SAMİ TOKGÖZ TESBİH KOLEKSİYONUNA MÜŞFİK BİR NAZAR…

İş adamı, mütefekkir Sami Tokgöz ülkemizin önde gelen koleksiyonerlerinden biri.  Sami Tokgöz ince bir hassasiyetle 1990’lı yılların ortasından bugüne gelinceye kadar 35 yıl boyunca her bir eseri diğerinden âlâ keyfiyeti hâiz hat, tezhip, ebru, minyatür, tesbih, halı-kilim, heybe, yazma kitap, matbu kitap, resim ve saat koleksiyonları oluşturmuş. 

SAMİ TOKGÖZ: MALZEME ALIR, USTASINI BULUR, TESBİH YAPTIRIRIM.

Muhatabımızın bu ifadeleri yazımızın özeti mahiyetinde… “Koleksiyonum sadece hat sanatıyla sınırlı değildir. Hat sanatının yanında tesbihle de ilgilenirim, tesbihe özel bir alakam vardır. Malzeme alır, ustalarını bulur, tesbih yaptırırım.

Halıyı ve kilimi de severim. 700-800 adet halı ve kilim koleksiyonum vardır.  300 yıllık, 400 yıllık halılarım var çok şükür. Halı bizi, milletimizi ifade eder. Hırsız eskiden evlere girdiğinde önce yerdeki eski halıyı ve kilimi götürürdü. Camiye girdiğinde halıyı, kilimi alırdı. Şimdi götürecek halı, soyacak kilim kalmayınca duvarlardaki levhaların baha ettiğini anlamaya başladılar ve böylelikle camilerdeki, mescitlerdeki levhaları götürdüler!

Anadolu heybelerini de biriktiriyorum. Bu alanda da önemli bir koleksiyona sahip olduğumu söyleyebilirim. Cep saat koleksiyonum da var. Koleksiyonumda 70 kadar nadir cep saati bulunmaktadır.”

“TAKVİM YAPRAKLARI BENİ İFADE EDİYORDU.”

Koleksiyoner Sami Tokgöz çocukluk döneminden itibaren eskiye, yahut eskimez olanlara meraklanmış. Bizim geleneklerimize, medeniyetimize ait ne varsa hepsine gizliden gizliye hayranlık duyarak şöylesi mülahazalar içerisinde bulunmuş: “Acaba bunları meydana getiren insanlar, bunları oluştururken neler düşündüler. Acaba sevinçle mi yoksa hüzünle mi bunları meydana getirdiler. Biz bunlardan ne anlamalıyız?” Bu ve benzeri sorular mütemadiyen Sami Tokgöz’ün gündemimde bulunmuş.

Şimdi 50 yıl önceye; Konya’ya gidiyoruz: “Eski eserlere karşı merakım takvim yapraklarını toplamakla başladı. Eskiye ait olan şeyler beni ifade ediyor. Kendimi eski zamanların güzelliklerinin içerisinde bulmakla mutlu oluyorum. Okuduğum takvim yapraklarını atmaz, onları çerçeve yaptırıp evimizin bir köşesine asardım. Sanırım böylelikle 100 kadar takvim yaprağını çerçeve yaptırmıştım. 1990’lı yıllara kadar böylece geldim. Belki takvim yaprakları kıymet-i harbiye olarak pek bir önem taşımıyordu ama beni ifade ediyordu…”

Koleksiyoner Tokgöz öz sanatlarımıza yönelik himaye çalışmaları sayesinde yurt içinden ve yurt dışından pek çok şahısla tanışma imkânı bulmuş. Hatta Amerika’dan meşhur bir caz gurubu koleksiyonunu görmek için Konya’ya gelerek Tokgöz’e özel bir konser icra etmiş...

Pek çok devlet adamı, bürokrat, milletvekili, müsteşar, parti lideri, tasavvuf büyüğü, iş adamı, gazeteci ve televizyoncunun koleksiyonunu ziyaret ettiği, bu vesileyle de sohbet halkasına dâhil olduğu Üstad Sami Tokgöz’ün ilgi alanlarına yönelik verimli söyleşiler gerçekleştirilmiş. Selçuk Üniversitesi Televizyonu öznesinde Sami Tokgöz olan bir belgesel hazırlamış.

‘HATTIN SULTANLARI’ TÜRK HAT SANATININ EN MÜHİM KOLEKSİYON SEÇKİLERİ ARASINDA…

Sami Tokgöz hiç şüphesiz bu toprakların güzide hüsn-i hat koleksiyonerlerinden biri. Üstad Sami Tokgöz dünden bugüne; Türk hat sanatının kurucu şahsiyeti Şeyh Hamdullah’tan Hafız Osman’a; Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den Sami Efendi’ye ve Necmeddin Okyay’a; oradan da Prof. Dr. Ali Alparslan’a ve günümüzün usta kalemlerinin çalışmalarına varıncaya kadar iki bini aşkın eserden müteşekkil bir yazı koleksiyonunun hâdimi.

Koleksiyonerliği “sanatkâr ecdadımızdan, mahir usta sanatkârlardan bizlere miras kalan eserlere hizmete talip olmak”la telif eden Sami Tokgöz’ün “Hattın Sultanları” adını verdiği yazı koleksiyonu Türk Hat Sanatının yaşayan en mühim koleksiyonlarından biri olarak tarif ve tavsif ediliyor.

SAMİ TOKGÖZ: İSLÂM HARFLERİ BİZİ TARİF EDER.

Üstad Sami Tokgöz’e hüsn-i hat sanatı sevgisinin sebebine müteveccih bir sual tevcih ettiğimde bu satırların yazarına şu cümlelerle mukabelede bulunmuştu: “Çünkü hat sanatı bizi ifade eder. Bizim sanatımızdır. İslâm harfleridir. İslâm harfleri bizi ifade eder.

“SEVİYORUZ YAZIYI…”

İslâm harflerinde Latin harflerinde olmayan bir şeyler var. O da ruhtur. İslâm yazısının, hat sanatının ruhu vardır. Bunun için hattı gördüğümüz zaman dizlerimizin bağı çözülüyor. Bir yazıyı karşımıza alıp saatlerce bakıyoruz. Yatıyoruz, kalkıyoruz, yine aynı yazının karşısına geçip tekrar tekrar bakıyoruz. Seviyoruz yazıyı, tabiri caizse bağrımıza basıyoruz. Neden? Çünkü hat sanatını sevmek genlerimizde var.”

SAMİ TOKGÖZ EBRÛ KOLEKSİYONU

Sami Tokgöz’ün ‘hatırı sayılır’ ifadesini hak eden ebrû koleksiyonuna da teberrüken değinmek vakıa mutabık olacaktır. Koleksiyonerin, Hatip Mehmet Efendi’den Hezârfen İbrahim Edhem Efendi’ye; Necmeddin Okyay’dan Alparslan Babaoğlu ve Fuat Başar’a ve oradan ustalar eliyle usta olmuş pek çok genç sanatkârların ebru teknelerinden neş’et edenlere kadar 500 kadar ebrusu bulunuyor.

SAMİ TOKGÖZ TESBİH KOLEKSİYONUNA BİR NAZAR

Böyle bir mukaddimeden sonra gelelim Sami Tokgöz’ün tesbih koleksiyonuna… Sami Bey, onlarca tesbih ustasının emeklerini, alın terlerini, yaşanmışlıklarını, hatıralarını ve olanca dua yükünü tanelerinde taşıyan, sayısı yüzlerle ifade edilen seçkin bir tesbih koleksiyonunun emanetçisi.

Koleksiyondaki her bir tesbih ile özel olarak ilgilenen, tabir yerindeyse elinden düşürmeyerek zikirle halini hatırını sorarak gönüllerini aldığı (!) tesbihlerden her birinin ayrı bir hikâyesi var. Sami Tokgöz kendisini ziyarete gelenlere mezkûr hikâyeleri, daha doğrusu vâkıaları anlatıyor. Yakın zaman önce değerli yol arkadaşım Ahmet Akyol ile birlikte İstanbul’daki ofisinde ziyaret ettiğimiz Üstad Sami Tokgöz’le gerçekleştirdiğimiz hasbihalde de biri elinde, ikisi masasının üzerinde olmak üzere toplam üç Osmanlı kehribar tesbihi temâşâ ettik.

KOLEKSİYON, SAMİ TOKGÖZ TESBİH KOLEKSİYONU KİTABIYLA TAÇLANMIŞ.

Sami Tokgöz, koleksiyonunu oldukça özel bir eserle; Sami Tokgöz Tesbih Koleksiyonu serlevhalı kitabıyla taçlandırmış. Sami Tokgöz Tesbih Koleksiyonu’nda yüzlerce Osmanlı kehribar tesbihin, onlarca nadir Osmanlı kehribar kolyenin ve pek çok amberorid objenin görseli yer alıyor.

“ALLAH GÜZELDİR, GÜZELİ SEVER.”

Sanatkâr ustalarımızın sanat haline getirerek ürettikleri birbirinden değerli tesbihler estetiğin sanat ve ibadetle buluşması olarak değerlendirilmiştir. Hakikatli bir estetik sevdalısı olan Sami Tokgöz, ustalığı, sanatı, zanaatı, sevgiyi, zikri ve dahi sabrı ifade eden tesbihlerini elinden düşürmezken, değerli büyüğümüz hemen her tesbih sevdalısının rüyalarını süsleyen Sami Tokgöz Tesbih Koleksiyonu kitabında tesbihin ifade ettiği mânâlara şu cümlelerle değiniyor.

Şairin dediği gibi:

“Vücudu enbiya tesbihi dür gibi ser ameddir

O tesbihe imame gevheri zât-ı Muhammed’dir”den yola çıkarak tesbih gerçekten Allah Zülcelâl Hazretleri’nin sıfatlarından biridir. “Sübhanallah” demek “seni tesbih ediyorum” demektir. Ama bizim milletimiz zikir adetlerini de belirtmek için kullandığı bu sayı tanelerine de aynı ismi vermiştir. Daha Türklerin İslam’a girmeden önce, mesela Peygamberimizin (sav) döneminde insanlar zikirlerini bir sayı dâhilinde yaparlar ve bunun için çakıl taşlarını veya hurma çekirdeklerini kullanırdı. Bazen de ipliğe düğüm atarak ibadetlerini yerine getirirlerdi. Türklerin İslam’la şereflenmelerinden sonra pek çok güzel sanatta olduğu gibi ecdadımız tesbihin de en güzelini yaparak bugünkü haline getirmiştir. Ecdadımızın bu husustaki temel prensibi “Allah Zülcelâl güzeldir, güzel olanı sever” kabulünden hareketle, O’nun güzel ismini anmak için bunu en sanatlı hale getirmişlerdir. Bunun pek çok örneğini saymak da mümkündür. Mabedler mesela... Mabedlerin tezyinatı, o mabedin ihtişamına uygun ayet-i kerimelerin en güzel bir şekilde yazılması gibi olağanüstü bir gayret sarf edilmiştir. Avrupa’daki bir müzede bulunan Osmanlı halı koleksiyonu için neşredilen kitabın ismi “Tanrı’ya Adanan Halılar”dır. Bu bile ecdadın bu konudaki yaklaşımını en güzel şekilde göstermektedir.

Ecdad savaşta ne kadar mahir bir savaşçı ise, barışta da o kadar engin gönüllü ve hassastır. Zira ebru, tesbih, hüsn-i hat, halı, kilim, tesbih vb. sanatlarımız bunun en güzel örnekleridir.

SAMİ TOKGÖZ: EN GÜZEL TESBİHLER KEHRİBARDAN YAPILMAKTADIR.

Bugün dünyanın pek çok ülkesinde tesbihe, tesbih sanatına inanılmaz bir ilgi gösterilmektedir. Ama her zaman olduğu gibi en güzel tesbihler, bütün dünyanın da kabul ettiği gibi bizde yapılıp dünya koleksiyonerlerinin koleksiyonlarındaki yerlerini almaktadır. Tesbih ve kehribar ise ayrılmaz bir ikili gibidir. En güzel tesbihler kehribardan yapılmaktadır. Sultanlara, sadrazamlara, paşalara, ulemaya yapılan tesbihler hep kehribardan yapılmıştır.”

TESBİHTEN YA ANLAYACAKSINIZ, YA DA SATICIYA GÜVENECEKSİNİZ.

Sami Tokgöz’ün kehribar tesbihlere ayrı bir ilgisi var. Tesbih koleksiyonunun önemli bölümü ‘Osmanlı kehribarı’ndan oluşan Üstad Tokgöz, ‘tesbih’in hasından anlayan bir zat. Malum olduğu üzere tesbih koleksiyonu yaparken tesbihten ya anlayacaksınız ya da satıcıya güveneceksiniz. Başka bir yolu yok. Sami Tokgöz tesbih alımında tanelerin yakma yönteminin faydadan hâli olduğunu şöylece izah ediyor. “Bizim sıkma kehribar dediğimiz bakalitin doğal kehribar olan “amber”le hiçbir alakası yoktur. Doğal kehribar, ağaç reçinesidir ve reçinenin milyon yıllar toprak altında kalması neticesinde taşlaşarak oluşmuştur. Bugün, doğal kehribardan çeşitli ürünler yapılmaktadır. Sıkma kehribar (bakalit) menşeili herhangi bir objenin yakılmasıyla ortaya çıkan konunun, çam kokusu ile hiçbir alakası yoktur. Koku, tamamen bakalitteki fenolle ve asitle alakalıdır. Gerçek bir bakalitteki yanma sonucu ortaya çıkan koku burnumuzu yakmaz. Ortaya çıkan koku, bir plastiği yaktığınızda ortaya çıkan kötü koku ve burnu yakma gibi sonuçları ortaya çıkarmaz.”

HATTAT HÜSEYİN ÖKSÜZ, TOKGÖZ KOLEKSİYONLARININ TEŞKİLİNDE MÜHİM BİR ROLE SAHİP.

Sami Tokgöz’ün tesbihe gönlünü kaptırmasında –hüsn-i hatta olduğu gibi- Hattat Hüseyin Öksüz önemli bir role sahip. Tozgöz Tesbin Koleksiyonunuh ve kitabın teşkiline hizmetleri sebkat eden Ali Toy’un, Osman ve Mahmut Özçay’ın,  Yaşar ve Yusuf Bingöl’ün, Turan Öztürk’ün, Mehmet Aktaş’ın, Gaziantepli Hasan Hüseyin Usta’nın, Bünyamin Korucu’nun, Abdülmetin Usta’nın, Ertan Başak’ın, Serhat Tekin’in, ‘Asker Mustafa’nın, Bahri Bülbül’ün, Cüneyt Belviranlı’nın, Celalettin Kaymakzade’nin, Uğur İbrahim Atay’ın, Mehmet Can Güreken’in, Ümit Taylan’ın ve bahusus Saffet Ekinci’nin isimlerini burada zikretmemiz vâkıa mutabık olacaktır.

Memleketimizin muhtelif vilayetlerinde tesbih ustaları Ahilik ve fütüvvet ahlâkı mucibince sanat dünyamıza birbirinden âlâ sanat keyfiyetini hâiz tesbihler kazandırıyor. Beşiktaşlı Sağır Rıfat, Benli Ali Bey, Kasımpaşalı Horoz Salih, Tosunum Halil Usta, Tophaneli İsmet Usta, Kehribarcıbaşı Ali Bey, Mevlanakapılı Mahmut Usta, Balatlı Nuri Usta, Topkapılı Sadık Usta, Kalemdar Hayri Usta, Akgerdan Mehmet Efendi ve mahdumu Galip Usta’ya (Galip Başsaka) rahmet niyaz ederken, Sami Tokgöz’ün iki cilt halinde sanatseverlerin irfanına arz ettiği kitabında eserlerine yer verdiği günümüz tesbih ustaları, Bünyamin Korucu’ya, Mustafa Korucu’ya, Mustafa Ünver’e, Aptulmetin Karakuş’a Hasan Hüseyin Ciftci’ye, Fahri Bülbül’e, Cem Bülbül’e, Serhat Tekin’e ve Yasin Yaman’a hayır, bereket ve sanat dolu nice hizmet yılları temenni ediyoruz.

FA’LEM ENNEHÛ LÂ İLÂHE İLLALLÂH!

Şüphesiz her bir tesbih, ustasından izler taşır. Her bir tesbihin imamesi, durağı, tepeliği, pulu, kamçısı birbirinden farklıdır. Bazı imamelerde kişinin mesleğinin ipuçları gizlidir. Âyân olan ise tesbihin manasında toplanan hafîden cehriye ezkâr-ı ilahidir: Fa’lem ennehû lâ ilâhe illallâh!

 

İbrahim Ethem Gören 04.10.2022 Yazı No: 316

 

 

 

 

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.