TEZHİP SANATI YAHUT GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR

TEZHİP SANATI YAHUT GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR

Bu yazımızda tezhip sanatının dünden bugüne uzanan tarihi gelişim sürecine ayna tutmak istiyoruz.

Hemen herkesin malumu olan “Güzel gören güzel düşünür” sözüyle, “Allah güzeldir ve güzeli sever” mealindeki hadis-i kudsî, insanların yaşamakta bulundukları çevrelere bakışlarını şekillendiren önemli düsturlardır.

İnsanoğlunun fıtratında iyiliğe ve güzele doğru tabii bir yöneliş vardır. Bu yönelişle güzel sanatlar ortaya çıkmıştır. Bu sürece Türk milleti de ortaya koyduğu birbirinden kıymetli sanat eserleriyle katkıda bulunmuştur.

İslâm dünyasında hat sanatıyla ilgilenenler, “Kur’an-ı Kerîm Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı.” sözünü mutlaka işitmiştir. İstanbul, asırlar boyunca hat sanatının başkenti olmuştur. Kur’an-ı Kerim yazılmaya başlamasıyla eş zamanlı olarak Mushaf-ı Şerif tezyinatı da yıldan yıla, asırdan asra gelişerek çok kıymetli müzehhep Mushaf-ı Şerif’ler bezenmiştir.

 

Bunun yanı sıra edebî ve ilmî eserlerin süslenmesine ilave olarak 19’uncu yüzyıldan itibaren levha tezhipçiliği ortaya çıkmıştır.

 

Türklerin yazıya ve sanatkâra verdikleri önem öz sanatlarımızın gelişip yaygınlaşmasını; bir adım öte kurumsallaşmasını temin etmiştir. Günümüzde müze ve kütüphanelerde bulunan binlerce yazma müzehhep eser ecdadımızın hünerini ortaya koymaktadır.

 

Tezhip sanatının dünden bugüne uzanan tarihi gelişim sürecine ayna tutmaya gayret ederken müzehhep eserleriyle gönlümüzü aydınlatan sanatkâr ecdadımızın aziz hatıralarını hayır ve rahmetle yâd ediyoruz.

 

TEZHİBİN ANA MALZEMESİ ALTINDIR

Arapça zeheb kökünden türeyen tezhip altınlamak manasına gelir. Tezhip altın ve çeşitli boyalar kullanılarak dini, edebî, tarihî ve ilmî elyazmalarını, hat levha ve albümlerini, tuğra ve fermanları, minyatür detaylarını, kubur, kutu ve kitap kaplarını süsleme sanatıdır.

Tezhipte ağırlık olarak altın, bunun yansıra su bazlı akrilik, guaj ve sulu boyalar kullanılmaktadır. Tezhiplenmiş eserlere müzehhep eser; tezhibi yapan sanatçı erkekse müzehhip, kadınsa müzehhibe denir.

Tezhip sanatının kullanım alanları ağırlıklı olarak kitaplar, levhalar, ferman ve tuğralar, murakkalar, kitap kapları, minyatürler ve çeşitli kullanım eşyalarıdır.

Tezhip sanatı Türklerde tarihsel gelişim itibariyle 10 bölümde incelenebilir. Bunları sırasıyla İslâm Öncesi Dönem, 13. ve 14. Yüzyıl Selçuklu Beylikler Dönemi, Erken Osmanlı Dönemi ve 15. Yüzyıl, Sultan II. Beyazid Dönemi, 16. Yüzyıl Tezhip Sanatının Yükseliş Dönemi, 17., 18. Yüzyıl Batı Etkisi, 19. Yüzyıl Tezhip Sanatı (Barok, Rokoko), 20. Yüzyıl Tezhip Sanatı ve 21. Yüzyıl Tezhip Sanatında Yeni Akımlar  başlıkları altında ele alabiliriz.

Tezhip sanatında kullanılan başlıca motifler bitkisel motifler, hayvansal motifler, münhaniler, bulutlar, geçmeler, Batı etkili motifler ve çintemanilerdir.

TEZHİP SABIR SANATIDIR

Tezhipte desen çizmek ve uygulamak öncelikle iyi bir eğitim, sonra da beceri ve sabır gerektirir. Bunun yanı sıra malzemelerin kalitesi de önemlidir.

Günümüzde tezhip sanatının uygulanması daha çok bu sanatın altın çağı olan 16. yüzyıl motifleri baz alınarak icra edilmektedir. Bu gelenekten ayrılmadan yeni yorumlar da yapılmaktadır. Tezhipte geleneğe bağlı olarak kurgulanan yenilikler bu sanatın geleceğini teminat altına almaktadır.

İslamiyet’te sûret tasvirinin makbul görülmemesi Müslüman sanatkârları hat, tezhip ve minyatür gibi tezyînî sanatlara yönlendirmiş, böylelikle ecdadımız asırlar boyunca birbirinden güzel eserlere imza atmıştır.

Anadolu Selçuklu Devleti, Beylikler Dönemi ve nihayet Osmanlı Cihan Devleti asırlarına imzasını atan önemli şahsiyetler, bir yandan Türk Süslüme sanatlarının en güzel örneklerini verirken diğer yandan da yetiştirdikleri talebelerle öz sanatlarımızın günümüze kadar gelmesini temin etmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda özellikle Fatih Devri’nde Topkapı Sarayı’nda kurulan nakkaşhanede bir yandan Anadolu’dan; diğer yandan da İran, Kafkasya ve Türkistan yörelerinden İstanbul’a gelen sanatkârlar özellikle tezhip sanatında önemli eserler ortaya koymuştur.

İSLÂM SANATLARINDA HAT ASILDIR

Malum olduğu üzere İslâm sanatlarında hat asıldır, tezhip de bu asılın en önemli tamamlayıcı unsuru, yardımcısı; tabiri caizse yazının elbisesi durumundadır. Hattatlarımız Kur’an-ı Kerim’i en güzel bir şekilde yazmanın gayretinde bulunurken tezhipçilerimiz de başta Mushaf bezemeleri olmak üzere dua kitaplarında, edebî kitaplarda, ilmî eserlerde Türk tezhip sanatının en güzel örneklerini ortaya koymuştur.

Kanuni döneminde tezhip sanatının efsanevî isimlerinden Karamemi ile cihan devletinin hemen her alandaki üstünlüğü tezyinî sanatlara da yansımış; kitap sanatları kadar mimaride de benzersiz eserler ortaya konulmuştur.

TÜRK ROKOKOSU…

17. yüzyılda bir miktar duraklamaya giren tezyîni sanatlarımız 18’inci yüzyılda Batı etkisine girerek Ampir, Barok ve Rokoko tezyinatıyla yeni bir alana yelken açmıştır. Sanatkâr dedelerimiz kısa süre içerisinde bu alanda da yetkinlik kesbederek 19. yüzyılda Türk Rokokosu adı verilen bir tarzı ortaya koymuştur.

20. yüzyılda Muhsin Demironat ve Rikkat Kunt gibi ustaların yetiştirdiği talebeler klasik döneme sahip çakarak batı etkisinde bir nevi yönünü kaybeden tezhip sanatımızı ana eksenine; klasiğe oturtmuştur.

Adı Hattatlar Mektebi olarak anılan Medresetü’l-Hattatîn’de Osmanlı’nın son münevverlerinin eliyle hat, tezhip, ebru, cilt ve çini sanatımız tabiri caizse küllerinden yeniden doğmuştur.

Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in bu konudaki çabaları Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi’nin 1950’li yılların başında tekrar faaliyete girmesiyle müşahhas bir hâl almıştır.

Burada Medresetü’l-Hattatin’in bir nevi devamı mahiyetinde olan Şark Tezyini Sanatlar Mektebi, geleneksel sanatlarımız alanında ve özellikle tezhipte usta isimlerle sanatımızı yaşatma yönünde gayretlerde bulunmuştur.

Önceleri Sanayi-i Nefise Mektebi ismiyle anılan ve daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi bünyesine katılan ve şimdiki zamanda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Süsleme Sanatları bölümüne dönüşen Medresetü’l-Hattatîn’in ruhu, Türkiye’nin en mahir sanatkâr hocaları eliyle tezyîni sanatlarımıza lokomotiflik etmektedir.

Son 20 yılda İstanbul’da ve Anadolu’da birbiri ardına açılan güzel Sanatlar Fakülteleri de tezhip sanatımıza araştırma ve uygulama alanlarında hizmet etmektedir.

Yerel yönetimler ve STK’lar da açtıkları kurslarda geleneksel sanatlarımıza katkı sağlamaktadır.

GELECEK GELENEK ÜZERİNE KURULUR

Gelecek gelenek üzerine kurulur. Klasik üsluptan şaşmadan, sanatçının bir ayağı geleneğin üzerine basarak, tezyîni sanatlarda yeni arayışlara gitmek tezhip sanatımızı gelecek kuşaklara taşıyacaktır.

Not: Sayfamızı şenlendirmekte olan birbirinden âlâ tezhip eserleri için Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Faruk Taşkale’ye teşekkür ediyorum.

 

 

İbrahim Ethem Gören

 

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.