Türkiye’de kuruluş hikâyesi birkaç asır öncesine sarkaçlanan işletmelerin sayısı bir elin parmaklarının sayısı kadardır. Hele hele 4-5 yüzyıl öncesine gidecek olduğumuzda karşımıza ancak birkaç müessese çıkıyor. İşte bunlardan biri Hereke’deki Han Halı...
Hereke halıcığının marka haline gelmesinde önemli payı bulunan ve ailesi beş nesildir halı dokuyan Han Halı Hereke firmasının sahiplerinden Erhan Ör ile Hereke özelinde Türkiye'deki halıcılığın izini sürdük.
Han Halı’nın; babadan oğula; nesilden nesile devam etmesinin sırrı kanaatimce doğrulukta gizli. Asırlar boyunca yeni nesle şirketin sanat ve zanaat birikimleriyle birlikte “Müstakim ol, doğru ol, Hz. Allah utandırmaz seni” atalar sözü de miras bırakılmış.
Böyle bir girişten sonra muhatabımızın avazına kulak verelim… “Biz gerçekte halının üzerinde doğduk” diyor Han Halı Hereke firmasının ortağı Erhan Ör.
Beş nesildir durmaksızın Hereke halısı dokuyan bir fabrikada dünyaya geldiğini ifade eden Ör, “Firmamızın binasında dünyaya geldiğimizi duyanlar bunu şaka sanıyorlar” diyerek dert yanıyor. Ancak Ör’ün derdi bununla sınırlı değil.
Erhan Ör’ün asıl derdi, 2500 yıllık Türk sentezini ve Osmanlı’dan kalan en görkemli sanatsal mirasımızı oluşturan Hereke halısı bağlamında Türk halıcılığının karşı karşıya bulunduğu tehlikeler. Ucuz ve taklit halıların Çin’den ve benzeri ülkelerden ithalatının başlıca sorun olduğuna vurgu yapan Ör, şunları kaydediyor, “Bunu adeta sembolize eden bir haber ve köşe yazısı hatırlıyorum. Bir Japon ve İsviçreli kadın Türkiye'den bir halı alıyorlar. Satıcılar onlara gerçek Hereke diye taklit ve sonradan boyaları akan, fahiş fiyatlara iki Çin halısı satıyor. Kadınlar ülkelerine döndüklerinde halıdan anlayan birkaç kişiye soruyorlar. Anlaşılıyor ki, halılar orijinal Hereke değil. Televizyonlara çıkıp, gerçek Hereke fiyatlarından çok yukarıya, üstelik de Çin'de makine marifetiyle üretilmiş berbat denecek halılar aldıklarını duyuruyorlar. Hatta; Tokyo'da yaşayan bir dostumuzun söylediğine göre bir başka turist televizyondan “Türkiye'ye gittiğinizde lütfen bir şey almayın” diyerek herkesi uyarmış. Bu konu birkaç gün gündem bile oluşturmuş.”
HEM BATI HEM DOĞU HAYRAN
En çok siparişin Batı’da Amerika'dan, Almanya'dan, İtalya'dan ve Doğuda da Japonya'dan geldiğini belirten Erhan Ör, “Aslında sanatsever herkes, dünyanın her yerinden bir tıklamayla bizlere ulaşıyor. Web sitemiz www.hanhali.com gerçekten de çok ilgi çekiyor.” diyerek tanıtım yapmayı ihmal etmiyor.
DÜNYA REKORU
Dünya pazarlarında bulunan halıların santimetrekaresinde 9 ile 16 arasında bulunan düğüm sayısının, Hereke yün halılarında 36, %100 saf ipek halılarında ise 64 ila 144 aralığında olduğunu söyleyen Ör son yaptıkları şaheser hakkında da bilgi veriyor. Han Halı ailesi olarak elde edilen tüm bu başarıları zorlayacak, hatta; onları unutturacak bir incelikte halı dokumaya karar verdiklerini, ülkemizin en nadide ipeklerini işleyerek muhteşem bir Hereke dokumaya koyulduklarını ve cm2 de 2500 düğümlü halı yapmayı başardıklarını gururla anlatarak Guiness rekorlar kitabına başvurduklarını ve yetkililerin gelmesini beklediklerini de sözlerine ekliyor.
KİŞİYE ÖZEL HALI
Arşivlerinde 2 bin 500’den fazla motif bulunduğunun altını çizen Erhan Ör, “Özel olarak aldığımız desen siparişlerini ise; tamamen kişiye özel ve 1 adet olarak üretiyoruz. Böylece, Hereke zevkini paylaşan dostumuzun, eline aldığı Hereke halısıyla bütünleşmesini ve kıymetli bir hazine edinmesini sağlıyoruz. Yün, ipek ve yün-ipek karışımı halılarımızı günümüz dekorasyonuna uygun renklerde ve ölçülerde dokuyor, yeni mobilyalarla uyumlu bir şekilde kullanılmasını sağlıyoruz. Bunun yanında içinde iç mimarların da bulunduğu desen tasarım grubumuzun tamamen orijinal hazırladıkları motifleri ise Türk Patent Enstitüsü’nden tescil ettiriyoruz” şeklinde konuşuyor.
PADİŞAH TASARLADI
“Hereke halı desenlerinin en ünlüsü elbette Yedi Dağın Çiçeğidir” diyen Ör’den, bu desende yer alan çiçeklerin yedi tepeli şehrimiz İstanbul'u anlattığını ve rivayete göre bu desenin tasarımcısının ise Sultan Abdülhamid olduğunu öğreniyoruz. Sultan Abdülhamid Han’ın güzel sanatlara olan ilgisi ve zanaatkâr özelliği hepimizce aşikâr… Kendisi Hereke Fabrik-i Hümayun-u’na çok ilgi göstermiş ve Hereke’de dokunan birçok eseri de Avrupalı hanedan mensuplarına ve yurt dışında yapılan saraylara kazandırmış. Öyle ki Beyaz Saray’da dahi bir Hereke halısı bulunduğunu Sayın Ör’den öğreniyoruz. Halen Beyaz Saray’da “Vermeil Room” denilen odada sergilenen halının bir eşini tekrar ürettikleri bilgisini de alıyoruz.
AYNI KIZ BAŞLAR, AYNI KIZ BİTİRİR
Hereke halısının dünyada girmediği saray ve hükümet binası kalmadığını belirten Ör, bu halıyı diğer halılardan ayırd eden farklılıkları bakın nasıl anlatıyor: “Her yönüyle farklıdır. Bir kere; çift düğüm adı verilen özel bir Türk düğümüyle dokunur. Bu nedenle çok sağlamdır, bir felaket başına gelmediği müddetçe ilk günkü güzelliğini korur. Elden ele farklılık göstereceğinden, halıya başlayan dokuyucu kızımızca işlenir, biter. Kesimi başka hiçbir halıda rastlanmayan inanılmaz bir koyu-açık ipek ışıltısına ve muhteşem bir ipeksi temasa neden olur. Halıdan hiç anlamayan biri, gözü kapalı olarak ve yalnızca dokunarak Hereke halısını diğerlerinden ayırt edebilir. Dünya eksperleri tarafından, hiç şüphesiz, tüm zamanların en kaliteli halıları olarak nitelendirilir. Öyle ki halı meraklıları sahip oldukları koleksiyonun zenginliğini dile getirmek için ellerindeki Hereke miktarını ölçüt olarak kullanırlar.
PIRIL PIRIL MALZEME
Çok ince iplik ve saf ipeğin kullanıldığı Hereke halıları uzun ömürlü ve kaliteli olmasının yanı sıra bir tarafından diğer tarafına geçerken yaptığı ışık oyunuyla da fevkalade etkileyicidir. Geceyle gündüz kadar farklı bir görsel şöleni kullanıcılara sunar. Tertemiz ve yüzde yüz el dokuması olduğundan tamamen hijyeniktir. Alerji yapmaz ve bebekli evlerin bile bu nedenle tercihi olur.”