ZAMANINI AŞAN MEDENİYET: ÖZBEKİSTAN
‘Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan Sergi ve Sempozyumu’ ülkemizde son yıllarda düzenlenen en önemli kültür sanat organizasyonlarından biri.
15 Haziran Cumartesi günü organizasyonun mimarı İnsan ve Medeniyet Hareketi’nin (İMH), Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinde Bahariye Mevlevihanesi’nde düzenlediği hamle çapındaki sanat faaliyeti, Anadolu coğrafyasından ata yurdumuz Orta Asya’ya ve oradan da Özbekistan’a uzanan ilim ve estetik hamurunda yoğrulan bir kardeşlik projesi.
Türkiye’den ve Özbekistan’dan 28 sanatçı ve 34 akademisyenin katılımıyla hayat bulan “Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan Sergi ve Sempozyumu” bir yandan İslâm irfanından beslenen iki ülke arasındaki dostluk bağlarını birbirinden âlâ keyfiyeti haiz sanat eserleriyle perçinlerken, diğer yandan da edebî ve tarihî meselelerin işlendiği sempozyumla taçlandırdı.
Zamanını Aşan Medeniyet Özbekistan etkinliğinin sergi ayağına katılarak burada eserleri bulunan sanatkârlardan katı’ ustası, İMH Sanat Birimi Başkanı Meryem Güney, Özbek minyatür sanatçısı Cihangir Aşhurov, tezhip ve kalemişi sanatçısı mimar Semih İrteş, tezhip ve kalemişi sanatçısı Doç. Dr. Kaya Üçer, minyatür sanatçısı Gülçin Anmaç ve Hattat Faruk Dinçer Eratlı ile görüşerek okumakta olduğunuz yazıyı hazırladık.
Sergi intibalarımıza geçmezden önce İMH’nin önemli bir sanat hizmeti olan sergi kataloğuna değinmek vakıa mutabık olacaktır.
Cumhurbaşkanlığı, Kültür Bakanlığı, TİKA, İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nin katkılarıyla neşet eden ve şimdiden nadir kitap vasfını kazanan kataloğa, etkinliğin proje koordinatörü Meryem Güney’in önemli hizmetleri sebkat etmiş.
ERDOĞAN: ÖZBEKİSTAN’DA TÜRK VE İSLÂM TARİHİNİN AYAK İZLERİ HAYRANLIKLA SEYREDİLMEKTEDİR.
Sn. Cumhurbaşkanımız kataloğun sunuş yazısında Türkistan’ı, Anadolu’nun kapılarını ebedi yurdumuz olarak bizlere açan Sultan Alparslan’ın geldiği ve döndüğü yer olarak tanımladıktan sonra şu ifadeleri kullanmayı tercih etmiş:
“…Özbekistan her dönemde büyük Türkistan coğrafyasının en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Bugün de Özbekistan Türk ve İslâm tarihinin ayak izlerinin hayranlıkla seyredildiği bir yerdir.
(…)
İnsan ve Medeniyet Hareketi’nin bir kuruluşu olan Bahariye Sanat Atölyeleri tarafından düzenlenen “Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan” sergi ve sempozyumunu, kadim tarihimizin yeni nesillere tanıtılması konusunda önemli bir gayret olarak değerlendiriyorum.”
MERYEM GÜNEY: KADİM MEDENİYETİMİZİ İHYA ETME YOLUNDAYIZ
İMH Sanat Birimi Başkanı, katı’ sanatçısı Meryem Güney de müessesesini temsilen kaleme aldığı yazıda sergi projesinin misyon ve vizyonunu “Ruh üflenmiş eşsiz eserleri ve mimarisiyle adeta açık hava müzesi görünümünde olan, zamanın yıpratamadığı Özbekistan’ın bu eşsiz mirasından ilham alarak hazırladığımız “Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan” projemizle kadim medeniyetimizi ihya etme yolundayız.
İslâmiyet’in kabulünden sonra Orta Asya’dan Anadolu’ya taşınan, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde soyutlaşarak özgün bir kimlik kazanan, asırların birikimiyle zenginleşerek günümüze kadar ulaşan süsleme sanatlarımız birbirinden kıymetli isimlerin emeğiyle yeniden hayat buluyor.” cümleleriyle ortaya koyuyor.
Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan sergisinde Özbekistan’ın öz kimliğini teşkil eden mimari eserlerinden ilham alınarak Türk ve Özbek sanatkârların göz nurları ve yoğun emekleriyle hayat bulan 60 özgün eser yer alıyor.
MÜSTESNA BİR KOLEKSİYON…
“Müstakil, özgün ve müstesna bir koleksiyon” sıfatını haiz sergiye eserleriyle katkıda bulunan sanatkârların isimlerini belirtmeyi üzerimize sorumluluk bir sorumluluk addediyoruz:
HÜSN-İ HAT: Hasan Çelebi, Dr. Hüseyin Gündüz, Davut Bektaş, Gürkan Pehlivan, Faruk Dinçer Eratlı.
TEZHİB: Prof. Dr. Faruk Taşkale, Doç. Dr. Münevver Üçer, Mamure Öz, Nilüfer Kurfeyz, Mustafa Çelebi, Selim Sağlam.
KATI’: Meryem Güney.
EBRU: Mahmut Peşteli, Hikmet Barutçugil.
MİNYATÜR: Gülçin Anmaç, Cihangir Aşhurov, Kamol Mirzaev, Betül Bilgin.
KALEM İŞİ: Semih İrteş, Doç. Dr. Kaya Üçer, Davron Fattokhov, Kamoliddin Abdullaev.
CİLT: İslam Seçen.
ÇİNİ: Güvenç Güven, Nursen Güven.
AHŞAP OYMA: Hüsamettin Yivlik, Tokhir Gaziev, Abdimajit Abdurakhmonov.
60 ÖZGÜN ESER…
Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan serlevhalı sergide İpek Yolu’nun zenginleştirdiği asırlık mimari birikim, birbirinden kıymetli isimlerin emeği ile yeniden hayat buluyor.
Sergide Özbekistan’ın kadim şehirlerinden Semerkant, Buhara ve Hive’deki dini ve sivil mimari eserler hat, tezhib, minyatür, katı’, ebru, kalemişi, çini, cilt ve ahşap oyma çalışmalarıyla yeniden yorumlanarak günümüz insanlarının irfanına arz ediliyor. Sergide eserlerini temâşâ ederek kendileriyle hasbihal ettiğimiz sanatkârların çalışmalarına bir sığınma sahnesi kadar da olsa değinmek istiyoruz.
ZER-İ TEVHİD
Hattat Faruk Dinçer Eratlı ketebeli eserde Tilla Kârî Medresesi Camii’nin mihrab süslemelerinde bulunan makıli tarzda yazılmış Kelime-i Tevhid istifi sekiz köşeli yıldızın içerisine yerleştirilerek, beyaz ve sarı altın ile kâğıdın müşfik yüzüne aktarılmış. Eserin zemini Özbekistan’ın tarihi yapılarında sıkça görülen lacivert renge boyanmış.
TURKUAZ
Malum olduğu üzere Turkuaz, Türk kültürlerinde yapılarda ve mimari eserlerde bulunan çini ve mozaik uygulamalarında sıkça kullanılan bir renk... Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Süsleme Sanatları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Taşkale imzalı Turkuaz adlı çalışmada kubbe formu, turkuaz mozaikler ve Türk tezhip sanatında 15. yüzyılda etkili olmuş Özbek asıllı Babanakkaş ekolü halkâr uygulamaları ön plana çıkıyor. Eserin nirengi noktasında hayatın, huzurun ve mutluluğun merkezinde bulunan İsm-i Celâl “Allah,” altın kullanılarak zerendûd tekniği ile yazılmış; güzel ahlâkın ve insanlığın temsilcisi olan Sevgili Peygamberimiz “Muhammed” Mustafa Aleyhisselâm’ın ism-i şerifleri latif bir bordür ile tezyin edilmiş.
DÜŞ BAHÇESİ
Ülkemizin öncü tezyinat atölyesi Nakkaş Tezyini Sanatlar Merkezi’nin kurucusu, mimar Semih İrteş’in göz nurunu üzerinde barındırmakta olan Düş Bahçesi isimli çalışma günümüz kalemişi uygulamalarının önemli örneklerinden biri olarak Bahariye Mevlevihanesi’nden sanatseverlere “merhaba” diyor. Mezkûr çalışma Semerkant Tille Kâri Camii’nin (1646-1660) tezyinatından ilham alınarak meydana getirilmiş.
Ahşapüstü kalemişi tekniğinde oluşturulan sekizgen tavan göbeğinin kenar asabasında mukarnas detayı, o kültürün çok kullanılan bir mimari tezyinatının bize ait olanıdır. Tasarım alanından naht tekniğindeki dilimli Rûmî motiflerinin iç dolguları hatâyî üsluplu motiflerle tasarlanan eser, 16. yüzyılda Osmanlı nakkaşhânesinin en çok tercih edilen üsluplarından birine sahip…
ŞAHIN KULUNU OKUMAK
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kaya Üçer’e göre sanatçıyı ölümsüz kılan bıraktığı eseridir ve sanatçı ölümsüzlüğü keşfetmiş olan kişidir. Onu yaşatan ise hava, su ve toprak değil, onun izinden giden yoldaşlarıdır. Sanatından etkilenen, eserlerinden yola çıkarak yeni eserler üretenler onun yolunun yolcusu, kanı, canıdır. Sanatçı şahının kuludur; bu kulun bıraktıklarını okumak, okuduklarından anlam çıkartmak ise izindekilerin marifeti olacaktır... Tıpkı Özbek asıllı Şah Kulu’nun eserlerinin günümüze yansıması olan Şahın Kulunu Okumak isimli eserde olduğu gibi…
HİVE ŞEHRİ VE TARİHİ İÇ KALESİ
Hive, (Harizm) Hanlığı’na ait tarihi İçhan kalesi, İpek Yolu ticaret merkezi olduğu dönemin önemli mimari eserleriyle günümüze ulaşmış, Dünya Kültür Mirası olarak koruma altına alınmış mimari bir abide mahiyetine sahiptir. Gülçin Anmaç’ın naif fırçasıyla yorumladığı minyatürde, kale içinde bulunan Muhammed Eminhan Medre sesi, Kalta Minor, Pehlivan Mahmud Külliyesi, İslam Hoca Minaresi, Cuma Camii, Muhammed Rahim Han Medresesi gibi önemli yapılar ile birlikte ünlü matematikçi El Harezmi’nin sureti resmedilmektedir.
ŞAH-I NAKŞİBENDİ’Yİ GÖRMEK…
Özbek minyatür sanatının en önemli temsilcilerinden Cihangir Aşhurov, “Şah-ı Nakşibendi’yi Görmek” ismini verdiği çalışmasında izleyicilerini tasavvufun özlü dünyasında deruni bir yolculuğa çıkartıyor.
Şah-ı Nakşibendi’yi görmek için Şam’dan gelen misafiri onu şehrin en büyük camiinde vaaz verirken bulacağını sanırken, tarlada çalışırken buluyor. Şeyh Şah-ı Nakşibendi, misafirine kendi tarlasında yetiştirdiği karpuzdan ikram ediyor. Misafir yedikleri karpuzu birleştirip üzerine üfleyince yine bir karpuz meydana geliyor. Ne var ki karpuzda Şeyh’in ikramındaki lezzet bulunmuyor. Ve dahi manevi nakkaş ve nakış sahibi Şah-ı Nakşibend Hazretleri muhatabına asırlara sari olan tarihi sözünü dillendiriyor: Senin kerametin bir nefeslikti, bizimkisi ise bir yıllık zahmetin mahsulüydü: “Dil be–yâr u dest be-kâr”/“Kalbin Allah’ta, elin işte olsun”.
30 HAZİRAN PAZAR GÜNÜNE KADAR BAHARİYE MEVLEVİHANESİ’NE DAVETLİSİNİZ…
Bazı eserlerin hassas bir kuyumcu maharetiyle mücevher olarak da tasarlanmış olması sergiyi daha da özel kılıyor.
Zamanını Aşan Medeniyet Özbekistan sergisini tezyin etmekte olan Türk ve Özbek sanatçıların eserleri 30 Haziran Pazar gününe kadar Bahariye Mevlevihanesi’nde gönlünde sanat ve estetik güzelliklere açık kapılar bulunanları bekliyor olacak.
Not: Sergi, Bahariye Mevlevihanesi’nde semahane mahfilinde düzenleniyor. Semahane mücerret manada dua, zikir ve ibadet mahallidir. Sergi, söyleşi, sohbet, toplantı vb. etkinlikler başka bir mekânda tertip edilmelidir.
İbrahim Ethem Gören