Hattat Sevim Bayazıt Şirikçi ilk kişisel hüsn-i hat sergisini Kahramanmaraş Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi’nde açtı.
16-26 Mart 2022 tarihleri arasında düzenlenen sergi özelinde hattat Sevim Bayazıt Şirikçi ile bir e-mülakat gerçekleştirdik.
İbrahim Ethem Gören: Sevim Hanım, öncelikle tebrik ediyorum. Okuyucularımıza kendinizi nasıl tanıtırsınız?
Sevim Bayazıt Şirikçi: 1973 yılında doğdum. Tahsilimi ilahiyat eğitimi alarak yapmış olmama rağmen resim ve el sanatlarına olan yatkınlığım beni hat sanatıyla buluşturdu. 2007 yılında İstanbul Meslek Edindirme Kursları’nda (İSMEK) Hattat Tahsin Kurt’la talik hattı derslerine başladım ve Mart 2013'te icazetimi aldım. O günden beri bu sanatta ilerledikçe yolun çok daha uzun ve hatta sonsuz olduğunu fark ettim. Bu sebeple kendimi bu sonsuz sanatta yol almaya çalışan bir kimse olarak tanıtabilirim.
Yazı meşkine başladığınız andan bugüne kadar içinden ta’lik güzellikler geçen yazı hikâyenizi dinlemek isteriz…
Bu sanatın zorluğunu deneyimlemeden anlamama imkân yokmuş. İlk zamanlar karanlık bir yoldaydım sanki uğraşıyordum ama nereye varacağını bir türlü kestiremiyordum. Zamanla çalışma yoğunluğum arttı, Allah icazet de nasip etti. Ama değişen tek şey yolun aydınlanmasıyla beraber aslında yolun sonu olmadığını fark etmem oldu. Bunca zorluğun içinde sanatın size yaşattığı maneviyat öylesine bir motivasyon sağlıyor ki günün sonunda yaşadığınız zorluklardan ziyade bu sanattan aldığınız huzurla hatırlanıyor tüm anılar.
Sergi projesi nasıl ortaya çıktı?
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi bu projenin mimarı. Hem bu sanatın Kahramanmaraş’ta tanıtılması hem de bir kadın hattat olarak memleketimin kadınlarına ilham olması amacıyla böyle bir sergi projesi teklifini severek kabul ettim. Bu süreçte yoğun çabaları ve gönülden hizmetleriyle serginin gerçekleşmesini mümkün kılan Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Ayşe Taşkıran’a özel teşekkürlerimi sunuyorum.
Sergi içeriğinden bahsedir misiniz?
Sergide icazetimden sonra yazmış olduğum ve çoğunun Kahramanmaraş çevresindeki koleksiyonerlerden gelmiş olduğu 20 eserlik bir seçki sergilendi. Belli bir temaya bağlı kalmadan sanatın tanıtılması gözetildi.
Her bir yazının, eserin kendine özel bir hikâyesi olmakla birlikte serginizde Kahramanmaraşlılara “merhaba” diyen bir yazınızın hikâyesini dinlemek isteriz…
Sergide özel olarak bulunmasını istediğim ve gelen ziyaretçilere atfettiğim eser bir kelam-ı kibar olan “Şerefü’l-mekân bi’l-mekîn/Mekânın şerefi içimdekilerledir.” Bu eserin hikâyesi çok geçmişe dayanmamakla birlikte sergi projesinden de önce başladı. Çok beğendiğim bu sözü yazmak hep aklımdaydı ama bir türlü diğer işlerimden fırsat bulamıyordum. Ne zaman ki bu eseri yazmak nasip oldu, arkasından böyle bir sergi projesi teklifi geldi. Böyle bir rastlantıyla bu eseri sergilemek ve gelen ziyaretçilere onlar olmadan tüm bu çabaların nafile olacağını anlatabilmek beni ziyadesiyle mutlu etti.
Hoca, yazı, sanat, sanatkâr ve sergi anlamında ‘Hürmet’ kavramı nasıl telif ediyorsunuz?
‘Hürmet’, benim doğduğum topraklara hürmeten geri dönüşümü temsil ediyor. Emeğim sanatım ve eserlerimle dönerek bu şehre faydalı olma gayesi taşıyor. Çok uzun yıllardır İstanbul’da yaşamama rağmen içimde bir yerde taşıdığım memleket hasretinin üzüntüsünü ve bu sanatın yolcusu olarak geri dönmenin gururunu taşıyor ‘Hürmet’.
Kahramanmaraş kültür, edebiyat, sanat alanında oldukça velûd bir il. Medeniyetimizin irfan ocağına hizmet eden pek çok üstad Kahramanmaraşlı. Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesi de söz konusu ilginin müşahhas bir vefâ örneği… Bu mihverden hareketle Kahramanmaraşlı hattatlara da değinelim…
Gerçekten de Kahramanmaraş bu konuda çok bilinmeyen bir hazine. Başta Şeyh Hamdullah’ın hocası Hayreddin Mar’aşî olmak üzere Arif Yücel, Hakan Arslan, Kuddusi Doğan ve Hüseyin Güneş gibi birçok ismin Maraşlı olması dediklerinizi doğrular nitelikte. Ayrıca tezhip ve kalem işi üstadı Abdullah Oğuzhanoğlu Hocamızı da bu vesileyle anmak yerinde olacaktır.
Hemşehrilerinizin serginize ilgisi nasıl şekillendi?
Açıkçası beklediğimden çok daha fazla bir ilgiyle karşılaştım ve bu beni hem sevindirdi hem de umutlandırdı. İstanbul gibi büyük şehirlerde böyle imkânların fazlalığı Anadolu şehirlerine yönelmemiz için bir zemin oluşturuyor. Bu şehirlerde yapılan sergilerin etkisi çok daha büyük oluyor. Nitekim bu yoğun ilgi, buradaki halkın bu sanatı tanıyıp görebileceği sayılı yerlerden birinin bu sergi olmasıyla bağdaştırılabilir. Umarım tüm sanatçılarımız öncelikle kendi memleketleri olmak üzere Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde sergiler açarak halkımıza bu sanatın tanıtılmasında rol alırlar.
Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?
Üretmeye ve bu sanatı aktarıp yaşatmaya devam edeceğim. Sergiye olan ilgi, insanların gözlerindeki ışıltı benim motivasyonumu daha da güçlendirdi. Köklerimi geleneğe bağlı tutarak yeni eser tasarımları üzerine yoğunlaşmayı planlıyorum.
Bu vesileyle son olarak neler söylemek istersiniz?
Okurlarımıza bu röportajı okudukları için teşekkür ederim.
İbrahim Ethem Gören/04.04.2022-Yazı No: 292