“USTA”SIYLA NAHT SANATI ÜZERİNE…
Naht sanatının incelikleri üzerine konuştuğumuz Mesut Dikel 30 yıldır öz sanatlarımıza yeni eserler ve isimler kazandırmakta olan hezarfen bir şahsiyet. Sanat çalışmalarını Adana’da sürdüren Mesut Dikel, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görsel sanatlar öğretmenliği vazifesiyle öz sanatlarımızı geleceğimizin teminatı gençlere sevdiriyor. Mesut Dikel’in elinden mütemadiyen birbirinden güzel evsafı haiz hat, tezhip, ebru, minyatür, kalemişi, naht, sedef kakma, altın- gümüş kesme ve ahşap oyma eserleri çıkıyor.
Son yıllarda ağırlıklı olarak hat ve naht sanatlarında yoğunlaşan Mesut Dikel ile naht sanatı üzerine söyleştik…
Öz sanatlarımızla tanışmanızın nasıl bir hikâyesi var?
Ortaokul yıllarında kendimce Ramazan aylarında gazete eklerinde verilen hatlara ve Ansiklopedilerdeki yazılara bakarak yazma gayreti içerisinde bulunurdum. Önce üstad hattatların yazdıkları gibi yazmaya gayret eder sonra da bunları ahşaba ve alçıya aktararak kesmeye çalışırdım. Defterlerime kedimce kamış kalem ile karalamalar yapardım.
Geleneksel sanatlarla bilinçli tanışmam Marmara Üniversitesi’nde oldu. Okula başladığım ilk haftalarda Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu hocam Yıldız Sarayı’nda kuyumculuk sergisi açmıştı. Sergi öncesinde hocamla birlikte Yıldız Sarayı’na gittik, eserleri duvarlara birlikte astık. Böylelikle geleneksel sanatlara dokunmuş oldum ve eserleri incelemekten kendimi saatlerce alıkoyamadım. Hocama eserlerinin tekniği, malzeme bilgisi, icra aşamaları gibi onlarca soru yönelttim. Kuşoğlu hocamın MÜ’de dört yıl boyunca grafik tasarım dersime girmesi de benim için ayrı bir avantaj oldu. Haftanın her günü hocamı görüyor, derslerini iple çekiyordum. Hocamın okul derslerinin haricinde de öz sanatlarımızı bize anlatması, aşılaması, yönlendirmesi ayrı bir heyecandı. Daha sonraki dönemde Kubbealtı’nda tezhip derslerine başladım. Ve akabinde bıkmadan metal kesme aşkı hep süregeldi. O zamanlar tutuşan sanat alevi hâlâ içimizde yanmakta çok şükür.
Bu alanda neler yapıyorsunuz?
Geleneksel sanatlarımız alanında çok farklı disiplinlerde çalışmalar yaptık ve hâlen ara ara yapmaktayız.
Farklı disiplinler için de bir paragraf açalım…
Hüsn-i hat ağırlıklı olmak üzere tezhip, minyatür, kaatı’, sedef, metal oygu, nath sanatı tasarım, kompozisyon çalışmalarım durmadan devam ediyor. Adana’mızda şahsımın atölyesinde tezhip, ebru, minyatür, hüsn-i hat derslerini vermeye çalıştım uzun yıllar. Sonra çalışma yoğunluğum sebebi ile üç yıl önce bıraktım. Sadece hat ve naht sanatlarına yoğunlaştım.
Talebelerinizden icazet verdikleriniz oldu mu?
Tezhip sanatından şu ana kadar sadece Semanur Yurtman’a icazet verdim. Naht ve hüsn-i hat sanatlarında icazet yolunda talebelerimiz var çok şükür.
Bunun yanında sanatınızın zekâtı bağlamında neler yapıyorsunuz?
Bölgemizde ve bölgemiz dışında seminere ve konferanslara katılarak ustalarımdan öğrendiklerimi anlatıyorum, sergiler düzenleyerek elimizden geldiği kadar öz sanatlarımızı sanatseverlerin ilgisine sunmaya çalışıyorum çok şükür.
Bildiğiniz gibi Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görsel sanatlar öğretmeniyim. Oradaki öğrencilerimize bu sanatı aşılamaya çalışıyorum, ilmimiz miktarınca. Çukurova bölgesinde 30 yıla yakın bir süredir bıkmadan, usanmadan ilk günkü heyecan ve sorumluluk ile anlatıyor, aktarıyor ve öz sanatlarımızı sevdirmeye çalışıyorum.
Prof. Dr. M. Zeki Kuşoğlu Hoca’dan geleneksel sanatlarımızın usul ve erkânına dair neler öğrendiniz?
Mehmet Zeki hocam Osmanlı’nın son döneminin hocalarını görmüş, onların irfan, sanat ve sohbet ortamlarında bulunmuş, ilim sahibi çok özel bir şahsiyettir. Haliyle son Osmanlı beyefendi üstatlarındandır desem yeridir. Kendisi hezarfen bir şahsiyettir… Grafik tasarım hocalığının yanı sıra klasik sanatlar alanında farklı disiplinlerde eğitim almış, üstad hocaların rahle-i tedrisinden geçmiş, klasik sanatlarımızın birçok alanında eser üretmiş, kendi şahsına münhasır bir özel bir kişiliktir.
Hocam her şeyden öte benim için bir baba gibidir. Eğitimciliğinin verdiği tecrübeli aktarımı, kendine has üsluplu konuşması muhataplarını sanat sohbetinin orta yerine çeker. Öğrencilerini araştırmaya yönlendirir, kendini ve çevresini keşfetmesini bağlar. Pek çok çalışmamın ön tasarımlarını Zeki Kuşoğlu hocama gösterdim, çok istifade ettim, yönlendirmesiyle, ufuk açıcı dokunuşlarıyla bizlere sanat ve estetik adına pek çok şeyi öğretti.
Hat, tezhip, ebru, minyatür, kalem işi, sedef, metal oygular, ahşap oyma, metal kakma ve resim gibi pek çok alanda eser veriyorsunuz. Farklı sanat disiplinleri çalışmalarınıza nasıl bir katma değer üretiyor?
Her şeyden önce üniversitede güzel sanatlar ağırlıklı; resim ve grafik sanatları temelli bir eğitim aldığım için ele aldığımız sanatlarda başarıyı yakalamamız biraz daha kolay oldu. Tabii Rabbimin izni ve bizlere bahşettiği ilim sayesinde oldu tüm bunlar. Aldığım eğitimin gerçekleştirmek istediğim sanatlarda çok büyük faydası oldu. Algı, tasarım gücü, özgünlük, leke-kompozisyon bütünlüğü, hassasiyet vb. gibi birçok etken, klasik sanatlarımızın temelinde de olduğu için, ele aldığımız çalışmalarda başarıyı yakalamamız bizler için biraz daha kolay oldu çok şükür… Bu durum farklı disiplinlerde hem farklılık hem de nitelik olarak ortaya çıkarak kendini gösterdi. Geride kalan yıllarda hizmetinde bulunduğum sanat ve zanaat dallarının hepsine belirli bir zaman ayırarak çok farklı sanat alanlarında eser ve çalışmalar üretmek nasip oldu. Her bir sanat alanında farklı zamanlarda sergiler de açtık çok şükür. Son zamanlarda yoğunluğu bir kaç alana indirmeye çalışıyorum.
MESUT DİKEL SON YILLARDA HAT VE NAHT SANATLARINA YOĞUNLAŞTI
Odağınızda hangi sanat ve eser var?
Şu an en büyük yoğunluğumu hüsn-i hat ile sedef-metal oygular ve naht sanatı oluşturuyor. Zaman ne gösterir bilemiyorum ama bu gidişle tamamen vaktimi hat ve naht sanatlarına hasredeceğim gibi gözüküyor.
Şu an bir yıl önce başladığım, tamamen sedef olan esma-i hüsna çalışmasını ele aldım. Eserin yazısı da bana ait. Desenler talebem Semanur Yurtman ile birlikte çizdik… Kompozisyonu da elimden çıktı çok şükür.
Ne durumda el’nan?
Şu an yarılamış durumdayım, tamamlanması iki yıl kadar sürecek gibi gözüküyor.
NAHT OYGU SANATIDIR
Buradan nahta geçelim dilerseniz. Naht sanatı nedir?
Naht sanatı terim olarak aslında bu yüzyılda kullanılan bir kelime. Kıl testere ile yapılan ahşap kesim çalışmalara naht adı veriliyor. Naht, önceki dönemlerde üstten keskin çelik kalemlerle indirme usulü yapılıyordu, gerek ahşap ve de gerekse metal olarak. Halen de ahşap ve metalde bu yöntemi devam ettirenler var. Naht aslında oygu sanatıdır. Malzemeyi bir şekilde oyup boşaltıyorsunuz. Bu metal olur, sedef olur, ahşap olur. Ben genel olarak kullandığım malzemenin cinsini söylüyor, ikisini birden “oygu haht sanat”ı olarak kullanıyorum.
Nahtın ahşap, metal ve sedef tabanlı çalışmaları var. Bunların üzerine yapıştırılan yahut çizilen motifleri, desenleri, yahut hüsn-i hat sanatı örneklerini elde kıl testere ile tek parça (ajur) yahut ayrı ayrı kesme sanatına genel olarak oygu naht diyoruz kısaca.
Hangi malzemeler kullanılır?
Öncelikle kesilecek materyallerden söz edebiliriz, Bunlar altın, gümüş, bronz, sarı, metal ve bakır gibi çapı 1 mm.’den daha az olmayan levha şeklinde malzemeler. Bir de ahşap türevleri var. Bunlar özel yaptırılmış kontraplaklar, masif halde 4-5-6 mm. Kalınlığa sahip olan muhtelif ağaç çeşitleri. Bir de estetik olarak gördüğüm bir malzememiz daha var: Deniz istiridyelerinin inci kabuklarından elde edilen sedef.
Uygulama alanları nelerdir?
Naht, pek çok alanda uygulanmakta... Kuyumculuk sektöründe, sivil ve dini mimari tezyinatında özellikle tavan süslemelerinde, günlük kullanım eşyalarının üzerinde, mücevher saklama kutularında ve daha birçok zemin ve satıh üzerinde naht uygulaması yapılmaktadır. Bizler genelde yapılan eserleri cam altına alıp çerçeveleyip tablo olarak sanatseverlere sunuyoruz.
Naht ile ne tür eserler veriyorsunuz?
Bu fakir genelde eserlerinde metal kesim, sedef kesim üzerinde yoğunlaştı. Kendi yazdığım ve tasarladığım hüsn-i hat istiflerini kıl testere ile, elde kesiyorum. Eserlerimdeki en önemli özellik birçoğunun tek olması. İkincisini yapmıyorum çünkü. Her eserimin kompozisyonu, yazısı ve düzenlemesi şahsımın elinden çıkıyor. Hattat- müzehhip olmam, yaptığım eserlerde niteliği ve kaliteyi ister istemez artırıyor. Genelde tablo olarak cam altı eserler üretiyorum. Amacım, eserlerimin uzun yıllara sârî olması; hatta yüzyıllar sonrasına bir iz bırakması, gelecek kuşaklara aktarılması, unutulmaması…
Abalon sedef kabukları içine metal bronz ajur tarzı kesimleri yerleştiriyorum. Nautilus sedef kabuklarını ortadan kesip altınoran kesit görüntüsünün birlikte kompoze edildiği özel seri yapıyorum şu an… Ayrıca vazgeçemediğim ve tekniği de bana ait olan sedef ulama naht kesimler gerçekleştiriyorum. Sıkılmamak için aynı anda onlarca çalışmaya başlıyor, ayrı zamanlarda ele alıyor ve belirli zaman dilimleri içinde hepsini tamamlıyorum. Bronz ve sarı metal kesimler yapıyorum. Çok nadirde olsa çalışmalarımda gümüş malzemeye de yer veriyorum.
HİLYEDE 3 BİN 500 PARÇA SEDEF KULLANILDI
Naht hilye-i şerife kesmiştiniz. Mezkûr eserinizin özelliklerine değinir misiniz?
Özel bir çalışmaydı. Yazısını yazmak da bana kısmet oldu. Tezhip desenlerini öğrencim Semanur Yurtman ile ile birlikte tasarladık. Tamamen sedef olan bir eserdi. Sedef plakaları yan yana getirip levhalar halinde tamamen elde, klasik usulde kesip birleştirdim. Kendi alanında ilk ve tek eser oldu. Bir daha aynısını yapmak şu an için neredeyse imkânsız gibi. Bitirme süreci 2 yıla yaklaştı. Verdiğim emekler saat olarak 1700 saati aştı toplamda süreç olarak. Hilyede üç bin beş yüzden fazla sedef parça kullanıldı. Sonuçta tamamlandığında da sanat gönüllü bir ailenin emanetine kavuştu çok şükür.
SON YILLARDA NAHT SANATINA İLGİ ARTTI
Hat yazılarını kesenler nelere dikkat etmeli?
Naht sanatına son zamanlarda ilgi oldukça arttı. Bu olumlu bir gelişme, ama bu olumlu gelişme beraberinde bir takım sıkıntıları da getiriyor.
Nedir bu sıkıntılar?
Hattın okuyucusu ve icracısı olmayanların elinde naht faciaları yaşanıyor. Hat eğitimi almadan kesim yapılmamalı, oygu yapılmamalı, en azından ustalara danışılmalı. Bu alanda eseri bir tarafa bırakın “çalışma” bile denilemeyecek şeyler ortaya konuluyor.
En veballisi de internette yer alan yazıların hattatından izinsiz olarak kesilmesi. Çok üzücü ve veballi bir durumdan bahsediyorum İbrahim Ethem Bey.
Olması gereken nedir?
Olması gereken eğer hüsn-i kesilecekse o yazının sahibinden izin alınmalı, danışarak, fikir sorularak ve hattın anatomisine azami ölçüde riayet edilerek kesilmesi. Anlattıklarım meslek ahlâkının gereğidir sadece.
Asırlar sonrasına sarkaçlanacak bir naht eserini nasıl tarif edersiniz?
Öncelikle “eser” olacaksa her şeyiyle sanatçının elinden çıkması lazım. Desen kesilecekse eğer, o deseni bir müzehhip çizmeli; yazı olacaksa hattatın gözetimi ve izni ile kesilmeli. Kompozisyon ve düzenleme de bu anlamda sanatçıya ait olmalı. Boşluklar, desen büyüklükleri, yazının büyüklüğü, çerçeveye gireceği ölçü, zemin seçimi ve ölçüsüyle tek elden dört dörtlük çıkmalı.
NAHTTA HASSAS KESİM ÖNEMLİ
Nitelik ve kalite olarak da en üst seviyede ve en hassas şekilde kesilmeli. Kullanılan malzemenin dayanıklılığı çok önemli. Bu yüzden sedef, bronz ve sarı metal tercih ediyorum yüzyıllarca dayanabilmesi için. Tercih edilen zemin, kullanılan tutkal, ahşaba sürülecek gomalak verniği… Süreçlerdeki malzemeler de kaliteli olmalı.
Bir kavak ağacı 20-30 yıl sonra sararır ve ağaç kurtlarına teslim olur. Çok yumuşak ve dayanıksız bir ağaçtır. Ne hikmetse kavak ağacı günümüz naht kesimcilerinin gözde malzemesi. Kavak ağacı belki yumuşaklığından dolayı tercih ediliyor ama nahtta dayanıklılık esas olmalı. O yüzden çok sert ve sağlam ahşaplar tercih edilmeli. Metal kullanacaksak mümkünse 1 ila 2 mm. kalınlığı tercih edilmeli. Sedef kullanılacaksa mercan inci sedefi bulunmalı. Kısaca yapılan çalışmaya eser diyorsak her şeyiyle doğru ve güzel yapılmalı; yüzlerce yıl dayanmalı, zamanın yıpratıcılığına direnebilmeli.
“Benim eserim” diyebiliyorsak eğer hakkını vermeliyiz yaptığımız o işin. Günümüzde fakirin eserlerinin taklitçileri de çoğalmakta ne yazık ki… Bazı teknikler var ki tamamen şahsıma aittir.
Kendinize has teknikleriniz neler?
Klasik haline getirdiğim, az önce de bahsettiğim ulama tarzı sedef kesim, abalon sedef içine bronz metal oygu yerleştirme, nautilus serisi tasarımlarım…
Pek çok yerde, ilde naht sergisi açtınız. Sanatseverler nahta ne kadar ilgili?
Her sanatta olduğu gibi bu klasik sanatlarımız içinde yer alan naht sanatında da ilgi haliyle güzel ve olumlu. Benim tarzım genel naht sanatı çalışanlardan farklı olduğu için ve hep biri tek ve özel olunca sanatseverler haliyle daha önce görmedikleri tarzda eserlerle karşılaşıyorlar. Eserlerin inceliğini, yapılışını anlatınca daha da ilgi artıyor.
Adana ve İstanbul’daki kurs merkezlerinde naht sanatının inceliklerini öğretiyorsunuz. Naht sanatına başlayacak olanları nasıl bir süreç bekliyor?
İstanbul’da Klasik Sanatlar Merkezi’nde üç yıldır naht eğitim çalışmaları vermekteyim. Yeni başlayan arkadaşlarımıza malzemenin tercihinden, testerenin tutuş ve kullanım biçimine kadar gösteriyoruz çok şükür. Yeni başlayan, daha önce hiç görmemiş arkadaşlarımız belli bir disiplinle 6-8 ayda kesme sürecini geçiyorlar. Esas süreç özgün tasarım, kompozisyon bilgisi… Bu süreç de yaklaşık iki yıl sürüyor. Kesim becerisini kazanan öğrencinin bundan sonra hatların anatomisine vâkıf olma sürecine yönelerek desenleri tanıma ve simetrik yapıları bilme konusunda yetisini geliştirmesi, desen bilgisini pekiştirmesi lazım gelir.
Nahtta hat sanatı ön planda. Naht sevdalıları bir usta hattata bende olursa ne âlâ, bu mümkün olmuyorsa hattın matematiğine ve ruhani hendesesine kafa yormalı. Nahtta malzeme bilgisi de çok önemli. Bu sanatta ben de varım demek için malzeme tanınmalı ve karma malzemelerin kullanılması konusunda ustalık kesbedilmeli. Mesela nahtta söz sahibi olanlar bir eserde 3-4 farklı malzemeyi ustaca kullanabilme becerisine sahip olmalı. Verilen/istenen bir yazının ve desenin kompozisyon içinde kullanılma becerisi de bu noktada devreye girer. Bütün bunların sistemli olarak öğrenilmesi aslında 4-5 yıllık bir süreç. Çok şükür, bu gün naht sanatında istediğimiz düzeyde; hatta icazet verme seviyesine ulaşabilecek talebeleri Rabbim bize nasip etti.
Başkaca neler söylemek istersiniz?
Klasik sanatlarımıza ve biz geleneksel sanat ile uğraşan sanatkârlara gösterdiğiniz ilgi ve destekten dolayı öncelikle çok teşekkür ediyorum. Klasik sanatlarla uğraşan kardeşlerimiz sanata vukûfiyetle birlikte asıl ustalık sınavının edep alanında verildiğinin bilincinde…
İbrahim Ethem Gören