CAM VE SERAMİK SANATÇISI ÖZLEM ÖZER TUĞAL İLE ÇALIŞMALARI ÜZERİNE…

Özlem Özer Tuğal ülkemizin önde gelen cam ve seramik sanatçılarından biri. Aynı zamanda sanat terapisti olan Özlem Özer Tuğal ile sanat çalışmaları ve projeleri üzerine bir e-mülakat gerçekleştirdik.

İbrahim Ethem Gören: Özlem Hanım sizi tanıyabilir miyiz?

Özlem Özer Tuğal: İbrahim Ethem Bey, annemin ailesi günümüzde Langaza (Langada), Orta Makedonya Bölgesi’nin ve Selanik iline bağlı bir belediye statüsünde olan yerleşim yerinden ‘Langaza mübadilleri’ olarak İstanbul’a gelmişler. Babanım ailesi Hatay’ın Dörtyol ilçesindendir. Benim doğum yerim Eskişehir. Babamın Jandarma Subayı olarak tayininin çıktığı son görev yeri olan, Eskişehir’de askeri lojmanlarda dünyaya gelmişim. Sonrasında ailemle birlikte 1974 yılında İstanbul’a yerleştik ve hâlâ İstanbul da ikamet etmekteyiz.

İlk, orta, lise ve yüksekokulları İstanbul’da okudum. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden yüksek lisansımı bitirdikten hemen sonra İstanbul Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi olarak hizmete başladım. Bir müddet sonra Öğretim Görevliliğine atandım. Güzel Sanatlar alanında, faaliyetlerim, eğitimlerim, hizmetlerim ve üniversitede eğitmenliğimle birlikte 33 senemi doldurmuş bulunmaktayım.

Marmara Üniversitesi GSF Cam Seramik Bölümünde  “Günümüzde Özgün İşlevsel Seramik Sanat Objeleri” isimli tezimi, çok kapsamlı bir araştırma sonrası kitap haline getirerek yüksek lisansımı bitirdim. Kendi mesleğim ile ilgili bu kapsamlı araştırma bana heyecan dolu yeni ufuklar açtı ve hedefimi belirlememde büyük bir etken oldu. Bundan sonra alanımda hangi yönde ilerleyeceğim konusunda net kararlar almamı sağladı. Bizim zamanımızda internete ulaşmak kolay değildi. Bu sebeple ulusal ve uluslararası alanda araştırmalarımın büyük bir kısmını kütüphane ve müzelerde yaptım. Tezimde Türk ve yabancı sanatçıların çalışma alanlarına, çalışma tekniklerine ve eserlerine de yer verdiğim için kendileriyle mektuplaşarak iletişim kuruyor ve bilgilerine ulaşabiliyordum. Bilgilere ulaşmak oldukça zor olmakla birlikte zaman alırdı. Yurtdışında ikamet eden konu ile ilgili uzmanlara mektupla ulaşıyor ve cevabın gelmesi günler alıyordu.

Doksanlı yıllarda Üniversite camiasında Geleneksel Türk Sanatları üzerine çalışan, yorum yapan ve malzemesine aktaran kişilerin çalışmaları bir kesim tarafından “Kitsch” çalışmalar olarak değerlendirilirdi. O yıllarda Batı sanatı üzerine çalışmalar daha revaçtaydı. Batı sanatı ile ilgilenerek modern tasarımlar yapanlar her zaman ön planda tutulur ve daha önemli çalışmalar yapıyor olarak değerlendirilirdi. Batıya büyük bir özenti hâkimdi. Ben Türk kültürüne ve geleneksel sanatımıza her zaman büyük hayranlık duyardım. Dolayısıyla lise ve üniversitede bu yönde çalışmalar ortaya çıkarırdım.

Uzun yıllar, kişisel sergilerimde araştırmalarım esnasında farkına vardığım önemli doneleri malzeme ile harmanlayıp eser haline dönüştürüp sanatseverlerin bilgisine ve beğenisine sundum ve hâlen de bu alanda çalışmaktayım.

İzleyiciye sanatımızın köklü geçmişi hakkında mesajlar verip sanatseverlerin Geleneksel Türk Sanatları alanında farkındalıklarını artırmayı amaç edindim ve bu keyfiyeti yaşam biçimi haline getirdim.

Sanat, gündeminize ne zaman girdi? Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne hangi mülahazalarla kaydoldunuz?

Ortaokul yıllarında sanata karşı eğilim ve yeteneğimin en önce ailem farkına vardı.

Babanızdan bahsettiniz, validenizin mesleği?

Annem modelistti, sürekli özel tasarımlar yapar ve bu tasarımları kıyafetlere uygulardı. Ben büyük bir merak ve hayranlıkla kendisini izlerdim. Sanata olan ilgim tekstil alanında annemin bildiklerini bana öğretmesi, tecrübelerini aktarması ile pekişti. Sanatla yatkınlığım sebebiyle evimize çok yakın olan Anadolu Kız Meslek Lisesi resim bölümünde eğitim almam konusunda ailecek karar verdik. Köklerimize gönülden bağlı sanat temelim bir daha hiç kopmamacasına bu lisede resim bölümünde oluştu. Branş öğretmenlerimiz alanlarında çok donanımlı ve tecrübeliydiler.  Tasarım en başta olmak üzere, resim alt yapısıyla, Geleneksel Türk Sanatlarının birçok alanına yönelik derinlemesine eğitimler aldık. Lise son sınıfta eğitimle birlikte sanat hayatımın devam etmesi ve bir adım öte bu alanda daha üst seviyede eğitim almam adına sevgili Resim bölümü hocam “Özlem, sen mutlaka Güzel Sanatlara devam etmelisin” diyerek beni teşvik etti.

Ben o sene Marmara Üniversitesi GSF’nin yetenek sınavlarına girdim. Cam ve seramik bölümünü kazandım. Güzel Sanatlar Fakültesinde Sanat alanında okumak benim için büyük heyecan ve mutluluk olmuştu. Artık sanat eğitimini en doğru ve bilinçli olarak alabileceğim bir üniversite ortamında yerimi almıştım.  Üniversite yıllarım büyük bir sevgiyle yol aldığım cam ve seramik bölümünün sanat programında mütemadiyen yeni keşiflerle geçti. Daha üniversite yıllarında ulusal ve uluslararası çeşitli yarışmalara, sempozyumlara ve workshoplara katılma imkânım oldu. Bu etkinlikler mesleğime daha büyük bir sevgi ile bağlanmamı sağladı. Bu etkinliklerde alanımızda çok kıymetli çalışmalara imza atan duayen hocalarımızla tanışma imkânı da bulmaktaydım.

Hizmetinde bulunduğunuz İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa’da öz sanatlarımıza yönelik gerçekleştirilmekte olan sanat çalışmaları için bir paragraf açalım…

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, El Sanatları Bölümü, Seramik ve Cam Tasarım Programı

Büyükçekmece Kampüsünde yer almaktadır. Seramik ve  Cam sektörlerinin  ihtiyaç duyduğu alanlarda hizmet verebilecek uluslararası düzeyde eğitim almış, tercih edilen, mesleki birikime sahip  elemanlar yetiştirmek amacıyla kurulan bir programdır. Bu program, Seramik ve Cam sektörlerinde çalışabilecek, ulusal ve uluslararası etik değerlerle toplumsal sorumluluk sahibi olacak kişileri yetiştirmek için öncülük etmeyi, ilgili alanlarda en iyi örnek olmayı ve aynı zamanda sanat/zanaat çalışmalarını üniversite-sanayi ile işbirliğini sürdürmeyi hedeflemektedir.

 El Sanatları bölümde mesleki açıdan donanımlı öğrenciler yetiştirebilmek en büyük amacımızdır. Çini, seramik ve cam alanlarında vermekte olduğumuz derslerin içerikleri teorik ve uygulamalı olarak hazırlanmıştır. Böylelikle teorik olarak anlattığımız bilgileri uygulamalı derslerle pekiştirmekte ve öğrencilerimizin alanlarında tecrübe kazanmalarını sağlamaktayız.

Bölümümüzde çini, seramik ve cam alanlarında uygulamalı haftalık ders işleyişi çok kapsamlı bir seviyede yapılmaktadır.

Atölye çalışmalarınızı da konuşalım…

Sergi konularım beni çok etkileyen kültürümüzün herhangi bir dönemine ait olabilir. O dönemlere müteveccih özlem duygum çok olur. Atalarımızın yaşam tarzlarına, üretimlerine, sanata ve sanatçıya bakış açılarına, yönetimlerine insana, eşyaya ve çevreye davranış biçimlerine hep hayran olmuşumdur. Genelde bu duygu yoğunluğu ile yola çıkarım. Öncelikle çok yoğun bir araştırma içine girerim. Okurum, özetlerim. Malzememle izleyiciye en doğru mesajı verme konusu üzerinde çok çalışırım. Tarihi bilgileri kendi birikimim ve sanat tecrübemle harmanlayıp izleyiciye konuyu en doğru şekilde anlatabilme adına öncelikle çokça çizim yaparım. Çizimlere hacim kazandırıp renk denemeleri yaparım. Her bir projemde tasarım ve renklerine karar verilip eser koleksiyonunu hazırladıktan sonra kendi sır denemelerimi yaparım. Renk skalamı hazırlarım. Özel sır denemeleri hazırlarım. Sergi açacağım galerinin krokisini hazırlar, hangi eser, hangi alana ve duvara yerleştirilecek sualine cevap verdikten sonra eser üretimine başlarım.

Kent seramikleri alanında gerçekleştirdiğiniz proje ve tasarımlara da göz atalım…

Üniversitede 1990-1994 yılları arası lisans eğitimimi tamamlama aşamasında yöneldiğim alan itibari ile artık tarzım oturmaya başlamıştı ve hangi başlık altında ve hangi konulara yönelik araştırma yapacağımı belirlemiştim. Bu alanda ilerlememde, yolumu ve tarzımı seçmemde Marmara Üniversitesi GSF Seramik ve Cam Ana Sanat Dalı Bölüm Başkanımız Sayın Prof. Dr. Güngör Güner hocamın büyük desteği ve yönlendirmesi olmuştur. Tez danışmanım Prof. Dr. Güngör Güner hocam ile yüksek lisans tezimin başlığını “Günümüzde Özgün İşlevsel Sanat Objeleri” şeklinde kararlaştırdık. Tezim, konu başlığı itibariyle çok kapsamlı bir araştırma tezi oldu. Çünkü ulusal ve uluslararası alanlardaki tüm işlevsel seramik yapan tüm sanatçıları kapsıyordu. Tez sürecim boyunca müzelerdeki kullanıma yönelik tasarlanmış Anadolu medeniyetleri eserlerinden başlayarak, tarihin birçok döneminden eserlerin özelliklerini,  masaüstü kullanıma yönelik artistik ve endüstriyel seramikleri, kent seramiklerini, sanat akımlarını, üretilen seramiklerin yapım aşamaları nı ve özelliklerini, hâsılı birçok konuyu, alanı ve yerli ve yabancı sanatçıları araştırma ve üretim tekniklerini öğrenme, eserlerini tanıma imkânım oldu. Bu uzun soluklu tez araştırmamda özellikle mekânlara özel kent seramiği tasarımı yapan yabancı sanatçıların eserlerini tahlil etme imkânım oldu. Bilahare “neden ülkemizde de böyle çalışmalar daha çok yapılmıyor. Neden tercih edilmiyor, destek verilmiyor?” diye düşünmüştüm. Ve ben yoğun bir tempo sonucu tezimi 1997 yılında tamamladım.

Türk kültürünü oluşturan Osmanlı ve Selçuklu medeniyetlerini araştırıp bu alanda elde edindiğim tetebbuat neticesinde masaüstü duvar panoları ve kent seramikleri yaptırmaya başladım. Bu arada ben de özel olarak bana teklif edilen dış mekânlara, kent alanlarına yönelik özel tasarımlar yapmaya devam ediyordum. Artık hayalim gerçek olmuştu. Ülkemizde de büyük mekânlara yönelik kültürümüzü yansıtan, hikâyesi olan Kent seramikleri yapma imkânı bulmuştum. Çok uzun yıllar kent seramikleri üzerine projeler yaptım ve mekânlara kalıcı eser olarak montajını gerçekleştirme imkânı buldum.

Lisans eğitimi dönemimde Anadolu kültürü üzerine büyük boyutlu bahçe seramikleri enstalasyon eserler çalışmaktaydım. Sonra kültürümüzün ışığında postmodernize ettiğim büyük boyutta çeşmeler üretmeye başladım. Eserlerim, lisans ve yüksek lisans okurken müzelerde, sempozyumlarda, sanat galerilerinde sergilendi.

Nezdinizde hemen her birinin hususi yeri olmakla birlikte bir eserinizin hikâyesini dinlemek isteriz…

İBB Yeşil Alanalar Daire Başkanlığı tarafından Topkapı Kültür Parkı Panorama Müzesi’nin karşı yamacı için yapımı teklif edilen enstalasyon uygulamam “Kent Tasarımları Projesi” mekâna kalıcı eser olarak yerleştirildi. Topkapı, İstanbul’un fethinin gerçekleştiği öncü mekânlardan…  Dolayısıyla Fetih Tarihi tefekkürünün çok yoğun yaşandığı bir mekâna özel bir tasarım, uygulama yaptık.

Proje sahipliğini üstlendiğiniz Çiçeklerin Dilinden Geleceğe Miras gündeminize nasıl geldi?

İstanbul’a yaptığım projelerimin benzerlerini çok kıymetli memleketim Hatay’a da yapmak arzusu içindeydim. İstanbul’da faaliyet gösteren, çoğunluğu İstanbul’da ikamet eden Hatay Dernekler Federasyonu Başkanı ve üyeleriyle tanışma imkânım oldu. Sonrasında Federasyon toplantılarında davet edildim ve etkinliklerde hemşerilerimle bir araya geldim. Bilahare Hatay’a da İstanbul’daki çalışmalarıma benzer çalışmalar yapmam istendi. Hangi konu üzerinden ayrıntılı bir proje hazırlayıp en faydalı proje konusunu tespit edebilmek için hiç zaman kaybetmeden Hatay’a gittim. Günlerce Hatay’ı, Antakya’yı sokak sokak dolaştım. Müzeleri gezdim. Kütüphanelere gittim. Her gittiğim ortamı ve kaynakları fotoğrafladım ve belgeledim. Bir mekân beni büyülemişti.

Hangi mekândan söz ediyorsunuz?

Bu mekân, tıbbî ve aromatik bitkilerin yer aldığı, envâi çeşit çiçeğin her halinin bulunduğu çiçek müzesiydi. Yine, Antakya’da bulunan Antakya Mozaik Müzesindeki eserlere, mozaik panolara hayran kalmıştım. Araştırmalarım biter bitmez İstanbul’a döndüm. İstanbul’da topladığım dokümanlar ve kaynaklar üzerinde bir proje yazmak üzere günlerce çalıştım. Ve Hatay’ı en güzel anlatacak konunun kendi topraklarında yetişen çiçekler ve yine o topraklarda şekillenen mozaikler olduğuna karar verdim.  Çünkü yüzyıllar önce bu tasarımları yapan dönemin mozaik sanatçıları da Antakya yöresinde o topraklarda yetişen bitkileri mozaiklere işlemişlerdi. Ve yüzyıllar sonra bu topraklardan çıkartılan mozaiklerin üzerinde bulunan çiçekler, çalışmaların yapıldığı dönemlerde hangi çiçeklerin hangi yörede yetiştiği konusunda günümüze ışık tutuyor. Öyleyse bizler de bu dönemin tıbbi, endemik ve aromatik bitkilerini şekillendirip geleceğe miras bırakmalıyız düşüncesiyle projemizi gerçekleştirdik.

Projeniz hedeflediği amaçlara ne kadar ulaştı?

Kanaatimce hedeflediğimiz amacın %70’ini yakaladık.  Maalesef deprem sebebi ile Hatay’da proje kapmasında yapmamız gereken bir takım proje uygulamaları akim kaldı. Hatay’da hayat normale döndüğünde kaldığımız yerden devam ederiz inşallah.

Büyük bir felaket yaşayan Hatay’a ve Hataylılara biz kez daha geçmiş olsun diyerek Hatay’ın endemik bitkilerine nazar edelim…

Tıbbi bitkiler, kâinatın şifa mucizesidir. Hastalıkların tedavisine giden süreçte toprak bize yol gösterir. Tedavi, bilimin inceliklerinden faydalanarak yapılan sanattır. Sanat, doğanın içinde ve gizemindedir. Keşiflerle dolu bu yolculukta şifalı bitkilerden en doğru şekilde faydalanılmalıdır. Tabiattaki tüm canlılar ekolojik dengenin ürünüdür. Canlılar sistemsel olarak çalışır ve birbirleriyle ilişki halindedirler. Bu mükemmel işleyişte üretici olarak bitkiler, öncüdür ve hizmet eder. İnsanlar, enerji ve besin gereksinimlerini gidermek, sağlık problemlerine çözüm bulmak ve daha pek çok konuda bitkilerden faydalanmışlardır.

Tıbbi ve aromatik bitkiler, hastalıkları iyileştirmek ve sağlığı korumak için ilaç kullanılan bitkiler ve bitkisel kökenli hammaddelerdir. Tıbbi ve aromatik bitkiler, gıda, kozmetik, vücut bakımı, tütsü, tarla ve bahçe bakımı, park ve peyzaj düzenlemeleri gibi alanlarda kullanılmaktadır.

Tıbbi ve aromatik bitkiler, ekonomik, sosyal, kültürel rol ve yerel ekolojik yönleriyle dünyayı çevreleyen topluluklar açısından değerli ve önemli bir rol oynar. Ülkemiz, dünya üzerinde bulunduğu coğrafik konumu sebebiyle önemli bir yere sahiptir. Ekosistem, habitat çeşitliliği ve zengin tür çeşitliliğini barındırır.

Ülkemiz, farklı iklim tipleri, geniş yüzölçümü, Avrupa ve Güneybatı Asya floraları arasında köprü konumunda olması ve çok çeşitli toprak ve ana kaya tiplerini içeriyor olmasından mütevellid çok zengin bir floraya ev sahipliği yapmaktadır. Ülkemizde 12.000’e yakın bitki çeşidi bulunur ve bunların üçte biri dünyada sadece ülkemizde yetişen endemik türlerdir.

Hatay ilimiz, eşsiz kültürel ve tarihi değerlerinin yanında barındırdığı zengin biyolojik zenginlikle de öne çıkmaktadır. Hatay florası, ‘Etnobotanik ve Etnofarmakolojik olarak baz alınacak çeşitlilik ve öneme sahiptir. Hatay ili, dağları, ovaları, kıyı kumulları, denizel alanları, sulak alanları, makilik ve ormanlık alanlarıyla zengin bir habitat çeşitliliği gösterir ve bu durum ilimizde çok özgün bir biyolojik çeşitliliğin oluşmasına olanak tanımıştır.

İlimizde 2600’e yakın bitki türü yayılış göstermektedir. Bu bitkilerin 260’ı ülkemize özgü endemik türlerdir. İlimizde doğal olarak yayılış gösteren 157 bitki türünün nesli tehlike altındadır.

Hatay ili özellikle tıbbi ve aromatik bitkiler açısından çok zengindir. Defne (Laurusnobilis), Zahter (Thymbraspicata), Halil Zateri  (Origanumsyriacum), Sumak (Rhuscoriaria), Çakşır (Ferulasp, Ferulago sp.), Adaçayı (Salviasp.), Dağ Çayı (Sideritis sp.), Yaban Mersini (Myrituscommunis), Menengiç (Pistaciaterebentus), Keçiboynuzu (Ceratoniasiliqua), Sakız Ağaçı (Pistacialentiscus), Kantaron (Hypericumperforatum) ve Altınotu (Helichrysum sp.) gibi yüzlerce tıbbi ve aromatik bitki türü şehrimizde doğal olarak yayılış gösteren bitkilerden bazılarıdır.

Doğal ürünlere yönelimin yaygınlaşmasıyla birlikte tıbbi ve aromatik bitkilerin dünya ticaretinde önemi artmıştır. Hatay florasında tıbbi ve aromatik bitki çeşitliliği fazla olduğu halde bu potansiyeli yeterince değerlendirilememekte ve pazar sorunu yaşanmaktadır. Ticareti yapılan bitki türlerinin çoğunluğu doğadan toplanmaktadır. Ancak üretim açısından bu durum yeterli değildir. Ticari hacmi arttırmak ve kaliteli ürün elde etmek için bu bitkilerin kültüre alınması gerekmektedir.

Hatay’ın uygun iklim şartları ve verimli topraklarıyla zenginleşen bitki örtüsünü tanıtmak ve tıbbi aromatik bitkilerin önemini vurgulamak amacıyla T.C. Hatay Valiliği tarafından Hatay Tıbbi ve Aromatik Bitki Müzesi kurulmuştur. Burası, Türkiye’de tek bitki müzesi olma özelliği taşımaktadır. Eski bir Antakya evinde, odalarında kurutulmuş tıbbi ve aromatik bitkilerden, esanslara kadar nihai ürünler sergilenmektedir.

İlginiz için teşekkür ederken çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.

Ben de teşekkür ediyorum İbrahim Ethem Bey.

 

İbrahim Ethem Gören/25.07.2023-Yazı No: 360

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.