HATTAT ALİ HAYDAR ÇETİNTÜRK İLE YAZIYA VE MÂNÂSINA MUFASSAL BİR NAZAR!

Değerli ilim adamı, hattat Ali Haydar Çetintürk hoca ile öznesinde hüsn-i hat sanatı serencamı ve yazının mânâsı bulunan bir e-mülakat gerçekleştirdik.

İbrahim Ethem Gören: Hüsn-i hat ile temasınız nasıl başladı?

Hattat Ali Haydar Çetintürk: Medrese tahsiline başladığım seksenli yıllarda hüsn-i hatt’a merakım başladı. Ancak o yıllarda hatt’a yönlendiren birisi olmadığı için güzel yazıları taklit ederek kendi kendime bi rşeyler yapmaya çalıştım.

Hüsn-i hat, kamış kalem, aharlı kâğıt, is mürekkebi nezdinizde hangi karşılıkları buluyor?

Hüsn-i hatt benim hayatımın olmasa olmazıdır. Bine yakın kalem yaptım. Kalem, yazarken çıkardığı sesle beni rahatlatan, en zor zamanlarımda elime aldığım anda bana dertlerimi unutturan en sadık arkadaşımdır. İnsanın arkadaşına karşı vefakâr olması lazımdır. Binaenaleyh şu ana kadar meşk ettiğim hiçbir karalamayı atmadım. Bilakis numaralayıp, arşiv haline getirdim. Âharlı kağıt ise, lisân-ı haliyle bana hep nasihat edip der ki, “ben sıradan bir kâğıt iken şap ile, nişasta ile, yumurta akı ile ıslatıldım, kurutuldum, âharlandım, mühre ile dövüldüm, tebeşirle tozlandım, ancak o zaman üzerine Allah’ın (cc) âyetlerinin yazılabileceği kemal hale ulaşabildim. Unutma, başına gelebilecek dertler, sıkıntılar ve üzüntüler seni zevâl’e değil, kemâl’e götürecektir. Rahmete giden yolun, zahmeti de boldur. Zahmetteki (ze) nin noktasına takılma. O noktayı silebilirsen zahmetin rahmete döndüğüne şahit olacaksın. Mürekkep ise (is’ten mamul olduğu için eline ve elbisene bulaştığı zaman seni kirletir. Ancak sadık arkadaşın olan kalem ile aharlı kâğıda serildiğinde, o simsiyah bakışları arasında sana aşkı fısıldar ve sen o siyah çizgilere baktığında aralarından parlayan ayetlerin tertemiz olan nurlu mânâlarına şahit olursun.          

Allahuekber! Hocalarınızla yolunuzun kesişmesini de konuşalım…

2013 yılında, muhterem Necmi Atik hocam ile medrese ilimlerini müzakere ederken hatla olan merakımı dile getirdim. O gün ders almaya karar verdim ve hâlen yazmaya devam ediyorum.

Bidayetinden nihayetine kadar meşk sürecinizi özetlemenizi istirham ediyorum…

Dediğim gibi 2013 yılında Necmi Atik hocam ile tanışana kadar güzel yazdığını zanneden birisiydim. “Zanneden” diyorum zira hüsn-i hat talimine başladığımda aslında yazamadığımı fark ettim.

HATTAT ALİ HAYDAR ÇETİNTÜRK: EN BASİT İŞ SEPET ÖRMEKTİR, O BİLE USTASIZ OLMUYOR!

Yani en basit iş sepet örmektir o bile ustasız olmuyor.

İcazet süreciniz nasıl gelişti?

Ben nesih, sülüs, divani ve rika hattını beraber meşk ettim. Binlerce nüsha karaladım ve 3. Yılın sonunda icazetnamemi yazarak üstadımın imzasına sundum.

Sülüs ve nesihten sonra hangi mülahazalarla dîvânî ve ta’lik yazı nevilerine yöneldiniz?

Bu dört hattın icazetinden sonra yine Necmi hocamın delaleti ile Ali Hüsrevoğlu hocamla tanıştık. Rabbim kendisine hayırlı, sağlıklı ve imanlı uzun ömürler versin.

Âmin…

Kendisinden sülüs ve nesihte, ayrıca kalem ve kâğıt yapımında çok şeyler öğrendik ve ta’lik meşk etmeye başladık. Nesih ve sülüs olarak ikinci icazetimi de Ali Hüsrevoğlu hocamdan aldım. Ayrıca mânevî zenginlik olsun diye üstadımız Savaş Çevik hocamızdan da celî dîvânî ve ta’lik meşk ediyoruz.

Bârekallah.

İcazetli bir hattat, kabiliyetli ise bütün hatları yazabilir. Her hattın farklı bir güzelliği vardır. Sülüs, nesih, divani ve talik başta olmak üzere bütün hatları yazmaya çalışıyorum.

Şimdiki zamanda neler yazıyorsunuz?

Şu anda depremzedeler için yapılan bir kampanya sebebiyle sülüs, nesih ve celî dîvânî ağırlıklı yazılar yazıyorum.

Hattat ne için yazar/yazmalı?

Her işte Allah Teâlâ’nın rızası ön planda olması gerekir. Binaenaleyh bir hattat da bu rızayı gözetmek zorundadır.

Sizde durum nasıl?

Ben şahsen bu Allah teala’nın rızasını kazanabilmek adına bir Mushaf yazmaya niyetlendim. Yazdığım muhtelif eserlerin yanı sıra bu yazacağım Mushaf-ı Şerif’in dizaynı ile meşgul oluyorum.

Cenab-ı Hakk tamamına erdirsin. Âmin. Yazılarınızın bulunduğu yerler?

Yazılarımızın, birçok resmi ve gayri resmi zevatın evinin duvarlarını süslediğini biliyorum. Tavandan ve tabandan misal verecek olursak…

Lütfen…

Antalya valisi tabana misal, Cumhurbaşkanımız ise tavana misal olabilir. Zira üzerine dîvânî hattı ile ayet ve hadis yazdığım bir yay kendisine hediye edildi.

HATTAT ÇETİNTÜRK: YAZIDA RUH ARIYORUM

Yazıda Ne/neler arıyorsunuz?

Yazıda ruh arıyorum. Ruhu olmayan yazı, ruhsuz beden gibidir. Ruhsuz bedene de ceset denir.

Aradıklarınızı buldunuz mu?

Aradıklarımı bulmak için bazen sabahlara kadar tasarım yapıyorum. Üç mescitten bahseden yazdığım hattın resim kalıbına bürünmesi de bu kabildendir.

KONUŞAN ESERLER SERGİSİ

Konuşan eserler adı altında bir sergi düşünüyorum. İstiyorum ki okumayı bilmeyen biri bile o esere baktığında eserin vermek istediği mesajı anlayabilsin.

Yazı icazeti hattatın omuzlarına hangi sorumlulukları yüklüyor?

Nimet, şükretmeyi gerektirir. Şükür ise verilen nimetin cinsinden olmalıdır. İcazetin, bir hattatın omuzlarına yüklediği en büyük sorumluluk, aldığı ilmi yazarak ve yazdırarak istikbâle intikâl etmesine sebep olmaktır.

Hocalarınız Necmi Atik’in ve Ali Hüsrevoğlu’nun yazılarına baktığınızda mücerret sanatın dışında başka neler karşınıza çıkıyor!

Necmi Atik ve Ali Hüsrevoğlu hocalarımın en büyük özellikleri paylaşmayı sevmeleridir. Bilgilerini saklamadıkları gibi, eserlerinin paylaşılmasını da asla kıskanmazlar. Dolayısıyla hocalarımın yazılarına baktığımda, o yazıları takliden yazmak için müsaade istediğimde buna izin verilebileceğini görüyorum.

Yazı sanatında hoca talebe münasebetine dair okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Saygı, saygı, saygı. Boynuz kulağı geçer. Bir talebenin hocasını geçmek istemesi saygısızlık değil, bilakis aldığı o ilme karşı bir saygıdır. Ancak dikkatli olması lazımdır. Zira hatalı sollamak ölüme sebep olduğu gibi, hatalı geçişler de bereketsizliğe sebep olur.

Âlâ… Kalem Sûresi’nin ilk âyet-i kerîmesini –biiznillah- medrese âlimi mücâz bir hattat olarak nasıl tefsir ediyorsunuz?

Hokkaya benzeyen nun harfi ile başlayıp, kaleme yemin ile devam eden âyet-i kerîmenin akabinde Efendimiz (sav)in yüce ahlâkına vurgu yapılması, müfessirlerin beyanına göre güzel ahlâkın yemine şâyân bir şey olduğuna işaret eder ve bu işaretin hokkaya benzeyen nun ve kalem ile yapılması, ahlâka bürünmüş bir ilmin değerini ifade eder. Zira Allah Teâlâ’nın bizim ibadetlerimize ihtiyacı yoktur. Şeytandan daha fazla ibadet edemesek de, yapmakla mükellef olduğumuz ibadetleri ahlâk, saygı ve ihlâs umdeleriyle yaptığımızda, o ibadetin bir kıymet-i harbiyesi olabilir. Bilenle bilmeyen bir değildir. Ahlâk umdesinin içerisindeki ilim, sahibini denâetten uluvviyyete yükselterek, şeytaniyyetten rahmaniyyete duhâl ettirir. Ahlâk umdesinden soyulmuş bir ilim ise sahibini uluvviyyetden esfel-i sâfilîne sevk edip, rahmetten zahmete hurûç ettirerek, ona iblis sıfatını layık görür. Binaenaleyh, Kalem sûresinin ilk âyet-i kerîmesi bizlere hedef göstermektedir. O hedef ise Rasulullah’ın (sav) ahlâkıdır.

Sözün bu yerinde Hz. Ali’nin (kv), “Hat sanatı hocanın öğretişinde gizlidir. Kıvamı çok çalışmakta, devamı İslâm dini üzere olmakla mümkündür” şeklindeki yazı mesleği düsturu için büyükçe bir paragraf açalım dilerseniz…

Evet, büyük bir paragraf açalım ama o paragrafı kapatamayabiliriz. Ezcümle bir hat talebesi, hocasının meşkini nefessiz izlemelidir. İzlediklerinin bir kıvama ulaşması için çok çalışmalıdır ve çalışırken dininden taviz vermemelidir. Mesela nefse zor gelse de âyet-i kerîmeleri yazarken muhakkak abdestli olmalıdır. Bundan asla taviz vermemelidir. Şeyh Hamdullahlar, Kayışzade Hafız Osmanlar, Şevki Efendiler ve Sami Efendiler bu mesleği bir düstûr üzere inşâ etmişlerdir. Bugün bize düşen vazife, o düstûr üzere yalpalamadan yürüyebilmektir.

Malum olduğu üzere ilmin ve sanatın zekâtı yüzde yüz... Bu bağlamda hocalarınızdan kesbettiğiniz yazı sanatının zekâtını nasıl ödüyorsunuz?

Her nimetin şükrü kendi cinsinden olur. Biz de bu nimetin şükrünü isteyenlere öğretmekle ödemeye çalışıyoruz.

Günümüzde hâfızlara ve medrese talebelerine hangi mülahazalarla hüsn-i hat öğretilmeli?

Herkes her şey olamaz. Her talebeye hüsn-i hat dersi verilir ancak herkes hüsn-i hatta kemâle ulaşamaz. Dolayısıyla hüsn-i hatta kâbiliyeti ve sabrı olanları tesbit edip, onlarla özel ilgilenmek icab eder.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Allah Teâlâ’nın Alak sûresinin ilk inen beş âyetinin dördüncü âyetinde “Kalem ile öğreten odur’” buyurulup. Nun sûresinde de kaleme yemin etmesi, bu ilmin ne kadar değerli bir şey olduğunu bizlere fehmettirir.  O halde aklı olan, Allah’ın (cc) değer verdiği şeylere değer veren kimsedir. Bu değeri lütfen kaybetmeyelim.

Alakanız için teşekkür ediyorum.

Bilmukabele, vesselâm.       

 

İbrahim Ethem Gören/03.04.2023 Yazı No: 344

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.