HASAN HÜSEYİN KARABAĞ: KARAGÖZ BENİ SEÇTİ!

HASAN HÜSEYİN KARABAĞ: KARAGÖZ BENİ SEÇTİ!

Gölge oyunu günümüzün unutulmakta olan sanat, zanaat ve mesleklerinden biri. Ana karakterleri Karagöz ve Hacivat olan gölge oyunu, medeniyetin kadife görünüşlü demir süngerlerinden en fazla nasibini alan medeniyet unsurlarımızdan; seyirlik sanatlarımızdan biridir. Gölge oyunu, eğlenceye, hikmet ve tefekkür ufuklarını katan cemiyetimizin unsurlarından biriydi. Günümüzde son temsilcilerinin ellerinde muhataplarına irfandan söz eden gölge oyunu ve seyirlik sanatlar üzerine Hasan Hüseyin Karabağ ile hasbihâl ettik.

Hasan Hüseyin Bey sizi tanıyabilir miyiz?

Kendimden söz etmek bana iyice zor gelmeye başladı. Belki daha genç bir Hasan Hüseyin bunu rahatça yapabilirdi ama yıllar ilerledikçe insan kendisinden söz etmekten kaçınır hale geliyor. Yine de beni tanımanız adına var olan bir tanıtımı sizinle paylaşayım.

Hasan Hüseyin Karabağ, 1967 Üsküdar İstanbul doğumludur. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunudur. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Radyo TV Yüksek Lisansı yapmıştır. Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Film ve Drama İleri Oyunculuk–Yönetmenlik Bölümü’nde “Bir Anlatı Örneği Olarak Hamlet” konulu teziyle yüksek lisansını yapmıştır.

1993 yılında sınavla girdiği İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda oyuncu ve yönetmen olarak 2005’e kadar çalışmıştır. 1997’den bu yana Karagöz tasviri yapmakta ve oynamaktadır. Farklı ustalarla çalışıp kendi tarzını oluşturmuştur. Kısa sürede ün kazanan Karabağ, yurt içinde çeşitli festivallere katılmıştır. Yurt dışında İsrail, Almanya, Hollanda, Fas, İtalya, Kosova, Fransa, Mısır, Kıbrıs, Bulgaristan ve Azerbaycan gibi ülkelerde festivallere katılmış; Karagöz konusu ile Sahne ve Oyunculuk üzerine atölye çalışmaları yönetmiştir.

Oluşum Drama Enstitüsü’nde Drama Eğitimi alan Karabağ, Drama Lideri olarak çalışmakta ve drama oyunculuk eğitiminde bir metot olarak kullanmaktadır.

Hasan Hüseyin Karabağ 1999 Marmara Depremi’nde Yalova ve Gölcük’te deprem bölgesinde arama kurtarma çalışmalarında bulunup Sakarya’da çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde görev almıştır. Bu çalışmalarını halen İstanbul’da sürdürmektedir.

2000 yılında Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nu kurmuştur. Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu oluşum sürecinde eğitmen, yazar, yönetmen ve oyuncu olarak tiyatronun her alanında katkı sağlamıştır.

2011 yılından bu yana doğa ve dağ etkinliklerine fiilen katılmaya başlamıştır. Türkiye Dağcılık Federasyonu Eğitimleri’ni 2012–2014 sürecinde tamamlamış, antrenör eğitim süreci aşamasındadır. Rize Verçenik Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü’nün lisanslı sporcusudur. 1. seviye itfaiye eğitmen eğiticisidir. AFAD adına güvenli yaşam eğitimleri vermeye devam etmektedir.

Karagöz ve Hacivat’la; orta oyunuyla ne kadar zamandır hemhâl oluyorsunuz?

Karagöz benim hayatıma İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda oyuncu iken girdi. 1997 yılı idi. Her sene oynadığımız çocuk oyunlarımız vardır. Hep güzellikle andığım, dostluğunu hatırlayınca minnet duyduğum Aslan Kacar Ağabeyimin “Krala Oyun” adlı çocuk oyununda oynarken beni başka bir oyun için çağırdılar. Burada Ustam Taceddin Diker’le tanıştım ve çeşitli sınav aşamalarından geçerek Ustamın tamam demesi ile Karagöz’e başladım.

Ortaoyunu ise Gösteri Sanatları Merkezi’nde ve öncesinde devam ettirdiğimiz bir geleneksel tiyatro dalı idi.

 

KARAGÖZ BENİ SEÇTİ!

Gölge Oyununu meslek olarak ifa ediyorsunuz. Buna nasıl karar verdiniz? Bu kararda neler etkili oldu?

Bu benim kararım değildi ama Karagöz hayattaki en büyük kazançlarımdan biridir. Ben Karagöz’ü seçmedim, Karagöz beni seçti! Batılı anlamda bir tiyatro eğitimi aldığım için Karagöz bana göre çağını tamamlamış bir sanattı. Çocukken annemin babası Seyit Dede’min bana Hayali Küçük Ali taklidi ile Karagöz seslendirmesi dışında Karagöz’le bir ilişkim yoktu. Düşündüğüm, aklımda olan bir şey değildi Karagöz. Tiyatro yaklaşımım ise daha çok Absürt Tiyatro -ben Uyumsuz Tiyatro demeyi tercih ediyorum- üzerine idi. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda oyuncu iken TAL ve daha önceki çalışmalarından tanıdığımız Çetin İpekkaya’nın yönettiği, Sevgili Fikret Terzi’nin oyunu “Ah Karagöz Vah Karagöz” oyununda buldum kendimi.

Oyunda ne buldunuz?

Oyunu ilk oynadığımda çocukların Karagöz’e olan tutkusu, ilgisi ve heyecanları beni Karagöz’ün içine çekti. Karagöz bir hayal yolculuğu olarak hayatımda önemli bir yer etti.

Gelenekten gelen sanatlara ilgili iseniz, birini yapıyorsanız doğal olarak mutlaka bir diğerine de el atıyorsunuz. Karagöz ile Ortaoyunu teknik olarak birbirlerinden çok farklı olsalar da aslında çıkış noktası olarak, tipler açısından, oyun konuları açısından aynıdırlar. Karagöz perde oyunu iken Ortaoyunu oyuncular aracılığı ile tiplerin ortaya, meydana inmiş halidir.

Ustalarınız kimdir?

Taceddin Diker ve İhsan Dizdar beni asıl yetiştiren kişilerdir. Oyunlarımın şekillenmesinde özellikle onların büyük etkisi vardır. Taceddin Diker İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda Karagöz’e ilk başladığımda çalıştığım ustamızdı. Daha sonra arkadaşım Ramil Balakin’le ikimize Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı etkinliğinde 11 Ekim 2004’te törenle Şed kuşattı.

İhsan Dizdar Ustamızla yine İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda “Gülme Komşuna Gelir Başına” adlı Ortaoyunu sırasında birlikte çalıştık. Beni özellikle tiyatro dışında Karagöz oynatmam için teşvik eden bir insandı.

Daha sonra her iki usta ile Çocuk Vakfı’nın açtığı Karagöz Okulu’nda bir araya geldik. Bu süreç kendi tarzımı oluşturduğum sürecin başlangıcıdır.

Bunun dışında gelişimimde etkisi olan insanlar var. Tasvir yapımı için Taceddin Diker ve Orhan Kurt, Karagöz’ün kültür boyutu açısından ise Ünver Oral Ustanın üzerimde emekleri vardır.

 

MESLEK AHLÂKI İLE ALINAN EMANET GÜVENİLİR ELLERE TESLİM EDİLMELİDİR

Az önce Şed kuşanmaktan bahsettiniz. Ustalık, vefa ve teslimiyet kavramlarını havi Şed kuşatma töreninin usul ve erkânına dair zatıâlinizden birkaç kelâm işitmek isterim.

Meslek erbabı olmak isteyen insanlar bir ustanın yanında çırak olarak başlayıp öğrenmeye başlarlar. Giderek zanaatı ve sanatı öğrenirler. Bir süre sonra artık çıraklık aşamasından ileri doğru bir seyir başlar. Usta, yeterli gördüğünde kalfalık ve ustalık mertebelerine doğru yol devam eder. Meslek daha genç birinin eli ile geleceğe taşınacaktır. Bunun içinde Şed kuşatma töreninde belli bir ritüelle tören düzenlenir. “Eline, beline, diline hâkim olmak…” kulağa fısıldanır.

 

KENDİMİZ OLUP İŞİMİZE SEVGİ İLE DÖRT ELLE SARILDIK

Meslek ahlâkı ile alınan emanet güvenilir ellere teslim edilmelidir. Ustalık sadece maharet göstermek değil aynı zamanda bir bilgeliği de üstlenmek demektir. Kendimizden önceki insanları hep saydık, kendilerini saydırdıkları sürece. Ahde vefa gösterdik, çiğnemedik ve sağlıklarında bilseler de bilmeseler de hep onların yararına iş gördük. Karşılığında ne görürsek görelim biz kendimizi bir teslimiyet ile bağladık. Kırgınlıklarımız oldu elbette ama kırmadık, incitmedik. Anlayan anlar, anlamayana da anlatma gayretine girmedik. Kendimiz olup işimize sevgi ile dört elle sarıldık.

Karagöz kendisini sevenlere ihanet etmediği için onu daha yukarılara taşıma gayreti ile çalışmaya devam ettik.

 

SEVGİ EMEK; BİLGİ GÜÇTÜR…

Gölge oyununda, orta oyununda usta-çırak münasebetinin durduğu yer hakkında neler söylemek istersiniz?

Söylenecek çok söz var ama bazıları benimle birlikte sessizlik içinde kalmalı… Sadece şunu söylemek isterim ki Karagöz öğretilmek için değil de sanki bir bilinmezin ardına saklanıp öğretilmemek üzerine kurulu gibi duruyor. Bizler öğrenmek için hayli çaba harcadık, talepkâr olduk ve uzunca bir süre mücadele verdik. Halen de sürecimize devam ediyoruz.

Bugünün insanı ile geçmişin insanının yaklaşımı farklı… Emek harcamadan çok çabuk bir şekilde ‘olmak’ isteniyor. Biz de “olmak” istiyoruz ama bunun için yıllardır çabalıyoruz. Sevgi emektir ama bilgi de güçtür. Bilgi olmadan, bilginin peşinde koşmadan hiçbir iş olmadığı gibi Karagöz de olmuyor.

Her alanda kendini adamış insanlara ihtiyacımız var. Karagöz içinde durum aynı.

 

HER İŞTE OLDUĞU GİBİ KARAGÖZ OYUNUNDA DA SAĞLAM BİR KARAKTER VE ADANMIŞ BİR AZİM GEREKLİDİR

Çırak yetiştiriyor musunuz?

Uzunca bir zaman öğrenci yetiştirme gayreti içinde oldum. Bir eğitim kurumu başta olmak üzere farklı eğitim ortamlarında dersler verdim. Paylaşımcı bir yapım olduğundan bu geleneği kendi bilgilerimi de ekleyerek saklamadan, talep edenlere ve öğrencilerime aktarmaya çalıştım. Sayısı onlarla ifade edilen kişiler üzerinde emeklerim var. Burada isim vermeye gerek yok. Bilen biliyor.

Ancak son yaşadığım birkaç olay üzerine Karagöz eğitimi verme kararımdan vazgeçtim. İdeal bir öğrencinin taşıması gereken özellikler Karagöz öğrenmek isteyen kişilerde yok ya da en azından şimdiye kadar bana gelenlerde yoktu.

Gelen öğrenciler arasında sadece Sakarya’dan Seçkin Bayramoğlu yarım kalan eğitimine rağmen bu işi gerektiği gibi yapabilecek yetenek ve karakterde bir insandır. Her işte olduğu gibi burada da asıl olan öncelikle sağlam bir karakter ve adanmış bir azimdir.

Gölge Oyunu nedir? Ve niçin yapılır? Karagöz ve Hacivat’ın kültürümüzde durduğu yeri tarif eder misiniz?

Gölge oyunu, arkadan gelen ışık ile deriden yapılmış şeffaf tasvirleri beyaz bir perde üzerinde sopalar aracılığı ile oynama işidir. Eğlenmek burada asıl amaçtır. Daha önce sadece Ramazan eğlencesi gibi görülen Karagöz, günümüzde pek çok alanda ve coğrafyada karşımıza çıkmaktadır.

 

KARAGÖZ, EBRU SANATI GİBİ FARKLI RENKLERİN BİR ARADA OLDUĞU KÜLTÜRÜ TEMSİL EDER

Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı etnik yapısını, farklı dil ve dinlere tabi olan insanlarının bir arada yaşadığı bir kültürün göstergesidir Karagöz. Tıpkı Ebru sanatı gibi farklı renklerin bir arada olduğu bir kültürü temsil eder.

Eğlencenin yanı sıra toplumu eğitmek için de kullanılan Karagöz özellikle çocukların pedagojik eğitimleri için çok önem taşıyor.

Gölge oyununu, perdeyi, Hacivat’ı, Karagöz’ü ve yardımcı tasvirleri kısaca tanıtır mısınız? Hacivat ve Karagöz şahsiyetleri hakkında bilgi verir misiniz?

Ne diyebilirim ki… Bu tasvirler tip özellikleri taşıyorlar. Tipler her şartta aynı tepkileri verirler. Tipik davranışlar içindedirler. Hacivat okumuş, çokbilmiş, çıkarını bilen biri iken Karagöz okumamış ama kurnaz ve akıllı bir adamdır.

Karagöz genelde işsizdir ve Hacivat ona iş bulur. Başını derde sokan Karagöz’ü kurtaran, olayı çözen yine Hacivat olur. Ona yol yordam öğretmeye çalışır. Yardımcı tipler ise Osmanlı İmparatorluğu’nun içindeki etnik grupların ve farklı dinlerin temsilcileridir. Mahalle tipleri olarak yaşayan, canlı tiplerdir.

Klasik gölge oyununa siz kendinizden neler kattınız?

Klasik Karagöz oyun yapısını bozmadan günümüzün sorunlarını, günümüz insanının anlayacağı dil ve ritim ile ortaya koymaya çalıştım.

Kaleme aldığınız oyunlar izleyicilerden ne türden tepkiler aldı?

Yazdığım oyunlar o kadar kabul gördü ki bunlar sanki eskiden gelir gibi tanınıp sevildi. Kız Kulesi göstermeliği yaptım. Karagöz Boğaziçi Sefası, Karagöz Elmaşekeri, Karagöz’ün Sözü, Karagöz’ün Misafirleri, Kız Kulesi Efsanesi vb. oyunları hazırladım, oynadım.

 

BİZE DÜŞEN ‘HACIVAT’LIKTAN ZİYADE KARAGÖZ OLMAKTIR

Mizaç olarak kendinizi Karagöz’e benzettiğinizi söylüyorsunuz. Karagöz’le hangi sıfatlarınız örtüşüyor?

Bunun için sadece şunu söylemek isterim. Her devrin adamı olmayı başaranlar yüzünden biz özellikle dışarıda kalmayı tercih ediyoruz. “Âlem Hacivat olmuş” herkes çıkarının peşinde… Bu devirde bize düşen “Hacivat”lıktan ziyade Karagöz olmaktır.

Karagöz içten pazarlıklı değildir. Sözünü sakınmadan ortaya ya da gereken kişiye söyler. Doğru bildiğinin peşinden gittiği için başı dertten kurtulmaz. Yine de biz bundan gocunmadan işimize bakıyoruz.

 

İYİ OLMAK İÇİN UĞRAŞ İÇİNDEYİZ

Karagöz tabir yerindeyse dobra; doğruyu olduğu gibi söyleyen bir irfan abidesi. Doğruluk insanın da, toplumunda, şirketlerin de en önemli sermayesi. Eskiler bu hususta “Müstakim ol, utandırmaz Hazret-i Allah seni” demişler. Bu meyanda sizin düşüncelerinizi öğrenmek isterim.

Zaman bizi haklı çıkarıyor ama yıllar geçip gidiyor. Çok doğru olduğumu düşünmüyorum ama bilinçli olarak bir kötülük düşüncemiz yok. İyi olmak için bir uğraş içindeyiz. Demek ki yeterince iyi değiliz. Uğraşa devam… Kendini bilmek, kendini bulmak temel sorunumuz.

Bildiğim kadarıyla Karagöz ve Hacivat tasvirlerini ve gölge oyunu dekorlarını da kendiniz hazırlıyorsunuz. Bu süreç nasıl başladı ve nasıl devam ediyor?

1997 yılından bu yana tasvirlerimi yapmaya, kendi oyunlarımı yazmaya ve oynamaya devam ediyorum. İstanbul Şehir Tiyatrosu sonrası devam ettiğim Çocuk Vakfı Karagöz Okulu ile bu süreç başladı ve devam ediyor.

Kullandığınız malzemeler nelerdir?

Öncelikle sığır, dana ya da deve derisi kullanıyoruz. Tabaklanan şeffaf deri temel malzememizdir. Deriyi delmek için kullandığımız nevrekân adı verilen özel çelik bıçaklar, makas, biz, çeşitli zımbalar, tezgâh olarak kullandığımız, üzerinde deriyi deldiğimiz ıhlamur kütüğü ve benzeri aletler…

Türkiye’de Gölge Oyunuyla profesyonel manada ilgilenen kaç kişi var?

Bu konuda net bir sayı söyleyemem. Kültür Bakanlığı ya da bu konudaki derneklerin de sağlıklı bir sayı verebileceğini sanmıyorum. Çünkü ben dernek üyesi değilim ve başvurmadığım için bakanlığın kayıtlarında adım yok ama kayıtlı öğrencilerim var. 

Çok iyi olup benim tanımadığım insanlar olabildiği gibi yeni yetişen gençler de olabiliyor. O nedenle tam bir sayı vermem mümkün değil. İlk başladığım yıllarda sayı çok daha azken bugün bizim de etkimiz ve katkımızla sayıda bir artış olduğu gerçeğini görüyoruz.

Oyunlarınıza en çok kim/kimler rağbet ediyor?

Oyunlarıma gelenler… Oyunlarımıza gelen seyirciler konusunda bir sıkıntımız olmuyor çok şükür. Ancak bizim seyirci ile buluşmamızda sıkıntılar yaşanabiliyor. Özellikle mekân sorunu, tanıtım sorunu, finans sorunu, destek sorunu gibi konularda tıkanıyoruz. Bu durum bizim sağlıklı üretimimize de etki ediyor. Bir destekçi ile sıkıntıların aşılıp kısa sürede mesafe alınacağına inanıyorum.

Çocuklar kadar onlarla birlikte gelen büyükler de ilgi gösteriyorlar. Ama şu bir kural olarak yerleşti. Çocuk oyununu büyükler ilgi ile izlerken büyükler için olan oyunları çocuklar izlemiyorlar. Çünkü onların ritim ve dil yaklaşımı daha büyük bir özen istiyor.

Siz izleyicilerinizle nasıl buluşuyorsunuz?

Belediyelerin yaptığı organizasyonlarla ve özel davetlerle buluşuyoruz. Yurt dışında ise katıldığımız festivallerde seyircimizle buluşuyoruz.

Asıl hedefimiz kendimize ait mekânımızda düzenli olarak gösterilerimizi yapmaktır. Bunun için yıllardır uğraşıyoruz.

 

İZMİR KUKLA GÜNLERİ DAHA ÇOK GÜNDEME GELMELİ

Bu arada 11’incisi yapılan Uluslararası İzmir Kukla Günleri’nde 7-9 Mart tarihlerinde oyunlarımız var. Dünyada kukla denilince ilk sırada yer alan bu festival daha çok gündeme gelmeli. İzmir artık Kukla Sanatı ile anılan bir şehir olmuş durumda. İstanbul’da çok fazla etkinlik, çok fazla ürün ortaya konduğu için pek çok şey dikkatten kaçabiliyor.

Gençlere, topluma gölge oyunu; Karagöz ve Hacivat’ı sevdirmek için neler yapılabilir?

Bunun için çok özel bir çabaya gerek yok ki… Çocukların, gençlerin sadece perde ile buluşmaları yeterli oluyor. Oyunlarımda çocukları oyunun içine katan bir yaklaşımım var. Bunun etkisi oyun süresince devam ediyor. Oyunlarımız çocukları kışkırtan, onlarla bir arada oynayan bir yaklaşım içinde olunca bu sevgi ve ilgi kendiliğinden oluşuyor.

 

DERSERİ BİZ ALIYORUZ

Karagöz ve Hacivat hâl ve kâl lisanıyla bugünün insanına nasıl bir ders/mesaj vermek istiyor?

Günümüz insanına ders vermek, mesaj vermek haddimize değil. Hemen herkese olduğu gibi günümüz yöneticilerine de mesajlar iletmeye çalışıyoruz. Memnuniyetin yanında özelikle kültür-sanat alanında pek çok konuda sıkıntı var. Bu sıkıntılar küçük dokunuşlarla rahatlıkla aşılabilir. Bu alanda herkesin üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. Ders verme işine gelince dersleri biz alıyoruz.

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Destek bulduktan sonra yapacağımız işlere kendimizi hazırladık. Her şeyin bir vakti saati olduğu gibi bunun da bir vakti saati var. Sabırla beklemeye devam ediyoruz.

İlginiz için teşekkür ederim.

 

İbrahim Ethem Gören

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.