ZEHRA AKDENİZ İLE MİNYATÜR SANATINDAN AÇILMIŞ BİR SOHBET…

 

ZEHRA AKDENİZ İLE MİNYATÜR SANATINDAN AÇILMIŞ BİR SOHBET…

Cumhuriyet dönemi üçüncü nesil minyatür sanatımızın önemli temsilcilerinden minyatür sanatçısı Zehra Akdeniz ile çalışmaları ve sanat yolculuğu üzerine bir e-sohbet gerçekleştirdik.

Zehra Hanım sizi tanıyabilir miyiz?

1979’da Üsküdar’da doğdum, büyüdüm. ÜİH Lisesi’ni bitirdikten sonra Altunizade Kültür Merkezi’nde bir yıl kadar Saime Rikkat Çelebi ve Necati Sancaktutan’dan tezhip dersi aldım. Birkaç yıl aile işinde çalıştıktan sonra Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Caferağa Medresesi’nde Berrin Çakin hocam ile minyatür dersi almaya başladım. Minyatür sanatına istidadımı gören hocamın da cesaretlendirmesi ile haftada bir gün, iki saat olarak başladığım derslere sonraki zamanlarda daha fazla vakit ve gün ayırmaya başladım. Üsküdar’da açılan Klasik Türk Sanatları Vakfı’nın ilk öğrencilerinden biri oldum. Orada Taner Alakuş hocamla derslere devam etme imkanı buldum. Yıllar içerisinde mecburi bazı kısa aralar versem de hobi olarak başladığım bu sanat zamanla mesleğime dönüştü ve tüm hayatımın şekillenmesine vesile oldu. 2011 yılında Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni tam burslu olarak kazandım ve Lisans eğitimimi bu okulda tamamladım. Üniversitede Tezhip hocam Mustafa Çelebi ile başlayan hoca-öğrenci ilişkimiz dostluğa evrilerek hâlâ devam ediyor. Kendisinin Çamlıca Camii müştemilatındaki atölyesinde birlikte çalışmaya devam ediyoruz.

Geleneksel sanatlarla ilginiz nasıl başladı?

Çocuk yaşlarda da resme ilgili ve yetenekliydim. Ailemde rol model olarak aldığım kuzenim geleneksel sanatlarla yakından ilgiliydi. Tezhip ve minyatür dersleri alıyordu. Benim resme olan sevgimi geleneksel sanatlara yönlendiren ve bana kapı açan o oldu. 

Minyatür geleneksel sanatlarımız arasında nerede ve nasıl konumlanır?

Geleneksel sanatlarımızı birbirinden ayırmak çok doğru bulduğum bir şey değil. Birbirine ilham veren ve birbirinden beslenen sanatlar bunlar. 

Sanatı, eseri nasıl tarif edersiniz?

Sanat; duyguları, fikir ve düşünceleri veya hayalleri insanlara ve insanlığa aktarmak için tercih edilen yöntemlerden biridir. Bu yöntemin şekline, biçimine de sanat eseri diyebiliriz. Sözler şekiller, biçim ve renkler vs. bu aktarımın araçları olabilir. Bir eserin sanat eseri vasfı kazanması için öncelikle fikrî bir emek taşıması; daha sonra da bu fikrî emeğin ustaca icra edilmiş olması gerekir. Kendine özgülük vasfı ve çağının ilerisinde olma hissi uyandırması sanat eserini eşşiz kılar. Ancak böyle bir eser tüm insanların duygularına nüfuz eder.

Minyatür sanatında hangi konular üzerinde yoğunlaşıyorsunuz?

Aklınıza gelecek her konu minyatür sanatının konusu olabilir. Benim de çalıştığım konular farklılıklar gösteriyor diyebilirim. Örneğin Çamlıca Camii’nde tasarımını yaptığım dört eserim var. 

Minyatürden sonra tezhibe yöneldiniz. Genelde tezhip çalışanlar belli bir süre sonra kendilerini minyatürün içinde bulur. Sizde süreç nasıl gelişti? 

Aslında tam olarak öyle olmadı. Minyatür sanatını alaylı olarak öğrenip eğitmenliğe başladığım zamanlarda Lisans eğitimini de okumaya karar verdim. Üniversiteye başladığımda hedefim daha iyi bir minyatür sanatçısı olabilmekti. Bunun için tezhibi de iyi öğrenmem gerektiğini biliyordum. O yüzden ana sanat dalımı tezhip seçtim. Yani tezhibe bir yönelme değil de minyatürde daha da ustalaşmak için diyebiliriz. Ve tespitinize de katılıyorum; tezhip yapanlar eninde sonunda kendini minyatürün içinde bulabilirler. Çünkü minyatür çok daha özgür ve kendini ifade etmeye uygun bir sanattır.

Bir minyatür sanatçısında eline fırça alıp da minyatüre sevdalanan bir öğrenciyi ustalık yolunda hangi  süreçler bekliyor?   

Bu hayat ve sanat yolcuğumuzda bizler de her zaman öğrenci olmakla beraber sorunuzun içinde dediğiniz gibi sevdalı olmak gerekiyor. Ve eğer içinizde sevda varsa bu sanat uğraşı zamanla zevkli bir yolculuğa dönüşüyor. Böyle görmezsek başarılı da olamayız diye düşünüyorum. Sadece minyatür değil, tüm geleneksel sanatlarımız için bu durum böyle. Yeni başlayan öğrencilerimin sorduğu ilk sorulardandır; ben yetenekli miyim/yapabilecek miyim? Öğrencilerime eğer gerçekten seviyor ve istiyorsanız yaparsınız diyorum. Yetenek kıymetli bir nimet ama mutlaka şart değil. İstikrarın yeteneği geçtiğini tecrübe ettim çokça. Minyatür sanatında kompozisyon, renk kullanımı kadar fırça ustalığı da önemli ve bu fırça ustalığını usta şoförlüğe benzetiyorum ben hep. Öğrencilerime de bu örneği veririm. Siz henüz direksiyon başına geçtiniz, ustalığınız elinizde fırça ile geçirdiğiniz zamanla da bir nevi şekillenecek... Yani bir şoförün yaptığı binlerce km. gibi minyatür öğrencileri de ellerinde fırçalar ile yaptıkları uygulama saatleriyle ustalaşacaklar. Ve ustalığa giden bu yolda da ürettiklerimiz en büyük motivasyon kaynağımız.

Bir eserinizin hikayesini anlatır mısınız?

2011 yılında Çırağan Sarayı’nda karma bir sergimiz olacaktı. Konulu bir sergiydi ve konu “Sultanlar Şehri İstanbul” du. Ben İstanbul’un ilk sultanı Fatih Sultan Mehmet’i konu edinmek istedim. Fatih Sultan Mehmet entelektüel, kahraman, komutan, başarılı vs. Zaten bu saydıklarım bilinen ve sürekli üzerine konuşulan, resmedilen özellikleriydi. Ben biraz daha farklı bir açıdan resmetmek istedim. Çağ açıp kapamış olabilir ama aynı zamanda o bir eş ve babaydı.    Sultan Mehmet’i eşi ve çocuğuyla resmetmek istedim. Cem Sultan ve annesi Çiçek Hatun’u seçtim kompozisyonum için. Göstermek istedim ki o devirde dünyanın en başarılı ve güçlü sultanının oğlu olarak, altın sırmalı kundaklar içerisinde gözbebeği olarak doğabilirsiniz. Ama sonunuz nasip ve tercihlerinizle şekilleniyor. Cem Sultan’ın yaşadıkları ve akıbeti bana hep ibret verici gelmiştir. Eserimin her aşamasında titizlikle çalıştım. Resmettiğim kumaşlarda desen olarak kendi yüzyılında tercih edilen kumaş desenleri seçtim. Arka planda Fatih’in İstanbul’da yaptırdığı ilk binalardan olan Çinili Köşk’ün sır üstü çini desenlerini kullandım. Yeni doğmuş bebeğini izleyen Fatih Sultan Mehmet’i de Orta Asya Türk geleneklerinden biri olan elinde mendil tutarken çizdim. Çiçek Hatun’u oryantalistlerin aksine oldukça sade giyimli çizmeyi tercih ettim. Alnında hilâl bir broş, boynunda altın muhafazalı muskası ve kulaklarında inci küpeler... Bebeğin altındaki altın sırmalı kadife yastıkta hükümdarlık ve güç sembolü olan çintemani desenini kullandım. Son olarak da tavandan sarkan murassa top sarkacın ortasına da “Maşallah” yazdım. Ayrıca Fatih Sultan Mehmet’i genç olarak çizmek de özellikli tercihimdi. 

Pek çok sergiye katıldınız. Bu bağlamda Macaristan’da da sergi açtınız. Macaristan’da sergi açma fikri nasıl gelişti? Sergi hakkında bilgi verir misiniz?

Ressam olan Macar bir arkadaşım sergi hazırlığı yaptığı galeride sürpriz bir boşluk olduğunu ve orada sergi açmak isteyip istemediğimi sordu. Ben de bir cesaretle kabul ettim ve tüm izinler, vize işlemleri, kargolama, sergi hazırlama, eser künyeleri, basın bülteni vs. her şeyiyle kendi uğraştığım, çok yorucu ama kıymetli tecrübeler edindiğim bir sergi oldu. Galeri müdürü beni çok güzel ağırladı, sergi davetiyemi ve afişleri Türk-Macar bayrakları ile birlikte tasarladılar. Sadece bir sergi değil bir nevi kültür çıkartması oldu. Açılışı belediye başkanı yaptı, yerel basın da çok ilgilendi. Tahmin ettiğimin çok üzerinde bir ilgi alaka oldu. Çok güzel anılarla döndüm.

Atölyede bir gününüz nasıl geçiyor?

Atölyem Çamlıca Camii’nin dış avlusunda. Üniversiteden bölüm başkanım ve tezhip hocam Mustafa Çelebi ile birlikte çalışıyoruz . Atölyede hem dersler veriyoruz hem de kendi özel çalışmalarımıza devam ediyor, misafirlerimizi ağırlıyor, projeler üretiyoruz. Benim yetişkin ve çocuklara ders verdiğim zamanlar var. Dersimin olmadığı zamanlarda üzerinde çalıştığım eserime devam ediyorum. Neredeyse tüm zamanımızı atölyede geçiriyoruz diyebilirim.

İlginiz için teşekkür ediyorum.

Ben de teşekkür ediyorum.

 

 

İbrahim Ethem Gören-16.07.2021

 

 

 

 

   

 

 

 

 

 

   

 

 

 

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.