıyla önemli bir rol oynamıştır. Yapraklarından elde edilen mucizevi suyu ise en eşsiz malzemelerden biridir.
11. yüzyıl metinleri Kutadgu Bilig ve Divan-ı Lügat-it Türk’te gül suyundan söz edilir. Osmanlı sultanlarının her yıl Mekke’ye yolladığı nadide hediyeler arasında gül suyu da vardır. Bazı anlatılara göre Fatih Sultan Mehmed, Ayasofya’nın cami olarak kullanılmasından önce gül suyuyla yıkanmasını emretmiştir. Osmanlı mutfağında da önemli bir yeri olan gül ve gül suyu, kozmetik ve tıbbi malzeme olarak da kullanılıyordu.
Gülabdan, gül suyu ikramında, serpmek için kullanılan ve Farsça’dan türetilmiş gülabdan veya bizdeki kullanımıyla kalenderi yuvarlak karınlı, ince, uzun boyunlu, dar ağızlı, zarif bir kap türüdür. Çini, seramik, porselen ve camın yanı sıra altın, gümüş, tombak gibi çeşitli madenlerden de üretilmiştir.
Osmanlı geleneklerinden biri olarak gülabdanlarla gül suyu servisi, düğün, sünnet, mevlid, doğum, hac karşılamaları gibi törenlerin yanı sıra günlük yaşamda evlerde, cami ve kiliselerde de yaygındır.
Her dönemde ince bir zevkin ürünü olan gülabdanlar kullanıma, sosyal ve ticari tercihlere göre değişen malzeme, renk, bezeme farklılıklarıyla üretilmiştir. Saray için üretilenler değerli metaller, zarif billurlardan yapılır ve değerli taşlarla süslenirken, halk arasında kullanılanlar daha basit malzemelerden oluşuyordu. Avrupa pazarı için de ayrıca farklı üretimler yapılırdı. Çini ve seramikten üretilenlerde ince ve zarif boyun kısmının kırılmasını önlemek için kimi zaman altın veya gümüş gibi bir metalle tamamlandığı görülür.
Form itibariyle büyük bir çeşitlilik gösteren gülabdanların, ustalıkla işlenmiş zengin kabartmalı, değerli taş kakmalı, renkli motiflerle bezemeli, mineli, yaldızlı ve zaman zaman üzeri tasvirli örnekleri de bulunur.”
GILAF-I REYYA OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE KOKU ŞİŞELERİ SERGİSİ 22 MAYIS ÇARŞAMBA GÜNÜNE KADAR ZİYARETÇİLERİNİ TİEM’E BEKLİYOR.
Koleksiyoner Bekir Kantarcı'nın Osmanlı dönemine ait kokuları odağına alarak oluşturduğu, izleyicilerine onlarca farklı konuyu deneyimleme imkânı da sunmakta olan “Gılaf-ı Reyya: Osmanlı’dan Günümüze Koku Şişeleri” sergimiz 22 Mayıs 2024 Çarşamba gününe kadar koku sevdalılarını TİEM’e bekliyor.
BEKİR KANTARCI
Yalova’da doğan Bekir Kantarcı ilk ve orta öğrenimi doğru şehirde, liseyi İstanbul’da tamamladı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni 1989 senesinde bitirdikten sonra 1991 senesinde aynı üniversitede Kur’an ve Tefsir bölümünde Yüksek Lisans eğitimimi tamamladı. Doktora yapmak için gittiği Mekke’de bir müddet ilim tahsiline devam ettikten sonra 2015 yılına kadar kaldığı Suudi Arabistan’da kültür ve sanat merkezli ticari faaliyetlerde bulundu. Hâlihazırda ticaretin yanı sıra Kâbe hatıraları ve Osmanlıda koku kültürü, sergi, kitap gibi konularda uzun yıllar boyunca topladığı eserlerle ilgili olarak kültürel faaliyetler içerisinde yer almaktadır.
İbrahim Ethem Gören-03.05.2024/Yazı No: 399