ANKARA’YI GELENEKSEL SANATLARLA YOĞURAN USTA: MEMNUNE BİRKAN

ANKARA’YI GELENEKSEL SANATLARLA YOĞURAN USTA: MEMNUNE BİRKAN

Memnune Birkan, ülkemizin önde gelen tezhip ve minyatür sanatçılarından biri. Ankara’ya geleneksel sanatlarımızı sevdiren, yeni eserler ve ustalar kazandıran Memnune Birkan, Türk tezhip sanatında kendine has bir yere sahip olan mümtaz bir sanatkâr. Onun için “Ankara’yı geleneksel sanatlarla yoğuran usta” tabirini kullanmak yerinde olacaktır.
Yeditepe İstanbul Bienali etkinliklerinde Süleymaniye Salis Medresesi’nde görüştüğümüz Sn. Birkan ile sanat yaşamı, Ankara’da geleneksel sanatların gelişim serüveni ve Bienal üzerine hasbihal ettik.


GELENEKSEL SANATLARLA TEMASINI TEZHİP ÜZERİNDEN KURMUŞ

Memune Birkan, geleneksel İslâm-Türk sanatlarımızı evvelemirde tezhip özelinde 1988 yılında Ankara'da Kültür Bakanlığı'nın açmış olduğu kurslarda tanımış ve sevmiş. Sanatla hemhâl olmaya başladığı ilk senelerde tezhibi rahmetli Bedia Altunbaş hocayla, daha sonra minyatür ustası, merhum hocası Ömer Faruk Atabek’le de çalışarak bir müddet sonra usta öğretici belgesini almış.


İSTANBUL, SAİR GELENEKSEL SANATLARIMIZIN DA BAŞKENTİ…

İstanbul, hat sanatının başkenti olduğu kadar sair geleneksel sanatlarımız için de önemli bir şehir. Türkiye’nin; bir adım öte, dünyanın muhtelif coğrafyalarında, öz sanatlarımızla meşgul olanlar günün birinde mutlaka İstanbul’a gelir ve üstadlardan feyz alır. Memnune Hoca da Ankara’da geçirdiği sanat dolu yıllar sonrasında geleneksel sanatlarda İstanbul’da da iz bırakabilmek için kadim şehirle temas kurmaya başlamış. Bu minval üzere İstanbul’da beraber çalışacağı hoca arayışındayken Allah, karşısına Topkapı Sarayı Kültür Bakanlığı Geleneksel Türk Süsleme Sanatları Kursu’nun duayen hocalarını; rahmetli Sevim Kayaoğlu’nu ve Birsen Gökçe’yi çıkarmış. Her iki üstad da muhatabımıza fırçasının çok ince olduğunu, Cahide Keskiner’den ders alması gerektiğini söylemiş ve Sn. Birkan böylelikle “Hocam” dediği, hocaların hocası Cahide Keskiner ile tanışmış.
Memnune Hanım, 1992-1997 yılları arasında haftada 4 gün boyunca Ankara’dan İstanbul’a gidip gelerek hocasından geleneksel tezyinat sanatlarımızın inceliklerini öğrenmiş. Dört yıllık teşrik-i mesainin akabinde Ankara’da bir yandan dersler verirken diğer yandan da tezhipteki tekamülünü sürdürmenin gayreti içerisinde bulunmuş. Çünkü geleneksel sanatlarda ustalık ihmali kabul etmez, ilgi, sabır ve aşk ile öz sanatlarımızda yol alınabilir. Böylesi mülahazalarla sanat eğitimlerine devam etme kararı alan Birkan, 2005-2006 yıllarında Yıldız Sarayı Şale Köşkü’nde İhtisas Seminerlerine katılarak 15. yy., ve 16. yy. tezhip sanatını çok detaylı bir şekilde inceleme imkanı elde etmiş.


MEMNUNE BİRKAN, GELENEKSEL SANATLARDA 30’UNCU HİZMET YILINI İDRAK EDİYOR

Memnune Birkan, geleneksel sanatlarda 30’uncu yılını idrak ediyor. 2018 yılı sanatkârın geleneksel İslam-Türk sanatlarındaki 30’uncu gurur yılı. 2019 yılında açacağı bir sergiyle sanat yaşamındaki 30. yılını kutlamanın tatlı telaşı içerisine girmiş bulunan Birkan’ın sanat hayatındaki önemli kilometre taşlarından birini 1997 yılında Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği Devlet Güzel Sanatlar Yarışmasında Hilye-i Şerife tezhibiyle birincilik ödülü alması oluşturuyor. Daha sonra, öğrencilerinin de çeşitli yarışmalarda birbiri ardına ödüller almış olması Ankara'yı tezhibin altın rengiyle aydınlatmakta olan Memnune Hanım’ı ziyadesiyle memnun etmiş.


MEMNUNE BİRKAN: TEZHİPTE TASARIM ÖNEMLİDİR

Sanatçıya göre bir tezhibin eser niteliğini kazanabilmesi tasarımın sanatçıya ait olmasıyla mümkündür. Ayrıca tezhip hat sanatının elbisesidir, bu sebeple Memnune Birkan için hat ve hattat da çok önemlidir. Kültür Bakanlığı bünyesinde mütemadiyen 17 yıl ders vermiş olan sanatkâr, birkaç yıldır bu kutlu görevi öğrecilerine devretmiş olmakla birlikte, talebelerine takıldıkları hemen her hususta yollarını açarak yardımcı olmayı sürdürüyor.


TEZHİP BİR SARAY SANATIDIR

Memnune Birkan’ın nazarında tezhip bir saray sanatıdır ve saray da padişahın desteğiyle zirveyi yaşamıştır. Elbette devlet desteği olmalıdır, geleneksel sanatımızı bütün dünyaya tanıtmak adına bunun kişisel olarak yapılabilmesi çok zor olduğundan devlet de sanata ve sanatçıya destek vermelidir. Bu cümleler, tesbitler ve görüşler Memnune Birkan’a ait: “Ankara 30 sene önce tezhibi tanımıyordu, şimdi yarışmalarda İstanbul’la başabaş yarışıyor. Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği son yarışmada birincilik ödüllerini iki öğrencim aldı, bu çok sevindirici bir sonuç.
Minyatürde Nurten Ünver, hatta Bekir Er, Kadir Sakoğlu ve Aydın Köse, ebruda da Bahtiyar Hıra Başkent’te öne çıkan isimlerdir.


ÖMER FARUK ATABEK ANKARA’YI MİNYATÜRLE TANIŞTIRAN İSİMDİR

Ömer Faruk Atabek, Ankara’ya ilk minyatürü kazandıran, bir çok sanatçı yetiştiren değerli bir hocamızdır. Allah’ın rahmeti üzerine olsun…
Cahide Keskiner bu yüzyılın en kıymetli sanatçısıdır. Sabiha Koç hocamızın da bizlerde emeği çoktur. Kendilerine hep şükran duymuşumdur. Ankara’da senelerce malzeme bulmakta zorluk çektik. İstanbul geleneksel sanatın merkezi, çeşitli söyleşilerden toplantılardan ve sergilerden uzağız, Ankara bu konuda çok kısır, bunlar bizim için dezavantajdır.


ANKARALI SANATKÂRLARIN SATIŞ YAPMA İMKANLARI ZAYIF

Ankaralı sanatçıların satış yapma imkanları maalesef hiç yok, sergiler açıyoruz ama satış yapamıyoruz, zira bu da insanın çevresiyle ilgili oluyor. Bununla birlikte çok takdir görüyoruz, bu da bizleri manevi olarak ödüllendiriyor. Kültür Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı veya çeşitli devlet kurumları, yurtdışından gelen misafirlere, devlet adamlarına hediye edilmek üzere  bizlerden eser satın alabilirler. Bu durumda hem sanatımız tanıtılmış, hem de sanatçılarınız desteklenmiş olur.”


SELÇUK-İSTANBUL BİR SELÇUKLU PROJESİ

Yeditepe Bienali için davet alan sanatçı, Bienal’e “Selçuk-İstanbul ve Mimar Sinan Türbeleri” isimli iki projeyle katılmış. Selçuk-İstanbul bir Selçuklu projesi. “Eğer İstanbul’a Anadolu’dan geliyorsak ve Osmanlı’nın en güzel eserlerini üzerinde taşıyan tarihi yarımadada sergi açılacaksa bu Anadolu’nun Selçuklusuyla olmalı” düşüncesinden yola çıkılarak hazırlanan projede Karatay Medresesi’nden ve Divriği Ulucami’den alınan ilhamlarla zeminde Selçuklu geometrik desenleri kullanılmış.
Mimar Sinan Türbelerinde ise ikili çalışmalar yapılmış. Aynı pafta üzerinde türbelerin minyatürlerini Belgin Gürhan; kubbe desenlerini, kuşak yazılarını, çinilerini ise Memnune Birkan yapmış. Bunca yılın emeğini öğrencilerimin başarılarıyla alıyorum. Amacım sanatımı en iyi şekilde icra edebilmektir” diyen Memnune Birkan Hanım’a sanat yaşamında başarılar diliyorum.

 

 

İbrahim Ethem Gören

 

 

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.