AHŞAP OYMANIN NABZI BURSA’DA ATIYOR
Bursa’da Ulu Camii vardır. Kadim şehrin orta yerinde ihlâsla inşa edilmiş, yazılarla müzeyyen bir mâbed… Bir de ahşap oymanın üstadı Bekir Usta vardır Bursa’da… Tarihi Irgandı Köprülü Çarşısı’nın üzerindeki mütevazı atölyesinde ahşaptan zikir sesleri alır. Nasırlı ellerinden, avuçlarının içinden birbiri ardına Ulu Camii’nin kubbeleri misali sıralanan eserleri Irgandı Çarşısı’nın altından akıp gitmekte olan sular misali berraktır. Bekir Uslu Usta’nın iskarpela hareketlerinden hâsıl olan âvâz, Ulu Camii’deki hatların zikrine ortak olurken dükkânında sadece çayı değil; muhabbeti, sanatı, uhuvveti ve estetiği de demlemektedir.
USUL OLMADAN VUSUL OLMAZ
Ceviz ağacını oyarak biiznillah meydana getirdiği devasa kelime-i tevhid levhasına baktığınızda Bekir Usta’nın atölyesinden, elinden değil; gönlünden çıktığını zannedersiniz.
Bekir Usta 1965 yılının ilkbaharında Yozgat Akdağmadeni’nde dünyaya gelmiş. İlk ve ortaokulu memleketinde bitirmiş. O yıllarda hemen hemen tüm Anadolu şehirlerinde olduğu gibi Yozgat’ta da çocukların, bir ustanın yanında meslek, sanat ve zanaat öğrenmesi âdet ve usul gereğiydi. Çünkü usul olmadan vusul de olmazdı.
Bu minval üzere henüz ilk gençlik çağlarını sürmekte Bekir Uslu’yu babası başkent Ankara’ya götürerek Ahmet Usta’nın yanına çırak olarak verir. Bekir Usta’nın oymacılık serüveni de böylece başlamış olur. Çıraklığı, kalfalık ve akabinde ustalık takip eder. Bekir Uslu askere gidinceye kadar ustasından Ahilik ve fütüvvet ahlâkı çerçevesinde klasik tarz ahşap oymacılığını ve Barok tarzı oyma sanatının inceliklerini öğrenir.
1985 yılında vatani hizmetini tamamladıktan sonra içinden gelen sese kulak vererek Somuncu Baba’nın, Emir Sultan’ın, Molla Fenari’nin, Üftâde Hazretleri’nin ve daha nice Anadolu ereninin memleketine; Bursa’ya yerleşir.
Ahmet Usta’nın elinde, 7-8 yıllık ahşabın tahtındaki yolculuğunu tamamlayarak ustasından askere gitmezden önce muvafakatini olan Bekir Uslu böylelikle gönül rahatlığıyla Bursa’da kendi atölyesini açar. Burada gece-gündüz, yorulmak nedir bilmeden gayret ederek Selçuklu ve Osmanlı motifleri üzerine çalışır. 2000 yılından itibaren ise vakt-i merhunu gelerek ahşaptaki ustalığını hat sanatıyla taçlandırmaya, cismânî âletlerle icra edilmekte olan hat sanatını ahşap malzemelerin üzerine nakşetmeye başlar. Nakşettikçe keşfeder, keşfettikçe nakşeder ve böylelikle ahşap oymacılıkta, geleneksel oymacılıkta kendi üslubunu geliştirir. Hâsılı, Bekir Usta 35 yıldır Bursa’da Ulu Camii’nin lâhûtî gölgesi altında sanat ve zanaatını icra ederek yeni eserler meşk etmeye devam eder…
“OYMA İLE AHŞABA İSTEDİĞİMİZ ŞEKLİ VEREBİLİRİZ”
“Ahşap Oyma” deyince Bekir Usta’nın aklına canlı bir ağacın ölümüyle keresteye dönüştükten sonra tekrar hayat bulması gelir: “Ahşap oyma sanatında; ahşaba istediğimiz her şekli, her figürü ve deseni aktarabiliriz. Hayatın hemen her alanında kullanılmakta olan ahşaba işlevselliğine uygun olarak göze hoş gelecek şekilde nakışlar işleyerek nesiller arasında köprü kurarız.”
Bekir Usta, ahşap oymayı her ağaç nev’ine uygulamakla birlikte işlenecek olan motifin yapısına ve müşterilerinin taleplerine göre sert, yumuşak, lifli ya da lifsiz ağaç materyallerinin üzerinde çalışır. Irgandı Köprüsü’ndeki atölyesine giren keresteler yerine göre birkaç ay süren alın terinin, sabrın, azmin ve hakikatli ustalığın ardından yeni bir hayata kavuşur. Bu hayat, kimi kazan bir camiinin mihrap âyetinde, kimi zaman tarihi bir yapının tavan göbeğinde, kimi zaman da sabır, azim ve ustalıkla birleşerek stilize edilmiş bitkinin yahut simurg kuşunun kanadında temâşâ edilir.
Bekir Usta ince işçilik gerektiren, özellikle hat çalışmalarında sert yapısıyla bilinen ceviz, gül ve kayın gibi ağaçları tercih ederken detay isteyen motiflerde ise ıhlamur ve kestane gibi yumuşak ağaçları tercih eder.
AŞK OLMADAN MEŞK DE OLMAZ
Bekir Usta oymacılıkta kimi zaman üstadlarından izin aldığı hatları, kimi zaman Osmanlı ve Selçuklu geometrik desenlerini, kimi zaman stilize ettiği bitki ve hayvan figürlerini, kimi zaman da gönlüne göre, serbest tasarım uygulamalarını nakşeder. Ama her ne yapıyorsa aşk ile yapar. Çünkü aşk olmadan meşk de olmaz. Aşk olmadan sanatın derinliklerine inilemez, zanaatın inceliklerine nüfuz girilemez.
Bekir Usta’nın eserlerini gelişen teknolojiye rağmen geleneksel ahşap oyma bıçakları ile; iskarpela ile inşa ve ihya etmeye devam ettiğini, yeri geldiğinde kendi bıçağını kendi imal ettiğini belirtmemiz vakıa mutabık olacaktır.
MARİFET İLTİFATA TABİDİR
Eskiler, “marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir” demişler. El-Hakk doğrudur. Bekir Usta’nın emeği, alın teri, marifeti takdir görüyor. Her birini velinimet olarak gördüğü müşterileri iç mimarlardan restoratörlere, cami derneklerinden yerli ve yabancı devlet adamlarına kadar uzayıp gidiyor.
Atölyesine birkaç saatliğine misafir olduğumuz Bekir Usta, “Bir hat eseri ya da tavan göbeği özelinde oyma bir çalışmanın ahşaptan mihraba yahut tavana/duvara asılıncaya kadar geçirdiği sanat ve estetik sürecini özetler misiniz?” şeklindeki sorumu şöyle cevapladı. “Hat eserlerinin ya da diğer motiflerin bir esere dönüşme serüvenini sırası ile anlatmak gerekirse şunları ifade edebilirim. Öncelikle müşterinin isteği üzerine uygun ağaç belirlenip yine istenilen ölçülere göre hazırlanır. Sonrasında malzeme tezgâhımın üstüne gelir. Yazı ve desenler önce kalemle ahşabın üzerine işlenir, sonra iskarpela ile çizgiler büyük dikkatle kesilip zemin çıkartma işlemi başlar. Bu kısım ne kadar iyi yapılırsa elimizdeki ahşap farklı bir kimliğe o kadar iyi bürünür. Kesim ve zemin çıkartma işlemi gerekli görülürse ikinci, hatta üçüncü kez tekrarlanır. En son, ince işçilik gereken kısımlar yapıldıktan sonra zımparası yapılır. Bu kısımdan sonra esere boya, vernik gibi işler isteniyorsa boyanmak için başka bir ustanın eline gider. Eğer ortaya çıkan mamulün son işlemini ben yapacaksam “gomalak” dediğimiz doğal cila sürerek ahşabı müşterilerime teslim ederim.”
BURSA’DA AHŞAP OYMA SANATKÂRLARI YOK DENECEK KADAR AZ
Bursa’da ahşap oyma sanatkârları eskiye nazaran azalmış olsa da mobilya sektörü üzerine İnegöl’ün sanayi bölgelerinde birçok usta bulunuyor. Bununla birlikte Bekir Usta’nın tarzınızda ahşabı sanat ve estetik güzelliklerle buluşturan başka bir usta yok. Son yıllarda bazı dizi filmlerinin de etkisiyle ahşap oyma sanatına yönelik ilgide belirgin bir artış gözlemleniyor. Bu tercihte hiç şüphesiz sıradanlaşmış, makine işi, tek düze bir kalıptan çıkmış ürünlerin verdiği bıkkınlık da etkin. Bekir Usta’ya sipariş vermek isteyenlerin sayısı günden güne çoğalıyor. Bekir Usta ders taleplerini karşılamak için vaktini daha verimli kullanıp müşterilerine verdiği sözü tutuyor Ahilik meslek âdâbının sürüp gittiği asırlarda olduğu gibi sözün Allah’a verildiğinin şuurunda olan ustamızla hasbıhalimiz, muhatabımızın “bir planlamaya gitmeyi düşünüyorum ama hem siparişler hem ders aynı anda nasıl gidecek diye endişeleniyorum. Bu talepler, yaptığım işin kadrinin, kıymetinin bilindiğine işaret ediyor ve bir sonraki nesillere aktarımı noktasında gönlüme ümit tohumları saçıyor” cümleleriyle nihayete eriyor.
İbrahim Ethem Gören