Günümüz hat sanatının mümtaz simalarından Hattat Ferhat Kurlu yakın dönem hüsn-i hat çalışmalarını İstanbul’da sanatseverlerin irfanına arz etti.
Üsküdar NevMekân Sahil’de 31 Ağustos Perşembe günü açılışı yapılan sergide birbirinden âlâ keyfiyeti hâiz kalem güzelleri 24 Eylül Pazar gününe kadar ziyaretçilerini bekliyor olacak.
HATTAT FERHAT KURLU: HAT SANATKÂRI HARFLERE VE KELİMELERE HİZMET EDER.
Reîs’ül-Hattâtîn Hasan Çelebi’nin hayrül halefi Ferhat Kurlu, hüsn-i hat sanatının ulvî mânevî mirasını, hocasından öğrendiği gibi hüvesi hüvesine milimi milimine bugünün ve yarının sanatkârlarına aktarma gayretinde bulunurken “Cevâhiru’l-Hurûf”u teşrih masasına yatırmayı ihmal etmiyor: “Geçmişimizden gelen ve bize miras kalan değerleri, popüler kültüre fedâ etmeden yeni nesillere aktarmaya gayret ediyoruz. Cevher zaten çok kıymetli. Geriye kalan, mâhir ellerde o mânâya bir mücevher gibi harf ve kelimeleri işleyerek bir elbise giydirmektir. Güzel sesli bir hâfızın Kur’ân-ı Kerîm’in mücevher dükkânından birkaç âyeti güzel sesiyle ilân etmesi gibi, bir şiir yorumcusunun güzel bir şiiri sesiyle dinleyenlere takdim etmesi gibi, biz hat sanatkârları da bu ilânâtı güzel harf ve kelimelerle ördüğümüz levhalarımızla yaparız. İşte bu sergimizde bir kısmını mürekkeple çalışıp altınla tezyîn ettiğimiz bir kısmını da direkt altınla çalıştığımız rûhu ve mânâsı olan paha biçilmez mücevherlerimizi göreceksiniz.”
TALEBE YETİŞTİRMEYİ İHMAL ETMİYOR.
Sülüs, celi sülüs, nesih, ta’lik yazı nevilerinde eser vermekte olan hattat Kurlu, sülüs ve celi sülüs yazıda kendi üslubunu oluşturmuş sanatkârlarımızdan biri. Çalışmalarını İstanbul’da sürdürmekte olan sanatkâr ‘Râkım Mesleği’ne bir yandan yeni yazılar armağan ederken diğer yandan talebe yetiştirmeyi de ihmal etmiyor.
İSTANBUL HAT SANATININ BAŞKENTİDİR.
Ferhat Kurlu yazı, meşk, atölye ve sergi çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor. “Kâbil-i irşad olan üstad olur üstaddan” cümlesini kuran ecdad yerden göğe kadar haklı. Üstad eliyle üstad olan Ferhat Kurlu’nun ilk şahsî sergisi olma hususiyetini haiz “Cevâhiru’l-Hurûf”u temâşâ edenlerin, muhatabımızın hocası Hasan Çelebi’nin tarif ve tavsifiyle “cismânî âletlerle icra edilen rûhânî mühendisliği” ayn’el-yakîn keşfedeceği gibi, hafızalarına “İstanbul hüsn-i hat sanatının başkentidir” çümlesi de tedâi edecektir.
TÜRKMEN: HATTAT FERHAT KURLU KLASİK SANAT GELENEĞİMİZİ TEMSİL EDİYOR.
‘Her akşam camlarında yangın çıkan’ Üsküdar hamle çapında kültür sanat faaliyetleriyle de adından söz ettiriyor. “Cevâhiru’l-Hurûf”a ev sahipliği yapan Üsküdar Belediyesi’ni tebrik ederken, kadim ilçenin belediye başkanı Hilmi Türkmen’in sergi mülahazalarına nazar edelim: “Asırlara yayınlan büyük medeniyetimizin temelinde inancın, kültürün, sanatın harcı vardır. Bu mübarek formül bizi millet olarak bugünlere getirdi, yarınlara da taşıyacak. Buna yürekten inanıyoruz. Sanatlarımız, sanatçılarımız bize bu inancı, bu güven duygusunu eserleriyle aşılıyorlar. Bilhassa klasik sanatlarımızın modern zamanlara direnişi, sanatçılarımızın eserlerini üretme biçimleri, ısrarları, yeni anlatım yolları bulmaları hayranlık vesilesidir. Hat, bütün bu birikimin, bu direnişin en güzel örneklerini bize hediye eden bir sanat dalı olarak yaşamaya devam ediyor. Usta–çırak ilişkisinin bütün hususiyetleriyle devam ettiği hat sanatında bugün dünyaya açılan sanatçılarımız eserleriyle, tavırlarıyla bizi biz yapan değerlerimizi yaşatıyorlar. Bizi anlatıyorlar. Eserleriyle hat sanatına hizmet eden, bu sanatımıza yeni anlamlar katan Ferhat Kurlu bu sanatçılarımızdan biri ve bugün hem eserleri hem talebeleriyle klasik sanat geleneğimizi temsil ediyor. âyetleri, hadisleri, duaları, bakan gözlere güzellik, kalplere ferahlık verecek şekilde yazan Kurlu’nun eserlerinden teşkil eden Cevâhiru’l-Hurûf sergisi, sanatçının sanatsal birikimini bize veciz bir şekilde anlatıyor. “
“MÜSTAKÎM OL UTANDIRMAZ HAZRETİ ALLAH SENİ.”
Sanat birikimi önemli. Sanatkârın bu süreçteki istikameti ise daha önemli. “Müstakîm ol utandırmaz Hazreti Allah seni” diyen Diyarbakırlı Said Paşa’ya rahmet olsun. “Cevâhiru’l-Hurûf”ta âyet-i kerimeleri, Allah’ın en güzel isimlerini ve hilye-i saadeti kâh is kalemiyle, kâh zerendûd tekniğiyle yazmaya muvaffak kılınan Ferhat Kurlu’nun asıl muvaffakiyeti, Hazreti Ali’ye (kv) izafe edilen “Güzel yazı hocanın öğretişinde (meşkinde) gizlidir. Kıvamı çok yazmakta, devamı İslâm dini yaşamakla olur” sözünde aranmalıdır.
PROF. DR. SÜLEYMAN BERK: SANATIN GÜÇLÜ İSİMLERİNE BİR HALKA DAHA: FERHAT KURLU
Hattat, İstanbul Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Türk-İslâm Sanatları Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Berk, “Sanatın Güçlü İsimlerine Bir Halka Daha: Ferhat Kurlu” başlıklı sergi kataloğu yazısında son yıllarda Geleneksel Sanatlarda görülen gelişmelerin zirve yaptığını, İslâm sanatları içerisinde özel bir yeri olan yazı sanatına tarihi perspektiften bakılınca, bu durumun Osmanlı’nın ortaya koyduğu gelişmenin bir devamı olarak görüldüğünü ve bu gelişmenin her türlü takdirin üzerinde olduğunu belirttikten sonra sözlerini asliyet ve terkip şuuruyla sürdürüyor: “Bundan yaklaşık bir asır evvel geleneksel sanatlarımız zirvedeyken yaşanan sosyo kültürel inhitat ve tarihî ârıza, her şeyin bıçak gibi kesilmesini intâc etmiştir. Çok zor zamanlardan sonra artık tarih olmaktan kurtulan yazı sanatımızın gelişme seyrine bir göz atmak meseleleri daha iyi kavramamıza sebep olacaktır.”
Devlet-i Aliyye'den Günümüze Hat Sanatı kitabının müellifi Prof. Dr. Süleyman Berk, sözü Hattat Ferhak Kurlu’ya ve dahi Cevâhiru’l-Hurûf’a getirmezden önce okuyucuları hat sanatının tarihinde yolculuğa çıkarıyor. “Başlangıcından itibaren daha Abbasîler döneminde öncü hattatlar İbn Mukle, İbn Bevvab ve Yâkût el-Mustâsımî eliyle ortaya konulan kâide ve prensipler yazının sanat olarak sağlam bir zemine oturmasını sağlamıştır.
Geçmişteki birikimden güç alan ama geleceğe yönelik perspektifle sağlam temellerin bu dönemde atıldığı görülmektedir. İbn Bevvâb’ın, harf estetiğini yakalamak için kalem kalınlığı ile harf büyüklüğünü kurala bağlamak için dâire esasını ortaya koyması bu çalışmanın ilk adımı olmuştur. Yâkut’un kalem ağzını eğri kesmesi ise estetik adımın önemli bir merhalesi teşkil etmiştir.
Yazının çeşitlenmesi, form ve düzen olarak çeşitli denemelerin ortaya konulması uzun bir tecrübenin neticesi olarak görülebilir. Abbasîler, Memlükler, İlhanlılar, Timurlular, Safevîler ve Selçuklular döneminde özellikle kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in yazımı ve sayfa düzeninde çok farklı denemelere girişilmesi, sözlerin en güzelinin en güzel şekilde yazılması gayretinin çok farklı örnekleriyle karşılaşmaktayız. Aynı sahifede farklı hat çeşitlerinin tezhib ile birleşmesi sonucu bugün hayranlıkla seyrettiğimiz sanat şâheserleri ortaya çıkmıştır. Aynı dönemlerde mimarî yapılar üzerinde de Kûfi ve Celî Sülüs yazının örneklerini görmekteyiz. Mimarî yapılar üzerindeki yazının/kitâbelerin yapıyı tamamlayan bir unsur olduğunu söyleyebiliriz.
HÜSN-İ HAT SANATI FATİH SULTAN MEHMED İLE BİRLİKTE YENİ BİR SAHAYA GİRMİŞTİR.
Osmanlı döneminde, Fatih Sultan Mehmed’le birlikte yazı yeni bir sahaya girmiştir. Bu dönemde Amasya’da Şehzâde olan II. Bâyezid, Hattat Şeyh Hamdullah ile yakınlık kurmuş ve ondan yazı dersleri almıştır. Şeyh Hamdullah, Sultan Fâtih için kitaplar istinsah etmiştir. Şeyh Hamdullah, Osmanlı yazı mektebinin kurucusu olarak kabul edilir ve yazı sanatı onunla yeni bir safhaya girmiştir. Şeyh Hamdullah Efendi, yazı sanatında gerçekleştirdikleri sebebiyle “Kıbletü’l-Küttâb: Hattatların öncüsü” olarak kabul edilmiştir.
II. Bâyezid’in, Sultan olarak İstanbul’a gelmesi ve Şeyh Hamdullah’ı da davet etmesiyle yazı sanatında yepyeni bir sayfa açılmıştır. Sultan’ın desteği ile Şeyh Hamdullah etrafında bir halka oluşmuş, yine Sultan’ın teşvik ve yönlendirmesiyle yazıda “Osmanlı üslûbu” ortaya çıkmıştır. Mushaf yazımında farklı hatların kullanılması yerine sadece “Nesih” hattının kullanılması da bu yeni üslûbun tesiri ile olmuştur. Topyekûn Aklâm-ı Sitte’de ortaya konulan değişim ve gelişim, yavaş yavaş Celî yazıda da kendini göstermeye başlamıştır. Şeyh Hamdullah’tan sonra Hattat Ahmed Karahisâri farklı bir üslubu temsil etse de özellikle tasarım bakımından bugün dahi hayran olunan eserler ortaya koymuştur. Ona izâfe edilen Piyâle Paşa Camii kapı üzeri Celî yazıları ile özellikle Yedikule Uşşâki Çeşmesi ayna kitâbesi, yazıdaki tasarım kudretini ortaya koyan eserlerindendir. Fatih döneminden Yahyâ Sûfi ve Ali b. Yahyâ Sûfi de celî yazıda kendinden sonraki hattatlara uzun süre rehber olacak eserler ortaya koymuşlardır.
Hâfız Osman Efendi, Sülüs ve Nesih yazının Şeyh Hamdullah sonrası durağı olmuştur. Yazdığı Mushaf ve Hilye-i şerîfe’ler günümüze hâlâ ışık tutmaktadır. Osmanlı yazı sanatının ana damarını temsil eden hattatlardan Hattat İsmâil Zühdî Efendi, Celî Sülüs yazıda büyük kırılmayı temsil eden Hattat Mustafa Râkım Efendi’nin hocasıdır aynı zamanda… Hattat Râkım yazı sanatına kattıkları ile yazı estetik olarak, Râkım öncesi, Râkım sonrası ayırımına tabi tutulmuştur. Celî yazıda kalem kalınlığı ile harf büyüklüğü arasındaki estetiği yakalamış, istif örgüsünde de çığır açmıştır. Padişah tuğrası da Râkım elinde estetik yoluna girmiştir. Hattat Moralı Beşir Ağa, Mahmud Celâleddin, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Hattat Mehmed Şefik Bey, Alâaddin Bey, Mehmed Şevkî Efendi, Abdülfettah Efendi, Sâmi Efendi ve daha birçok isimle XVIII- XX. asır hat sanatının en verimli ve hareketli asrı olmuştur. Artık özellikle Sülüs, Nesih ve Celî Sülüs yazıda ölçüler karar kılmış, estetik ölçü yakalanmıştır. Bu arada başka yazı çeşitleri de aynı estetik kıvamında Osmanlı pâyitahtında yazılır olmuş, İstanbul yazı sanatının merkezi olmuştur.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e intikâl eden sanatkârlar Ahmed Kâmil Akdik, İsmail Hakkı Altunbezer, Hulûsi Efendi, Nuri Korman, Hâmid Aytaç ve Halim efendiler ve daha niceleri yazının devamı için gayret göstermişlerdir. Yaşanan tarihî arıza, yazının gelişimine sekte vursa da gelinen noktada gayretler meyvesini vermiş ve Hat Sanatı artık “tarih olmaktan” kurtulmuştur.”
FERHAT KURLU ESLÂFIN YOLUNDA YAZI GELENEĞİNİ BAŞARILI BİR ŞEKİLDE SÜRDÜRÜYOR.
Eskilerin efradını cami dedikleri keyfiyette hat sanatı tarihini sülüs yazılarındaki zikir misali teşrih masasına yatıran Süleyman Berk hoca, günümüzde, geleneğe sıkı sıkıya bağlı sanatkârlar yanında, gelenek temelli yeni arayışları ortaya koyan birçok sanatkâra atıfta bulunduktan sonra kelâmı Hattat Ferhat Kurlu’ya getiriyor: “O sanatkârlardan biri de kıymetli kardeşim, aziz dost Ferhat Kurlu’dur. Anadolu’da başladığı sanat yolculuğuna İstanbul’a geldikten sonra daha bir ağırlık vermiş, çalışmaları ve eserleri ile yazı silsilesi içerisine, yazının üstadları arasına katılmıştır. Yetiştirdiği talebeleri de kendisi gibi başarılı bir yol izlemektedirler. Ferhat Kurlu’nun özellikle Celî Sülüs, Sülüs ve Nesih yazıda eser verdiğini görmekteyiz. Sonradan bunlara Celî Talik yazıyı da eklemiştir. Celî Sülüs yazıdaki orijinal istiflerine bakıldığında iki önemli özellik göze çarpmaktadır: Cevâhİru’l-Hurûf 1-Harf yapılarının ölçü ve estetiği. 2-İstifin dengesi. Harflerindeki ölçü birliği yanında tokluk, keskinlik ve çizgi sağlamlığı Ferhat Kurlu’nun yazıdaki en büyük başarısıdır. İstiflerde leke dağılımındaki denge, yazılarının bariz vasfıdır. Geleneğe bağlı bir sanatkâr olarak, eslâfın yolunu günümüzde başarılı bir şekilde temsil etmektedir.”
MESLEK KUTLUDUR.
Hattat Ferhat Kurlu, İstanbul Üniversitesi’nin başarılı akademisyeni Süleyman Berk’in ifade ettiği üzere yazı çalışmalarını eslâfın yolunda başarılı bir şekilde sürdürüyor. Mezkûr başarının arka planını ise şüphesiz Ahilik ve Fütüvvet ahlâkı oluşturuyor. Muhatabımız hattatlık mesleğini omuzlarının üzerine kutlu bir değer olarak taşıyor. Haddizatında meslek kutludur. Hemen her sanat ve zanaat erbabı gibi hattatlar da mesleğinin adamı ve dahi hakikatli usta olmalıdır. “Hakikatli usta”, Ferhat Kurlu’nun hocası Hasan Çelebi örnekliğinde olduğu gibi tok gözlüdür, talebelerini de sahip olduğu bu güzel haslete yönlendirir.
Hakikatli usta isar sahibidir, sadece kendini düşünmez, başkalarını da, talebelerini de, talebelerinin talebelerini de düşünür; onların meselelerini, geçim derdini göz ardı etmez.
“DOST YOLUNA BÜTÜN VARIMIZ SEBİL”
Cami mimarisinde Ferhat Kurlu’nun önünü açan üstadı Hasan Çelebi’ye selâm olsun. Hakikatli usta gerektiğinde kendine gelen yazı ve cami tezyinatı siparişlerini iş yapamayan talebelerine yönlendirir. Çünkü onun dilinden ve dahi gönül lisanından şair Bahaeddin Karakoç’un, "Dost yoluna bütün varımız sebil/Verdikçe dolar bizim boş testilerimiz" mısraları dökülüyor.
HAKİKATLİ USTA VERDİĞİ İCAZETİN ARKASINDA DURUR.
Hakikatli usta ömrünü vererek biiznillah ustalaştırdığı talebelerini her zaman koruyup gözetir, yüreklendirir. Hakikatli usta kendisine talebelerinin "işi, yazısı, çizgisi, kamış kalemi, teknesi, fırını, boyası, fırçası nasıl?" diye sorulduğunda "benim gibi, yahut benden de âlâ keyfiyettedir" der. Böylelikle verdiği icazetin arkasında durur.
FERHAT KURLU CAMİ VE MESCİTLERİMİZİN DE HİZMETİNDE...
Ferhat Kurlu kudretli kalemiyle cami ve mescitlerimize de hizmet ediyor. Sanatçı, levha çalışmalarının yanı sıra dini mimari eserlerimize yazı sanatının müşfik gönül lisanıyla dokunuyor; İstanbul başta olmak üzere pek çok vilayetimizin cami kubbe ve kuşak yazılarını hazırlamaya muvaffak kılınan “Ferhad’ül-Yesârî” emrolunduğu üzere bir işte yorulduğunda diğerinde dinleniyor.
ŞENLENDİRENLERE NE MUTLU!
Yazı ve kurs çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde ve IRCICA’da devam ettirmekte olan sanatkârın eserleri yurtiçinde ve yurtdışında pek çok koleksiyonu şenlendiriyor. Üsküdar, “Cevâhiru’l-Hurûf”la şenlenirken, içinden, harflerin cevherleri geçen yazımıza “şenlendirenlere ve dahi şenlenenlere ne mutlu” diyerek nihayet verelim.
HATTAT FERHAT KURLU
1976’da, Ordu / Fatsa’nın Dağgüvezi köyünde Şaban ve Asiye Kurlu’nun ikinci çocukları olarak dünyaya geldi. İlköğrenimini memleketinde, orta öğrenimini Samsun Lâdik Akpınar Anadolu Öğretmen Lisesi’nde tamamladı. 1993 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ikinci sınıfında öğrenciyken seçmeli tezhip süsleme dersiyle tanıştı. Klâsik Türk İslâm sanatlarına ilgi uyandıran ilk sanat bilgilerini ve ilk rik’a derslerini bu dönemde aldı.1996 Temmuz’unda Hattat Mümtaz Durdu’nun delâletiyle Hasan Çelebi hoca ile tanışıp sülüs-nesih meşkine başladı. Dört senelik dersten sonra 2000 Ekim ayında, IRCICA’da yapılan icâzet töreniyle sülüs-nesih icâzetini aldı. Aynı sene yarışma ve sergilere iştirak etmeye başladı. 2010’da hocası Hasan Çelebi’den Talik icâzetini aldı. Ferhat Kurlu, İstanbul’da kamu görevlisi olarak çalışmakta ve sanat çalışmalarına da bu şehirde devam etmektedir
ALDIĞI ÖDÜLLER
IRCICA 5. Milletlerarası Hat Yarışması Celî-Sülüs Birincilik Ödülü. IRCICA 6. Milletlerarası Hat Yarışması Sülüs, Mansiyon. Antik AŞ. Hilye-i Şerife Hat Yarışması Celî-Sülüs, Sülüs, Nesih Birincilik Ödülü. Kültür ve Turizm Bakanlığı 13. Devlet Hat Yarışması Başarı Ödülü. Albaraka Türk Hat Yarışması Sülüs Birincilik Ödülü. Caizetül-bürdeh Hat Yarışması (UAE) İkincilik Ödülü. (Bu yarışmada birincilik ödülü verilmemiştir.) Şarika Emirliği Hat Buluşması Celî-Sülüs Birincilik Ödülü (Nisan 2008). IRCICA 8. Milletlerarası Hat Yarışması Celî-Talik Mansiyon Ödülü. Cezayir Milletlerarası Hat Buluşması İkincilik Ödülü (Haziran 2010). 16. Devlet Süsleme Sanatları Yarışması Hüsn-ü Hat Başarı Ödülü. (Mayıs 2011)
KATILDIĞI SERGİLER
İcâzet Töreni Karma Sergisi. Yıldız Sarayı İstanbul, Ekim 2000. Artemis Sanat Galerisi Karma Sergi, Osmanbey / İstanbul, Aralık 2001. Artemis Sanat Galerisi Karma Sergi, Osmanbey / İstanbul, Aralık 2002. Ma’radiddubaiddevli (Dubai Uluslararası Hat Sergisi) Karma Hat Sergisi, Dubai, Şubat 2004. Katar Sergisi, Doha, 2005. DİB Sergisi, İstanbul, 2005. DİB 2. Kişisel Sergi, İstanbul, 2006. Maksut Varol Müzayede Galeri, Nişantaşı İstanbul, 2005. Cezayir Sergisi, 2006. 1.Şarika Uluslararası Hat Buluşması Sergisi, 2005. Üsküdar Altunizade Karma Sergi, İstanbul, 2007. Pendik MAK Kült. Merkz. Sergi, İstanbul, 2007 Kartal Karma Sergi, İstanbul, 2008. Kuveyt İslam Sanatları Sergisi, Aralık 2007. Dubai Uluslararası Hat Sergisi, Şubat 2008. Şarika Hat Buluşması Sergisi, Mart 2008. Güney Afrika Cumhuriyeti Sergisi, Nisan 2008. Balıkesir Karma Sergi, 1 Haziran 2007. Balıkesir Karma Sergi, Haziran 2008. İspanya Zaragoza Sergi, Kasım 2008. Riyad Sergisi, 0cak 2009. 2010 İstanbul Kültür Başkenti, Bugünün Ustaları Sergisi, 2010. Besmele Sergisi, Dubai, Mayıs 2010. Bursa Osman Gazi Sergisi, Mayıs 2010. Cezayir Milletlerarası Hat Buluşması, Haziran 2010. KSA Zahran ARAMCO Yaz Festivali Sergisi, Temmuz 2010 Medine-i Münevvere Meşhur Mushaf Hattatları Buluşması, Nisan 2011. Diyanet İşleri Başkanlığı Camiler Haftası Sergisi, Süleymaniye, İstanbul, Eylül 2015. Hasan Çelebi ve Talebeleri Hat Sergisi (Nijer yetimleri yararına), Dolmabahçe, İstanbul, Kasım 2015. Bahreyn Manama Aazamul Kelimaat, Kişisel Sergi, Ocak 2022. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Visal Sergisi, Haziran 2022. Bursa Büyükşehir Belediyesi Klasik Sanatlar Merkezi, Hasan Çelebi Hoca ve Talebeleri Sergisi, Aralık 2022.
Ferhat Kurlu, İstanbul’da ve civar illerde birçok cami ve mescidin, çeşmenin, kitabe, kubbe, kuşak ve mermer yazılarını yazdı. Bunlar arasında Güneşli İmam Mustafa Efendi Camii, Başakşehir 4. Etap Tunahan Camii, Eski Anadolu Otogarı Camii, Habibler Merkez Camii, Esenler Fatma Hatun Camii, Giyimkent İdris-i Nebi Camii, Sancaktepe Hacı Fatma Fitnat Hanım Camii, Kartal Hüdai Soğanlık Camii, Çanakkale İlahiyat Fakültesi Camii, Ümraniye Çakmak Merkez Camii, Zonguldak Uzun Mehmet Camii, İstanbul Beşiktaş’ta Barbaros Hayreddin Paşa Camii ve Darülaceze Camii sayılabilir.
Ayrıca bazı tarihi camilerin kubbe ve kuşak yazılarının tamirinde görev aldı. 250 civarında Hilye-i Şerif, 100 civarında özgün sülüs, celî-sülüs, talik tarzda esere imza attı.
Sanatçı çalışmalarına İstanbul Ümraniye’deki atölyesinde ve IRCICA’da devam ettirdiği uluslararası hat kursu atölyesinde devam etmektedir. Son yıllarda Malezya Kuala Terengganu’da düzenlenen hat müsabakasında, Konya Büyükşehir Belediyesi İslam Sanatları Yarışması’nda ve IRCICA Orta Asya Ülkeleri Bölgesel Hat yarışmalarında juri üyesi olarak görev almıştır.
İbrahim Ethem Gören/04.09.2023-Yazı No: 366