Adıyaman Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi, Ressam Mehmet Demiralp ile sanatı ve çalışmaları üzerine bir e-mülakat gerçekleştirdik.
İbrahim Ethem Gören: Mehmet Bey istirham etsem okuyucularımız için Ressam Mehmet Demiralp portresi çizer misiniz?
Ressam Mehmet Demiralp: 1981 Adıyaman doğumluyum. İlk ve ortaöğretimimi Adıyaman da tamamladım. 2009 yılında İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldum. 2011 yılında İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Öğretmenlik Formasyon Sertifikası aldım. 2013 yılında İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Resim Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. Eğitim sürecinde Malatya Battal Gazi Kültür ve Sanat Merkezi’nde bir süre resim ve ebru dersleri verdim. Adıyaman’a dönüş sağladıktan sonra bir süre de Adıyaman Gençlik Evi ve Adıyaman Gençlik Merkezi’nde eğitimler verdim. Şu an Adıyaman Üniversitesi Teknik Bilimler MYO El Sanatları bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktayım. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
Sanat ile teşrik-i mesainize müşfikâne nazar edelim.
Resim yapmak veya sergi gezmek yıllardan beridir ilgimi sürekli çekmektedir. Bunu meslek haline getirip sürekli resimle iç içe olabilir miyim fikri uyandı bende. Daha sonra resim eğitimi alarak üniversite sürecim başladı. Birçok resim yaparak duygu ve düşüncelerimi sanat aracılığıyla ifade etmeye başladım. Söz ile ifade edilemeyen duygular resim aracılığıyla daha iyi ifade edildiği için daha çok resim yapmaya başladım. Duygularımı, düşüncelerimi ve vermek istenilen mesajı daha iyi ifade etme aracı olduğu için resim yapmaya devam etmekteyim.
Resimde karar kılmanızın özel bir nedeni var mı?
Güzel sanatların bir bölümü olan resim, sanatsal ifade yeteneğinin bir çeşididir. Sanata ilgi duyan birçok kişinin resim yapma veya bunu meslek haline getirmek için bir çabası vardır. Resim, duygu ve düşüncelerimizi daha rahat ifade etme aracı olduğu için resimde karar kıldım.
Dünden bugüne sanat hayatınızı özetler misiniz?
Sanat hayatım 2002 yılında Adıyaman Gençlik Evi denen bir dernekte bir süre resim kursu alarak başladı. Üniversitelerin yetenek sınavını kazanmak için başlamış olduğum bu süreç ilk olarak Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel bölümünü kazanmamla devam etti. Burada 3 yıl eğitim aldım. Bir dönem seçmeli resim dersini tercih ettikten sonra boyaların kokusu, renklerin çeşitliliği ve düz bir zemine üç boyutlu etkisi verilerek yapılan çalışmaların güzelliği beni derinden etkiledi. Bundan dolayı heykel bölümünün duygu ve düşüncelerimi ifade etmesinde yetersiz olduğunu gördüm. Duygularımın ifadesi açısından resim bölümüne geçmeye karar verdim.
2006 yılında İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin yapmış olduğu özel yetenek sınavını kazanarak resim bölümüne girmeye hak kazandım. Böylelikle resim serüvenim burada başlamış oldu.
Üniversitede resim bölümünü okurken sadece bir meslekten ibaret olmadığını aynı zamanda bir duygu dünyası olduğunu zamanla daha net anladım. Resim yapmak beni çok heyecanlandırıyordu, ödevlerimi yaparken aynı zamanda ödev diye yapmış olduğum çalışmaları yarışmalara göndererek ödül almam, beni daha çok resim yapmaya teşvik ediyordu. Okul sürecinde akademik anlamda kendimi geliştirmek için daha çok çalışmam gerektiğine ve yüksek lisans yapmaya karar verdim. Aynı üniversitede 2009 yılında yüksek lisans sürecim başladı. Bu sürede birçok projede bulundum. Aynı zamanda eğitimler de verdim. Eğitim sürecim bittikten sonra Adıyaman’da da birçok kurumda eğitimler verdim. Şimdiki zamanda Adıyaman Üniversitesi Teknik Bilimler MYO El Sanatları bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktayım.
Sanat, estetik ve eser nezdinizde hangi karşılıkları buluyor?
Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Diğer taraftan duygu ve düşüncelerin dışa vurumu olduğunu söyleyebiliriz. Estetik içih ise güzelliği ve güzelliğin insan zihnindeki etkilerini inceleyen bir felsefenin koludur diyebiliriz. Estetik, güzeli bulmak için duygulara yol gösterir. Asıl konusu sanat eserlerindeki güzelliktir. İnsanın dış dünyaya gösterdiği güzel ve çirkin sözcükleriyle dile gelen tepkileriyle ilgilidir. Bir eser tasarlanırken doğaya uygun gerçekçi bir anlatımla betimlenebilirken, stilize edilerek, soyutlanarak hatta hayvan ve bitki biçimlerine dönüştürülüp fantastik boyutlar kazandırılarak da betimlenebilmektedir. Duygu ve düşüncelerimizi bir esere yansıtırken, estetik kaygılarla belirlenen kompozisyonların varlığı, mekânın geometrik yapısı, yatay-dikey karşıtlıkları, figür ve nesnelerin biçim-içerik, renk, doku etkileri, farklı tekniklerle resmedilerek izleyiciye verilmek istenen mesaj sanatçıda karşılık bulacaktır.
Ya renkler?
Renk, görsel olarak algılanan, birçok duygusal etkinliğe sahip olan ve estetik amaçlara hizmet veren bir elemandır. Yapılan çalışmalarda renk kullanımı konusuna dair en belirleyici tanımlama çok renklilik olacaktır. Yani renkçi bir anlayışa dayalı resim oluşumlarından söz edebiliriz. Mekân içerisinde resimlenen figür ve nesnelerin hacmini, şeklini ortaya çıkarmak için daha çok sıcak tonlarda renkler kullanılmıştır. Bu renkler çoğunlukla, kırmızı, turuncu ve sarıdır. Sıcak renklerin yanında soğuk renkler de kullanılmıştır. Kahverengiler, yeşiller, griler, morlar ve maviler… Çalışmaların kuruyunca matlaşmaması ve başka bir renk ile teması halinde kirlenmesi nedeniyle siyah renk kullanılmamıştır. Onun yerine Kök Kırmızısı (Alizarin Kırmızısı), Lacivert (Ultramarine Mavisi) ve Zümrüt Yeşili (Emerald Yeşili) gibi renklerin karışımı sonucu ortaya çıkan koyu bir renk tercih edilmiştir.
RESSAM MEHMET DEMİRALP: RENKLERİN İNSAN PSİKOLOJİSİ ÜZERİNDE DERİN ETKİLERİ VARDIR.
Renklerle meşgul olmak nasıl bir duygu? Tercihinizi daha ziyade hangi renklerden yana kullanıyorsunuz?
Çok güzel bir duygu. Renkler, sadece görsel birer unsurdan ibaret olmayıp aynı zamanda insan psikolojisi üzerinde derin etkilere sahip olabilmektedir. Ben de çalışmalarımda bu duyguyu verebilmek için birçok rengi tuvalimde kullanmaktayım. Bu duyguyu ön plana çıkarabilmek için daha çok kırmızı, sarı, mavi ve turuncunun tonlarını tercih etmekteyim.
En çok kullandığınızı belirttiğiniz renkler size ne/neler çağrıştırıyor?
Renklerin psikolojik etkisinin olduğunu söylemiştik. Kullanmış olduğum renklerin psikolojik etkisi veya çağrışımına örnek verecek olursak Kırmızının dikkat çekici ve harekete geçirici bir etkisi var. Sarı ise mutlu olmayı ve neşe kaynağı sunmaktadır. Mavi de huzur ve güveni simgelemektedir. Bir diğer renk olan turuncu da yaratıcılığı teşvik edici bir etkiye sahip olduğu için çalışmalarımda yoğun kullanmaktayım.
Çalışmalarda kullanılan renkler izleyicide farklı anlamlar çağrıştırabilir. Kırmızı izleyicide örnek olarak kanı çağrıştırabilirken bende sevgi ve mutluluğu çağrıştırmaktadır. Sarı ise izleyicide özellikle büyük şehirlerde bir ticari taksiyi çağrıştırırken bende bir buğday tarlasını veya güneşi çağrıştırmaktadır. Mavi izleyicide deniz veya bir gölü çağrıştırırken bende gök yüzünü çağrıştırmaktadır. Son olarak turuncu izleyicide bir portakalı çağrıştırırken bende ise Adıyamanlı olmam sebebiyle Nemrut dağında güneş doğarken veya batarken ki turuncuyu çağrıştırmaktadır.
Sizce eser denilmeye seza bir çalışma hangi özellikleri haiz olmalıdır?
Tarih boyunca sayısız sanatçı sayısız eser bırakmış ve bu eserlerden birçoğu tarih içerisinde yok olurken bazıları ise günümüze kadar varlığını korumuştur. Sanat eserinin özellikleri estetik beğenilere ve dönemlere göre değişebilir. Sanat eseri olabilecek eser estetik kaygılar güdülerek yapılmış olmalıdır. Sanatın duygu ve düşüncelerin dışa vurumu olduğunu söylemiştik. Bir sanat eserinin amacı da izleyicide bir duyguyu hissettirmesi ve izleyiciye birtakım mesajlar verebilmesidir. Eserin bir ve tek (özgün) olması izleyicide ayırt edici ve değerli olmasını sağlayacaktır.
Rehberliğinizde bir eserinizin hikâyesine yolculuğa çıkalım…
Dikey tuval üzerine, orta ve açık tonlarda oluşturulmuş bir çalışmamı konuşalım dilerseniz. Resme ilk bakışta ahşap bir kulübe içerisinde bulunan iki figür göze çarpmaktadır. Bu iki figür arasında çivi ile asılı duran körük, resmin sol yanında gizli bir pencere, yine pencerenin sol üst köşesinde asılı duran lüks lamba, kadının hemen önünde sol tarafa denk gelecek şekilde bir sepet yumurta bulunmaktadır. Resmin sol alt kısmında zeminde bir köpek, onun da gerisinde üst üste indirilmiş beş adet yırtılmış ve yıpranmış kitap dikkat çekmektedir. Çalışmada “S” şeklinde bir kompozisyon anlayışının tercih edilmesi, bakışların tuval üzerinde dolaşmasını sağlamaktır. İnsan figürü, nesne ve mekân birbiriyle uyumlu hale getirilmek istendiğinden, dikey tuval düzlemi üzerine yerleştirilmiştir. Tuvalin sağına doğru sandalyeye oturturularak resimlenmiş hamile kadın figürü, karnını, sağ eliyle üstten, sol eliyle de alttan kavrayacak şekilde tutmaktadır. Sandalye ile kadın arasına sıkıştırılmış kırmızı renkli bir kitap diğer renklere olan zıtlığıyla dikkatleri üzerine çekmektedir. Kadının hemen sağında, tuvalin soluna denk gelen, elinde bir kâğıt parçası bulunan bir kız çocuğu resimlenmiştir. Elindeki kâğıdı merakla okuyuşu ve hamile kadının onu sessizce dinleyişiyle tuvalde duygusal bir atmosferin yaratılması istenilmiştir. Kompozisyonda, arka planın koyu tonuyla, kadın figürünün başını örten yazma ile omuzları üzerinden aşağı doğru sarkan açık renkli örtü arasında oluşturulan zıtlık içinde yüz ön plana çıkarılmış ve çalışmanın ilgi odağı halini almıştır. Kadının hamile oluşu ve olgun karakterli duruşu çalışmaya bakıldığında duygusal bir etki yapacak şekilde yansıtılmıştır. Bu çalışmada kadın hem doğurganlığın, üretkenliğin bir sembolü, hem de estetik olma özelliği nedeniyle tercih edilmiştir. Kadının hemen yanında yer alan sevimli köpek, masum ve sadık bir ifade takınırken, arka plandaki kız çocuğu aile kavramını, bağlılığı, merakı simgelemektedir. Resimde işlenmiş figürler, çizgi ve biçim ilişkileri, kompozisyonda egemen olan biçimler, kompozisyonda hâkim olan ruh halini vurgulamak amacıyla yapılmıştır. Mor giysili çocuk ile henüz dünyaya gelmemiş bir bebeğin saf varlığı, annenin sağ eli ile sorumluluğu, sol eli ile sevgiyi, yüzündeki ifade ile de mutlu yorgunluğu vurgulanmak istenmeye çalışılmıştır. Zeminde duran üst üste konulmuş kitaplar her insanın sosyal yaşamı içerisinde, her evde olması gereken, tarihi kitaplar olarak resimlenmiştir. Kompozisyonlarda kullanılan simgeler zenginlikleriyle anlatımcı bir nitelik kazandırılmaya çalışılmıştır.
Sözün bu yerinde sanatın toplum üzerindeki etkilerini de konuşalım dilerseniz…
Sanat, geçmişten günümüze kadar toplum üzerinde derin etkilere sahip olmuştur. Toplumların içinde bulunduğu sosyal-ekonomik durumlar, coğrafi konum, toplumsal atmosfer, savaşlar, gündelik yaşam, hızlı kentleşme, teknolojik gelişmeler ve kültürel yapıdaki değişimler sanattaki üslup oluşumlarını etkilemiş, bu da resim sanatındaki çalışmaların işlenişine etki etmiştir. Bu nedenle çalışmaların içinde bulunduğu dönemin üslup özelliklerini yansıttığı gözlemlenmiştir. Sanat, toplumun farklı sorunlarına dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için güçlü bir araçtır. Bu sayede sanat, toplumun çeşitli konular hakkında konuşmasını teşvik edebilir, bunlar toplumların değişim ve gelişimi açısından etkili olabilmektedir. Aynı zamanda kültürel mirasın korunmasına da yardımcı olmaktadır. Sanat eserleri, toplumun geçmişine dair önemli birer belge niteliği taşımaktadır. Bu durum gelecek nesillere kültürel mirasın aktarılmasında etkili olmaktadır.
Sanatın toplum üzerindeki etkilerini konuştuk. Peki, birey özerindeki etkileri?
Sanat, insanların duygusal durumunu derinden etkileyebilen güçlü bir araçtır. Sanat, duygusal durumu etkilemekle kalmaz aynı zamanda duygusal iyileşme sürecine de yardımcı olabilir. Bireylerin iç dünyalarıyla bağlantı kurmalarına yardımcı olarak duygusal iyileşmeyi hızlandırabilir. Bu nedenle, sanatın duygusal durumu etkileyen bir terapi yöntemi olarak kullanılması yaygınlaşmıştır.
Atölye çalışmalarınız için büyükçe bir paragraf açalım…
Eser üretmek için dört duvarı olan mekânlar akla gelir ilk etapta. Aslında çalışmak için her yer bir mekân statüsündedir. Üniversite yıllarında okulun atölyesini ders dışında kendime bir atölye olarak kullanmaktaydım. Bazen de evin bir köşesini kendime çalışma alanı oluyordu. Adıyaman Gençlik Merkezi’nde ders verdiğim süreçlerde öğrencilerle birlikte aynı atölyeyi kullanmaktaydık. Aslında hocalarımız derdi ki “öğretmenin öğrencileriyle aynı atölyede çalışması doğru değildir.” Nedenini sorduğumuzda verdikleri cevap “öğrenci öğretmenden teknik veya tasarım anlamında çabucak etkilenir. Öğrenci tasarım yaparken kendi duygu ve düşüncelerini yansıtmakta eksik kalacağından aynı atölye paylaşımı olmasına dikkat edin” şeklinde olurdu.
Bazen imkânlar dâhilinde buna bağlı kalınmıyor. Bir süre Adıyaman Üniversitesi bünyesinde olan Mini Yaman Çarşısı denen atölyelerde çalışmalarımı sürdürdüm. Şimdi ise kendi atölyemde çalışmalarımı yapma imkânım bulunuyor.
Çalışmalarımı yaparken kendi tuvallerimi kendim hazırlamaktayım nadiren de olsa hazır tuval kullandığım olmuştur. Büyük boy tuvaller konunun aktarımı ve izleyicide uyandıracağı etkiden dolayı tercih sebebimdir. “Her yer bir atölyedir” dedik. Bazen sanatçı arkadaşlarla birlikte doğayı resmetmek için küçük boylu tuvaller kullanabilmekteyim.
Tuval üzerine yağlıboya resimler yaparken bazen de duralit üzerine cam mozaik kullanarak mozaik çalışmaları yapmaktayım. Atölye ortamı insanın kendisini iyi hissettiği ve ortaya çıkan eser ile birlikte kendini ödüllendirdiği ortamlardır.
Kreatif süreçlerinizi nasıl yönetiyorsunuz?
Aslında tasarım veya üretim süreçlerim, kâğıdı kalemi elime alıp tek seferde yeni bir şeyler ortaya çıkaracağım dediğim süreçler değildir. Sadece bol bol tasarım yaparak tüm tasarımları harmanlayıp bendeki duygu düşünceyi tasvir eden tasarımı resmetmekteyim. Her sanatçının ilham kaynağı vardır ama insanın içinde bulunduğu duygu durumu çalışmaların üretim sürecini de etkilemektedir.
İlham kaynaklarınız?
Yapılan çalışmalarda; içsel duygular, anılar, özlemler ve yaşanmışlık izi taşıyan nesnelere yüklenen anlamlar, içerik yönüyle zengin bir anlatım yolunu açtığı düşünülmektedir. Gündelik yaşamın sıradan mekânları kullanılmayıp, mutlulukların, üzüntülerin ve yaşanmışlıkların olduğu düşünülen mekânlar ilham kaynağı olmaktadır. Bu düşünce doğrultusunda çatı katında resimlenmiş figürler, ressamın kendisiyle baş başa kaldığında yaşadığı ruh halinin dışavurumu niteliğinde resimlenmeye çalışılmıştır. Başlangıçta yapılan resimler ile gelmiş olunan nokta arasında birtakım değişimlerin söz konusu olduğu görülmüştür. Bu değişimler; oluşturulmuş olan çeşitli eskizler sonucu ortaya çıkmış, son resimlerde istenilen (bolluk ve karmaşa duyguları) renk ve biçim ile içerik arasında düşünülen kompozisyonlar ilham kaynağına katkı sunmaktadır.
Sanat çalışmalarınıza ev sahipliği yapan Adıyaman’ın kadim kültür ve coğrafyası eserleriniz için ne türden ilave katma değerler üretiyor?
Çalışmaların, yapıldığı tarihin, coğrafyanın, uygarlığın ve kültürün bir parçası olduğu gerçeği dikkate alınarak tarihin her döneminde figür, içinde bulunulan sosyal-ekonomik yapıyla ilintili olduğu gözlemlenmektedir.
HUZURUN BAŞKENTİ ADIYAMAN
Güneşin en güzel doğduğu yer olan Adıyaman Nemrut dağının bizlere sunmuş olduğu ışık tonlarından esinlenerek çalışmalarıma gizli bir pencere yerleştirme fikri doğmuştur. Bu pencereden içeri giren ışık hüzmesi çalışmaya sıcak renklerle bir ahenk oluşturmuştur. Çalışmadaki bütün biçimsel öğeler tam bir ahenk ve denge ile resimlenmeye çalışılmıştır. “Huzurun başkenti olan Adıyaman” sloganıyla yola çıkılarak, çalışmalarımdaki mekânlarda huzur ve sessizliği ifade edebiliriz. Her bölgenin kendine ait yaşanmışlık izi taşıyan nesneleri mevcuttur. Yapılan çalışmalarda Adıyaman’ın tarihi ve kültürünü içinde barındıran nesneleri çalışmalarımda kullanmaktayım. Bu da çalışmaya farklı bir değer katmaktadır.
Temalarınıza da göz atalım…
Tabi ki… Uygulama çalışmalarımda kimi zaman insan figürünün estetik duruşu, kimi zaman bir köpeğin sadakati, kimi zaman yaşanmışlık izi taşıyan nesneler, kimi zaman da bolluk ve karmaşa duyguları uyandıran hayvan figürleriyle kompozisyonlar oluşturulmaya gayret ediyorum.
Hangi teknikleri kullanıyorsunuz?
Genellikle tuval üzerine yağlı boya tekniğini sıklıkla kullanmaktayım. Bazen tuvalin emici özelliğini azaltmak için tuval üzerine terebentin ile inceltilmiş bezir yağını ince bir astar atarak kuruduktan sonra çalışmaya başlamaktayım. Bazen de akrilik ile ince bir astar atmaktayım. Küçük işler için pres tuval dediğimiz yani duralit üzerine tuval bezi yapıştırılarak elde edilen zemin üzerine de yağlı boya tekniği ile resimler yapmaktayım. Buradaki amaç tuvalin taşınırken yırtılmaması ve gerilmenin sabit kalmasıdır. Akrilik boyanın kuruyunca tuval üzerinde mat durması ve izleyicide ilgi çekici bir izlenim bırakmaması sebebiyle çalışmayı resmederken pek tercih etmemekteyim.
Malzemeleriniz?
Geçmişten günümüze kadar birçok sanatçı farklı malzemeler kullanırken ben genelde tuval veya pres tuval tercih etmekteyim. Resimlere dinamik ve hareketlilik hissini veren doku etkileri kazandırmak için bazen kalın uçlu fırça bazen de ince uçlu fırça ile yatay ve dikey sürüşlerle çalışmalar yapmaktayım. Boyanın çabuk bitmemesi açısından genellikle 200 ml tüplerde yağlı boyalar kullanmaktayım. Camcıda ölçülerini kendi belirlediğim cam palet kullanmaktayım. -Palet üzerinde boya karışımı ve fırça kullanımı daha rahat olduğu için.-
Resim ıspatulasını genellikle renk tonlarını palette bulmak için kullanırım. Resim yüzeyinde ıspatula genellikle kullanmam. Resmin kurumasından sonra renklerin matlaşması bazen sorun teşkil etmektedir. Renklerin matlaşmasını önlemek için, bir litre çözücüye (terebentine) bir şeker kaşığı reçine katıp eriyinceye kadar karıştırdıktan sonra süzme işlemiyle dibinde kalan tortuları ayıklarım. Daha sonra süzülen çözücüye yarım çay bardağı kadar haşhaş yağı ekleyip kullanıma hazır hale getiririm.
İçinden bizatihi figüratif sanat geçen çalışmalarınız sanatsever izleyiciler nezdinde ne türden karşılıklar buluyor?
Resim sanatında figür kavramı, geniş ve kapsamlı bir konu olmasından dolayı başlı başına bir çalışma alanı olmuştur. Tarihte resim sanatının gelişim evreleri boyunca yaşanan bütün değişimler, resimde figür betimlemelerine de yansımıştır. Betimlenen figürlerde bazen, bire bir var olanı yorumlayan bazen de modelin sahip olduğu niteliklerinde ötesinde, sanatçının kendi duygu ve düşüncesinden yaptığı katkılar görülmüştür. Ancak bazen de sanatçının, insan figürlerini, duygusal veya ruhsal nitelikleri önemsenmeyecek cansız birer nesne olarak ele aldıkları da görülmüştür.
Figür, tarihsel süreç içerisinde sanatçılar tarafından vazgeçilmez, işlevsel bir form olarak kullanılagelmiştir. Bu bağlamda resim sanatına birçok olanak sağlamaktadır. Bunlardan bazılarının form zenginliği nedeniyle öğretici özelliği vardır. İnsan yüzü kişinin içinde bulunduğu her türlü ruh halini yansıttığı, toplumsal sınıfı simgelediği, insanın düşsel yanını ortaya çıkaran bir anlatım aracı olarak çeşitli şekillerle betimlendiği ve estetik yanı ortaya çıkardığı için kullanılmıştır. Figürün sunduğu böyle olanaklar nedeniyle sanat tarihi boyunca, sanatçılara konu olmuş, olmaya da devam etmektedir. Figürün kısa sürede temel duyguları harekete geçirerek uzun süreli etki yaratması ve insanın psikolojik boyutlarını öne çıkaran anlatımcı bir ifade aracı olması gibi nedenlerden dolayı izleyiciler nezdinde de geniş kapsamlı karşılık bulacağı kanaatindeyim.
Mozaik çalışmalarınızı da unutmayalım…
Aslında mozaiğe olan ilgim üniversite yıllarında başladı. “Duvar resmi” diye bir dersimiz vardı. Biliyorsunuz duvar resmi bir duvar süsleme sanatıdır. Duvar sanatı yalnızca duvar resmi ile sınırlı değildir. Kapalı ve açık mekânlardaki duvarlara veya zemine çeşitli teknik ve malzemelerle süslemeler yapılabilmektedir. Duvar resmi dersinde mozaikle ilgili tüm teknikleri hocamız bizlere öğretti. Mozaik sanatı, küçük renkli taş, mermer, pişmiş toprak veya cam parçalarının yan yana dizilmesiyle oluşturulan resim veya süsleme işidir. Resim ile mozaiğin bir bütün olduğu, sadece kullandığımız malzemelerin farklı olması sebebiyle mozaiğe olan ilgim arttı. Gaziantep Zeugma Müzesi’ni gezip, eserleri yerinde görüp inceledikten sonra mozaiğe olan ilgim bir kez daha arttı.
“Sanatçı her şeyi çizebilir, boyayabilir ve yapabilir” sözüyle yola çıkarak 2013 yılında Cumhuriyetin 90. yılında 90 Eserli uluslararası mozaik yarışmasına katılmaya karar verdim. Aslında amaç eserlerin yarıştırılması değil, mozaik ve mozaik sanatçılarının tanıtımına katkı sağlamaktı. Bu yarışmada mansiyon ödülü almam çalışmalarıma biraz daha katkı sağladı. Beni cesaretlendirip birçok çalışma yapmama sebep oldu. Bazen yapmış olduğum resimlerin mozaiğini yapıyorum. Bazen özel tasarımlar gerçekleştiriyorum.
Katıldığınız sergiler?
Yarışma sonucu sergilenmeye değer görülerek veya özel davet üzerine birçok sergiye katıldım. Örnek verecek olursak;
2014–36. DYO Resim Yarışması. İstanbul.
2012–Mustafa Ayaz Müzesi ve Plastik Sanatlar Merkezi Vakfı Gençler Arası 2. Resim Yarışması- Ankara.
2011–Çorlu Kültür ve Sanat Derneği, Su Konulu 4. Geleneksel Resim, Şiir ve Fotoğraf Yarışması, Beşiktaş Deniz Müzesi Sanat Galerisi. İstanbul.
2010–İzmir Özel Türk Koleji 9. Bahattin Tatış Resim Yarışması- İzmir.
2010-Sütçü İmam Üniversitesi 7. Resim ve Heykel Yarışması. Kahramanmaraş.
2009–Sütçü İmam Üniversitesi 6. Resim ve Heykel Yarışması- Kahramanmaraş.
2009–Fırat Üniversitesi Ulusal Resim Yarışması. Elâzığ.
2015–Galeri Soyut Yeni Aralık Küçük İşler Karma Resim Sergisi-. Ankara.
2014–Adıyaman Üniversitesi Yansımalar Adlı Karma Sergi. Adıyaman.
2012–Genç Sanatçılar Kervansarayda Buluşuyor Karma Resim Sergisi. Battalgazi-Malatya.
2010–3. Kervansaray Buluşması Karma Sergi. Battalgazi-Malatya.
2010–Kapı Dışı Sanat Grubu 2. Geleneksel Karma Resim Sergisi Sanat Sokağı. Yeşilyurt- Malatya.
2009- İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Mezuniyet Sergisi. Malatya
Ödülleriniz?
Ulusal ve uluslararası birçok ödül aldım. Bu ödülleri almamın sebebi emeklerini esirgemeyen hocalarımın üzerimdeki emekleridir. Eğitim sürecimde emek ve gayretlerinden dolayı hocalarıma teşekkür ederim.
Ödüllerim:
2013–Cumhuriyetin 90. Yılında 90 Eserli Uluslararası Mozaik Yarışması ve Sergisi Mansiyon Ödülü. Gaziantep.
2013–Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Ufukta Umutlar Konulu Resim Yarışması Birincilik Ödülü. Adıyaman.
2012–Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Penceremden Düşler Konulu Resim Yarışması Birincilik Ödülü. Adıyaman.
2011-Sütçü İmam Üniversitesi 8. Resim Yarışması Başarı Ödülü. Kahramanmaraş.
2011-Darende Kültür Etkinlikleri Resim Yarışması Üçüncülük Ödülü. Malatya
Yeni projeleriniz?
Şu ana kadar birçok projede yer aldım. Hem Adıyaman Üniversitesi’nin hem de farklı kurumların yapmış olduğu sanatsal projelerde yer almak güzel. Adıyaman Üniversitesi olarak geleneksel hale getirmiş olduğumuz projelerimiz var. Yeri ve zamanı gelince projeler gerçekleştirilmektedir. Projeler bir ekip işi, bize düşen bir görev ve sorumluluk olduğunda elimizden gelenin en iyisini yapmaktayız.
Sanat-teknoloji dengesini nasıl muhafaza ediyorsunuz?
Teknolojinin gelişmesi yapılan her türlü eğitim ve sanat faaliyetlerini de etkilemektedir. Günlük hayatı kolaylaştıran teknoloji aynı zamanda hayatın bir parçası olan sanat üretimini de kolaylaştırmıştır. Günümüzde birçok sanatçı bilgisayar teknolojisini kullanarak, başka araçlarla ve tekniklerle üretmesi mümkün olmayan sanatsal yapıtlar üretmeye başladı. Yapay zekânın katkısıyla sanatta anlam ve içerik de değişmeye başladı.
RESSAM DEMİRALP: BİLGİSAYAR EKRANI YERİNE TUVAL YÜZEYİNİ TERCİH EDİYORUM.
Teknoloji, geçmişten günümüze kadar alışmış olduğumuz boya ve tuval gibi sanatın temel taşı malzemelere dokunmadan, sanal ortamda sanat üretebilir hale getirdi. Ben de sadece tasarım aşamasında teknolojiden faydalanmaktayım ama boya ve tuvalin vermiş olduğu görsel hazdan uzaklaşmamak için bilgisayar ekranı yerine tuval yüzeyini tercih etmekteyim. Bu dengeyi korumak için sunulan imkânların birinden tamamen vazgeçmemekteyim.
Üniversitedeki akademik ve atölye çalışmalarınızı da konuşalım…
Eğitim öğretim süreci boyunca yapılan projeler, sergiler ve çalıştaylara katılım sağlanmaktadır. Atölye çalışmalarında öncelikle dönem boyunca yapılacak ders planlaması öğrencilere aktarılır. İlk etapta belirli bir fikri veya öğeleri bir araya getirerek tasarım sürecinden geçilir. Öğrenci daha sonra bu tasarımı hangi malzeme ve teknikleri kullanarak yapacağını belirler. Üretim aşamasında her türlü bilgi ve destek verilerek öğrenme süreçlerine devam edilir. Öğrencinin öğrenme etkinlikleri sonucunda öğrencilerden yapabilmeleri beklenilen çalışmaların ortaya çıkıp çıkmadığına bakılır. Dönem sonunda öğrencilerden tasarım yapabilmesini, malzemeyi kullanabilmesini ve çalışmalarını üretebilir hale gelmesini bekleriz. Verilen eğitimler sonucu bu durumları en iyi şekilde ortaya koymaktadırlar. Öğrencilerin yapmış olduğu çalışmaların niteliği hakkında belirli ölçütler kullanarak eleştiri yapabilir hale gelmesini amaçlıyoruz. Öğrencilerimiz süreç sonunda çalışkan, başarılı ve alanında yetkin bir sanatçı olarak mezun olmaktadırlar.
Akademik kariyeriniz ile sanat kariyer ve pratiğini nasıl dengeliyorsunuz?
Aslında ikisinin de başarı noktası çalışmaktan geçiyor. Bir insanın hayali veya hedefleri varsa, çalışarak nelerin yapılabileceğine öncelikle inanması gerekiyor. Bir alanda çalışıldığı zaman diğer alanın başarısı kendiliğinden gelir. İkisi bir bütündür diyebiliriz.
Üniversite sınav sonuçları yakında açıklanacak. Özel yetenek sınavlarında resim alanını tercih edecek öğrencilere tavsiyeleriniz neler olur?
Genelde özel yetenek sınavına girecek öğrenciler resim kursuna giderek deneyimli hocalardan çizim desteği almaktadır. Kurs merkezinde genelde şu cümleyi sıklıkla duyarız, “yetenek doğuştan mıdır yoksa sonradan mı kazanılır.” Aslında insan yetenekle doğmuş olsa bile bunu bulup ortaya çıkaracak olan yine kişinin kendisidir. Bireyin yeteneği yoksa dahi bol bol çalışarak sonradan da bu yeteneği kazanabilir. Öğrencilerin hocalarının tavsiyelerine uymaları, sabırlı olmaları ve de iyi bir gözlem yaparak çok çalışmaları gerekmektedir. Bazen öğrenciye şöyle bir his gelebilir “ben çizemiyorum, ben yeteneksizim veya arkadaşlarım benden güzel çiziyor.” Talebelerimiz bu hislere kapılmadan sabredip çalışırsa başarı tam da bu süreçten sonra elde edilmektedir.
Adıyaman Üniversitesi’ni ve bölümünüzü tercih edecek öğrencileri neler bekliyor?
Adıyaman Üniversitesi 2024-2025 akademik yılında öğrencilerinin daha rahat bir ortamda eğitim-öğretim görebilmesi adına önce olduğu gibi şimdi de önemli çalışmalar yapmaktadır. Geniş ve ferah ortamlarda eğitim sunmaya özen göstererek, öğrencilerinin ders dışında da kampüs içerisinde vakit geçirebilmelerine imkân vererek doğanın tüm güzelliklerini öğrencilerine sunmaktadır. Sportif faaliyetler, kültürel ve sanatsal faaliyetler, tiyatro, konser, sağlık hizmetleri, kolay ulaşım, barınma, yoksul öğrencilere burs imkânları ve yemek anlamında da çeşitli avantajlar sunmaktadır.
ÖĞRETİM GÖREVLİSİ RESSAM MEHMET DEMİRALP: ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNE BÜYÜK İMKÂNLAR SAĞLIYOR.
Sayamadığımız birçok özelliğiyle Adıyaman Üniversitesi öğrencilerine birçok imkân sağlamaktadır. Fakülte ve dolayısıyla bölümler alanında birikimli, yetenekli ve güçlü kadrolarıyla öğrencilerine kaliteli eğitimler vermektedir. Hocalar her alanda öğrencilerine yardımcı olmakta, öğrencilerin kendisini geliştirmesi konusunda öğrencilere fırsatlar, projeler, geziler, sergiler ve çalıştaylar sunmaktadır.
Üniversitemiz nezdinde akademik, sosyal ve kültürel anlamda öğrencilerine her türlü desteği vermektedir. Üniversitemizi tercih edenler için sanatın kapıları Adıyaman Üniversitesi’nde açılmaktadır. Güneşin en güzel doğuşunu ve tarihi doğal güzelliklerini görmek için Adıyaman’a bekleriz. Sanatın öncülerinden olan Osman Hamdi Bey nasıl ki Adıyaman Nemrut dağını keşfetmeye gelmiştir, sanata gönül veren öğrencilerin de Adıyaman Üniversitesi’ni keşfetmeye ve güzel bir eğitim almaya davet ediyorum.
Şehirde ve üniversitede yüzyılın âfetinin yaraları ne kadar sarıldı?
Adıyaman ve âfetten zarar gören diğer şehirler tüm hızıyla yaralarını sarmaya devam ediyor. Adıyaman’daki deprem konutları hız kesmeden yapılmaya devam ediyor, birçoğu da tamamlanma aşamasına gelmiştir. Yerinde dönüşümler de çok hızlı bir planlamayla hız kesmeden devam ediyor. Adıyaman Üniversitesi yetkilileri çok kısa bir sürede eksiklikleri gidererek senatonun almış olduğu kararla 2023-2024 Bahar yarı yılı için sadece birinci sınıflar online eğitim görürken diğer sınıflar yüz yüze eğitim yapmıştır. Bu yıl mezuniyet töreni ailelerin katılımıyla birlikte çoşkulu bir şekilde gerçekleştirildi.
Önümüzdeki eğitim öğretim döneminde örgün eğitimin önünde bir engel kaldı mı?
Adıyaman Üniversitesi geriye kalan eksiklikleri hızlı bir şekilde tamamlamaktadır. 2023-2024 Bahar dönemini sadece birinci sınıflar online ders görürken, 2024-2025 Güz döneminde tüm kademelerde eğitim öğretim sürecini başlatmayı planlamaktadır. Şu an örgün eğitim öğretim sürecinin önünde hiçbir engel teşkil etmemektedir.
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Tarihe baktığımızda nasıl ki sanatçıların yapmış olduğu çalışmalar o döneme tanıklık ediyor ve belge niteliği taşıyor ise bizlerin de yapmış olduğu çalışmaların bir sonraki nesle ışık tutması gerekmektedir. Bizlerin de bu sürekliliğe katkı sağlamamızda fayda vardır.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Yapmaktan hoşlandığınız sanatsal bir aktiviteyi düşünün, bu herhangi bir sanat dalı olabilir. Bu aktiviteyi yaparken sizlere birçok duyguyu hissettirecektir. Hissettirdiği ve açığa çıkardığı duygularla birlikte size kendinizi ifade etme olanakları sunacaktır. Kendinize sanat yapmak için alan ve zaman tanıyın. Hangi meslek dalıyla uğraşıyorsak uğraşalım muhakkak sanatın insanlar üzerindeki iyileştirici yönünü unutmadan bir sanat dalını hayatınızın bir köşesinde bulundurmakta fayda var. Sanat, hayatınızdaki olumsuzlukları ortadan kaldırarak sizleri psikolojik olarak daha güçlü ve mutlu bir hâle getirecektir.
İlginiz için teşekkür ediyorum.
İbrahim Ethem Gören/01.07.2024 Yazı No: 407