SEVİM ŞİRİKÇİ İLE TA’LİK YAZI ÜZERİNE…
Sevim Şirikçi Cumhuriyet dönemi dördüncü nesil hat sanatının mahir temsilcilerinden biri. Hattat Tahsin Kurt’un öğrencisi olan Şirikçi bir yandan ta’lik yazı neviyle yeni eserlere imza atarken diğer taraftan hat sanatına yeni simalar kazandırmaya gayret ediyor. Hattat Sevim Şirikçi ile yazı yolculuğu üzerine hasbıhal ettik.
Sevim Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
1973 yılında Kahramanmaraş’ta doğdum. İlköğretim ve lise öğrenimimi Kahramanmaraş’ta tamamladım. 1993 yılında ailemle birlikte İstanbul’a geldim. 3 çocuk annesiyim.
Geleneksel sanatlarla tanışmanızın nasıl bir hikâyesi var?
İlkokul çağlarından beri resim konusunda ciddi bir yeteneğim olduğunu söylerdi öğretmenlerim. Hatta ailemin beni okuldan alacağını duyan resim öğretmenim velimi okula çağırıp resim yeteneğimin çok yüksek olduğunu, ressam olamasam bile mimar olabileceğimi söyleyip adeta yalvarmıştı onlara. Ancak yaşadığımız coğrafyanın stabil olmayan durumu sebebi ile eğitimime son vermek durumunda kalmıştım. Benim için hayattaki aslî vazife annelik. Kızlarımı belirli bir yaşa getirdikten sonra artık kendime vakit ayırmak istiyordum. 2007 yılında İSMEK’e resim branşına kayıt olmak için gittim. Resim branşı dersinin tüm gün sürdüğünü öğrenince bunun annelik vazifemi aksatabileceği endişesi ile haftada bir saat eğitim süresi olan hat kursuna kayıt oldum.
İlginç bir hikâye… Bu durumda ta’likte nasıl karar kıldınız? Netice itibarıyla kotarılması pek kolay olmayan bir yazı.
Kursa kayıt olma hikâyemden de anlaşılacağı üzere ne yazık ki hat sanatına hiç de bilinçli olmayarak kalkıştım. Elbette ki sanatın güzideliği ve biricikliğini her insan kadar az çok biliyordum ancak yazılar arasındaki çeşitliliğe vâkıf değildim. Talik sanatı ile İSMEK’te muhterem hocam Tahsin Kurt’tan aldığım ilk ders ile tanıştım. Ancak yıllar geçtikçe ve ben sanat ile daha fazla hemhal oldukça birçok yazı türü arasından ta’lik hattı ile çalışıyor olmak beni ziyadesi ile memnun etti.
TA’LİK HATTININ HAKKINI VEREBİLMEK BİR HAYLİ ZOR
Yazının sade ve net oluşu benim fıtratım ile özdeşleşiyor, her şeyden bihaber girdiğim bu yolun güzelliği beni mest ediyordu. Ancak çok yalın ve sade bir yazı olması sebebi ile hatalar çok net görülebileceği için yazının hakkını verebilmek hayli zor.
Hattat Tahsin Kurt’tan icazet aldınız. Hat sanatına ilk başladığınız yıllardan itibaren icazet sürecine kadar geçen yazı öğrenme sürecinizi özetler misiniz?
Talik hattı ile meşk etmeye çalıştığım üçüncü yılın sonlarında artık sanat benim için kapısını asla açamadığım bir oda gibi görünmeye başlamıştı. Bu evrede kıymetli hocam Tahsin Kurt’a çaresizce bu amacımın beyhude olup olmadığını sormuştum. Kendisi de, sağ olsun, devam etmemde fayda gördüğünü söylemişti. Beşinci yılımda hocamın icazet alacak seviyeye geldiğimi söylediğinde kulaklarıma inanamamıştım. Çünkü icazete ne kadar yakın olduğunuzu dahi sormak sanatın edebine yakışmazdı. İcazetle ilgili hiçbir bahis geçmemişken, üstelik ben kendimi icazet için hiç de yeterli hissetmezken hocamın artık icazete uygun olduğumu söylemesi beni hem çok şaşırtmış, hem de ziyadesi ile bahtiyar etmişti.
YAZI SİZİ YÖNETİYOR!
Şu anda nelerle meşgul oluyorsunuz? Bir bayan hattatın içinde yazı olan bir günü nasıl geçiyor?
Bu sanata gönül verdikten sonra siz yazıyı değil yazı sizi yönetiyor. Günümün yaklaşık on saati yazı ile meşk halinde geçiyor. Kızlarım kendilerini idare edebilecekleri yaşa geldikleri için ev içindeki gündelik işlerim hayli azaldı. Yazı haricinde güncel sergileri takip etmeye çalışıyorum.
Hilye-i Şerife’lerden ayet-i kerimelere, hadis-i şeriflerden güzel sözlere varıncaya kadar pek çok farklı ibareler kaleme alıyorsunuz. Yazacağınız metinleri nasıl tesbit ediyorsunuz? Yazıp bir kenara mı koyuyorsunuz, sergiler için mi yazıyorsunuz, yazı sevdalılarının taleplerini mi yerine getiriyorsunuz? Hâsılı nasıl ve neye göre yazıyorsunuz?
İşin esası bahsettiğiniz her sebeple yazılar yazıyorum. Bazen bir sergi için hususi bir kelâm-ı kibar ya da hadis yazmam istenebiliyor. Bazen çok uzak bir şehirden evlerinin bir köşesinde hayal ettikleri bir ayet için e-mail ile istek geliyor. Bazen ben bir dernek, vakıf ya da camiye içinde bulunmasını arzu edeceğim bir eseri hediye ediyorum. Bazen kızlarım bir sergide veya internette gördükleri bir sanat yaklaşımını hat sanatına uyarlamamı istiyorlar. Bazen sosyal mecralarda yazılarımı görüp takdir edenlerden talep geliyor. Bazen müzehhibe arkadaşların ricaları oluyor. Bazen de yetiştirmem gereken bir yazı yoksa boş kalmamak ve bu sırada elimin yazıya soğumasını engellemek için arzu ettiğim bir ibareyi yazıyorum.
TA’LİKTE HARFLERİN ANATOMİSİ ÖN PLANDA
Sizce eser denilebilecek bir ta’lik levha hangi hususiyetlere sahip olmalıdır?
Ta’lik yazıda diğer yazı nevilerinden farklı olarak kompozisyon değil de harflerin anatomisi ön plana çıkar. Yazıdaki harflerin herhangi birindeki mikron boyutundaki hata gerçek bir ustayı rahatsız eder. Dolayısıyla ta’lik bir levhada harfler kurallara uygun bir şekilde kaleme alınmalı, yazının tashihi kusursuz yapılmalıdır. Biz de bu amaçlara ulaşabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz.
Hattat Tahsin Kurt ile yaşadığınız talebelik süreci özelinde yazı sanatında olması gereken, ideal talebe-hoca münasebetlerine değinir misiniz?
Hat sanatı eğitimi temeli çok manevi değerlere dayanmış bir süreçtir. Hocanızın icazeti sizin sanatsal kariyerinizin yanı sıra ahlâkınız ve iş etiğiniz için de bir referans kaynağı oluşturur. Bu yönüyle de fark edileceği gibi hat sanatındaki talebe-hoca ilişkisi insânî değerleri ve kişinin güvenilirliğini de ön plana çıkarır. Çok kıymetli hocam Tahsin Kurt, ben bu yola baş koyduğumdan beri hiçbir zaman desteğini ve yardımını eksik etmemiş ve bizi bu yolda en güzel şekilde yetiştirmeye gayret göstermiştir.
Osmanlı asırlarında hat sanatı ile meşgul olan nadir sayıda bayan hattat var iken günümüzde hatırı sayılır miktarda bayan hattatımız mevcut. Bu keyfiyet/bereket nasıl izah edilmeli?
Günümüzde gelişen haber ağları ve medya ile birlikte bu sanatın erişilebilirliği de artmış durumda. Aynı zamanda toplumun değişen sosyokültürel yapısı da kadınların sadece hat sanatında değil, tüm sosyal mecralarda yer almasını kolaylaştırdı. Bu faktörlerin bir araya gelmesiyle kadın hattat sayısı da zamanla artış göstermiştir.
Sanatkâr ecdadımız ilmin ve sanatın zekâtının yüzde yüz olduğunu belirtmiş. Bu meyanda siz neler yapıyorsunuz? Nerelerde ders veriyorsunuz?
Bu sanatı aktarmak insana çok büyük bir mutluluk vermekle beraber çok da sorumluluk yüklüyor. Fakat bu sanat ile başkalarının da hayatına değmesine vesile olmak insana bu sorumluluğu kaldıracak gücü veriyor. Ben de bu motivasyonla İSMEK nezdinde eğitim verdim. Şu an hat sanatı eğitimlerine evimde devam ediyorum.
Hat sanatına yeni başlayacak olan bayan sanatkâr adayların önünde nasıl bir süreç bulunuyor?
Öncelikle bu uğraşın bir hobiden ibaret olmadığını kabul ederek işe başlamak gerekiyor. Bu süreçte bir yerlere gelmek için hevesli olmanın yeterli olmadığını, talebe olmanın gerekliliğini bilmekte fayda var. Benim bu sürece uygun, kadınların da daha iyi anlayacakları bir örneklendirmem var. Hat sanatı bu yola baş koyduktan sonra icazeti alana kadarki süreçte bir çocuğa gebeliği, icazet sonrası dönemde ise o çocuğu kucağa alıp büyütme evresine benzer. Yani işler gün geçtikçe, hatta icazet aldıktan sonra çok daha zorlaşıyor; fakat bu zorlukla gelen bir keyif, bir şeylerin ortaya çıkması mutluluğu da var. Bunlardan sebeple kadın sanatkâr adaylarına çok düşünerek, kendilerini tartarak emin bir şekilde bu yola çıkmalarını tavsiye ederim.
HAT SANATI SABRA VE ZAMANA DAYALI BİR SÜREÇ
Hat sanatına yönelik ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Değişen dünyada gelişen teknolojik imkânlar erişilebilirliği daha kolay kıldı. Bu sebeple bu sanatı da gören, bilen insan sayısı artış gösterdi. Bu tabii ki de çok güzel bir gelişme ama bu sanata hevesli insanlar tıpkı eriştikleri kolaylıkta ve hızda sonuç almayı bekliyorlar. Bu durum da hat sanatının doğasına tamamen aykırı düşüyor. Çünkü hat sanatı sebat ve zamana dayalı zahmetli bir süreç. Maalesef erişimdeki gibi bir kolaylık beklemiyor bu sanata başlayanları.
Alakanın artırılmasında hattatlara, kurum ve kuruluşlara ne türden görevler düşüyor?
Hat sanatı bizim kültürel bir değerimiz. Bu sanatla hemhâl olunmasa da değerini bilmek ve farkındalık oluşturmak bizim toplumumuzda bir gereklilik halini alıyor. Bu sebeple öncelikle okullarda ders içeriğine bu sanatın tanıtımı ve örnekleri eklenmeli. Yakın zamanda vizyonda olan benim de keyifle izlediğim Dilsiz filmini bu tanıtım konusunda çok başarılı buldum. Bu tür geniş kitlelere ulaşan tanıtımların artırılması kültürümüzden uzaklaşmamak adına önem taşıyor.
Geride kalan on beş yıllık süreçte hat sanatı size hayata ve hakikate dair neler öğretti?
Hat sanatı, Allah’ın kelâmını ilmek ilmek işlerken her bir harf içinde kendimi yeniden keşfedip Allah’ın büyüklüğü karşısında bizim sadece bir kul olduğumuzu ve bu dünyaya Allah’ın birliğini ve yüceliğini yaymak, öğretmek ve sevdirmek için bir aracı olduğumuzu gönül sîneme işletti. Hat sanatçıları olarak yazdığımız levhalar ile dinimizi tebliğ ediyoruz. Allah hepimize bu zahmetli görevin layıkıyla hakkını verebilmeyi nasip eylesin. Bizler biliyoruz ki, zahmet olmadan rahmet olmaz.
Çocuklarınızın yazılarınıza karşı ilgisi nasıl? Çocuklarınız için de levha yazıyor musunuz?
Ben hat sanatıyla ilgilenmeye başladığımdan beri çocuklarımın bu sanata karşı algısı açıldı. Artık karşılaştıkları tüm hat levhalarına anlamaya, okumaya çalışarak yaklaşıyorlar. Bu sanatın zahmetine, inceliğine bizzat şahit olarak anlamış bulunuyorlar. Çocuklarım için yazdığım eserler oldu. Mesela müzikle uğraşan kızım için Hz, Nabi’nin “Mûsıki hikmete dair fendir/Bilene bilmeyene rûşendir“ kelâm-ı kibarını çalıştım. Diğer kızım için de mezuniyet hediyesi olarak “Başarım ancak Allah’tandır“ (Hud Suresi/88) ayetini çalışmıştım.
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
İbrahim Ethem Bey, böylesine kapsamlı, her ayrıntısı incelikle düşünülmüş bu soruları hazırladığınız için ve gelenekli sanatlarımıza gösterdiğiniz bu emek ve gayretleriniz için tüm sanatseverler adına sizlere tüm içtenliğimle teşekkürü bir borç bilirim.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Öncelikle okurlarımıza bu röportajı okudukları için teşekkür ederim. Hat sanatı taliplilerine Allah’tan muvaffakıyetler dilerim.
İbrahim Ethem Gören