ZAMANI AŞAN TAŞLAR
Yalova Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Berk, Osmanlı medreselerinde ilim ve irfan hizmetleri veren müderrisler gibi birçok ilgi ve uzmanlık alanına sahip entelektüel bir kişilik.
Hat sanatında mahir olan Süleyman Berk, aynı zamanda fotoğraf sanatçısı, tarih ve medeniyet bilincine sahip örnek bir şahsiyet. Hatırı sayılır bir hat, fotoğraf, Osmanlı asırlarına ait kartvizit, kitap, fotokart, kartpostal koleksiyonu olan, bir müddet imamlık, vaizlik ve müftülük vazifelerinde de bulunan Süleyman Berk Hoca’nın özel ilgi alanlarından biri de medeniyetimizin tapu senedi mahiyetinde olan mezar kitabeleri.
MEZAR KİTABELERİNİN LİSANINI ÇÖZDÜ
Osmanlı mezar kitabeleriyle, baş ve ayak taşlarının lisanını çözen Berk, Zeytinburnu’ndaki mezar taşlarını kayıt altına alıp, taşları ve hikâyelerini kitaplaştırarak önemli bir hizmete imza attı.
Akademisyen Berk, iki yıllık çalışmanın neticesinde Zeytinburnu ilçesinde bulunan 18 mezarlık ve hazîredeki yaklaşık 4 bin mezar taşının envanterini “Zamanı Aşan Taşlar” başlığıyla 2 ciltlik kitapta topladı.
Zeytinburnu’nda medfun bulunan tarihi şahsiyetlerin mezar taşlarının envanterini büyük bir titizlikle hazırlayan Yalova Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman Berk, medeniyetler beşiği İstanbul’da pek çok hazîredeki mezar kitabelerinin kayıt altına alınmasının kültür tarihimiz açısından önemli bir hizmet olduğunu belirterek, tarihi mezar taşlarının korunması için öncelikle toplumun bu konuda eğitilerek şuur oluşturulmasının gereğine işaret ediyor.
MEZARLIKLAR VE MEZAR KİTABELERİ TOPLUM HAYATININ VAZGEÇİLMEZ UNSURLARIDIR
Zeytinburnu Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki ofisinde ziyaret ettiğimiz Doç. Dr. Süleyman Berk, yaptığımız hasbihalde milletin, bir adım öte Ümmet-i Muhammed’in tüm tarihi değerleri ve eserleri gibi, mezarlıklar ve mezar taşlarının da toplum hayatı için son derece önemli olduğuna vurgu yaparak, mezarlıkların ve mezar kitabelerinin cemiyet hayatının vazgeçilmez asli unsurları olduğunu belirtti.
Sohbetimizde Zeytinburnu’nda kayıt altına alınan hemen her biri mimari sanat harikası olan şahidelerin tarihe şahitlik ettiğini belirten Berk Hoca, sözü İstanbul şairi Yahya Kemal Beyatlı’ya getirerek, Aşiyan Kabristanlığı’nda basübadelmevti bekleyen şairin “Kırık bir mezar taşını kırk bohçaya sarılı Sakal-ı Şerif gibi muhafaza etmezsek ne din kalır, ne milliyet.” şeklindeki sözünü hatırlattı.
İstanbul’un tarihi mezarlıklarında Osmanlı’nın önemli hattatlarının yazdığı, imzalı mezar taşı kitabeleri bulunduğuna değinen müellif, hat sanatı ustalarının mezar taşlarında genellikle celi sülüs, celi talik ve kufi yazı çeşitlerini kullandıklarını belirterek, şu hususun altını çizdi: “Sanatta üslup sahibi hattatlar, yazdıkları mezar taşı kitabelerinin sonuna imzalarını atmışlardır.”

OSMANLI MEDENİYETİ MEZARLIKLARI MANEVİ İSTİRAHAT BAHÇESİNE ÇEVİRMİŞTİ
Osmanlı ve İslâm toplumlarında hayatla memat iç içeydi. Çarşının merkezinde cami yer alır; insanlar hayatını Müslüman saatine göre tanzim eder; hayat, cami, mescid ve ticarethanelerin etrafında gün ışığı ile başlar; yine gün ışığı ile sona ererdi. İlk gün ışığı perdelerin koynunda kıvrım kıvrım kaybolmaya başladığı vakitlerde ise insanlar ibadete ve tefekküre râm olurdu. O vakitlerde “Bir anlık tefekkür, bin yıllık nafile ibadetten hayırlıdır.” düsturu henüz unutulmamıştı. Bu hatırlayışta şehirlerin orta yerine konuşlandırılan camilerin hazirelerinde diriliş zamanını bekleyen hamuşanın katkısı büyüktü.
OSMANLI KABRİSTANLARI HUZUR MEKÂNLARIYDI
Böylelikle hane halkları kabristanlıklardan ve dahi ölümden korkmaz, ibret nazarıyla bakıp tefekkür ve tezekkür ederdi. Bu noktada Süleyman Berk Üstad’ın avazına kulak verelim: “Osmanlı kabristanlıkları, endamlı servileri, rengârenk çiçekleriyle insana huzur veren mekânlardı. Eski mezarlıklarımızda ölümün, insana ürperti veren soğuk yüzü görülmezdi. Osmanlı medeniyeti, buraları birer 'manevi istirahat bahçesine' çevirmişti. Osmanlı yerleşim yerlerinde mezarlıklar, devamlı göz önünde olan yerlere yapılmıştı. Bir manada insanlar ölüleriyle birlikte yaşamış, bundan da huzur duymuşlardı. Bu sayede, faniliklerini hiçbir zaman unutmamışlardı.”
TARİHİ ESERLER MEMLEKETLERİN KARAKTERİ HÜVİYETİNDEDİR
Süleyman Berk, memleketimizin gerçek sahiplerini tespitte mezarlıkların önemine vurgu yaparken, tarihi hakikatlere yasladığı sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Milli Mücadele döneminde, Doğu Anadolu’da Ermeni Devleti kurma girişiminde bulunduğu sırada, Erzurum’a gelen Amerikan heyetinden General Harbord’a, Erzurum Belediye Reisi pencereden mezarlıkları işaret ederek, ‘İşte Türk mezarlığı, işte Ermeni mezarlığı… Bu Ermeniler ölülerini yemediler ya!’ demiştir. Tabii ki, küçücük Ermeni mezarlığı yanında, Müslüman mezarlığı çok daha büyüktü. Böylece vatanın gerçek sahiplerini tespitte mezarlıklar önemli bir argüman olmuştur. Esasen tarihi eserler, bütünüyle bir memleketin tapusu ve karakteri hüviyetindedir. Biz de bu anlayışla Zeytinburnu ilçesi sınırları içerisinde bulunan tarihi taşların envanterini çıkararak bir yayına dönüştürdük.”
OSMANLI MEZAR KİTABELERİ BAŞLI BAŞINA SANAT ESERİ
Osmanlı mezar kitabeleri başlı başına sanat eseridir. Söz konusu eserlerde taş işçiliği, yazı sanatıyla uyumlu bir keyfiyette estetik güzellik arz eder.
Mezar kitabelerinde dini, ilmi, edebi, kimi zaman da mahalli ibareler, ifadeler yer alır. Mezar taşlarında mevtanın erkek mi kadın mı olduğuna dair net üsluplar kullanılır, yol boylarındaki mezarlıkların yanından giderken taşlara şöylece bakıp geçen münevverler dahi hamuşanın mesleklerini hemen anlayıverir. Muhatabımız Süleyman Berk Hoca, bu meyanda “Yapı olarak mezar taşları, birbirlerine benzer özellikler göstermektedir. Ana farklılık, erkek ve kadın mezar taşlarında görülür. Erkek mezar taşlarında ölünün statüsüne göre bir başlık bulunmasına karşılık, kadın mezar taşlarında çiçek motifleri başlık olarak yer alır. Erkek mezar taşı kitabelerinde mevtanın sosyal hayattaki statüsünü yansıtan başlıklar, kavuklar, fes ve tarikat başlığı şeklinde üçe ayrılır. Başlıklar ve semboller, mezar taşı kitabelerine işlenir.”
HACCA GİDENLERİN MEZAR TAŞLARINA HURMA AĞACI MOTİFLERİ İŞLENİRDİ
Süleyman Berk Hoca sözlerine şu şekilde devam etti: “Şüphesiz erkek mezar taşlarının en dikkat çeken kısmı, başlıklardır. Kişinin genç yaşta ölmüş olduğunu belirten çiçek, hacı olduğunu belirten hurma ağacı, idam edildiğini anlatan boyun kısmındaki kement, mesleklerini yansıtan tulumba, çapa, ok-yay ve okuryazarlığına delalet eden kalem-divit gibi simgeler ile de kişinin kimliğiyle ilgili daha özel bilgiler verilmeye çalışılırdı.
Osmanlı’da sosyal statünün en önemli göstergesi kavuklardır. Bu nedenle mezar taşlarının da en belirleyici özelliği kavuklar olmuştur. Bunların ortadan kalkmasından sonra görülmeye başlayan kallavi ise aslında sadrazam, vezir ve üç tuğlu paşaların kullandığı, bir tür tören başlığıydı. Gündelik kullanımda çok az yeri bulunan mezkûr kavuğun mezar taşlarındaki kullanımı ise tamamen semboliktir.”
Süleyman Berk Hoca, mezar taşı kitabelerinin, taş işçiliği ve edebi özelliği yanında yazı sanatı bakımından da önemi bulunduğunun unutulmaması gerektiğini vurgu yaptı.
BİLİNÇ OLUŞMADAN MEZAR KİTABELERİNİN KORUNMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR
Toplumda tarihi mezar taşlarına ilişkin yeterli duyarlılığın oluşmadığına dikkati çeken Doç. Dr. Berk: “Her şeyden evvel bu konuda bir bilinç oluşmalıdır. Bu bilinç oluşmadan ne tarihi yapının ne de mezarlık ve mezar taşlarının korunması mümkündür.
Zamanında mezarlıklara ve mezar taşlarına çok hor davranılmıştır. Taş işçiliği yönünden mükemmel olan mezar taşları kırılmış, mıcır yapılmış, temel taşı olarak kullanılmıştır. Koca bir kültürün güzelim mahsulleri yok edilmiştir.
Bugün nispeten bir koruma bilincinden bahsedilebilir ama kesinlikle yeterli değildir. Halen, fırsat buldukça eski mezar taşları yok edilmektedir. Bununla birlikte hâlâ tarihi hazîrelerin fiziki olarak korunması anlamında bir şey yapıldığı söylenemez. Bir diğer önemli husus ise bütün eski, tarihi mezar taşlarının envanterleri çıkarılmalı ve yayını yapılmalıdır.”
ADNAN MENDERES’TEN TURGUT ÖZAL’A, NECMEDDİN ERBAKAN’DAN HATTAT MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI’YA VE İBNÜLEMİN MAHMUD KEMAL İNAL’A KADAR PEK ÇOK ÖNEMLİ ŞAHSİYET ZEYTİNBURNU’NDA MEDFUN
Gerek Osmanlı döneminde gerek Cumhuriyet döneminde birçok zevat Zeytinburnu’ndaki kadim mezarlıklara defnedilmiştir. Demokrasi şehitlerimiz Adnan Menderes ve dava arkadaşları 1991 yılında nakl-i kubur yapılarak Yeni Topkapı Mezarlığı’ndaki anıt mezara defnedilmişlerdir. 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal vasiyeti gereği Yeni Topkapı Mezarlığı’na defnedilmiş daha sonra kabri üzerine anıt mezar yapılmıştır. Eski Başbakanlardan Necmeddin Erbakan da vefatında Merkez Efendi’de bulunan aile mezarlığına defnedilmiştir.
Süleyman Berk Üstad’a “Zeytinburnu’ndaki kadim kabristanlıklarda medfun bulunan meşhur şahsiyetler kimlerdir?” şeklindeki suali ilettiğimizde aldığımız cevap şöyle oldu: “Musa Muslihiddin (Merkez Efendi) ve Seyyid Nizam Hazretleri, Bosnevi Hamza Bali Hazretleri, Ahmed Kemal Dede, Aşçı Dede, Şeyh Sinan Erdebili, Hattat Kayışzade Hafız Osman Nuri Efendi, Hattat Mehmed Hulusi Efendi, Hattat Mehmed Şevki Efendi, Tanburi Cemil Bey, Tepedelendi Ali Paşa, Abdurrahman Nafiz Paşa, Tahir Olgun (Tahirü’l-Mevlevi), İsmail Saib Sencer, Abdülhak Adnan Adıvar, Halide Edip Adıvar, Hattat Suud Yavsi (el-Mevlevi), Tahsin Öz, Ressam İbrahim Çallı, Sadettin Kaynak, Rıza Nur, Abdülhak Şinasi Hisar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Hakkı Tarık Us, Ekrem Hakkı Ayverdi, Samiha Ayverdi, Kenan Büyükaksoy (Rıfai), Şemseddin Yeşil, Hattat Mustafa Halim Özyazıcı, Ressam Sami Yetik, Mükrimin Halil Yinanç, İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Nizameddin Nazif Tepedelenlioğlu, Nurettin Topçu, eski büyükelçilerden Muharrem Nuri Birgi, Nuri Arlasez ve daha birçok zat Zeytunburnu ilçesi sınırları içerisinde eski tabirle 'defn-i hak-i ıtır-nak' edilmişlerdir. Tepedelenli Ali Paşa ve iki oğlunun idam edildikten sonra kesik başları da Zeytinburnu Ayvalık Mezarlığı’na defnedilmiştir.”
KARI DIRILTISINDAN VEFAT EDEN HALİL AĞA
Kitabeler ve şahideler arasında oldukça ilginç mezar taşlarının da bulunduğunu ifade eden Berk, “Merkez Efendi mezarlığında insana tebessüm ettiren bir mezar taşı çok ilgi çekicidir. Mezar taşındaki ifadesiyle: “Karı dırıltısından vefat eden Halil Ağa” mezar taşı kitabesi en çok ziyaret edilen mezar taşıdır. Zeytinburnu mezarlıklarında taş işçiliği ve edebi yönüyle önemli birçok mezar taşı kitabesi bulunmaktadır. Bunun yanında Hat Sanatı cihetiyle de çok önemli mezar taşı kitabeleri bulunmaktadır.” ifadeleriyle medeniyet âşıklarının ziyaret etmesi gereken mezar kitabelerine dikkat çekti.
ZEYTİNBURNU BELEDİYESİ KÜLTÜR VE SANAT ALANINDAKİ HİZMETLERİYLE DİKKAT ÇEKİYOR
Zeytinburnu Belediyesi gerek kültür sanat merkezleri gerekse kültür sanat yayıncılığıyla büyük işler başarıyor ve prestij kitaplarına imza atıyor. Belediyenin son kültür hizmeti olan ‘Zamanı Aşan Taşlar’ tarihe önemli bir not ve vefa. “Eskiz Defterlerimden Osmanlı Mimarisi” serlevhalı kitap da vakti merhunu geldiğinde gündem yapacağımız önemli bir çalışma.
ORASI MEDHALİDİR BÂR-GÂH-I MEVLÂ’NIN
Süleyman Berk Hoca’yı ve Zamanı Aşan Taşlar’a hizmetleri sebkat edenleri tebrik ederken yazımızı Tahir’ül-Mevlevî’nin mısralarıyla nihayete erdirelim:
İstemem nakl-i cenâzemde çeleng u âhenk
Debdebeyle gidilen sâha değildir makber
Orası methalidir bâr-gâh-ı Mevlâ’nın
Kapısından içeri acz ile girmek ister!
İbrahim Ethem Gören