BİR ESER&BİR ÜSTAD: ‘PARADAKİ SANAT’-ÖZLEM ÖZER TUĞAL

Kuveyt Türk Özel Bankacılık Portalı nezdinde kültür ve sanata değer veriyor, vakitlerinizi kıymetlendirecek kitapları, sanat eserlerini tahlil ediyor, sergileri ve müzeleri ziyaret ederek gözlemlerimizi kaleme alıyoruz. Bu süreçte bir taraftan bu toprakların irfanı için alın teri, göz nuru döken ustalarımızın sanat ve estetik yolculuklarına müşfikâne nazar ederken diğer taraftan da sanatçılarımızın marifetlerine iltifat eden koleksiyonerlere “merhaba” diyoruz.  Bu bağlamda yeni yazımızın öznesinde İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Öğretim Görevlisi, Kent Seramikleri Uzmanı, Sanat Terapisti, Cam ve Seramik Sanatkârı Özlem Özer Tuğal’ın “Paradaki Sanat” serlevhalı seramik panosu var.

Değerli sanatçı Özlem Özer Tuğal, Osmanlı Cihan Devleti asırlarında kullanılan kimi paralar ile günümüz Türkiye’sinde yakın zamana kadar tedavülde bulunan bazı paraların üzerinde yer alan tezyinat motif ve unsurlarını seramik sanatının kendine özgü kalıcı sanat diliyle yorumladı. Sanatçı böylelikle Türk parasının üzerinde yer alan değerlerimizin farkına varılmasını sağlamayı amaç edindi.  Vakt-i merhununda Barış Manço da mezkûr amaca matufen Türk liralarının üzerindeki tarihi şahsiyetlerimizden yola çıkarak Anahtar başlıklı eserinde bu toprakların insanlarına “Beş Akif bir saat kulesi/İki kule bir Fatih/Beş Fatih bir Mevlana/İki Mevlana bir Sinan” şeklinde seslenmişti. Hayatın fenası gereği Barış Manço’yla birlikte sesi uçarken geriye yazı kaldı!

Böylesi mülahazalarla paralarımızın üzerlerinde yer alan motif ve sembollerden yola çıkarak gelecek nesillere bilgilendirici ve öğretici özelliği yüksek değerde kalıcı seramik eserleri miras bırakmayı hedefleyen sanatçı Özlem Özer Tuğal ile Paradaki Sanat isimli eseri üzerine konuştuk.

İbrahim Ethem Gören: Özlem Hanım evvelemirde dünden bugüne sanat yolculuğunuzu özetlemenizi istirham ediyorum.

Özlem Özer Tuğal: 1990 yılında lise resim bölümünden; 1994 yılanda da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Cam Seramik Tasarım bölümü yüksek lisans programından mezun oldum.

Okul yıllarında ulusal ve uluslararası sempozyum, sergi ve yarışmalara katılarak, sürekli yeni tasarımlar yaparak seramik eserler ürettim. Bu bağlamda yarışmalarda birçok derece sahibiyim. Yüksek lisans tezimin başlığı “Günümüz özgün işlevsel seramik sanat objeler”dir.

Tasarım ilkeleri, sanat akımları başta olmak üzere, seramik tarihinin geniş yelpazesinde Anadolu seramiklerini,  günümüz çağdaş Türk ve yabancı seramik sanatçılarının farklı alanlarındaki tasarımlarını derinlemesine araştırıp yazılarımda yer verdim.

Büyük boyutlu kent seramikleri üretimi sahasında uzmanlaşarak dış mekân seramik tasarımları yapmaya yöneldim. Uzun yıllar boyunca kamuya ait dış mekânlarda Türk kültürünü yansıtan postmodern seramik kaplı düzenlemeler yaptım. Kent seramiği tasarımlarımda mekânların tarihi hikâyelerini ön planda tutmaya özen gösteriyorum. Selçuklu ve Osmanlı sanatı her zaman benim için büyük önem arz etmiştir. Tüm araştırmalarımı, çalışmalarımı ve bilgi aktarımlarımı bu yönde yapmaktayım.

Halen İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa Hayef Eğitim Fakültesi’nin TBMYO Seramik ve Cam Tasarımı ve Grafik bölümlerinde ders veriyorum.

Paradaki Sanat başlıklı eser hangi mülahazalarla gündeminize geldi?

Babamın bana armağan ettiği para koleksiyonundaki Türk paralarını incelerken paraların üzerindeki tezyinatın inceliğini fark ettim. Aynı zamanda Türk milleti için büyük hizmetler yapmış önemli kişilerin portrelerinin estetik bir tasarım düzenlemesi içinde yer aldığını görmek beni çok etkiledi.  Paramızı dizayn eden sanatkâr ustalarımızla gurur duydum. Böylelikle büyük değerlerimizi taşıyan kıymetli Türk parası üzerindeki desenleri seramik panolar üzerine taşımaya; dayanıklı, kalıcı eserler olarak çalışmaya karar verdim.

İlk olarak 2010 yılında Türk parasını ve Osmanlı kuruşlarını İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi dekanlığından tarafıma gelen teklif üzerine İşletme Fakültesinin yeni binasının giriş holüne kalıcı eser seramik panoda yer vererek kullandım.  Daha sonrasında 2018 yılında düzenlenen Yeditepe Bianeli’nde Osmanlı ve Türk parası üzerindeki paramızın değerine değer katan tezyinat sanatı konusunda farkındalık oluşturmak üzere bir proje yeni bir proje hazırladım.

Eserin ortaya çıkmasında temel motivasyon unsurları nelerdir?

Bir eğitimci olarak, “geleneği yansıtan, geleceğe ışık tutan tasarımlarla eğitime yön vermeliyiz’’in hayat düsturumuz olması gerektiğine inanıyorum. Toplumların kültürel yapısını, yaşam biçimini, değer yargılarını ve manevi dünyasını en iyi ifade eden araçlardan biri de şüphesiz sanattır. Coğrafyamızın kültürel ve sanatsal zenginliğine tarih boyunca ev sahipliği yapmış olan, medeniyetlerin hüküm sürüp izlerini bıraktığı Anadolu, kültürel mirasın çeşitliliğini taşımaktadır. Geleneksel kültür toplumların kutlu değeridir. Bu cihetle bizlere miras bırakılan geleneksel Türk sanatlarımızdan en naif örneklerinin üzerine işlendiği Türk paralarının önemi oldukça büyüktür. Türk parasının üzerine yapılan işlemeler Türk halkına verilen değerin somut nişaneleridir. Ben de mezkûr nişanelere sanat ve estetik bağlamda katkıda bulunmak istedim.

Para teması daha önce geleneksel sanatlarımıza konu oldu mu?

Türk lirasının üzerindeki tezyinat unsurlarının inceliğini seramiğe rölyef olarak aktarma çabasında olan bir projeye daha önce rastlamadım.

Eserin sanat ve teknik özelliklerine rehberliğinizde müşfikâne nazar edelim…

Eser 8mx3mx25 cm ölçülerine sahip olup 1100 C derecede fırınlanmıştır. Pano demontable olarak tasarlanmıştır. 30x30x15 cm kare plakalardan ve 30 cm çap daire plakalardan oluşmaktadır. Toplam 60 adet büyük parça ve 15 adet küçük parçadan oluşmaktadır. Eserde plastik kil olarak özel yüksek derece fırınlamaya dayanıklı şamot çamuru 1100 derecelik renkli sırlar renklendirmek üzere kullanılmıştır. Tüm parçalar el ile şekillendirilmiştir.

Bahsettiğiniz malzemeleri hangi tekniklerle işlediniz?

Eser, plaka açma, rölyef, sırüstü boyama, sırüstü fırça boyama teknikleri ve altın gümüş yaldız dekor teknikleri kullanılarak şekillendirilerek fırınlanmıştır.

Paraları belirleme kıstaslarınıza da değinelim…

Öncelikle şu anda tedavülde olmayan paraları seçerek uygulamasını yapmak istedim. Çünkü günümüz nesli o paraları kullanamadı. En azından günümüz neslinin bir zamanlar tedavülde olan paralarımızın farkına varmalarını istedim.

Türk liralarının üzerindeki motifleri incelediğinizde neler gördünüz?

Tedavülden kaldırılmış koleksiyon Türk paralarında özellikle süsleme motifleri olarak rumiler, pençler, hatayiler ve çiçek motiflerine sıkça yer verildiğini gördüm. Bu konudaki araştırmalarımı daha geniş kapsamda yapmak amacıyla üretildikleri dönemlerin en büyük kanıtlardan biri olan ve paraların üretildikleri dönemlerine göre sergilenmekte olduğu Darphane Damga Matbaası’nın arşivlerinde bulunan ve M. Ö. VII. yüzyıldan 1921 yılına kadar tarihlendirilen toplam 2571 parça eseri (para, madalya, nişan vb.) görme, fotoğraflama ve inceleme imkânı buldum.

Malum olduğu üzere para devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı, mal ve hizmetlerin değişimini kolaylaştırma işlevi olan kâğıt veya metal ödeme aracı, ortaklaşa bir değer birimidir. “Madeni ufaklık” denilen metal para basımı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu yetki çerçevesinde tedavüle çıkartılacak madeni ufaklık paraların teknik ve sanatsal özellikleri ile dizaynları ilgili Genel Müdürlük nezdinde belirlenir ve basımı yapılır.

İlgili dönem itibarıyla yaptığım inceleme ve araştırmalar sonucunda Türk paralarının üzerinde sadece süsleme motiflerinin yer almadığını gördüm. Türk lirasında altı adet bulunan banknotların her birinde alanlarında büyük eserler bırakmış insanların fotoğraflarının basılı olduğunu da fark ettim.

5 TL: Ordinaryus Profesör Doktor Aydın Sayılı

10 TL: Profesör Doktor Cahit Arf

20 TL: Mimar Ahmed Kemaleddin

50 TL: Fatma Aliye Hanım

100 TL: Buhurizade Mustafa Itrî

200 TL: Yunus Emre

Türkiye Cumhuriyeti'nin madeni para serisinde yer alan 5 kuruşluk madeni paranın arka yüzünde Anadolu kültürünün vazgeçilmez motiflerinden biri olan hayat ağacı bulunuyor. Bu motif, bereket, büyüme ve ölümsüzlük gibi anlamlar taşıyan derin bir kültürel mirası temsil ediyor. Bazı kuruşlarda, mesela 2009 yılında basılan 1 kuruşta kardelen çiçeği alçak rölyef olarak çalışılmış.

10 Kuruşun tasarımı heykeltıraş Barış Kara tarafından yapılmış. Tasarımlarında; doğu süsleme sanatlarında kullanılan yorumlanmış bitki, yaprak görünümünde bezeme örnekleri, Selçuklu süsleme sanatının en belirgin özelliklerinden biri olan kufi yazı ve geçme desenleri ve bunların yanı sıra Rumi motiflerden (en güzel örnekleri Anadolu Selçuklularında taş işlerinde, Osmanlılarda da ahşap çini, kumaş, halı ve kitap süslemelerinde) yararlanılmıştır. Paranın üstünde bittabi ay yıldız motifi var.

25 kuruşun üzerindeki şekiller ise hüsn-i hat sanatında yaygın olarak kullanılan bir yazı türü olan “kufi”dir. Bu yazı türü İslamiyet'in ilk yüzyıllarında Nebati alfabesinin değişmesiyle oluşan köşeli, sert bir yazı türüdür.

Paranın medeniyet tarihindeki karşılıklarını da konuşalım delerseniz…

Hay hay… Para kaybolmuş medeniyetlerin, bu medeniyetlere sahne olan şehirlerin ve yerleşim yerlerinin kesin olarak belirlenmesine katkı sağlar. Tarih boyunca paraları incelediğimizde özellikle tarihsel süreç içinde egemenliği elinde tutmuş kişilerin ve ailelerin soylarını öğrenme imkânı buluruz. Paralar ayrıca çeşitli nedenlerle tarihsel süreç içinde yok olmuş anıt ve yapılara ilişkin kanıtlar da sunarak yerleşim yerlerine, yönetenlere verilmiş ad ve unvanları gösterir.

Paralar hükümdarların saltanatlarının başlangıç tarihlerinin, almış oldukları unvanların ve sanların, dönemleri boyunca yaptıkları işlerin, kazandıkları zaferlerin ya da yenilgilerin kesin biçimde belirlenmesine de yardım eder.

Paralar soyu tükenmiş bitki ve hayvanların varlıklarını bildirir ve kanıtlar.

Sikkenin basımında kullanılan madenin türüne göre o toplumun, o dönemdeki ekonomik durumu konusunda ciddi ipuçları elde ederiz.

Paralar diğer bir taraftan yazılı tarihlerde anlatılan olayların kanıtlanmasına yardım eder.

Sikkeler basıldıkları dönemin dini inançları konusunda bilgi verirken sikkeyi basan devletin egemenlik alanlarının tespitinde ciddi delil niteliği taşır.

Ya renkler… Renklerin dili?

Renkler, insanlığın varoluşu boyunca kendini ifade edebilme açısından vazgeçilmezi olmuştur. Yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği doğal ortamdaki renk cümbüşü insana daima ilham kaynağı olmuştur.

Panoda kullanılan renkler Selçuklu ve Osmanlı sanatlarında kullanılan renklerdir. Turkuaz ve kobalt renklerini tercih etmemin sebebi Selçuklu ve Osmanlı çini sanatında sıkça kullanılmış olmasıdır.

ÖZLEM ÖZER TUĞAL: TURKUAZIN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ TÜRK İLLERİNİN VE OBALARININ RENGİ OLMASIDIR.

Turkuazın en önemli özelliği Türk illerinin ve obalarının rengi olmasıdır. Bunun en önemli göstergelerinden biri Osmanlı Cihan Devleti asırlarında yapılan tüm mimarı çalışmalarda eserlerde hâkim rengin turkuaz olmasıdır. Turkuaz dünden bugüne dini ve sivil mimari uygulamalarımızda yoğun olarak tercih edilen bir renk olma hususiyetini hâizdir.

Turkuaz rengini sevenler genel olarak dış dünyayla iletişimi açık, iletişimi kuvvetli kişilerdir. Canlılığıyla gençliğin simgesi olarak da bilinen turkuaz, hareketliliğiyle dinamizmi de simgeler. Selçuklular döneminde, mavi, turkuaz, beyaz, siyah ve mor renkte sırlanmış çiniler üretilmiş ve bu çiniler sivil ve dini yapılara sade veya mozaik yöntemi ile tasarlanarak uygulanmıştır.

Bidayetinden nihayetine kadar eserin üretim süreçlerini özetler misiniz?

Tasarım süreçleri tamamlandıktan sonra panomuzu seramik olarak üreteceğimiz için eser ölçülerine göre ne kadar seramik çamuru gideceğini kg bazında hesapladık. Sonrasında ilk pişirimi 1000C derecede fırınlanmış bisküvi malzemenin üzeri atılacak camsı malzeme olan sırın ne kadar lazım geleceğini ve hangi renklerin kullanılacağını tespit ettik. Seramik uygulamaya başlarken öncelikle çamuru yoğurarak içindeki havanın çıkmasını temin ettik.

Bu yöntemle kabarcıkların bünyeden çıkarılmasını sağladık.  Daha sonra 30x30 cm boyutlarında şamotlu çamurdan plakalar açtık. Açılan plakaların üzerine desenleri çizdik ve rölyef çalışması ile desenleri kabarttık. Akabinde de kuruttuk.  Seramik fırınında ilk pişirimi yapmak üzere 1000C derecede fırınladık. Sonra üzerine sır malzemeyi döktük. İkinci kez 1100 C derecede fırınladık. 24 ayar altın ile dekor söz konusu olduğundan üçüncü kez, bu defa 750 C derecede fırınladık. Bu aşamalardan sonra eser mesajını vermek üzere seyircisi ile buluşmaya hazır hale geldi.

Bu eser günümüz insanına neler anlatıyor?

Anadolu insanının irfanını, sanatkâr ecdadımızın sabrını, bilgeliğini, estetik vadisinde ulaştığı merhaleyi anlatıyor.

Son olarak esere dair neler söylemek istersiniz?

Netice itibarıyla Türk lirası kıymetli. Biz de seramik sanatının cihanşümul diliyle nazarları bu kıymetimize çekmeyi murad ettik. Bu özel tasarım duvar panosunun mesajını mütemadiyen iletebilmesi için konusuna uygun, izleyicisinin bol olacağı bir mekân duvarına kalıcı eser olarak asılmasını umut ediyoruz.

 

İlginiz için teşekkür ediyorum.

Ben de teşekkür ediyorum İbrahim Ethem Bey.

 

İbrahim Ethem Gören/04.06.2024 Yazı No: 403

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.