Çini ve seramik sanatçısı Bitlis eren Üniversitesi öğretim görevlisi Meryem Uğuz Kaplan ile seramik sanatı üzerine sohbet ettik.
Meryem Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
Erzurum’un Ilıca ilçesinde doğdum ve eğitim hayatımı (lisans, yükseklisans) memleketimde devam ettirdim. 2006 yılında Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları bölümüne yerleştim. 2010 yılında mezun oldum. Mezun olur olmaz 2010 yılının, ağustos ayında, Bitlis’in Ahlat ilçesine; Ahlat Çinilerini tanıtmak ve sanatsal objeye dönüştürmek için Erzurum’daki hocalarım tarafından projeye dahil edildim.
Ahlat’ta seramik ve çini atölyelerimizin kurulduğu ilk iki yıl Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici olarak görev yaptım. 2012 yılında Bitlis Eren Üniversitesi Ahlat Meslek Yüksekokulu’nda öğretim görevlisi olarak göreve başladım ve halen bu görevime devam etmekteyim.
Seramik sanatına yönelik ilginiz nasıl gelişti?
Güzel Sanatlar Fakültesi’nde lisans dönemimde son dönem seçmeli olarak aldığım çini dersiyle seramik sanatına olan ilgim başladı diyebilirim. Bu ders sayesinde bu sanatla alakalı becerimin aslında daha yoğun olduğu kanaatine vardım.
Seramik nedir?
Seramik, günlük kullanım ihtiyacı gereksinimi ile ortaya çıkmış “pişmiş toprak” olarak ifade edilmektedir.
Bir tür killi topraktan yapılan ve fırında pişirilen, bir yüzeyi sırlanmış, çeşitli renk ve motiflerle süslenmiş, pişmiş toprak parçasına “seramik” denir.
Kimi zaman “keramik” biçiminde kullanılan “seramik” sözcüğü; genel olarak “fırınlanmış kil” den yapılan nesneleri; teknik açıdan ise nesnenin biçimlendirilmesinde plastikliği (yoğurulabilirlik) sağlayan kil ile fırınlama sırasında parçanın kırılmasını, ya da çatlamasını önleyen kuvars ve bu ikisini bağlayan ergitici feldispat karışımından oluşan hamurla yapılan nesneleri niteler. Aynı zamanda günlük yaşamda kullanılan kap vb. objeler seramik (evani) olarak adlandırılır.
Oldukça geniş bir tanım yaptınız. Buradan yola çıkarak seramikleri nasıl ele alınabilir?
Seramik, özlü özsüz olmak üzere iki grupta incelenir. Özlü seramik hammaddeleri su ile yoğrulabilen, şekillenmesi kolay olan ve kuruduktan sonra görüntüsü deforme olmayan ürünlerdir. Özsüz seramik hammaddesi ise çok iyi öğütülmüş toprak olsalar da su ile kolay şekil almayan ve kuruduğunda çabuk deforme olan malzemelerden oluşur.
SERAMİĞİN ANA UNSURU TOPRAKTIR
Seramiğin ana unsuru nedir?
Seramiğin ana malzemesi, suya dayanıklı su geçirgen özelliğinin olmadığı killi topraktır. Seramik, çok çabuk şekillendirilen, kuruduktan ve pişirildikten sonra deforme olmayan güçlü hammaddeye sahiptir.
Seramik sanatının tarihsel gelişimini kısaca özetler misiniz?
Seramik, uygarlığın en erken dönemlerinde günlük ihtiyacın talep etmiş olduğu gereksinimle insanoğlunun hayatına girmiş ve günümüze kadar kesintisiz olarak kullanımını sürdürmüştür. Kimi kaynaklar seramiğin tarihini insanlığın tarihiyle yaşıt kabul etmektedir.
İnsanın yaşadığı tüm bölgelerde seramik parçalarına, seramik objelerine rastlanmış ve tarih boyunca işlevini ve gelişimini aynı teknik ve uygulama alanlarıyla sürdürmeyi başarmıştır. Seramik eserler, üretildikleri toplumların çağlar boyunca geleneklerine ve uygarlıkların kültürel özelliklerine ışık tutmuş, toplumların ekonomik, siyasal ve kültürel gelişiminin en önemli sanatsal göstergesi olmuştur. Seramiğin gelişimi, ona şekil veren toplumun sosyo-kültürel ve ekonomik evreleriyle paralellik taşımaktadır.
İnsanoğlunun ilk atalarının ortaya çıktığı dönem, günümüzden yaklaşık iki milyon yıl önce başlayan Paleolitik Çağ olarak kabul edilir.
ANADOLU KÜLTÜRLERİN SENTEZİDİR
Seramik sanatının Anadolu serüveni için neler söylemek istersiniz?
Malum olduğu üzere Anadolu kültürlerin sentezidir. Anadolu coğrafyasından muhtelif tarihlerde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda sayıları on binlerle ifade edilecek kadar seramik eserlerine rastlanmıştır.
Anadolu seramik sanatı için de bir paragraf açalım dilerseniz…
Tabii ki... Anadolu toprakları, seramiğin 8000 yıllık tarihine ışık tutan ve uygarlıkların kültürel zenginliklerine kapılarını açarak, topraklarında yaşamış tüm kültürleri barındırmış ve insanlık tarihinin en nadide örneklerinin gelişim ve dönüşümlerine tanık olmuştur.
İlk kaynaklarını Anadolu dışındaki Türk seramiğinden alan Anadolu seramik sanatı, Osmanlı devrinde tamamen kendine özgü bir gelişme göstermiş, tercih edilen, ihraç edilen eserler ortaya konularak yoğun bir ilgi görmüştür.
Seramik ile neler yapılmış?
Tabaklar, hokkalar, kâseler, ibrikler, sürahiler, bardaklar, kandiller, kupalar, gülabdanlar, buhurdanlıklar, tütsü kapları vs.
Günlük ihtiyaç malzemelerinin eşyalarının yanında sanatsal amaçlı ürünler de var. Belirttiğiniz eşyaların hammaddesine ve tekniğine bir cümleyle değinir misiniz?
Sert beyaz hamur sır altı tekniğiyle işlenerek arz ettiğim ürünler ortaya konmuştur.
Göçebe Türkler seramik sanatında nasıl başarılı olmuştur?
Tabii ki hemen her alanda çok çalışarak… Ecdadımız Orta Asya’da konar-göçer bir yaşam tarzına sahip olmasına rağmen, seramik sanatına dair önemli eserler üretmesini bilmiştir.
Türklerin yerleşik düzene geçmeleri ve İslamiyet’i kabul etmeleriyle seramik sanatında daha büyük gelişmeler görülmeye başlamıştır. Abbasiler, Fatimiler, Samanoğulları, Karahanlılar döneminde birçok seramik örneğine rastlanır.
Seramik sanatı asıl gelişimi ve günümüz teknik çeşitliliğini İran’da, Selçuklular döneminde geliştirmiştir. Türkler Anadolu’ya yerleştikten sonra, Bizans geleneklerini devralmışlar ve o dönemde İran geleneklerinde kullanılan ve beraberlerinde getirdikleri sanatsal seramik tekniğinden etkilenmişlerdir. Selçuklu mimari yapıları çinilerle kaplıdır. Selçuklu sanatında camilerin mihrapları, kubbeler, minareler, türbe, medrese ve saraylar çinilerle donatılmıştır.
Selçuklu irfanı seramik sanatında nasıl yansıma bulmuştur?
Selçukluların Anadolu’ya gelmesiyle birlikte Pers seramiklerinde köklü değişiklikler görülür. Sır altı bezemeler, sır üstü lüster dekorları ve sır üstü çok renkli bezemeler gibi önemli teknikler geliştirilmeye başlanır.
Selçuklular henüz Anadolu’ya yerleşmeden önce İran’da mimaride sırlı tuğla geleneğini keşfederek özellikle türbelerde turkuaz sırlı tuğlalara yer vermişlerdir. Tek renkli, sırlı levhaların kesilmesiyle ya da desene göre hazırlanmış parçaların sırlanmasıyla oluşturulan çini-mozaik tekniği de Anadolu’da yaygın olarak kullanılmıştır.
Sır olarak da firuze, kobalt mavisi ve tek renk beyaz sırlı seramiklerin üretildiği bilinir.
Selçuklu seramik tekniklerine göz atacak olursak karşımıza neler çıkar?
Sanat çıkar. Seramik teknikleri; şekillendirme işlemi tamamlanmış seramik ürünlerin estetik değerini artırmak ve farklı anlatımlar kazandırmak amacıyla sıraltı, sırüstü, sıriçi ve yaş çamurlar üzerine çeşitli yöntemler kullanılarak yapılan uygulamalardır.
Öncelikle Selçuklu seramik yapımında iki farklı çamur türü kullanılmıştır. Biri kendine özgü olan teknik uygulamalarıyla farklı merkezlerde üretilmiştir ki daha ziyade hükümdar aileleri, sarayın ileri gelenleri ve zengin halkın beğenisine sunulan lüks seramikler bu gruba girer. Üretimler sadece silisli çamurdan ibarettir. Geniş halk sınıfı ise oldukça ekonomik olan sert beyaz toprak hamurunu tercih etmiştir.
Selçuklularda sıkça karşılaşılan teknik kabartmalı süsleme tekniğidir. Araştırmacılara göre kabartmalı seramik tekniği maden kapların formlarından esinlenerek ortaya çıkmıştır. Horasan bölgesindeki kabartmalı süsleme teknikli seramik örnekleri, Erken İslâm çağının en başarılı nadide seramik örneklerindendir. Kırmızı çamur kullanılarak, açık yeşilimsi tonda yapılan bu seramiklerde, ustalık çok yüksek düzeydedir. Selçuklunun büyük merkezlerinde ise kabartmalı seramiklerin sadece çini çamurundan yapıldığı bilinir.
Seramiklerde sıkça tercih edilen renkler için de bir paragraf açalım dilerseniz.
Seramikler genelde sır altına kobalt mavisi ve siyah boyalar ile yapılmış, sır olarak ise şeffaf ve turkuaz, kobalt mavisi, sarı ve mor renkler kullanılmıştır.
Bir önceki sorunuzun devamı mahiyetinde söyleyecek olursak seramik sanatında teknik açıdan miras olarak bilinen bir başka teknik de lüsterdir. Selçuklu döneminde lüster tekniği, hem kap kacak (evani) hem de mimari çini (kaşi) üzerinde uygulanmıştır. En seçkin ve güzel lüster örneklerine; Anadolu Selçuklu yapı taşı olan, Alaeddin Keykubad’ın Kubadabad Sarayı, zengin lüster tekniği örnekleriyle günümüze ulaştırabilmiştir.
Sır altı süsleme tekniği seramik kaplar üzerinde sıkça karşılaştığımız tekniklerdendir. Selçuklu döneminde lüster ve minai tekniği, iki fırınlama işlemi yapılan pahalı ve zahmetli teknik olarak bilinmektedir. Araştırmacılar tarafından bağımsız buluş olarak kabul görülen minai tekniği, kendine özgü alt yapısı sayesinde ortaya çıkmıştır.
Akıtmalı-kazımalı adlandırılan sgraffito (champleve, splashed ware) tekniği de Selçuklu çağında büyük rağbet görmüştür. Yabancı kaynaklarda champleve, splashed ware gibi terimlerle adlandırılan bu seramik kaplar, kimi zaman astar kazıma tek başına yapılmış, kimi zaman ise boya akıtmayla bir arada kullanılmıştır.
Zengin teknik yelpazesine sahip Selçuklu seramik sanatında ikonografi ve motifler de Türk sanatı açısından büyük önem taşımaktadır. İslam Öncesi Orta Asya kültür birikimiyle İslam dünyasına dâhil olan Selçuklular, İslâm sanatının kaynağı olarak kabul edilen İran ve Mezopotamya kültürüne Orta Asya Türk geleneklerini de eklemiş oldular.
Selçuklu döneminde çok baskın ve belirgin olan bu etkinin, İslâm sanatı üzerinden hiç kalkmadığı, onunla harmanlanarak zenginlik ve çeşitlilik kazandırdığı söylenebilir.
Selçuklu çağı İslam seramik sanatında karşımıza çıkan süslemelerde Türk tipi olarak bilinen insan figürleri, Türk oturuşu olarak kabul edilen bağdaş kurma ve Avrasya inanç sisteminin uzantısı olan elinde bardak tutma gibi belirgin detaylar dışında, giyim kuşam ve kompozisyon düzeninde İslâm Öncesi Türk kültürüne ait pek çok detay mevcuttur. İster sahnelerin anlamı, ister yazılı süslemelerin içeriği, ister ise çeşitli detaylarda Türk mitolojisi ve Selçuklu dönemi edebiyatının etki veya izlerine rastlanır.
Büyük sanat dünyasının yansıması olan bu eserlerin görsel dili okunduğu halde, belge niteliğinde verilere ulaşmak mümkündür. Bunlar Selçuklu kültür çevresinin malzemeyle özleştirilmiş aynasıdır
Selçuklularda seramik üretim merkezi olarak hangi şehir öne çıkar?
Selçuklularda en önemli çini üretim merkezi o dönem devletin başkenti olan Konya’dır. Bu tekniğin 13. yüzyıldaki en yetkin örnekleri ise Sivas Keykavus Şifahanesi’nde ve Gök Medrese’de, Malatya Ulucamii’de, Konya Alâeddin Camii’nde Sırçalı Medrese’de, Karatay Medresesi’nde ve İnce Minareli Medrese’de görülmektedir. Beyşehir yakınlarındaki Kubadabad Sarayı ve Kayseri yakınlarındaki Keykubadiye Sarayı kazılarında ortaya çıkartılan seramikler de oldukça önemlidir.
Seramik ile çini sanatları arasındaki ayrım hakkında bilgi verir misiniz?
Seramik genel bir addır ve daha çok seramik çamurundan (yapımda kullanılan hamur kıvamındaki özel çamura verilen ad) üretilen eşyalar, bu terimle adlandırılmaktadır.
Daha özel bir seramik hamurundan üretilen, geleneksel renk ve motiflerle süslenmiş, bir yüzü sırlanmış süsleyici ürünlere ise “çini” denilir. Seramik ve çinide kullanılan teknikler aynıdır, sadece kullanım amaçlarına göre sınıflandırılmış ve ayrım yapılmıştır.
Çini, süs unsuru olarak kullanılırken seramik (kap kacak gibi) tamamen günlük kullanım amaçlıdır.
SERAMİK GENEL BİR KAVRAMDIR
Meryem Hanım, son olarak iletmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Seramik aslında genel bir kavramdır, bizim toplumumuza ait olan terimleri yaşatmak ve bunları doğru şekilde kullanmak adına birkaç konuya değinmek istilyorum.
Bizler orta Asya’da başlayan Türk kültürü sanat anlayışımızı göçebe hayat tarzımızdan dolayı farklı kültür senteziyle harmanlayarak, Türklere ait bir sanat anlayışı haline geliştirmişiz. Bu sanat anlayışımız seramik sanatında aslında, kâşi ve evani olarak adlandırılmaktaydı. Günlük kullanım ihtiyacı için yapılmış kilden üretilen sırlı veya sırsız malzemeye evani; süs unsuru olarak kullanılan malzemeler ise kâşi olarak adlandırılmaktaydı. Mimaride iç ve dış süslemede kullanılan sırlı ve sırsız süs unsurları kâşi olarak isimlendirilirken kap kacak formundaki malzemeler ise evani grubu olarak bilinirdi. Günümüzde çini ve seramik olarak adlandırılan terimler aslında Türk seramik sanatını anlatan terimler değildir.