MURAT BOSTANCIOĞLU İLE KAZDAĞI MÜZESİ’NDEN AÇILMIŞ BİR SOHBET…
İş adamı, koleksiyoner Murat Bostancıoğlu ile koleksiyonları ve kardeşi Uğur Bostancıoğlu ile birlikte müessisi olduğu Kazdağı Müzesi özelinde bir e-sohbet gerçekleştirdik.
Murat Bey sizi tanıyabilir miyiz?
1972 yılında Güre Edremit’te doğdum. Orta ve lise tahsilimi İzmir’de, Yüksek tahsilimi Anakara Üniversitesi DTCF’de bitirirdim. Yurtdışı şantiyelerinde yerli ve yabancı şirketlerde görevler aldım. Hâlihazırda kendi işlerimiz Kazakistan Cumhuriyeti’nde devam etmekte. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Oğlum Koç Üniversitesi Makina Mühendisliği’nde, kızım ise İstek Okulları’nda 11’inci sınfta tahsil hayatlarına devam etmekte.
Koleksiyon merakınız nasıl başladı?
Koleksiyon tutkum 15’li yaşlarda pul koleksiyonu ile başladı. Daha sonra dedemin bizim orada ana yolda seyir halindeyken motosikletli turistin yola düşürdüğü bir antika Kristof Kolomb Santa Maria gemi maketini bana hediye etmesiyle pekişmeye başladı.
İlk edindiğiniz eser/ürün neydi?
İlk satın aldığım ürün M. Kemal Atatürk’ün 1927 basımı Osmanlıca Nutuk kitabı idi.
Hangi koleksiyon alanlarıyla ilgilisiniz?
Koleksiyon alanlarım genelde müzede sergilenen objeler ile doğru orantılı.
“KOLEKSİYONUMUN ÖZNESİNDE EDREMİT VE KAZDAĞLARI YÖRESİ VAR.”
Tercihimiz Edremit yöresi ve Kazdağlarına ait obje, efemera, fotoğraf ve ürünler ile sınırlı. Edremit ve Kazdağı yöresine ait olmayan bir koleksiyonum bulunmamakta.
Aile/şahsi koleksiyonunuzla galeri, müze kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Babamızı 2014 yılında kaybettikten sonra, Kardeşim Uğur Bostancıoğlu ile birlikte babamızın anısına ve babamıza ithafen bir şeyler yapmak istedik. Uzun bir arayıştan sonra bölgemizde eksik olduğunu düşündüğümüz müze açmak fikri doğdu.
Babamıza ithafen kurduğumuz müzede, hem merhum babamızın adına bir şey yapmış olacak hem de babamızın ismini uzun yıllar gelecek nesillere aktarabilecektik.
Sözün bu yerinde merhum babanız Ali Bostancıoğlu için de bir paragraf açalım dilerseniz…
Ali Bostancıoğlu, Güreli kendi halinde yaşayan, yerli halk tarafından sevilip sayılan ve bunun için ‘Ali Baba’ lakabıyla anılan, orta halli bir zeytin tüccarıdır. Hayatını, çocuklarının tahsili için çabalayan bir babaya biz de çocukları olarak kardeşimle birlikte nacizane bir atıfta bulunmak istedik. Ne yazık ki hayatta iken bunu göremedi...
Kazdağı Müzesi’nin fikir aşamasından Sanat Galerisi’ne ve bugünkü durumuna gelinceye kadar kat ettiği mesafeyi, müzecilik sürecini özetler misiniz?
Müzemizi ilk kurduğumuzda sergilediğimiz objelerin ve ürünlerin nitelik ve sayısı arzuladığımız gibi bir müze kurmak için yetersizdi. Bu yüzden Kasım 2015 yılında Etnografya Galerisi olarak kurulduk ve faaliyet gösterdik. Geçen süre içerisinde galerinin obje ve eser sayısını artırdık, içerideki teşhir alanlarını geliştirdik ve galeri binamızı büyüttük. Hazır olduğumuz zaman ise 2020 yılında Bakanlığa özel müze olmak için müracaat ettik ve yapılan inceleme sonucunda T.C. Kültür ve Turizm Balanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından Özel Kazdağı Müzesi olarak tescillendik.
Müzenizin amacını, bölümlerini, eserleri tanımak isteriz…
Müzemizin temel amacı Kazdağı Bölgesi ziyaretçilerine görsel objeler, efemera, eşya, resim ve maketleri sergileyerek misafirleri bilgilendirmeyi, eğlendirmeyi ve geliştirmeyi amaçlar.
Müzemiz, 300 metrekare kapalı alanı, 2 farklı salon ve hediyelik eşya dükkânı, kafeteryası, 50 kişilik konferans salonundan oluşan Müzede, 8 dakikalık Kazdağları ve bölge tanıtım filmi, İda dağı Mitosları, Troya ve Antandros, Kuzey ege Antik Kentleri, Dr. Özkan Arıkantürk koleksiyonuna ait Antik dönemlere ait sikkeler, vazolar ve terrakotalar, Fatih’in İstanbul’un fethi sırasında Toroslardan getirdiği Tahtacı Türkmenleri, Yörükler ve Muhacırlar, Kazdağı Milli Parkı, Kazdağı Endemik Bitkileri ve Faunası, Hasanboğuldu, Sutüven Şelalesi ve Sarıkız Efsanesi, Bölgedeki eski zeytinyağı fabrikaları ve zeytincilik, eski Edremit ve Körfez fotoğrafları ve belgeleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün Edremit ziyaretleri ve Atatürk’ün balmumu heykeli, Milli Mücadelede Edremit Körfezi ve Kuva-yı Milliye Hareketi, yolu Kazdağından geçmiş, ‘iz bırakan değerler’ köşesinde çocukluğu Edremit ve Kazdağı’nda geçmiş olan ”Benim meskenin dağlardır dağlar” diyen Sabahattin Ali köşesi ve balmumu heykeli, Kazdağları aşığı Tuncel Kurtiz’in balmumu heykeli ve eserleri, Çanakkale Destanı Kahramanı Havranlı Koca Seyid’in balmumu heykeli, Edremitli Şair Mustafa Seyit Sutüven köşesi, son günlerini Kazdağlarında geçiren Ali Ekber Çiçek köşesi ve balmumu heykeli, Edremitli klarnet virtüözü Şükrü Tunar; fotoğraflar, dökümanlar, efemeralar, antik objeler, heykeller, maketler, görsel videolar ve balmumu heykeller eşliğinde işlenmekte ve sergilenmektedir.
Ziyaretçileriniz müzenizde en çok neleri merak ediyor?
Genelde en çok merak edilen konular Kazdağı’nın mitolojisi, tarihi ve bugünkü durumu...
“ZİYARETÇİLERİMİZ KAZDAĞI’NI TANIMAK İSTİYOR.”
Ziyaretçilerimiz Kazdağı’nı tanımak istiyorlar. Kazdağları hakkında bilmedikleri onlarca konuyu öğrenince Kazdağı’na ilgileri ve tutkuları daha da artıyor. Dr. Özkan Arıkantürk’ün koleksiyonuna ait 300’ye yakın bölgeden çıkarılmış Roma, Bizans ve Helenistik döneme ait arkeolojik objeler ve sikkeler de çok ilgi görüyor.
Kazdağları’nın dününü bugüne bağlayarak sözü Sarıkız Efsanesi’ne ve müzenize getiren sekiz dakikalık tanıtım videosunu da konuşalım…
Müzemizin arka salonunda 50 kişilik bir konferans salonumuz var. Bu arada gelen ziyaretçilere sekiz dakikalık Kazdağı belgeselimizi gösteriyoruz. Metin yazısı ve kurgusu bize ait olan bu belgesel, Kazdağları’nın dünü ve bugününü, tarihini, mitolojisini, efsanelerini, sanatçılarını, flora ve faunasını, Kazdağı milli parkını işliyor. Yabancı misafirlerimiz için ise aynı belgeselin İngilizce ve Rusça versiyonlarını da gösteriyoruz.
Kazdağı Müzesi’nin alametifarikası nedir?
Kazdağı Müzesi ismi Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na bağlı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenmiş bir markadır. Alamet-i Farika'nın ticari değeri önemlidir çünkü. hem o ticari malın değerini arttırır, hem de taklitlerine karşı koruyucu bir reklam aracı niteliğindedir. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye yasalarına göre de, alameti farikanın hukuken korunabilmesi için tescil edilmesi gerekir. Bizler de bunu 2020 Eylül ayında gerçekleştirdik.
MURAT BOSTANCIOĞLU: MİSYONUMUZ KAZDAĞI’NI TANITMAK VE YAŞATMAK…
Müzenizin misyon ve vizyonuna dair neler söylemek istersiniz?
Misyonumuz: Kazdağı ve yöresinin tarihinin geçmişten günümüze intikal eden objeleri ve belgeleri üzerinde bölge tarihimizi aydınlatacak bilimsel araştırmaları müze-üniversite işbirliği ile yapmak, tarihi niteliklerini ortaya çıkarmak ve bu konudaki bilimsel sonuçları yayımlamak, sahip olduğumuz bu değerlerin, gelecek nesillere aktaracak bilimsel müzecilik anlayışına uygun olarak sergilenmelerini ve depolanmalarını sağlamaktır. En önemlisi ise Kazdağları’nı tanıtmak ve yaşatmaktır.
Vizyonumuz: Sahip olduğumuz Kazdağı ve yöresine ait tarihi objeler ve belgeler koleksiyonunu geliştirmek, günümüzden geleceğe aktarılacak yeni obje ve belgelerin temini ile muhafazasını sağlamak, Kazdağı tarihimize ait arşivimizi gün ışığına çıkarmak ve başvurulacak zengin bir bilgi kaynağına kavuşmaktır.
Kazdağı Müzesi’nin Kuzey Ege bölgesi için ifade ettiği anlamlar üzerine de konuşalım…
Müzemiz, Kuzey Ege’de Troas ve Pergamon antik kentleri arasında Güre’de yer almaktadır. Tarih boyunca bir çok egemenliğe ve kültüre ev sahipliği yapan bir bölgededir.
“BUTİK BİR MÜZE…”
Bugün çevremizde Truva Müzesi ve Balıkesir Kuvayi Milliye Müzesi arasında arkeolojik objeleri görebileceğiniz tek müzedir. Müzemizde biz sadece Kazdağı’nı işlemeye ve sergilemeye özen gösterdik. Bu sebeble butik bir müze de diyebiliriz.
Müzeniz, öznesinde sanat ve kültür olan bir dizi etkinlik, söyleşi ve sergi programlarına ev sahipliği yapıyor… Edremitlilerin söz konusu etkinliklerle arası nasıl?
Müzemiz kurulduğu günden itibaren bir çok sanatsal ve kültürel etkinliklere imza atmıştır. Çeşitli konularla söyleşiler, kitap imza günleri, şiir ve klasik müzik dinletileri ve anma günleri bunlardan bazılarıdır. Edremitliler bu tür etkinliklere çok önen gösteriyor. Sanki bu tür etkinliklere biraz özlem var gibi. Büyük bir takipçi sayımız ve üye listemiz mevcut. Yapacağımız etlinlikleri buralarda paylaşıyor ve halka duyuruyoruz. Pandemi sebebiyle bu yıl etkinliklerimize ara verdik fakat normal süreç başlayınca periyodik etkinliklerimiz devam edecektir.
Özel müzeciliğin mimariden personel istihdamına; teşvikten envanter ve mevzuata kadar sorunları nelerdir?
Bizler çok yeni bir özel müzeciyiz. Bağlı bulunduğumuz kurum Balıkesir Kuvayi Milliye Müzesi. Bizlere çok destek oldular. Her adımımızda yanımızda durdular. Balıkesir Kuvayi Milliye Müzesi yönetimine ve personeline buradan sizlerin aracılığı ile şükranlarımızı sunmak isteriz. Dediğim gibi çok yeni özel müzeci olduğumuz için şimdiye kadar hiç bir sorunla karşılaşmadık.
Türkiye’de özel müzeciliğin etkinleştirilmesi, bir adım öte geliştirilmesi için kişilere, kamuoyuna ve kurumlara ne türden görev ve sorumluluklar düşüyor?
Türkiye genelindeki müze sayısı 485. Bunların 199’u T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde, 286 adedi ise özel müze kategorisinde yer alıyor.
Bu durum yurtdışında nasıl?
Mesela Amerika’da 17 bin 500 müze var. Fransa’da sadece Paris’teki Louvre Müzesi’nin koridorlarının uzunluğu 12 kilometre. Bunlara bakınca daha müzecilik konusunda gidecek çok yolumuz olduğunu görüyoruz.
BOSTANCIOĞLU: HER ŞEHİRDE BİR KENT MÜZESİ OLMALI.
Bence her şehirde bir kent müzesi olmalı. Her ilçede butik bir müzede olmalı. O ilçenin neyi meşhur veya o ilçe için ne önemli ise o şeyin bir müzesi olmalı. Mesala Edremit’te bir Zeytin Müzesi olmalı. Bir de sanki devletin özel müzelerin açılması için yatırımcılara veya şirketlere bir takım imtiyazlar vermesi gerekebilir. SGK indirimi, vergi indirimi gibi teşviklerin özel müzeciliğe yönelimi arttıracağını düşünüyorum.
Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?
Biz daha işin başındayız.
“MÜZELER YAŞAYAN YERLER OLMALI…”
Müzeler devamlı yaşayan yerler olmalı. Bir müze kurduk, ziyaretçileri bekleyelim olmamalı. Müzeler devamlı yaşamalı... Yenilikler yapılmalı... Sergilenen objeler çoğaltılmalı... Dönemsel sergilenen tematik eserler olmalı... Bu yüzden daha yolun başındayız... Ve hedeflerimiz büyük...
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Ben öncelikle şahsınıza ve kurumunuz Kuveyt Türk Katılım Bankası’na bizlere kendimizi anlatma imkânını verdiğiniz için ve müzemizi desteklediğiniz için çok teşekkür ederim.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Okuyucularımıza nacizade tavsiyem müzeleri gezmeleri...
“MÜZELER HİÇBİR ŞEYİN KAYBOLMADIĞI, YENİDEN KEŞFEDİLDİĞİ YERLERDİR.”
Küçük, büyük, güzel, çirkin ayrımı yapmadan müze ziyaret etmeleri... Her müzede yeni şeyler öğrenecekler… Müzeler, hiçbir şeyin kaybolmadığı, yeniden keşfedildiği yerlerdir...
İlginiz için teşekkür ediyorum Murat Bey.
Ben de teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim İbrahim Ethem Bey.
İbrahim Ethem Gören/14.10.2020