TAŞIN VE CAMIN SANATI: MOZAİK
İstanbul’da mozaik sanatına hizmet etmekte olan Meyçem Ezengin, alanının usta isimlerinden biri. 2007-2015 yılları arasında İSMEK’te ve eş zamanlı olarak 2011-2015 yılları arasında Bahariye Mevlevihanesi Sanat Atölyeleri’nde de mozaik hocalığı yapan sanatkâr, çalışmalarını şimdi İstanbul’daki atölyesinde sürdürüyor.
Ülkemizin vitray, cam işçiliği ve mozaik sanatlarında söyleyecek sözü ve üretecek projesi olan sanatçılarından Meyçem Ezengin ile öznesinde mozaik sanatı olan bir sohbet gerçekleştirdik.
Meyçem Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
1982 yılında Bursa’da doğup büyüdüm. 2007 yılında Trakya Üniversitesi Şehit Ressam Hasan Rıza Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nden mezun oldum. Stajımı Mehmet Hakan Demirok’un atölyesinde yaparak cam işçiliği, vitray ve mozaik alanında uzmanlığımı geliştirdim.
2007-2015 yılları arasında İSMEK bünyesinde mozaik usta öğreticisi olarak görev yapıp daha sonra eş zamanlı olarak 2011-2016 yılları arasında da Bahariye Mevlevihanesi’ndeki sanat atölyelerinde ders verdim. Şimdi de İstanbul’daki atölyemde özel eğitimler vermeye devam ediyorum.
İstanbul Bahariye Mevlevihanesi ve TBMM Dolmabahçe Sanat Galerisi ile Konya Karatay Çini Eserleri Müzesi’nde düzenlenen ‘Yaşayan Mirasımız Selçuklu Dönemi” sergi organizasyonunu hazırlayıp proje danışmanı olarak görev yaptım; ayrıca eserlerimle sergide yer aldım.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Türk Sanatının Yapı Taşları’ panelinde proje danışmanı olarak görev yaptım. Orada da panel ve sergiye eserlerimle katıldım.
ÖZ SANATLARIMIZ MİLLİ EĞİTİM MÜFREDATINA GİRMELİ
Sanatla ilk bağı ne zaman ve nasıl kurdunuz?
Sanatla tanışmam üniversitede oldu, özellikle geleneksel sanatlar ile ilgili -ne acıdır ki- üniversiteye gidene kadar bilgim yoktu.
Geleneksel sanatlarımızı sevdirmeye/tanıtmaya nereden başlanmalı?
Bence kendi kültürümüze ait olan bu sanatları, temel eğitimi aldığımız ilköğretim döneminde tanımalı ve bu sanatlar hakkında bilgi sahibi olmalıyız.
Okulda neler yaptınız?
Ben bölümümü severek okudum, bunun da en büyük kaynağı cam işleri dersimize giren hocam Hülya Dillek oldu. İkinci öğretim öğrencisiydim. Hocamın bana güveni, atölyenin anahtarını teslim etmesi beni her anlamda daha çok çalışmaya teşvik etti. Sabah erken saatte atölyeyi açmak, kendi ders saatime kadar atölyeyi rahatlıkla kullanmak, hocamın yanında olmak, onun başka sanatçılarla olan sohbetlerini dinlemek, araştırmalarını izlemek, çizimlerinde ve eser yaptığı zamanlar yanında olmak büyük bir şanstı. Başka bir alanı hiç düşünmedim bile; o benim için iyi bir örnekti ve bu alanı seçmemdeki en büyük etkendi.
MOZAİK BİR RESİM SANATIDIR
Mozaik sanatı deyince ne anlamamız gerekiyor?
Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli uygarlıkların kültür mirasıyla, kendi öz değerlerini yansıtan bir resim sanatıdır mozaik. Dönemin yöresinde çıkan malzemelerle oluşturulmuştur. Mesela Roma dönemine ait olan eserler ülkemizde Gaziantep, Antakya, Şanlıurfa ve şimdi sadece bu bölgede değil; yapılan kazı çalışmalarından takip ettiğimiz üzere Anadolu’nun birçok yerinde bu döneme ait eserleri görmeye başladık.
Eski uygarlıkların ustaları mozaikle neleri resmetmiş?
O dönemlerde daha çok olimpiyat oyunları, av sahneleri, vahşi hayvanlar gibi figürleri görüyoruz. Sonraları zengin ailelerin yaşamlarından, evlerinden sahneler daha çok taban mozaiği olarak görülmüştür.
Hangi malzemeleri kullanmışlar?
Malzeme olarak taş ve mermer kullanmışlar.
Bizans’ın mozaikte bir ihtisas alanı var mı?
Bizanslılar duvar ve taban mozaikleri konusunda uzmanlaşmıştır. İtalya’da üretilen ve kalın, renkli camdan oluşan plakalar (smalti) kullanmakla ünlüdürler. Bu dönemde camlar, ışığı daha iyi yönlendirebilmek için farklı açılarda ve sıvasız olarak yerleştirildi. Bazı desenlerde camların arkasına gümüş, altın yapraklar yapıştırılırdı. Daha çok dini görüntüler ve aristokrasinin mozaiklerini yapmışlardır.
ECDADIMIZ MOZAİK SANATINA MATEMATİK İLMİNİ İLAVE ETTİ
Müslüman sanatkârlar mozaikle neler yapmışlar?
İslam kültür ve medeniyeti mozaik desenlerine getirdiği matematiksel zenginlikle ünlüdür. İslamiyet’te resim sanatı çok ilerleme göstermediği için bu dönemde mozaikte canlı figür sahneleri yoktur. Yer yer cam küpler ve taşlar kullanılmış olsa da İslami eserlerde, genelde, desen için özellikle üretilmiş, daha sonra kenarları elde zımparalanarak boşluksuz, yan yana oturacak şekle sokulmuş çini plakalar kullanılmıştır. Bunun da en iyi örneklerini Selçuklu dönemindeki yapılarda görebiliriz.
Malzemeleriniz neler? Bunları nasıl temin ediyorsunuz?
Mozaikte malzeme sınırı yoktur esasında. Çünkü tanım olarak bilindiği üzere küçük parçaların bir araya getirilerek oluşturulan resim sanatıdır. Buradan yola çıkılırsa taş, mermer, cam, seramik, boncuk gibi birçok materyalden yararlanılabilir. Bu sizin yaratıcılığınıza kalmış.
Ben ağırlıklı olarak opak cam dediğimiz malzemeyi kullanıyorum eserlerimde. Bunlar 3 mm kalınlığında, yaklaşık 1 metrekare büyüklüğünde plakalardır.
CAM GENİŞ BİR RENK YELPAZESİNE SAHİP
Opak cam Türkiye’de üretiliyor mu?
Bu camlar maalesef bizim ülkemizde üretilmiyor. Bunları yurtdışından (Amerika ve Çin) ülkemize birkaç firma getiriyor, biz de onlardan temin ediyoruz.
Cam mozaikte karar kıldığınızı gözlemliyoruz. Cam ile çalışmanın avantajları/dezavantajları neler?
Camı en çok tercih etmemdeki sebep; geniş bir renk yelpazesi var ve istediğim şekli, formu verebiliyorum.
Camı neyle kesiyorsunuz?
Cam plakaları elmas dediğimiz kesici aletlerle ve çeşitli penseler yardımıyla resmimizin tonlarına göre kesip yerleştiriyoruz.
Bazen mermer de kullanıyoruz. Mermeri ülkemizde temin etmek daha kolay ama cam kadar geniş bir renk skalası yok ve daha fazla beden gücü gerekiyor. Çünkü mermer daha sert ve kalın. Şekil vermek tabii ki daha zor.
HORASAN HARCI ÖNEMLİ
Bir mozaik eserinin ömrü ne kadar?
Tarihsel süreçten bahsederek başlayayım. Günümüze kadar mozaik eserlerin gelmesini sağlayan en temel sebeplerden biri horasan harcıdır. Horasan harcı günümüzde derz dolgu dediğimiz malzemedir.
Horasan harcı olarak bilinen harç, içinde pişirilmiş ve öğütülmüş toprak ürünleri katılan bir malzemedir. Eski dönemlerde yapı ustaları, kullandıkları malzemenin içine yumurta akı, peynir, reçine, pişmiş toprak gibi katkı maddeleri katarak meydana getirmişlerdir. Çok kuvvetli ve suya dayanıklı bir bileşimdir.
Dayanımı yüksek olan bu harç, birçok Türk yapısında da kullanılmıştır. İlk kullanımı milada yakındır. Başka bir deyişle Sezar’ın son yıllarıdır. Romalılar daima volkanik toz kullanmışlardır. Bu yüzden Roma harcı beyazdır. Bizans ise volkanik toz yerine tuğla tozu ve kırığı kullanırdı. Nadir de olsa Bizans’ın volkanik toz kullandığı bilinmektedir. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı eserlerinin restorasyonunda geniş ölçüde kullanılmış olan Horasan harcının, özellikle 15. yüzyıldan sonra, kullanım alanı genişlemiştir.
Günümüzde biz de derz dolgu dediğimiz malzemeyi kullanmaya devam etmekteyiz. Bu sayede eserlerimiz ömrünü uzatmaktayız. Yapıştırıcı olarak da rutubete neme dayanıklı şeffaf soğuk silikon kullanıyoruz.
Mevcut desenlere, geleneksel sanatlarımızla katkıda bulunuyorsunuz. Eserlerinizde bazen Orta Asya’dan, bazen de Hicaz’dan esintilere rastlıyoruz. Mozaik sanatını geleneksel sanatlarla harmanlama fikri nasıl ortaya çıktı?
Ben üniversitede, Geleneksel Sanatlar Bölümü’nü okumaya başladığım dönemden itibaren bu sanattaki zenginlik, tarihi süreç beni çok etkiledi; o yüzden de eserlerimde günümüz modern formlarının içinde tarihteki desenleri işlemeyi seviyorum. Çağımıza uygun bir şekilde, tarihimizi de unutturmadan bu güzellikleri bir nebze hatırlatabilip tanıtabiliyorsam ne mutlu bana.
İstanbul Boğazı’ndan Osmanlı kaftanlarına, Galata’dan Haliç’e kadar pek çok eserinizin nirengi noktasında İstanbul var. Mekân sanatkâra ne anlatır, ne türden ilhamlarda bulunur? Bu bağlamda siz İstanbul’da ne arıyorsunuz?
İstanbul tarihi bakımından birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel anlamda tam bir mozaik cenneti. İşlenecek, görülecek birçok noktası var. Ben İstanbul aşığı, hayranı bir insanım. Bu sebeple İstanbul, eserlerimde yer buluyor. Bazen de siparişlerim üzerine de bahsettiğiniz konuları işliyorum. Mesela, Sultanahmet’te bir restoranın beş katına İstanbul konseptli eserler yaptık.
Neler yaptınız orada?
Burada neye dikkat ettik; her katta İstanbul’un farklı bir dönemini işlemeye çalıştık. Mesela bir katında Ayasofya Müzesi’nde yer alan İmparatoriçe Eirene’nin elindeki ferman resmi olan sahneyi işledik. Bu eserin içinde aynı zamanda Topkapı Sarayı sünnet odasının ana girişinde yer alan 16. yy. İznik çini motifini ve Selçuklu’nun on iki yıldız motifini işledik. Karşısındaki eserde de İmparator II. İoannes’in elindeki kese sahnesini işledik. Bu detayların esprisi şu; ferman menüyü temsil ediyor, kese de hesabı ödemeyi.
Diğer bir katta Matrakçı Nasuh Efendi’nin resmettiği İstanbul’u değişik formlarda işledik. Başka bir eserde İstanbul silueti formunda bir paravan yapıp içinde İstanbul’dan esintiler içeren bir kolaj yaptık. Eserlerde İstanbul’u daha çok yağlı boya tablolarda, minyatürlerde, gravürlerde, çiniler üzerinde gördük.
Ben mozaik sanatı ile her türlü resmin, motifin işlenebileceğini göstermek istedim. Mozaiğin tarihsel sürecinden sonra, opak cam ile kendinden renkli ebruli bir malzeme ile bunu resmetmek benim için vazgeçilmez bir çalışma.
Eserlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Eserleriniz hangi müzelerde, kurum ve kuruluşlarda bulunuyor?
Siparişlerim ya da konulu sergiler dışında eserlerimi yaparken özgürüm; hayran olduğum resimler, desenler ilham kaynağım. Bazen panolar bazen de işlevsel özelliği olan formlarda kullanıyorum mozaiği; masa, sehpa, dolap gibi.
Eserlerim genelde sergilerde görülüyor. Şimdiye kadar yapmış olduğum eserler Cumhurbaşkanlığı, Üsküdar Belediyesi, Zonguldak Valiliği, Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörlük Binası, Sezai Karakoç Kültür Merkezi gibi kurumların duvarlarında ya da dekoratif aksesuarlarında yer aldı.
Bunların dışında kafe, restoran ve otel gibi özel işletmelerde; şahısların ev ve ofislerinde yer alıyor.
İSMEK bünyesinde uzun yıllar usta öğreticilik yaptınız. İSMEK’te mozaik sanatına ilgi nasıldı?
İSMEK’te eğitim vermeye üniversiteden mezun olur olmaz başladım. Benim için de ilk deneyimdi; yerinde duramayan, öğrendiği her şeyi aktarmakta hevesli, heyecanlı ve aceleci biriydim.
İSMEK’te iki bölgede Mozaik branşında uzun yıllar tek başıma hocalık yaptım. Sekiz yıllık öğretmenlik dönemimin yaklaşık beş yılında yalnızdım. Daha sonraları, öğrencilerimle açmış olduğum hem İSMEK’te hem İSMEK dışında yaptığım sergilerle çok yayıldık; bu sayede ilgi ve talep arttı. Daha sonra dört hoca daha aldık. Yetiştirdiğim birçok öğrencim bu sanatı icra etmeye devam ediyor. Ben ayrılırken de sekiz sene bilfiil yanımdan hiç ayrılmayan asistanım, şimdi usta öğreticilik yapmaya başladı. Bu da benim için büyük bir onur kaynağı.
Pek çok sergiye katıldınız, sergi organizasyonu yaptınız. Geçtiğimiz Mayıs ayında Bahariye Mevlevihane’sinde “Kadın Eliyle Mozaik Sergisi” düzenlediniz. Serginin hikâyesini anlatır mısınız?
Kadın Eliyle Mozaik Sergisi öğrencilerimle açmış olduğum sene sonu sergisiydi, İSMEK’ten ayrıldıktan sonra beni bırakmayan, ‘İhtisas Grubu’ olarak anılan, en yenisi iki yıllık olan, çoğu dört, beş, sekiz yıllık öğrencilerimle birlikte açtık bahsettiğiniz sergiyi.
Bu sergide bir konu üzerine çalışmadık, serbest bıraktım. Kimi bir gravürden yola çıktı, kimi beğendiği desenleri kolaj olarak yaptı, kimi öğrencim de farklı motifleri, resimleri işlevsel özelliği olan formlarda kullandı.
HERKESİN BİRBİRİNDEN ÖĞRENECEK O KADAR ÇOK ŞEYİ VAR Kİ
Öğrencileriniz nasıl bir profile sahip?
Ben ders verdikçe, bu alanda bildiklerimi paylaştıkça çoğalan bir insanım. Herkesin birbirinden öğrenecek o kadar çok şeyi var ki! Öğrencilerim yaş ortalaması olarak benden epey büyük olan bir kitle. Hayat tecrübeleri fazla, herkes farklı alanlarda eğitim almış, çalışmış insanlar; birbirimize bu anlamda katkımız çok fazla. Düşünün ki tam bir mozaik harmanıyız bir araya geldiğimizde. Bu insanlar çoğunlukla daha önce sanat üzerine bir eğitim almış insanlar değil ve herkesin içinde keşfedilmemiş bir beceri, hüner var.
Sanatkârı ne/neler motive eder?
Sergilerde eserleri asıldığında beğenilmesi, övgü dolu eleştiriler alınması, neticesinde yaşanan mutluluk bu sanatı devam ettirmekteki en yegâne sebep. Esasında, bir eseri yapmanın ya da herhangi bir çalışmada yer almanın sonucu güzel oluyorsa bunun arkasında, kadın-erkek fark etmeden, bir işi severek yapmak, aşkla yapmak vardır.
Serginize ilgi nasıldı?
Sergiye olan katılım oldukça yüksekti. Tabir yerindeyse yediden yetmişe herkesin ilgisini ve beğenisini çekti. Halkımızın mozaik sanatına karşı ne kadar ilgili ve duyarlı olduğunu gördük. Kurum ve kuruluşların sponsorluk tekliflerini aldık, bizler için farklı şehirlerde olsun İstanbul’da olsun birçok sergi açmamız için desteklerini gördük. Umarım bu tür etkinliklerimiz artarak devam edecektir.
SANAT EN ETKİLİ İLETİŞİM ARACI
Sanat en etkili iletişim aracıdır. Sanat aynı zamanda insanın duygu ve düşüncelerinin dışa yansımasıdır. Sanatın işlevselliği ve değeri insanlara ulaştığı sürece etkilidir. Amacımız toplumun kültürel değerlerini göz önünde bulundurarak sanatın gündelik yaşamın vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurgulamak. Ayrıca sadece tüketen değil, aynı zamanda üreten bireylerin artması ve sanatın olumlu etkilerini görebilmek için farklı kültürel faaliyetlerin; resim, mozaik gibi birçok sanat sergilerinin devamını ve sürekliliğini önemsiyoruz.
Bu toprağın sanatçıları geçmişin mozaik sanatını nasıl dönüştürmüş? Sanat birikimine ne türden katkılar yapmış?
Mesela Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu ele alalım. Bu sanatçımız Anadolu toprağında yetiştiği dönemi işlemiştir; hem mozaik eserlerinde hem şiirlerinde. Bunun gibi birçok sanatçı kendi döneminin toplumsal sürecini eserlerine yansıtmıştır.
Matrakçı Nasuh, Bağdat Seferi sırasında Kanuni Sultan Süleyman’ın seferlerinde ve savaşlarında yanında bulunup minyatürlerinde Osmanlı tarihini konu alan eserlerini resimlerken figürsüz manzaralar veya kuşbakışı topografik tasvirler olarak tanımlanabilecek yepyeni bir üslup oluşturmuştur.
Bunlar bizim için en önemli kaynaklar. Bizlere yol gösteren bu sanatçılar kendi dönemlerini resimleri, şiirleri, kitapları ile tasvir ederek bizlere yol göstermiş; bizlere bir bakış açısı oluşturmuştur.
Anadolu coğrafyası ve müzelerimiz zengin bir mozaik eseri envanterine sahip. Çalışmalarınıza ilham kaynağı olan eskimez eserler hangileri?
Biz çok şanslı bir toplumuz, kültürel mirasımız çok fazla. Her karış toprağımızın altında ve üstünde eserler var. Ne yazık ki kimi eserler bütçe sıkıntılarından gün yüzüne çıkamıyor, ama son zamanlarda da sizlerin de görmüş olduğu gibi batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine her bölgede, her kazıda yeni bir tarih sayfası gün yüzüne çıkıyor. Ben de elimden geldiğince takip ediyorum. Bu konuda bir sınırım yok, hepsi bizim; her türlü motiften, desenden, dönemden yararlanıyorum.
YETENEK ALLAH VERGİSİ BİR OLGU
Mozaikte eser özelliğini haiz çalışmalara imza atmak için ne kadar/kaç yıl alın teri dökmek gerekiyor?
Benim üniversitedeki öğrenim dönemim iki yıldı ama hâlâ öğrenmeye devam ediyorum. Yetenek Allah vergisi bir olgu ama bunu geliştirmek, beceri sahibi olmak sizin elinizde. Ben, öğrettikçe öğrenenlerdenim. Ömrüm buna müsaade ettiği sürece bilgilerimi paylaşmak isterim. Bir eserin başına oturduğumda zaman mefhumu yok benim için. Tabii ki süreli işler, siparişler bir disiplin, bir plan içerir.
Öğrenci kabul ediyor musunuz? Öğrenciler size nasıl ulaşıyor?
Bana ulaşmak isteyen sosyal medyadaki hesaplarımdan veya internet sayfamdan ulaşabilir.
Son olarak mozaik sanatına ilgi duyacak olanlara nasıl bir mesaj iletmek ister misiniz?
Eserlerimde en çok işlediğim konular geleneksel sanatlar. Öz sanatlarımızın konularını, desenlerini işleyip tarihimizi kültürümüzü yeni nesillere, çağına uygun bir şekilde, tanıtmaya gayret ediyorum.
Mozaik sanatı ile her türlü motifi, deseni, fotoğrafı resmetmek mümkün.
Sadece dönemindeki malzeme ile değil; günümüzde üretilen camlar, seramikler, boncuklar gibi farklı materyallerle de bunu yapabileceğimizi anlatmak, göstermek istiyoruz. İnşallah bütün üniversitelerimizin güzel sanatlar bölümlerinde mozaik branşına daha çok rastlarız.
İsteyerek, severek, aşkla yapılan her iş güzel sonuçlar verecektir. Herkesin bir sanat dalı ile uğraşmasının hem kendi ruh ve beden sağlığı için hem de toplumun ilerlemesi için en önemli ilaç olduğunu düşünüyorum.
İbrahim Ethem Gören