GUBARİ HAT USTASI ÖMER FARUK TEKİN İLE SANATI ÜZERİNE…

Gubari Hat Ustası Ömer Faruk Tekin ile Sanatı Üzerine...

Ülkemizin önde gelen gubari hat sanatı ustalarından Ömer Faruk Tekin ile sanatı ve çalışmaları üzerine sohbet ettik.

Ömer Faruk Bey sizi tanıyabilir miyiz?

Öncelikle unutulmuş bir tekke sanatı olan gubari hat sanatını bize tanıtma fırsatı verdiğiniz için tüm ekip arkadaşlarınıza ayrı ayrı teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Adım Ömer Faruk Tekin, 24 yaşındayım. Evliyim ve Ankara’da ikamet ediyorum. 4 seneyi aşkın bir süredir de gubari hat sanatı ile iştigal oluyorum. Şu an ise gubari hat sanatı ile birlikte unutulmuş tekke sanatları üzerine araştırma ve tekrardan günümüze taşıma ve kazandırma üzerine çalışmalarımı sürdürüyorum. Belli bir süre İslâmi ilimler üzerine medrese tahsili gördükten sonra, bundan sonraki hayatımı unutulmuş İslâm sanatlarına adadım ve tamamıyla sanata yöneldim.

Geleneksel sanatlarla ilginiz nasıl başladı?

Şu an ülkemizde bulunan ve gubari hat sanatının Piri olan Reis’ül-Gubari Necati Korkmaz hocamızın yapmış olduğu birbirinden mükemmel ve inanılması güç eserleri görüp ilgimi çekmesiyle ve kıymetli dostum, sanatsever Rıdvan Özel hocamızın teşviki ve desteğiyle başladı bütün bu serüven. Sonra kendi kendime bir karar aldım ve dedim ki “Her zerrede, her eşyada gubari hat sanatı ile Allah’ı (c.c) hatırlatacağım… İşte böylece başlamış oldum.

Özelde hat sanatı çalışmalarınıza değinir misiniz?

Şu an unutulmuş tekke sanatları ve gubari hat sanatı ile alakalı çok kapsamlı bir kitap çalışmam var.

Hayırlı olsun, devamını getirirsiniz inşaallah.

Teşekkür ediyorum İbrahim Ethem Bey. Geçmişe baktığımız zaman gubari hat sanatı ile alakalı çok az yazılı kaynağa ulaşıyoruz. Bu anlamda hazırladığım bu eserin yeni, genç haleflerimize ve geleceğe bir ışık tutacağına inanıyorum. Çünkü bizim elimizde hiçbir materyal olmadan kendi çabalarımızla ancak bu noktaya getirebildik ve bunun zorluğunu da ciddi anlamda çektik. İstiyorum ki gubari hat sanatı da bundan sonra bir kalıba girsin. Şimdilik özeldeki çalışmalarım bu yönde ilerliyor.


GUBARİ HAT SANATINDA HOCAM SABIRDIR

Hocanız kimdir? Hangi yazı nevileri üzerinde çalışıyorsunuz?


Gubari hat sanatında en büyük hocamız sabırdır. Ama zahiri noktadaki ilham kaynağım Reis’ül-Gubari Necati Korkmaz hocamızdır. Yazı nevi olarak ise ben genellikle talik yazı modelini kullanıyorum. Çünkü yazmış olduğumuz objeler o kadar küçük ki çıplak bir gözle görülmesi mümkün değil. Talik ise daha resimsel ve ufak objelerde kendisini daha ön plana çıkartıyor.

Gubari hat sanatı deyince ne anlamamız gerekiyor?

Gubar kelimesi Farsça bir kelime olup manası toz demektir. Gubari ise toz gibi manasındadır. Yani normalde bir gözle görünmeyecek şekilde küçük yazılır. Diğer hat sanatlarında olduğu gibi belli bir ölçü ve kural gözetmeksizin yazılan ve resimsellik, görsel estetik ön plana çıkartılarak yazılan bir sanat biçimidir. Yani bu sanatta ne kadar küçük mikro yazarsanız işiniz o kadar kıymet ve anlam kazanıyor.

Gubari hat sanatının çıkış felsefesi, misyonu sizce nedir? Hangi ihtiyaca binaen tesis edilmiştir?

Gubari hat sanatı bir tekke sanatı olduğu için genellikle kaynaklarda Mevlevi dervişlerde çok görülüyor. Bu sanat çok zor ve sabır gerektirdiği için dervişler terbiye ve tezkiye yolunda bu şekilde seyri sülük ederlermiş.


GUBARİ YAZI SANATININ ANA FİKRİ SABIRDIR

Tekkelerden örnek verebilir misiniz?


Tabii ki… Mesela Mevlana Müzesi’nde bir pirinç tanesi üzerine İhlas Suresi’ni yazan dervişlerin eserleri sergileniyor. Yine çok küçük boyutlarda bir Kur’an-ı Kerim sergileniyor. Yani bu sanatın ana fikri insana sabrı öğretmesidir. Farklı kaynaklarda bu sanat farklı isimlerle de adlandırılmıştır.

Nedir bu isimler?

Gubarul hilbe, kalemul hilbe ve kalemul cenah gibi. Kalemul cenah (kanat yazısı) eskiden posta vazifesini gören güvercinlerin kanadına bağlanan mektuplar gubari hattı ile yazıldığı için bu şekilde adlandırılmıştır ve bu amaçla da kullanılmıştır bu yazı sitili.

Hat sanatı tarihinde Gubari hatla tanıtan üstadlar kimler?

En meşhur olanları Abdurrahman Gubari, Seyyid Kasım Gubari ve Mehmet Nuri Sivasi’dir. Zaten bu büyük üstatlardan sonra uzun süre boyunca unutulmuş ve geliştirilememişti. Şu an ise Türkiye’de bu sanatla iştigal eden iki kişi var. Reis’ül-Gubari Necati Korkmaz hocamız ve şahsım Ömer Faruk Tekin.

Gubari hat eserleri nerelerde bulunuyor?

Mevlana Müzesi’nde birkaç adet gubari hat eseri sergileniyor. Seyyid Kasım Gubari’ye ait yazılar ise Sultan Ahmet Camii’nde celi sülüs hattı ile mermer üzerine nakşedilmiş bir şekilde bulunmaktadır. Mehmet Nuri Sivasi’nin ise Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı İstanbul’daki Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi’nde 6 adet eseri sergilenmekte. Tabi özel koleksiyonlarda da gubari hattı ile yazılmış eserlere rastlamaktayız. Reis’ül-Gubari Necati Korkmaz hocamızın da eserleri her sene yapılan Konya’daki Mevlana’nın Şeb-i Aruz törenleri süresince Konya Mevlana Kültür Merkezi’nde sergilenmektedir.


ARI İĞNESİ, TİLKİ BIYIĞI FIRÇA OLARAK KULLANILIYOR

Kullandığınız aletler, malzemeler nelerdir?


Gubari hat sanatının en enteresan bir kısmı da burasıdır. Klasik hat sanatında olduğu gibi bir kamışla, kalemle vesair aletlerle yazılması mümkün değildir. Mesela bizim kalem, fırça olarak kullandığımız aletler, bazen bir diken, bazen bir örümceğin bacak kılı, bazen bir arının iğnesi, bazen de tilkinin bıyığından tek bir kıl ile yapılmış bir fırçadır. Aynı şekilde yazarken kullandığımız mürekkep de çok özel bir karışımdır. Çünkü saç kılından da ince olan bir tüyün mürekkebi tutması bir hayli zordur. Bir de mikroskop ve mercekler bu sanatın vazgeçilmez parçalarıdır. Sanatımızı merak edip ilgi gösteren kıymetli sanatseverlerimiz bu objeleri görünce hayretlerini gizleyemiyorlar ve bu da bize ciddi anlamda moral ve motivasyon kaynağı oluyor.

İncir çekirdeğinden dünyanın en küçük tesbihini imal ettiniz. Bu eserin nihai hale gelinceye kadar geçtiği aşamalardan bahseder misiniz?

Cidden zor ve sabır gerektiren bir projeydi benim için ama 15 günlük bir süre zarfından Allah’ın (c.c) yardımıyla başardım. Bence asıl sanat, o küçücük incir çekirdeğinden koskoca bir ağaç çıkartıp üzerini de meyvelerle süslemektir. O sanatkâr ise “El-Musavvir” olan Allah’tır. Bunu yaparken sürekli tefekkür halinde olunca asıl sanatın tadı o zaman ortaya çıkıyor. İnşallah bu eseri Sayın Cumhurbaşkanımıza armağan edeceğim. Bilindiği üzere Sayın Cumhurbaşkanımız ciddi bir tesbih koleksiyonuna sahip ve tespihe ciddi bir muhabbeti var.

Sanatınızı öğretme imkânınız oluyor mu?

Şimdi bu sanat çok büyük bir sabır gerektirdiği için gençlerin maddi kaygılarından dolayı fazla rağbet görmüyor. Tabii bunun yanında bazı fizyolojik durumlar da çok önemli. Nefes kontrolü, nabız, el titremesi gibi durumlar öğrenmekte ciddi bir engel teşkil ediyor. Bu sanatta el titriyorsa bu iş bitmiştir zaten. Ama unutulmaması ve yarınlarımıza bizden bir miras olarak kalması için gönlümün mutmain olduğu ve sabır aşk ehli birkaç kişiye bu kıymetli sanatı aktaracağım inşallah.

Eserlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu hususta Keçiören Belediyesi’nin ciddi yardımlarını, ilgi ve alakasını gördüm. Buradan sizler aracılığıyla da Sayın Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak Beyefendiye teşekkürlerimi iletiyorum. Sayın Başkanımızın desteğiyle eserlerim birçok sanatsal platformlarda sergilendi ve hâlâ bazı özel tarihi ve kültürel mekânlarda sergilenmektedir. İnşallah yakın zamanda yurtdışında sergilenecekler.

İnşaallah. Sergi ve fuarlara katıldığınızı söylediniz. Bu mecralarda çalışmalarınız rağbet görüyor mu?

Birçok sergi ve sanatsal platformlarda bulundum ve ciddi manada bir ilgi ve hayret söz konusu oluyor. Genellikle turistlerin rağbeti çok oluyor. İnşaallah önümüzdeki süre zarfından geniş kapsamlı bir sergi daha düşünüyorum ve bizi en mutlu eden ise ziyaretçilerimizden aldığımız olumlu tepkiler.


HER ZAHMETİN BİR RAHMETİ VARDIR

Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?


Hani bir söz vardır, bilirsiniz: “Her zahmetin bir rahmeti vardır.” İlgiyi ben buna bağlıyorum. Çünkü diğer alışılagelmiş sanatlardan çok daha farklı. Yani insanlar bu tür çalışmaları sürekli göremiyorlar. Düşünsenize hiç incir çekirdeğini incelemeyen birisi mikroskop altında bakıyor ve üzerinde Besmele-i Şerifi, Kelime-i Tevhidi, Allah’ın lafzını görüyor. Bu da ister istemez bir hayret ve muhabbet uyandırıyor.


İNCİR ÇEKİRDEĞİNİN ÜZERİNE İHLAS SURESİ’Nİ YAZMAYA NİYETLENDİM

Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?


Az önce de belirttiğim gibi gubari hat sanatını şu an ülkemizde 2 kişi temsil ediyoruz. Bunu uluslararası sanat platformlarına taşıyıp ülkemizi bu hususta temsil etmek istiyoruz ve daha da hayret uyandıracak projelerimiz var. Mesela geçtiğimiz yıllarda Reis’ül-Gubari Necati Korkmaz Hocamız bir saç teli üzerine Besmele-i Şerif yazdı. Benim ise inşaallah bir sonraki hedefim bir incir çekirdeğine İhlas Suresi’ni sığdırmaktır ve bu alanda bir Abdurrahman Gubari, Seyyid Kasım Gubari ve Mehmet Nuri Sivasi gibi adımı tarihe yazmak istiyorum.

Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?

Bizim şanlı tarihimiz kültür, sanat ve medeniyetle inşa edilmiştir ve yücelmiştir. Eğer biz tarihimizi, kültürümüzü ve ata yadigârı olan sanatlarımızı unutursak cehaleti bir medeniyet zannederiz. Onun için sanat ve sanatkârlarımıza var gücümüzle destek olup sahip çıkmalıyız. Sanatkâr insanın belini büken nokta sanatın zorluğu değildir. Sanatını, emeğini ve zahmetini kimsenin anlamamasıdır. Taşa, duvara, altına, gümüşe, bakıra, demire sanatı işledik ama insanların gönlüne maalesef sanatı ve sanatkârı işleyemedik. Bu noktada üzülerek söylüyorum ki biraz zayıf kaldık. Çok etkilendiğim bir hadiseden bahsetmek istiyorum.

Buyurunuz.

Geçtiğimiz senelerde Iraklı bir tarihi eser uzmanı Berlin’de bir müzeyi gezerken karşısında kendi topraklarından çıkan tarihin, kültürün, medeniyetin bir parçası olan yüzlerce eserin sergilendiğini görüyor ve gözyaşlarına boğularak şöyle haykırıyor: “Çaldılar seni Ey Irak! Bence İslâm âleminin şu an içinde bulunduğu sıkıntının en önemli ana temellerinden birisi nasıl bir kültür ve medeniyete sahip olduklarının farkında olmayışıdır. Kültürel ve sanatsal anlamda kendimizi donatarak tarihimize, medeniyetimize, sanatımıza sahip çıkarak yarınlarımıza sağlam ve bizlerle iftihar edecekleri bir medeniyet inşa edeceğimizi en kalbi duygularımla temenni ediyorum.



İbrahim Ethem Gören

 

 

 

 

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.