KIRK HAT 40 HADİS

KIRK HAT 40 HADİS

Kırk Hat 40 Hadis, hüsn-i hat koleksiyoneri Zeynel İnci’nin yayınlamaya muvaffak kılındığı numune bir kitap yahut risâle güzeli.

Eser, Efendimiz Aleyhisselâm’ın 40 hadisinin 40 hat levhası şeklinde yazdırılarak akabinde yazıya mümasil bir keyfiyette tezyin edilmesiyle ortaya çıkmış. Çalışma için ‘bir kültür, sanat, daha doğrusu irfan hizmeti’ tanımlamasını yapmamız vâkıa mutâbık olacaktır.

Hattatların mütemadiyen, dünden bugüne yazdıkları belli başlı metinler vardır. Yazı sanatının ustaları evvelemirde âyet-i kerîmeleri ve hadis-i şerifleri kaleme alır. Hemen her hattat ömrü müddetince en az bir Mushaf yazmaya niyetlenir. Ve yine pek çok hattatımız ‘esmâ-i hüsnâ’yı, hilye-i şerîfeleri, dua risâlelerini ve bittabi hadisleri, bahusus 40 Hadis’i yazmış: böylelikle hat sanatı tarihimizde birbirinden âlâ keyfiyeti hâiz 40 Hadis külliyatı oluşmuştur.

ERBAÛN

40 hadis kitaplarının geneli “Erbaûn” şeklinde isimlendirilirken, -hocamıza rahmet olsun- Prof. Dr. Abdülkadir Karahan, İslam-Türk Edebiyatı’nda Kırk Hadis başlıklı kitabında İslam edebiyatında kendine has bir yeri ve değeri bulunan Arapça “Erbaûn”, Farça “Çihi”, Türkçe “Kırk Hadis” isimleriyle meşhur olan ilk 40 Hadis eserlerinin Hicrî 2’inci asrın sonlarından itibaren görülmeye başladığını ifade etmektedir.

EFENDİMİZİN (SAV) ŞEFAATLERİNE NÂİL OLMA ARZUSU…

İş adamı Zeynel İnci, 40 Hadis risâlelerinin yazılmasının arka palanında, Sevgili Peygamberimizin (sav) “Her kim ümmetime, dinine ait Kırk Hadis muhafaza ederse (ezberleyip başkasına öğretirse), Allah onu kıyamet günün âlimler ve fakihler ile birlikte diriltir” meâlindeki hadis-i şerifinin yer aldığını belirttikten sonra 40 hadis mecmualarının telif sebeplerine dair şu cümleleri kuruyor: “Hz. Muhammed’in (sav) şefaatini kazanma arzusu, hayır dua almak, rahmetle anılmak, sıkıntıları unutma ümidi, Selef-i Sâlihîn’e uymak, dostların ve öğrencilerin ricalarını yerine getirmek, âlimler grubunda bulunmak ve yaşadığı çağın eleştirilmesine fırsat bulmak.”

Bizim kütüphanemizde de 40 Hadis eserleri bulunuyor. Zeynel İnci koleksiyonundan neş’et eden Kırk Hat 40 Hadis kitabı vesilesiyle 20 yıl kadar önce Hattat Hüseyin Kutlu hocamızın Gül sergisi vesilesiyle, -hizmet döneminde- Hekimoğlu Ali Paşa Camii’nde kendisini ziyaret ettiğimizde takdim ettiği Destegül 40 Hadis risâlesini de yeri gelmişken zikretmek istedik.

İş adamı Zeynel İnci, ebru koleksiyoncusu ağabeyi İsmail Nurani İnci’nin teşvikleriyle  hüsn-i hat sanatı eserlerini toplamaya başlamış. Bir müddet sonra koleksiyon hacmine ulaşan eserlerinin bir kısmını evinde, bir bölümünü işyerlerinde, önemli bir kısmını da depolarında muhafaza ederken, haftada bir ofisindeki yazıları değiştirerek hem çalışanlarına, hem de müşterilerine hat ve tezhip sanatımızın nadide eserlerini temâşâ imkânı sunuyor.

YAZILAR, HATTAT ALİ HÜSREVOĞLU HOCA’NIN KALEMİNDEN NEŞ’ET ETMİŞ.

Koleksiyoner Zeynel İnci 40 hadis-i şerifi günümüzün usta sanatkârlarından Hattat Ali Hüsrevoğlu’na yazdırmış. Ali hocanın ta'lik, sülüs, celî sülüs, sülüs-celî sülüs, nesih, nesih- sülüs,  dîvânî ve celî dîvânî yazı nevilerinde kaleme aldığı hadis-i şerifleri günümüzün usta tezhip sanatkârlarından Eda Şahan bezemiş.

Koleksiyoner İnci, Türkçe-İngilizce yayınlanan risâledeki hadis-i şerif metinlerini ezberledikten sonra mânâlarını da hıfzetmiş.  Kırk Hat 40 Hadis külliyatının kıyamete kadar yaşayan bir eser olmasını “Yâ Hafîz” esmasıyla niyaz etmekte olan yazı sevdalısı Zeynel İnci, koleksiyonun ve kitabın daha fazla kişiye ulaşması amacıyla “40 Hat 40 Hadis” ismiyle bir de Instagram hesabı açmış.

Zeynel İnci nezdinde çalışmaya emeği geçenleri tebrik ederken bu vesileyle muhaddis olduğunu öğrendiğimiz Hattat Ali Hüsrevoğlu’na hayırlı, feyizli, içinden yazılar geçen nice bereketli bir ömür niyaz ediyoruz.

Hattat Ali Hüsrevoğlu’nun besmele, hamdele ve salvele ile yazmaya muvaffak kılındığı esere müteveccih kaleme aldığı önsözle hasbihalimizi taçlandırmak istedik.

“RAHMÂN RAHÎM ALLAH ADIYLA,

Âlemlere rahmet, bütün insanlığa rehber, yüksek ahlâkı ve emsalsiz şahsiyeti bütün zamanlar boyunca ve her yerde en muazzam örnek olan canlar cânı efendimizi gönderen Allah’a sonsuz hamd ü senâ ederiz: “Allah mü’minlere kendilerinden bir peygamberi göndermekle muazzam bir ikramda bulunmuştur. O peygamber onlara Allah’ın âyetlerini ardı ardına okumaya devam eder, onları kötü ahlâk ve bozuk davranışlardan arındırır, onlara Kitâb’ı ve Hikmet’i öğretir. Halbuki daha önce onlar koyu bir cehâlet, umutsuz bir dalâlet içinde idiler” (Âl-i Imrân/164).

Âlemlerin Rabbı, yani terbiye edicisi Allah kulları için uyguladığı eğitim programını, Kitâb’ını peygamberlerine, Peygamberlerini de cinlere ve insanlara gönderme yöntemi üzerine kurmuştur. Dikkat edilirse yukarıdaki âyet-i celîlede Allah, peygamberini insanlığa gönderirken o kitâbı öğretme görevini de Peygamber’e yüklemektedir.

O kitâbın doğru öğretim programının adı “Hikmet”dir. Bu da ehl-i sünnet ve’l-cemâat itikadına sâhib ulemanın ittifakıyla “peygamber efendimizin sünneti”dir. Bu bilgi olmmadan hiçbir kimsenin “şu âyetin manâsı/bağlamı şudur” deme yetkisi yoktur. Allah toplum içerisinde anlama zeminini hazırlar, âyeti gönderir, peygamber bu âyetin önce doğru okunuşunu, sonra nasıl anlaşılacağını, sonra bu âyetle nasıl amel edileceğini öğretirdi. Bu öğretimin ilk muhâtabları olan nurdan insanlar, yani Efendimizin çevresindeki insanlar O’ndan duyduklarını önce duydukları şekilde hıfzettiler, sonra yazıya geçirdiler ve dünya durdukça nesilden nesle aktarılacak olan o nurdan sözlerin korunmasını sağladılar.

Peygamberimizde olup da diğer enbiyâda bulunmayan üçyüz kadar özelliği topladığı kitabında İmam Süyûtî şöyle diyor: “Hiçbir ümmet, peygamberlerinden duydukları sözleri kaydedip sonraki nesillere aktarmayı düşünmemişlerdir. Bu özelliği Allah sadece bu ümmete nasîb etmiştir. Allah’ın bu ümmete bir ikrâmı olarak Peygamberimizin hadisleriyle meşgul olanların yüzlerinde farkedilen bir nur dâima mevcuddur.”

Kitab Kur’an, hikmet de peygamberimizin sözleri ve davranış modelleri olduğuna göre Allah Kur’an’ı koruma görevini nasıl üzerine aldıysa, peygamberinin sözlerini koruma görevini de üzerine almıştır. Gözardı etmeyelim ki, “Kur’ân’ı indirenler biziz, onu koruyacak olanlar da biziz” (Hıcr/9) . Kur’an’la Rasûl-i Ekrem’i özdeşleştiren şu iki âyeti nasıl algılayalım?: “Allah size muhakkak ki bir zikir indirmişdir. Yani Allah’ın açıklayıcı âyetlerini size ardı ardına okuyan bir peygamber indirmiştir. Bunu da îmân edip sâlih amel işleyenleri karanlıklardan ışığa çıkarmak için yapmışdır. Kim Allah’a güvenir de sâlih ameller işlerse ebedî kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar, rızıklarını da en güzelinden verir” (Talâk/10-11). Bu sebeple Hazret-i Ali radıyallahu anh “Kur’an ve İnsan birbirinin ikizidir” buyurmuştur. Yani birbirinden ayrılmaları söz konusu değildir.

Böyle olunca yüce Rabbımız namazda okunan vahyini nasıl korudu ve koruyacaksa, namazda okunmayan ve fakat Kur’ân’ın öğretmeni tarafından yapılan açıklamalarını da aynı şekilde korumuş ve koruyacaktır.

Bu bağlamda kullarından nicelerini bu vahyi yazmaya, nicelerini de sünneti yazmaya yönlendirmiştir. Biz kırâat imamlarımızı nasıl tutuyorsak, hadis imamlarımızı da aynı derecede tutuyoruz. Hepsine minnetdârız. Haklarını ödeyemeyiz.

Peygamber Efendimizin bütün zamanlar boyunca tartışmasız en büyük mucizesi Muazzam Kur’an’dır. Ondan hemen sonra gelen mucizesi ise “Muhteşem cevâmi’ul-kelim”dir. Yani bir kitaplık bilgiyi birkaç kelimede özetleyip söylemesidir ki bu da Efendimizin bizzat ifâdesiyle “vahiy”dir.

Şu anda elinizde vahyin bu türünden bir koleksiyon farklı yazı türleriyle, fakat anlamlarını hissettirecek şekilde yazılmış bulunmaktadır. Bu, hiç şüphesiz ki Allah’ın lutf u keremidir. Hattatların, sahâbeden pîri olan Hazret-i Ali “Güzel yazı hakikatın daha net anlaşılmasını sağlar” buyurmuştur. Bu eserde seçilen hadîs-i şeriflerin anlamları ve verdiği mesajlar dikkate alınarak bir çalışma yapılmış ve ümmetin kitaplığına kazandırılmıştır. Eğer Cenâb-ı Hak kabul eder, canlar cânı Efendimiz de beğenirse ne mutlu bize.

Bu mutluluğun sebebi ve en büyük hissedârı hiç şüphesiz ki bu hadîs-i şeriflerin yazılmasını taleb eden Zeynel İnci beyefendidir. Allah bu eseri onun dâimî bir sadaka-i câriyesi kılsın ve nesiller boyu istifade edildikçe onun sâlih amel defterini kapatmasın. (Âmin.)

Efendimiz, “Sadece iki rek’at namaz dünya ve dünyadaki her şeyden daha değerli olduğu anlaşılmadıkça kıyâmet kopmayacaktır” buyuruyor. Taşıdığı bilgi ve mesaj bakımından bu hadîs-i şerif benim için kesinlikle dünyâ ve dünyadaki her şeyden daha değerlidir. Çünkü bizim için bir değer ölçütü koyuyor ve doğru yönlendiriyor. Bizim ârif şâirimiz Nef’î, yine değerli olan Şeyh Sa’dî hakkında “Onun söylediklerinin tümünü Hazret-i Mevlânâ’nın bir beytine fedâ ederim”. Söz sultânı Hazret-i Mevlânâ “Ben Allah tarafından seçilip gönderilen Hazret-i Muhammed’in yolunun tozu toprağıyım” diyor. Buna göre Peygamber Efendimizin bir tek hadîs-i şerîfinin değerini ölçmeye acaba kimin gücü yeter?

Hem ahlâkı, hem şahsiyeti, hem insanlığa getirdiği değerlerin tümüyle ilgili âşıklar sultânı Umer ibnu’l-Fârıd’ın beytinin meâliyle önsözümüzü taçlandıralım: “O’nu güzelliklerini vasfetmek için söz söyleyen/yazanların bütün hüner ve maharetlerine rağmen zaman tükenir, fakat O’nun henüz anlatılamamış birçok güzelliği durup durur.” Kâinatlar dolusu salât O’na, selâm O’na. Ali Hüsrevoğlu-Muhaddis”

 

 

İbrahim Ethem Gören 06.12-2022 Yazı No: 328

 

 

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.