“USTA”SIYLA AHLAT ÇEŞMELERİ ÜZERİNE…

Malazgirt zaferinin 952’inci yıldönümünde Anadolu’yu Müslüman Türk yurduna dönüştüren aziz şehitlerimizin hatıralarına saygı ve dua niyazıyla

Ahlat Sahil Kalesi’nde İskenderpaşa Camii vardır. Kalenin, daha doğrusu hayatın ortasında Ahlat taşından, ihlâsla yapılmış bir cami… Bir de Meryem Usta vardır Ahlat’ta... İskenderpaşa Camii yakınlarında kâh çeşme; kâh bezeme yapar. Ben ona “Meryem Usta” derim. O, kendini “Meryem Uğuz Kaplan” diye tanıtır. İskenderpaşa Camii’nin naif minaresi kıvrım kıvrım seramik bir olur elinde. Zümrüt yeşili ibriğe nazar ettiğimde Meryem Usta’nın elinden, ocağından değil; gönlünden çıktığını zannederim.

Ahlat’ın tüm kadim eserleri onun tezgâhında kâh çini, kâh baston olur… Meryem Usta imzalı ceviz ağacı üzerine altın işlemeli asa kılıçtan neş’et eden sanat neşesinin âvâzı, Malazgirt ovasında  murakabeye duran bir dervişin gönül sızısına karışarak Zuhal yıldızına kadar uzanır. O esnada Mimar Sinan tarafından inşa edilen İskenderpaşa Camii’nin bakır âlemine konan bir güvercin “hû” diye ses verir: Hû.

Meryem Usta’nın çalışmaları yanık bir Anadolu türküsü gibidir. Muhatabımızın eserleri Abdürrahim Karakoç Üstad’ın Mihriban’ı misali, elden ele gönülden gönle tüm Türkiye’yi; Anadolu coğrafyasını dolaşır:

Yar deyince kalem elden düşüyor.

Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor

Lambada titreyen alev üşüyor

Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban

Ahlat’a gidiniz ve önce içinde 8223 mezar barındıran kadim Selçuklu Kabristanlığı’nı görün, sonra da Meryem Usta’yı… Ve dahi sıcak bir Ağustos gününde ecdad ve sıla özleminizi bu yazının kahramanının elinden geçen çeşmelerin kurnalarından gürül gürül akan buz gibi kaynak sularıyla dindirin…

(…)

Tezhip, kalemişi, çini, minyatür, ebru, kumaş ve halı tasarımı alanlarında çalışmalar yapmakta olan tezhip ve seramik sanatçısı, Bitlis Eren Üniversitesi öğretim görevlisi Meryem Uğuz Kaplan (Meryem Usta) aynı zamanda mâhir bir çeşme ustası. Kubbet’ül-İslâm beldemizi Ahlat taşı ve taş çini karolarla bezeyen sanatçı ile sanatı ve avuçlarının içinden geçen çeşmeler üzerine konuştuk.

İbrahim Ethem Gören: Meryem hanım sizi tanıyabilir miyiz?

Meryem Uğuz Kaplan: Tabii ki kıymetli hocam. Ben Meryem Uguz Kaplan, Erzurum'da doğup büyüdüm. İlkokul, lise ve üniversite eğitimimi memleketimde tamamladım. 2006 yılında Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları bölümüne yerleştim. Aynı fakültede Geleneksel Türk Sanatları bölümünde yüksek lisans yaptım. 2010 yılının ağustos ayında Bitlis’in Ahlat ilçesine, Ahlat çiniciliğini geliştirme projesi için geldim. 2012 yılında Bitlis Eren Üniversitesi Ahlat Meslek Yüksekokulu El Sanatları bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapmaya başladım.

Ahlat'ta başta; Anadolu Selçuklu dönemi Ahlat seramikleri (kâşi ve evanileri) olarak bilinen ve Ahlat eski şehir kazılarında ortaya çıkarılan seramik eserler üzerinde  bulunan motifleri, figürleri vs. yeniden çizerek, kazılarda kırık ve bir bölümü bulunamayan seramiklerin üzerindeki figür, motif vs.leri ise Büyük Selçuklu dönemi kâşi ve evanileriyle karşılaştırarak desen tamamlama işlemlerini yapıyorum. Hazırladığım bu figür ve motif kompozisyonlarından günümüz Ahlat’ının kâşi ve evanilerinin reprodüksiyon çalışmalarını ve  yeni kompozisyonlarını tasarlayarak günümüz  Ahlat kâşi ve evanilerine ışık tutacak, 21’inci yüzyıl şartlarına uygun eserler üretiyorum. Ayrıca Ahlat bastonu üzerine tezhip, ebru, minyatür sanat öğelerini işleyerek bastonlara sanatsal değer vermeye çalışıyorum.

Ahlat’ın maneviyatından, kültürel zenginliklerinin ve turkuaz mavisi Van gölünden –biiznillah- almakta olduğum ilham ile yoğun üretme duygusuyla, kemdim için ayırdığım tüm vakitlerde, “Ahlat irfanına nasıl ilave bir katma değer üretebilirim?” mukadder sualine cevap sadedinden karakalemle çizdiğim mimari tasarımları mümkün mertebe ustalarla işbirliği içinde hayata geçirmeye çalışarak çeşmeler, giriş kapıları, restorasyon çalışmaları gibi  projeler hazırlıyorum. Vakit buldukça Ahlat'a, nirengi noktasını sanatkâr ustalarımızın göz nurlarından alan yeni eserler kazandırmak için çizimlerime mütemadiyen devam ediyorum.

Çinide, seramikte, tezyinatta neler arıyorsunuz?

Kıymetli hocam, Bâyezid-i Bistâmî’ye (ks) ait olduğunu düşündüğüm şu kıymetli söz ile sorunuza cevap vermek isterim. ”Her arayan bulamaz ama bulanlar arayanlardır.”  Bu sözü sanatımızla bağdaştırarak kelâmına devam etmek istiyorum.

Lütfen…

Biz sanat yolunda olsak olsak sanatçı aday adayı dahi zor oluruz. Sanat kâinatın ta kendisi... Sanat yapmadan evvel, Sani-i Hakiki, Yüceler Yücesi Allah’a (cc) şükretmek istiyorum. Bu güzellikleri yarattı, görmemizi sağladı ve bize bu güzellikleri yine verdiği yetenekle nakşetmemizi sağladı.

İNSAN OLMAK VE İNSAN KALMAK.

Aslında bizim yapmaya çalıştığımız şey Yaradan’ın var ettiği güzelliğin tezahürünü ele almak ve akabinde insanca yorumlamak. Ve daha da önemlisi insan olmak ve insan kalmak.

Bu yolda neler yapıyorsunuz?

Ben bu yolda önce kendimi sonra da Yaradan’ın bize bu güzellikler içinde vermek istediği mesajı arıyorum.

Bulursunuz inşallah. Az önce, Malazgirt zaferinin mimarı Sultan Alparslan’ın hocası Ebu’l-Hasan Harakani’nin (ks) üstadı Bâyezid-i Bistâmî’den (ks) nakille “bulanlar arayanlardır” demediniz mi!

Bulur muyum bilemem. Hocam, ben arayanlardanım... Zaten eski(mez) sanatkârlarımız, sanatı taşıyabilecekleri en güzel, en üst noktaya taşımışlar. Lâleyi, gülü, sümbülü, karanfili hem mânevî olarak ele almışlar, hem de kağıda, taşa, toprağa en güzel şekilde çizmişler. Onlar, Yaradan’ın yaratma güzelliğine saygı duyarak ve haddi aşmayarak, çiçeği böceği, kuşu, sadeleştirmiş stilize etmiş ve bu zarafetle tüm güzellikleri nakşetmiş. Ben, o zamanda yaşayan sanatkârın inancını, onların maneviyâtını, sanata, eşyaya ve Yaradan’a bakış açısını arıyorum, her şeye, her nesneye onların gözüyle bakmaya çalışıyorum. Aradığım şey hem maddî hem de mânevî umarım bulanlardan olurum.

Aradıklarınızın ne kadarını buldunuz?

Kıymetli hocam sanat, ucu bucağı olmayan bir okyanus gibi, ne kadar çok şey yapsam yine de bunlar yeterli olmuyor. Gelenekli sanatlarda maddenin mâneviyatla bir bağlantısının olduğunu düşünüyorum. Az evvel de dediğim gibi tabiattaki çok sâde ve minik görünen bir çiçeği incelediğimde o nakışta gördüğüm detaya olan hayranlığım cümlelerle anlatılır gibi değil. Tabiatta bunun gibi çok büyük detaylar gizli… İnceledikçe içine derinlemesine dalmaya başlıyor insan. Biz sanat yaparken var olan güzelliği kendi yorumumuzla ele almış oluyoruz. Bunun mutluluğu da çok büyük. Var olan güzelliği kendince resmetmek... Ben bu güzelliği resmederken eski ile bugünkü düşüncemi harmanlayarak yeni tasarımlar yapmaya çalışıyorum.

Baba Nakkaş, Şahkulu, Kara Memi vs. gibi sanatı muhteşem nakşeden ustaları inceleyince, bu seviyeye gelmenin ne kadar zor olduğunu görüyorum. Ama yine de 21. yüzyılda eski ile yeni tasarımları anlamaya çalışarak,  ben de bu yolda yeni bir ekol oluşturmayı amaçlıyorum. Çok az da olsa yol kat ettiğimi düşünüyorum. Tabii ki bu yolda bana güç veren en büyük şey, bulunduğum bölgenin çok özel bir yer olması. Bu imkânı inşallah güzel bir keyfiyette değerlendirebilirsem, Orta Asya'dan Ahlat’a; Ahlat’tan Anadolu’ya yayılan bu kadim milletin sanatını, ben bu yüzyılda Ahlat’tan tüm İslâm-Türk dünyasına kazandırmayı düşünüyorum. İnşallah nasip olur.

İnşallah. Ahlat’ın dört bir tarafını taş çini karolarla müzeyyen çeşmelerle donattınız. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

Hocam, az önce de ifade ettiğim üzere boş zamanlarımda minyatür çizimler yapıyorum. Tabii ki öncelikle bu minyatür çizimlerimi karakalem olarak eskizlere detaylı bir şekilde resmediyorum.

Neleri meselâ!

Çeşmeleri, şehrimizin giriş çıkış kapılarını, taç kapıları, mezar kitâbelerini...  Bunları çizerken hep aklıma “bu çizimleri neden hayata geçirmiyorum” fikri geliyordu. Bununla birlikte sonraki adımlar için bir türlü cesaret de edemiyordum. Çünkü bu benim alanım dışında bir iş gibi görünüyordu. Oysa gelenekli sanatlar insanlara pek çok kapılar aralıyor.

Sonra…

Sonra cesaretimi topladım ve Ahlat kaymakamımız saygıdeğer Bülent Tekbıyıkoğlu’nu ziyarete  gittim ve Ahlat'a çeşme yapmak istediğimi söyleyerek çizdiğim projeleri gösterdim. Kaymakam bey çok beğendi ve proje için “hemen kuvveden fiile geçirelim” dedi. Bizim çeşme serüvenimiz de böylelikle başlamış oldu.

Kıymetli hocam, burası Kubbet’ül-İslâm; şehirlerimizin en önemlilerinden biri olan Ahlat olduğu için, burada görev yapan insanlar da çok kıymetli ve çok duyarlılar sağ olsunlar. Bu vakte kadar, hangi makama gittiysem sanatıma saygı  duydular ve güçlerinin yettiği kadarıyla bana hep destek oldular. Bu kadar eser üretebildiysem kıymetli yetkililerimiz sayesindedir.

Çeşmelerin ana malzemesi Ahlat taşı. Ahlat taşının özellikleri ve mimaride kullanım alanlarını da konuşalım dilerseniz.

Ahlat taşı, Bitlis ilinin Ahlat ilçesinde bulunan Nemrut Dağı eteklerinden çıkarılan ve “ignimbirit” olarak adlandırılan magmatik kayaç çeşidi olarak biliniyor. Bölgede yaygın olarak bulunan bu taş, kolay işlenebilir olması ve dayanımına bağlı olarak tarihi eserlerde ve bölgedeki birçok yapıda kullanılıyor.

Ahlat taşı çıkarıldığı bölgede siyah, kahverengi, kırmızı ve bej olmak üzere dört farklı renk çeşitliliğine sahip. İçerisinde camsı maddeler mevcut ve bu maddeler taş oyulurken her ne kadar zorluk çıkarıyor olsa da bu camsı doku tasa mukavemet kazandırıyor.

Volkanik patlamalar sonucu oluşan yüksek gaz basıncı sonucunda taneli volkanik kayaçlar meydana geldiği biliniyor. Ahlat taşı da bulunduğu bölgedeki Nemrut yanardağının patlaması sonucu açığa çıkan lavların yayılması ve yeryüzünde soğumasıyla oluşan piroklastik kayaçlar olarak adlandırılıyor. Piroklastik malzemeler tane iriliğine göre inceden iri taneliye doğru kül, tüf, lapilli, bomba veya blok olarak adlandırılıp Ahlat taşının tüf olduğu biliniyor.

Kadim Ahlat’ta sanatkâr dedelerimizin alın terlerini dünden bugüne taşıyan çeşmelere ve bunların özelliklerine de değinelim…

Selçuklu dönemi ve Osmanlı dönemi çeşmelerinin klasik çeşme yapı kültürü Ahlat’ta da aynı formunu koruyarak devam ettirilmiş. Burada çeşmelere bulak deniliyor. Bu bulaklar genellikle tek musluklu.

Bugün önünden geçerken çok sâde bir yapı olarak gördüğümüz çeşmelerin fazla sanatsal bir özelliği yok gibi gözükür! Gerçekten de, İstanbul, Bursa, Edirne ve diğer bazı Anadolu şehirlerimizdeki anıtsal çeşme örneklerini dâhil etmezsek, Anadolu’nun birçok kentindeki çeşme örnekleri oldukça sâde yapılardır. Ama gerçekten yapıldığı dönemde o bölge halkına çok büyük hizmet vermiş olan bu küçük anıtlarımız, teknolojik gelişmeler ve sosyal hayatımızdaki değişmeler neticesinde eski fonksiyonlarını hızlı bir şekilde kaybetmeye başlayarak günün sonunda tamamen kullanım dışı kaldı.

Ahlat’ta durum nasıl?

Ahlat’ta eski dönemlere ait ceşmelerimiz hâlâ işlevselliğini koruyor.  Yöre halkı elinden geldiği kadar bu ceşmeleri akıtmak ve yapısını korumak için elinden gelen gayreti gösteriyor.  Bildiğim kadarıyla kadim şehrimizde 20’ye yakın eski çeşme bulunuyor ve bunların büyük bir bölümü kullanılabilir durumda.

Ahlat’ın eskimez çeşmelerine yakından bakalım Meryem hanım…

Tabii ki… Çesmeler genellikle mahalle aralarında bulunuyor, yapıları çok sâde, tepede üçgenimsi bir kemer ve kenarlar Ahlat taşıyla sâde şekilde istiflenmis kare ve dikdörtgen plan olarak tasarlanmış. Kurnadan su içmek için konulan tas veya ibrik için oyulmuş, niş şeklinde küçük bir boşluk hemen hemen bütün ceşmelerde bulunuyor, plan ve görüntü bütün ceşmelerde benzerlik gosteriyor.

Elinizden geçen çeşmelerin tasarım unsurlarından ve ilham kaynaklarınızdan bahseder misiniz?

Kıymetli hocam, Ahlat’a 10 kadar çeşme yaptık ve bu çeşmelerin her birini farklı farklı tasarladım.

Tasarımlarınızın içerdiği mesaja da nazar edelim!

Tasarım yaparken Ahlat halkımıza ve Ahlat’ı ziyarete gelen değerli misafirlerimize vermek istediğim ilk genel mesaj; burada bir çini ve taş oymacılığı kültürünün var olduğu ve bu sanatların devam ettiğini vurgulamaktır. İkinci en önemli mesajım ise sahip olduğumuz kültürel değerlere günümüz sanat anlayışımızı ekleyerek 21. yüzyıla uygun tasarımların yapılmasının ne kadar gerekli bir şey olduğunu anlatmaktır. Üçüncü  ve en önemli  mesajım ise, sanatkâr ecdadımız yüzyıllar evvel bizim yaptıklarımızdan katbekat değerli eserler üretti. Tabii ki bu eserleri yapmak için devletin sunmuş olduğu imkânlar, sanatçının maddî- mânevî büyük desteği ve öz verisi sonucu ortaya çıkan her çalışma korunmaya, gözetilmeye ihtiyaç duyar. Eğer eser hakkıyla korunabilirse gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz kültür silsilemiz devam etmiş olur. Ben de bu yolda, elimden geldiği kadar geleneklere bağlı kalarak bir şeyler üretmeye gayret ediyorum. Böylesi bir gayretle kültürümüzü, sanatımızı, motiflerimizi yaşatmak adına her “tamga”yı, her Türk “mührü”nü çeşmelerinde kullanıyorum.

MERYEM UĞUZ KAPLAN: AMACIM TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ÇEŞMELERDE YAŞATMAK.

Amacım kültürümüzü çeşmeler özelinde yaşatmak ve sahip olduğumuz tüm güzelliklere sahip çıkmak. Bir Türk genci olarak çalışmalarımı bu bayrak altında yaşamakla, bu kültüre hizmet etmekle telif edebilirim.

Üstadım, tek tek çeşmeleri ele alacak olursam…

Lütfen…

Ahlat’ta ismini bolca duyduğumuz Erzen Hatun için tasarladığım; Erzen Hatun Çeşmesi’nin çinilerinde, bolca kadın figürleri kullandım. Tabii ki o dönemin kadın görüntüsünü tam yansıtmasa da günümüz sanatını ele alarak stilize tasarımla harmanlamış oldum. Taş oymasında kullandığım motifleri Selçuklu Meydan Mezarlığı’ında bolca kullanılan rumi motiflerinden yola çıkarak yeniden tasarladım. Çeşme kubbesinde Ahlat seramik kültürünün varlığını yansıtan taş oyması vazo formunu kullandım.

Taş ustalarımız desen tasarımı ve motif konusunda pek bilgili değiller ve taş oymanın tekniksel bilgilerine de hâkim değiller. Bu konuda büyük desteğe ihtiyaçları var. Taşlar için hazırladığım desenlerde; desen geçiş hatalarını izale ettim, oyma, pahlama ve yuvarlama konularında ustalarımıza rehberlik etmeye çalıştım.

“Sen taş ustası değilsin! Bu bilgileri nerden öğrendin?” diye soracak olursanız…

Haddimizi biliriz!

Eşim heykeltıraş. Eşimin rehberliğinde bir taraftan yoğun bir şekilde taş üzerinde çalışmalar yaparken diğer taraftan da taş oymacılığı üzerine pratikler geliştirdik. Böylelikle uzun gayretler neticesinde taş oymanın inceliklerini, pahlamayı, madirga ile doku vermeyi kıymetli eşim Nihat hocamdan öğrenmiş oldum. Ben de bu öğrendiklerimi ustalarıma elimden geldiği kadar aktarmaya çalışıyorum.

Çeşmeleri yaparken taş ustalarıma klasik desen kullanmanın önemini anlattım. Atölyelerimizde eğitim alarak kendilerini geliştirebileceklerini de söyledim. Aslında bu çeşmeleri ustalarımızla bitlikte yaparken Ahlat taşımız kadar, ustalarımızın da büyük desteğe ihtiyaçlarının bulunduğunu fark ettik.  Ustalarımızın hepsi birbirinden maharetli  fakat  tasarım ve desen konusunda desteğe ihtiyaçları var. İnşallah bundan sonraki süreçlerde bu alanda uygulama yapabilirsek ustalarımıza desen ve tasarım konusunda yardımcı olmayı düşünüyoruz. Bu mahir ustalarımızın tıpkı eski zamanlarda olduğu gibi çok klasik taş oyma eserler yapmalarını canıgönülden arzuluyorum.

Teberrüken birkaç çeşmeye nazar edelim…

Bir çeşmemiz Ahlat Hükümet Konağı önünde, imame sütunlu çeşmemiz. Bu çeşmeyi tasarlarken İsra Sûresi’nin “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder; O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. O halîmdir, bağışlayıcıdır.” Meâlindeki 44’üncü âyet-i kerimesinden yola çıktık ve böylelikle sütunlarını imame şeklinde tasarladık.  Çeşmenin çini ve taş oymalarında Ahlat çini kültürü ve taş oyma sanatındaki zarafete uygun desen ve motifler kullandık.

Bir diğeri…

Bir diğer çeşmemiz Ahlat Kültür Merkezi önüne yaptığımız lüster ibrik alınlıklı çeşme.

Mesajı nedir?

Bu çeşmemizdeki mesaj çok değerli üstadım. Öncelikle çeşmemizin sütunlarını bu kez burmalı şeklinde mahir ustalarımızın elinde çok güzel şekillendirdik. Burmalı sütun şeklinde tasarladığımız kaidelerin altında seramik kültürümüze ışık tutacak seramik vazo formlu kaideler kullandık. Sütunlarımızı bu kaidelere konumlandırdık. Yine çeşmemizin taç kısmına taş oyması olarak Ahlat eski şehir kazılarında ortaya çıkarılan en nadide eserlerimiz arasında yer alan lüster Selçuklu ibriğinin formuna uygun taş oyması ibrik yerleştirdik… Buradaki mesajım Ahlat Müzesi’nde görülmeye değer bir eserin varlığıdır.

Ahlat taş işlemeciliğini kültürümüze seramik formla buluşturan tasarımla bu alanda yeni bir uygulama alanı başlatmış oldum. Taş oyması olarak kullandığım kompozisyonda ise Ahlat harabe şehir mağara evlerinin içerisinde taş oyması,  birbirine bakar vaziyette tasarlanmış tavus kuşu figürlerini kullandım. Türk mitolojisinde tavus kuşu çok büyük bir öneme sahiptir; cenneti simgeleyen kuş olarak yorumlanır. Yine bu çeşmemize Türk kültürü için büyük önem arz eden dağ keçisi figürü ile çift başlı kartal figürünü de koyarak Türk tamga geleniğini devam ettirmiş oldum.

Diğer ceşmelerimizi de aynen bu düşünceyle tasarladım. Hepsinde ayrı bir mesaj iletmeye, ayrı bir uygulama yapmaya gayret gösterdim.

Bir çeşmenin yapım aşamalarını özetler misiniz?

Bir çeşmenin kağıda eskiz olarak tasarlanması dört haftamı alıyordu hocam. Sürekli düzeltmeler yapıp yeniden ele alıyordum. Eklemeler ve düzenlemeler bazen beşinci naftaya sarkabiliyordu. Bu aşamadan sonrası ustaların yeteneği  ve çalışma sürelerine bağlı… Genelde yaklaşık olarak bir çeşme iki-üç ay gibi bir sürenizi alıyor diyebilirim.

Kullandığınız malzemeler nelerdir?

Kullandığımız malzemeler öncelikle Ahlat volkanik tüf taşı ve çinilerde dış cepheye uygun, kış şartlarına uzun süre dayanabilecek taş karolar.

Çini formlarında hangi desenlere yer veriyorsunuz?

Çini desenlerinde genellikle Ahlat çini geleneğine uygun bitkisel, hayvansal ve yazı motifleri kullanıyorum. Eski Ahlat şehir kazılarında ortaya çıkarılan çini kaplar üzerinde bulunan figürleri kullanıyorum.

Ahlatlıların ve Ahlat’ın misafirlerinin çeşmelerinize yönelik kanaatleri nasıl şekilleniyor?

Kıymetli hocam, Ahlatlılar sanata, sanatçıya, daha doğrusu; misafire, komşuya, dosta, düşmana, herkese, çok saygılı, misafirperver ve duyarlı insanlar. Ahlatlılar, atalarından gelen güzel ahlak geleneğini yaşatan çok güzel  insanlar. Kanaatimce Selçuklu mezar taşlarının günümüze kadar ulaşmış olması Ahlat halkının sanata duyarlılığının en büyük göstergesidir.

İlçemizde hemen her toplumda olduğu gibi bilinçsiz hareket eden azınlık güruh da bulunmakta. Çeşmeler yapıldığında Ahlatlılardan hep olumlu tepkiler aldık sağ olsunlar.

Bugün bu kadar çalışma yapabildiysem onların bakış açısı ve desteği sayesindedir. Bazı gelenekselci mimarlardan, kimi sanat tarihçilerimizden ve bazı sanatkârdan olumsuz eleştiriler de aldım. Hocam bu tarz söylemler de bizim icin çok kıymetli. Bu sayede eksiklerimizi gidererek şeffaf bakış açımızı terakkî ettiriyoruz.

Ne türden eleştiriler aldınız?

Eleştiriler daha ziyade eski usul klasik çeşme tasarımı yapılması yönünde.  Bununla birlikte benim amacım dünü bugünle harmanlayarak yarına hitap edebilecek çeşme tasarımları yapabilmektir.  

Hasbihalimize sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Kıymetli üstadım, yaptığımız her çalışmanın  asıl maksadı vatana hizmet etmek ve geleneklere bağlı kalarak, atalarımızdan aldığımız kültürü korumak ve geliştirmektir. Hizmetin her şekli çok güzel. Biz de bu yolda bir şeyler yapabilmenin haklı huzurunu ve mutluluğunu yaşıyoruz.

Okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?

Ahlat, Selçuklu döneminde Anadolu’muza başkentlik yapmış ve netice olarak da Kubbet’ül- İslam olarak adlandırılan müstesna bir şehrimizdir. Bitlis ilimizde keza öyledir… Bitlis ilimizde Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait bir çok eser bulunmaktadır. Bitlis’imiz başta olmak üzere güzel Anadolu’muzun en ücra köşelerinde yer alan il ve ilçelerimize sanatsal dokunuşlar yapmalarını değerli sanatçı arkadaşlarımdan rica ediyorum. Batıda sanatlarını en güzel şekliyle icra eden sanatkârlarımızın, akademisyen hocalarımızın bu bölgeler için de yoğun çalışmalar  ve proje yapmalarını istiyorum.

 

İlginiz için teşekkür ediyorum.

Kıymetli hocam ben de size düşüncelerimizi ve dahi sanatımızı anlatma ve tanıtma fırsatı verdiğiniz için müteşekkirim.

 

İbrahim Ethem Gören/24.08.2023 Yazı No: 364

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.