USTASININ DİLİNDEN KEÇE SANATI

USTASININ DİLİNDEN KEÇE SANATI

Keçe sanatı uzmanı, Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü keçe sanatı usta öğreticisi Emel Oğuz ile keçe sanatı üzerine konuştuk.

Dokusuz bir tekstil malzemesi/ürünü olan keçe, koyun yapağılarının ve keçi kıllarının dövülmesiyle elde edilen kadim bir ürün… Konargöçer hayat süren ecdadımız Ortaasya bozkırlarında yetiştiregeldikleri küçükbaş hayvanların kıl ve yünlerinden kendi geliştirdikleri tekniklerle ürettikleri keçeleri günlük hayatta çadırdan heybeye, minderden ayakkabıya kadar oldukça geniş bir alanda kullanmaktaydı. Eski bir Türk sanatı olan Keçecilik günümüzde son ustalarının ellerinde modern zamanların mekânlarını tezyin ediyor.

Keçe sanatı uzmanı, Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü keçe sanatı usta öğreticisi Emel Oğuz ile keçe sanatı üzerine konuştuk.

Emel Hanım sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Kahramanmaraş, Elbistan doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Hatay’da tamamladıktan sonra Ankara Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi bölümünden 1987 yılında mezun oldum. Mezuniyetimden sonra başladığım öğretmenlik hayatım sırasıyla İstanbul Ümraniye Lisesi ve Kadıköy Anadolu Lisesi’nde sürdürdükten sonra 2008 yılında emekli oldum. Emekliliğimden sonra çeşitli kişisel gelişim kurslarına, el sanatları kurslarına, ebru, kaligrafi ve tepme keçe kurslarına devam ettim. Üç yıldan bu yana İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsünde Geleneksel Keçe Eğitmenliği yapmaktayım. Yaz aylarında da ise mesleki faaliyetlerimi Manisa ilinin Salihli ilçesinin Hacıhıdır Kırsal Mahallesinde bulunan atölyemde devam ettirmekteyim. 2019 yılının Mayıs ayında Turizm ve Kültür Bakanlığı  “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” olarak kabul edilerek Bakanlığın bu alandaki listesine dâhil oldum.  Aynı zamanda Mesleki Eğitim Merkezi’nin açmış olduğu ustalık sınavlarından da geçerek  “Ustalık Belgesi” de aldım.  Evliyim iki çocuk annesiyim.

Keçe sanatıyla nasıl tanıştınız?

Ben öğretmenlikten emekli olduktan sonraki yıllarda çeşitli el sanatları kurslarına devam ediyordum. Bir arkadaşımınım tavsiyesi üzerine 2011 yılında İstanbul Maltepe Halk Eğitim Merkezi’nde geleneksel keçe kurslarına başlayarak bu sanatla tanışmış oldum ve ondan sonra da bu sanatı çok severek o gün bu gündür hiç bırakmadım.

Hocalarınız kimler?

Benim hocalarım ve ustalarım Arzu Karagöz ve Mehmet Girgiç'tir. 

Nasıl bir eğitim sürecinden sonra keçe sanatında ustalık kazandınız?

Ben öncelikle Arzu Karagöz hocamızın Halk Eğitim ve Sabancı Olgunlaşma Entitüsü’ndeki kurslarına  6 yıl  devam ettim. Bu kurslarım devam ederken büyük usta Mehmet Girgin’in o zaman İstanbul Sultanahmet’te bulunan atölyesinde çeşitli çalışmalara katılarak sanatımın inceliklerini öğrenmeye çalıştım. Arzu Karagöz hocamın ve Mehmet Girgiç ustamın vermiş olduğu icazetle de 2017 yılından bu yana da Geleneksel Tepme Keçe tekniğini öğrencilerime öğretiyorum.  2019 Mayıs ayında da Turizm ve Kültür Bakanlığı  “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” olarak kabul edilerek Bakanlık listesine dâhil olarak bu sanattaki ustalığım Bakanlık tarafından da onaylanmış ve tescillenmiş oldu. Bu sanattaki ustalığım Mesleki Eğitim Merkezi tarafından verilen “Ustalık Belgesi” ile de ayrıca tescil edilmiştir.

Keçe sanatı nedir? Geleneksel keçe sanatı dediğimizde ne/neler anlamamız gerekiyor?

Keçe, hayvansal liflerden genellikle yünün ısı, nem, basınç altında, sabun, yağ,  yardımıyla birbirlerine kenetlenmelerini sağlayarak oluşturulan dokudur. Kısaca bu yöntemin kullanılması ile çeşitli keçe ürünleri elde edilmesine de keçe sanatı diyebiliriz. Geleneksel yöntemin kullanılarak keçe elde edilmesine de geleneksel keçe sanatı diyebiliriz.

Keçe sanatının tarihine değinir misiniz?

Yrd. Doç. Dr. Cavidan Başar Ergenekon’un T.C. Kültür Bakanlığı tarafından basılmış olan “Tepme Keçelerin Tarihi Gelişimi Renk Desen Teknik ve Kullanım Özellikleri “ eserinde de bahsedildiği üzerine;

El sanatları içerisinde en eskilerinden olan tepme keçe sanatı Orta Asya’ya özgü göçebe yaşam biçiminin bir ögesi olarak gelişmiş ve yıllarca insan yaşam tarzının bir parçası olmuştur. En eski çağlardan beri Türkler, keçeyi çadırların ve arabaların dışında örtü, çadırlarının içinde yaygı ve kendi üzerlerinde de şapka,  kepenek gibi giysi olarak kullanmışlar ve bu şekilde doğanın olumsuz etkilerinden korunmaya çalışmışlardır.

Diğer taraftan  Göktürkler zamanında  tepme keçeden yapılmış yaygılar kağanların tahta çıkış törenlerinde de kullanılmış ve tahta çıkacak kağan kendisine tabi beyler tarafından bir keçe yaygı üzerinde havaya kaldırılarak güneşin döndüğü yönde dokuz kez otağın etrafında döndürülmüştür.  Böylece tepme keçeden yapılmış yaygılar bir hukuk ve devlet sembolü olarak da kabul edilmiştir.  Yine Göktürkler döneminde keçenin kullanıldığı diğer bir alan kuklalar olmuş ve bu döneme ait hükümdar ve diğer kişilerin mezarlarında ölen kişinin tasviri olarak keçeden veya kumaştan yapılmış “tuli” adı verilen büyük kuklalara rastlanmıştır. Bazı Çin kaynaklarına göre de Göktürklerin tanrıların keçe ve deriden tasvirlerini yaptıkları ve bunların direklerde (âlem gibi) taşıdıkları belirtilmiştir. Göktürkler gibi Uygurlar da tepme keçeyi otağlarında, kağnılarında örtü, yaygı ve kendi üzerlerinde giysi olarak kullanmışlardır. 

Selçuklular döneminde de tepme keçeden yapılmış süslemeli örtüler çadırlarda ve göç arabalarında, eyerlerde kullanılagelmiştir. Selçuklular tepme keçeyi, çorapta, çizmede, börkde (Orta Asya Türk boylarında kullanılan ve bir çeşit baş giysisi)  ve kuşaklarında kullanmışlar…

Selçuklu Türkleri tepme keçeden yapılmış olan ve genellikle çobanlar tarafından giyilen kepenekleri kullanmışlar ve gerektiğinde başı yağmurdan ve tipiden korumak üzere kepeneklerin arkasına külah (kapşon) şeklinde yine keçeden yapılmış bir çeşit başlık ilave etmişlerdir.

Anadolu Selçukluları döneminde önemli keçe merkezlerinden birisi Konya olmuş ve Keçecilik Konya’da daha da gelişmiştir. Diğer taraftan Mevlana’nın Konya’da kurduğu Mevlevi Teşkilatı’na üye kişiler, başlarına “sikke” adı verilen ve tepme keçeden özel olarak yapılmış keçe külahlar giymişler ve keçeden yapılmış bu sikke’ler Mevlevilerin simgesi haline gelmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminin başlamasından itibaren de keçe önemini korumaya devam etmiş ve keçeciler esnaf loncaları arasında özel bir öneme sahip olmuştur. Bu dönemde Türk teknolojisini, toplumsal yapısını, siyasi ve ekonomik etkinliklerini ve sanatsal çalışmalarını ortaya koyması bakımından önemli bir yeri olan “Osmanlı Şenlikleri”nde çeşitli esnaf loncaları arasında keçecilere de mutlaka yer verilmiştir. Evliya Çelebi; IV. Murat’ın 1637 yılında Bağdat seferine çıkarken düzenlenen şenliklerden söz etmiş ve çeşitli esnaf loncaları arasında keçe külah giyen medreseli öğrencilerin varlığından bahsetmiştir.

Osmanlı döneminde keçe aynı zamanda  “kavuk” veya “serpuş” denilen baş giysilerinde de kullanılmış ve kavuklar biçimlerine göre külah kılansuva, üsküf, börk, kallavi, mücevveze, takke, kalpak, fes gibi isimlerle çeşitlilik göstermiştir. 

Kavuk, genellikle genişliği yüksekliğinden fazla olan keçeden yapılan külahın üzerine birkaç santimetre eninde bez sarılmak suretiyle elde edilen bir çeşit baş giysisidir ve bu giysi  Osmanlı döneminde yüksek rütbeli kişiler tarafından kullanılmıştır. Halk kesimi ise keçe külahlarını abani ya da yemeni adı verilen kumaşlarla sarmışlardır.

Dini gruplar da tepme keçeden çeşitli formlarda yapılmış olan külahlara genellikle yeşil renkli bezlerle sararak elde ettikleri baş giysileri kullanmışlardır. Yeniçeri askerleri de beyaz keçeden yapılmış “üsküf” veya “börk” adı verilen baş giysileri kullanmışlardır. Yaklaşık 45 cm yüksekliğindeki börk arkaya doğru (enseye kadar) sarkan uzantısıyla yeniçerileri simgeleyen önemli bir baş giysisi olmuştur.  Yeniçerilerin giyindikleri bu özel başlıklar dışında yine keçeden üretilen ve Osmanlı döneminin sembolü haline gelen diğer bir başlık türü ise “fes”tir. 

Keçe ve Keçecilik Cumhuriyet döneminden sonra da önemini devam ettirmiş ve tepme keçe ile yapılmış yer yaygıları ve kepenekler kullanılmış olsa da başta Konya olmak üzere birçok il ve ilçemizdeki keçe ustaları yerlerine bir başkasını yetiştirip bırakmadan aramızdan bir bir ayrılmakta ve daha ilk baştan itibaren orta Asya halkları ve Türkler için hayati önem arz eden bu el sanatı maalesef yok olmaya yüz tutmaktadır.

Günümüzde keçe sanatıyla neler yapılıyor? Kullanım alanları nelerdir?

Günümüzde özellikle yünün daha iyi işlenmesi, boyanması ve de bu sanata kadın ustaların el atması ile günlük hayatta daha çok kullanılan ürünler yapılmaya başlanmıştır. Bu çerçeve de elbiseler, şallar, ceketler, yelekler, şapkalar, bereler, çizmeler, çantalar,  tablolar,  yer yaygıları, sikkeler, eğer altı örtüleri ve daha birçok ürün yapılabilmektedir.

Keçenin üretim aşama, yöntem ve teknikleri hakkında bilgi verir misiniz?

Tepme keçe yapımı üç aşamada tamamlanan bir işlemdir. Birinci işlemde kullanılacak yünün atımı yapılarak desenli keçe yapılacaksa kullanılacak desen hazırlanır. İkinci işlemde ise yünün saçımı, desen oluşturma ve pişirme işlemleri gerçekleştirilir. Son olarak üçüncü işlemde ise keçe yıkanıp kurutur. Bu son işleme bitirme işlemi de denmektedir.

KEÇENİN ANA MALZEMESİ YÜNDÜR

Keçe sanatında kullanılan malzemeler/aletler nelerdir?

Keçe sanatının ana malzemesi yündür. Yünün sabun ve su ile yoğrulması ile de geleneksel tepme keçe elde edilmektedir. Yoğrulma sırasında hasır kullanılmaktadır. Elde edilecek renge göre de çeşitli kök ve sentetik boyalar kullanılmaktadır. Diğer yardımcı aletler olarak da kazan, süpürge, çubuk (sepki), makas ve tepme makinasını sayabiliriz. 

Genellikle hangi renkler tercih ediliyor? Renkleri nasıl oluşturuyorsunuz?

Yapılan ürünlerde genellikle kırmızı, lacivert, sarı, kahverengi, siyah, yeşil ve krem gibi renkler tercih edilmekle beraber sentetik boyaların çeşitliliği nedeniyle bunlara ilaveten birçok renk de kullanılmaktadır. Yünün kazanlarda doğadan elde edilen çeşitli bitki kökleri, yaprakları ve meyveleri ile kaynatılması ile çeşitli renkli yünler elde edilmektedir. Bu geleneksel kökboyama tekniğidir. Yünlerin yine kazanlarda sentetik boya tozları ile kaynatılması sureti ile çeşitli renklerde yünler elde edilmektedir. 

Keçe ürünlerinde sıklıkla kullanılan motifler nelerdir?

Her ustanın kendine özgü desenleri olduğu gibi koyungözü, deve kulağı, kazayağı, yıldız (geometrik bezeme), kertikli adlı desenler anonim olarak kullanılmaktadır. Desenlerde çoğunlukla geometrik bezemelerle birlikte figürlü, doğadan stilize motifler de kullanılmaktadır.

Keçeciliğin sanat ve zanaata bakan yönleri nelerdir?

Öncelikle “Sanat” ve “Zanaat” sözcüklerinin ne anlama geldiğine kısaca bir göz atacak olursak... Sanat bir duygunun, bir hayalin, bir tasarı ya da güzelliğin insanda oluşturduğu estetik karşılıktır; ancak sanat, insanın yaşamla ilgili; bir başka deyişle günlük ihtiyaçlarım karşılamaya her zaman yetmez. İşte bunun için maddi ve pratik ihtiyaçlarımızı karşılamayı amaçlayan çıraklık, kalfalık ve ustalık gibi deneyim aşamaları olan işlere zanaat denir. Bu açıdan bakıldığında keçecilik hem sanat hem de bir zanaattır. Keçeci ustası içindeki duyguları ve sevgiyi hiçbir maddi beklenti olmaksızın tasarladığı bir ürüne aktarabilir, dökebilir, bir tablo ya da başka bir ürün elde edebilir, ya da bir maddi beklenti ile bunları satabileceği veya kullanabileceği bir ürün elde ederek bunu bir zanaat haline getirebilir. 

Minder kılıfı özelinde sanatınızın üretim süreçlerini özetleyebilir misiniz?

Öncelikle kullanılacak motifler belirlenerek motife uygun renklerde yarı keçe (nakışlık) hazırlanarak motifler kesilir. Hasırın üzerine bu motifler yerleştirilir. Daha sonra bu motiflerin üzerine zemin yünü atılır. Sonra ılık sabunlu su serpilerek yünün kabarması önlenerek motife yapışması sağlanır. Bundan sonra hasırın uç kısmına uzun bir sopa konularak hasır düzgün ve sıkı bir biçimde rulo yapılır ve hasır tepme işlemi sırasında dağılmaması için bağlanır. Sonra rulo yapılmış hasır yaklaşık bir saat kadar el ile tepilir. Sonra hasır rulosu açılarak keçeleşme ve motifler kontrol edilir. Motiflerde kaymalar varsa düzeltilir, keçe tersine çevrilerek hasıra yeniden sıkıca sarılarak tepme işlemine devam edilir. Yeteri kadar tepildikten sonra hasır rulosu açılarak keçenin kenarlarının çatkısı yapılır. Tığlama ve perdahlama ile devam edilerek keçeleme işlemi tamamlanır. Elde edilen keçe çeşme suyu ile yıkanarak kurutulur ve minder kılıfımız kullanılmaya hazır hale gelir.

Günümüzde keçe sanatına yeterli ilgi var mı?

Günümüzde  keçe sanatına ilgi  her geçen gün artsa da henüz yeterli seviye de değil. Zira geçmişte keçeden elde eden ürünlerin sınırlı olması ve bunların korunmasının zor olması sebepleri ile insanlarımız keçe ürünlerinden uzaklaşmışlar. Bunun sonucunda da keçe zanaatına ilgi azalmış, keçe ustaları tezgahlarını birbiri ardına kapatmak durumunda kalmış ve  yerlerine çırak ve usta yetişmez olmuştur. Anadolu’da her ilde her ilçe de birden çok keçe ustası varken şimdilerde sadece birkaç il ve ilçede keçe ustası kalmıştır. Ancak benim ustalarımın ve birkaç ustanın geleneksel keçeyi modern tarzla birleştirmeleri ile keçe ürünlerine ve keçe sanatına ilgi bir nebze de olsa artırmıştır.

Alakanın artırılması için neler yapılabilir?

Bu sanata olan ilginin artması için keçeden elde edilen ürünlerin kullanımlarının kolaylaştırılması ve yaygınlaştırılması gerekir.

Bu bağlamda siz neler yapıyorsunuz?

Son zamanlarda bunu yapmaya ve keçeden elde edilen ürünlerin yelpazesini sürekli genişletmeye ve hayatın içine katmaya çalışıyoruz. Bunun için de bu sanata gönül vermiş ustaların ve eğitmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı tarafından desteklenmesi gerekir. Diğer taraftan keçenin ham ana maddesi olan yünün daha kaliteli üretimi ve işlenmesi için de yine devlet desteği ve teşviki önem arz ediyor. 

Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü’nde bu alanda neler yapıyorsunuz?

Biz Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü olarak yetişkinlere geleneksel tepme keçe kursu  vermekteyiz ve her yıl bu kurslarımıza yaklaşık 30 kişi iştirak etmektedir. Diğer taraftan Enstitü olarak çeşitli projeler bazında da çalışmalar yapmaktayız.

“YÜNLE BERABER PİŞMEK GEREKİR”

Eğitim süreçlerine değinir misiniz?

Bu sanatı öğrenmeye istekli kursiyere biz ilk olarak keçenin ana ham maddesi olan yünü tanıtmakla işe başlıyoruz. Daha sonra yünü atmayı (saçmayı) öğretiyoruz. Bundan sonraki aşama su ve sabun kullanılarak keçeleştirmeyi  (pişirme) öğretiyoruz. Daha sonra da keçe üzerine desenleme (motif yapma) aşamalarına geçiliyor. Keçenin yıkanıp kurutulması işi son aşamadır. Ancak bu süreçler çok sabırlı olmayı gerektirmektedir. Ustaların dediği gibi “yünle beraber pişmek” gerekir.  

Keçe sanatına gönül veren bir sanatsever ne kadarlık bir eğitimin ardından keçe yapımında başarı elde edebilir?

Bu kişiden kişiye değişmekle beraber ortalama 2-3 yıl gibi eğitim aşamasından sonra başarı sağlanabilir. Ancak bu işin ideali geçmişte olduğu gibi çıraklık, kalfalık ve ustalık süreçlerinden geçmektedir.

İyi bir keçe ürünü hangi özelliklere sahip olmalıdır?

Öncelikle keçe ürünü çok iyi bir şekilde tepme yöntemi ile keçeleştirilmelidir. Ayrıca söz konusu ürün kullanım amacına uygun olarak gerekli kalınlıkta olmalıdır. Diğer taraftan yine keçe ürününün kullanım amacına uygun yün kullanılmak sureti elde edilmiş olması idealdir.

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Keçe sanatı sabır ve sevgi isteyen bir sanat olduğu gibi insanı rehabilite eden, olgunlaştıran ve huzura kavuşturan da bir sanat dalıdır aynı zamanda. Bu nedenledir ki keçe sanatı tedavi amacıyla da kullanılabilir. Diğer taraftan iyi dökülmüş bir keçe çok iyi bir izolasyon malzemesidir. Hatta çok iyi tepilmiş ve dökülmüş bir keçe ürünü kurşun dahi geçirmez. Bu nedenledir ki geçmişte bir keçe kalfasının usta olabilmesinin sınavlarından birisi de kurşun geçirmez bir kepenek dökmesinden geçermiş mesela.

İlginiz için teşekkür ediyorum.

Ben de herkesi keçeye, keçe sanatına ve zanaatına sahip çıkmaya davet ediyorum.

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.