Nur Dikilitaş, sim sırma, namı diğer dival işi/Maraş işi adı verilen güzide sanatımızı günümüzde icra eden önemli ustalardan biri. Çalışmalarını Konya’da sürdürmekte olan Nur Dikilitaş ile sim sırma sanatı ve eserleri üzerine hasbihal ettik.
Nur hanım sizi tanıyabilir miyiz?
1966 yılında Konya'da doğdum. İlk ve orta öğrenimin ardından Meram Kız Meslek Lisesi El Sanatları bölümünden mezun oldum. 2 çocuk annesiyim. Kültür ve Turizm Bakanlığı sim sırma usta öğreticisi sanatkârıyım.
Geleneksel sanatlarla irtibatınız nasıl başladı?
Meslek lisesi eğitimim ardından çeşitli el sanatları ile ilgili kurslara devam ettim. Kurslarda aldığım eğitimi Konya Olgunlaşma Enstitüsü’ne giderek tamamladım ve mezun oldum. Dival Nakışı olarak bilinen sim sırma sanat dalının bütün inceliklerini öğrenmek ve alanında uzmanlaşmak için Ankara Olgunlaşma Enstitüsü Sırma Atölyesi'nde profesyonel sırma eğitimi aldım.
Sim sırma sanatı hakkında bilgi verir misiniz Hangi malzemeleri kullanıyorsunuz?
Dival nakış olan Maraş işi (sim sırma) tek yüzlü bir nakıştır. Altın simle ve onu tutturmakta kullanılan mumlu alt ipliği ile desen kalıbı sarılarak, gergefte veya culdede işlenen bir nakıştır. Bu nakışın kendine özgü teknikleri vardır.
Nedir bu teknikler?
Bunlar; sarma, yarmalı sarma, verev sarma, pesent, hasır ve civankaşı teknikleridir. Sim sırma, bu teknikler kullanılarak demir pul, boncuk, kurt, tırtıl gibi süsleme materyalleriyle yapılan tezyinatın ismidir.
SİM SIRMA ORJİNAL BİR TÜRK SANATIDIR
Sim Sırma sanatının geçmişi ve Osmanlı asırlarındaki uygulamaları hakkında bilgi verir misiniz?
Sim sırma, Maraş yöresine özgü orijinal bir Türk sanatıdır. Sim sırmanın geçmişi Selçuklular dönemine uzanır. Sim sırma, Selçuklular zamanında saraçlar tarafından yapılmıştır.
Dulkadiroğlu Beyliği’nden Osmanlı sarayına gelin giden Emine Hatun’un ve Fatih Sultan Mehmet Han’a gelin giden Sitti Hatun’un çeyizleri arasında sim sırma işlerinin olması saray tarafından çok beğenilmişt ve sarayda yapılmaya başlanmıştır.
13’üncü ve 14’üncü yüzyıllarda bu topraklarda ilk örnekleri görülmeye başlayan sırma işi Osmanlı’da saf ipek, deri, kadife, altın ve gümüş sırma tellerle işlenmiştir.
İSTANBUL’UN FETHİ SONRASI SIRMA İŞLEME SANATININ ALTIN ÇAĞIDIR
İstanbul’un fethinden sonrası sırma işleme sanatı için altın bir çağdır. İstanbul’da kurulan ve saraya hizmet veren Kârhane-i Hassa Ehl-i Hiref-i Hassa da iki bin sanatkâr çalışmıştır. Altın işleme yapan simkeşhanlar ve terziler, saray nakkaşları tarafından çizilen desenleri günlük ve törensel anlamda kullanılan her türlü eşya üzerine Osmanlı’nın kendine özgü yorumuyla uygulamışlardır.
OSMANLI’DA SİM SIRMA SANATINDA SARAY ÖN PLANDAYDI
Osmanlı’da işlemin merkezi saraya hizmet veren atölyelerdir. Orada yapılan yenilikler önce çarşıya, sonra da halka yansımıştır. Osmanlı dönemi sırma işlemede motif olarak bitkisel mezemeler başta olmak üzere nesneli bezemelere yer verilmiştir.
PUŞİDELER, KAFTANLAR, SECCADELER…
Osmanlı’da sırma sim sırma hangi alanlarda/nerelerde kullanılmış?
Orduda bayraklar ve sancaklar evvelemirde kullanım sahası olmuş. Mushaf örtüleri, özel çantaların üzerleri, paşa ve subay kıyafetleri ile, sarayda puşideler, seccadeler, kaftanlar, yatak örtüleri ve muhtelif bütün örtüler sim sırma sanatının uygulandığı alanlardır.
Günümüzde sim sırma nerelere uygulanıyor?
Kaftanlara, bindallılara, puşidelere, çeyizlik muhtelif örtülere, tablolara ve hatta sim sırma uygulanmaktadır.
Bir sim sırma eserinin, sırma bir ipek iken, iplikten duvara asılıncaya kadar geçen sanat ve estetik sürecini anlatır mısınız?
Tasarım ve çizim yapıldıktan sonra itina ile kalıp oluşturulur. Bu işimizin görünmeyen meşakkatli kısmıdır. Bizim işimizin bütün estetiği kalıbın ve simetrisinin kusursuz olması ve iğnenin yönünün düzgünlüğündedir. İşleme bittikten sonra motiflere uygun süslemeler yapılır.
SİM SIRMADA MALZEMENİN KALİTESİ ÖNEMLİ
Sim sırma sanatında usta işi diyebileceğimiz bir eser hangi özellikleri taşımalıdır?
Tamamıyla geleneksele bağlı kalınarak hazırlanan desen kalıbı, kullanılan kumaşın nev’i, işleyenin iğnesinin hatasız olması ve nakış tekniklerinin uygulanmasındaki ustalık sim sırmanın kalitesini belirler. Yıllara meydan okuyacak eserde malzemelerin kalitesi çok önemlidir.
GELENEKSELİ KORUMALIYIZ
Öğrenci yetiştiriyor musunuz?
Gelenekseli korumalıyız, gelecek nesillere aktarmalıyız. Bu düsturla öğrenci yetiştiriyorum.
Öğrencileriniz kimler?
Daha çok ev hanımları. Bu işe gönül veren ev hanımlarına ve arzu eden herkese sanatımın inceliklerini elimden geldiğince öğretiyorum.
Ecdad yadigârı sanatımızın Halk Eğitim Merkezleri’nde, kurslarda yaygınlaşması için gönüllü olarak öğrenmek isteyen bir grup usta öğreticimize iki buçuk ayda hızlandırılmış geleneksel sırma işi eğitimi verdim.
Pek çok sergi düzenlediniz. Sergilerinize gösterilen ilgili hakkında neler söylemek istersiniz?
Geleneksel sanatlara olan ilgi son dönemlerde artmaya başladı. Her sergi bir öncekinden daha fazla ilgi çekici ve kalabalık olmaya başladı. Bu da sanata olan ilgilinin artmaya başladığının göstergesi, ama yeterli değil.
Eserleriniz hangi koleksiyonlarda bulunuyor, nerelerde sergileniyor?
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde çok sayıda eserim bulunuyor. Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan Türk devletlerinin bayrakları tarafımdan yapılmıştır. Yine, Kayseri OSB yönetim kurulu binasında Türk devlet bayrakları koleksiyonu elimizden çıkan eserlerdendir. Şeyh Edebali türbesindeki sanduka örtüsüne, camiinin minber örtüsüne ve Mescid-i Nebevi’de bulunan sakal-ı şerif bohça örtüsüne hizmetimiz geçmiştir.
SİM SIRMA SANATI YAŞATILMALI
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Sim sırma sanatını, maddi ve manevi bağlamda gücüm yettiğince sürdürmeyi, öğretmeyi, aslına uygun olarak yeni kuşaklara aktarmayı kendime görev bildim. Çünkü ben ve benim gibi profesyonellerinin bu sanatı yaşatması gerekli.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Sim sırmanın geleneksel yöntemlerle, alın teriyle, el ve göz nuruyla yapılması önemli. Günümüzde maalesef makine nakışları, gelenekselmiş gibi piyasaya arz ediliyor. Bu durum bence çok mühim. Biz unutulmaya yüz tutmuş olan bu güzide sanatımızı ecdadımızın yöntemleriyle icra etmenin ve gereği gibi öğretmenin sorumluluğunu omuzlarımızda taşıyoruz. Bu sanatın tüm zorluklarına karşın ortaya çıkan bir eseri seyretmek tüm yorgunluğumuzu alıyor. Herkese tavsiye ederim.
İbrahim Ethem Gören