“Herkes Nerede!..”, küratörlüğünü Doç. Dr. Kaya Üçer'in, proje koordinatörlüğünü Mehmet Lütfi Şen'in üstlendiği, yazı sanatı ustası Emrah Yücel’in 18 Mart 2023 Pazar günü Beyoğlu’nda açmaya muvaffak kılındığı kişisel sergisinin serlevhası…
Emrah Yücel, 19 Nisan'a kadar Artizan Sanat’ta ziyaretçilerini bekleyen sergisinde hakikat, hayal ve irfan dünyasından neş’et eden 16 eserle “gerçek rol modellere” yüz çeviren ‘yeryüzünün halifesi’ insana, ‘modern zamanlar’ın biçtiği haz, hız, görünür olma ve benmerkeziyetçi rolleri yazıya mânâ, şekil ve kaftan giydirerek sorguluyor!
Kaligraf Emrah Yücel, sanat danışmanımız İbrahim Ethem Gören’in sorularını cevaplandırdı.
İbrahim Ethem Gören: Emrah Bey sanatla ilk teşrik-i mesainize nazar ederek kelâma başlayalım dilerseniz…
Emrah Yücel: Anadolu insanının feraseti deriz bilirsiniz işte bu ferasete sahip bir babanın oğlu olarak geçen çocukluk yıllarımda yazları mahalle camiine gitmek gibi tatlı bir zorunluluğunuz oluyordu. İşte bu tatlı zorunluluk hepimizin çocukluğuna tesadüf eden o yeşil kaplı namaz hocası kitabı ile tanıştırdı beni. 7-8’li yaşlarımda Arap harflerinin organik yapısı o doğaya eşlenik mükemmeliyet kendine hayran bıraktı. Çocukça bir masumiyet ile taklit etmeye çalıştım ama ne fayda daha hangi yöne yazıldığını bile bilmiyordum. Evde ne kadar dolma kalem varsa tırnak makası ile uçlarını kestim ve kesik uçlu bir kalem yapmaya çalıştım, inanın bunu nereden ilham alarak yaptım ya da kimde gördüm yaptım hatırlamıyorum bile. Nice tırnak makası ve dolmakalem zayiatından sonra “bildiğim yazıyı yazayım” dedim ve Latin yazısını yazmaya çalıştım. O yaşıma rağmen okuldaki bütün karne ve diplomalar bana yazdırılırdı-ki biliyorsunuz eskiden karneler el ile yazılırdı-. Kendimi bildim bileli resim ve yazı ile hep ilgilendim. Ta ki üniversite yıllarına gelinceye kadar. İşte o zaman bunların profesyonel bir iş olduğunu anladım ve grafik sanatlar eğitimi aldım.
Geride kalan sanat ve estetik sürecinizin anahtar kelimelerini, kavramlarını, dokularını, seslerini, renklerini ve dahi âhengini konuşalım.
‘Ahlâkın estetik kaygıları vardır’ der Nietzsche.
EMRAH YÜCEL: İNSANIN FITRATEN ESTETİK KAYGILARI VARDIR.
Aslında şöyle demek lazım insan fıtraten estetik kaygıları olan bir varlıktır. Yaptığı her şeyi güzelleştirme uğraşı içerisinde olmuştur çağlar boyunca. Bazen evini, bazen yollarını şehirlerini… ama en önemlisi Allah’tan (cc) gelen âyetleri…
Allah’ın razı olduğu o harfleri en kusursuz, en doğru ve estetik açıdan en kemâle ermiş formda yazmak kaligrafların hep en güzel kaygısı olmuştur. Batı sanatlarında sanatçı sanatını icra ve ortaya koymak ile yükümlü iken bizde bunun yanına birde “rıza-i ilahi” ve “teberrüken” kavramları eklenmiştir. Yani sonuç olarak coğrafyamızda sanat icra etmenin böyle güzel bir meşakkati mevcuttur.
“Herkes Nerede!..”yi genel anlamda nasıl anlatırsınız?
Aslında bu bir soru cümlesi değil. Günlük hayatın telaşı o kadar içimize işliyor ki durup kendimizle bile konuşmayı unutuyoruz.
SANATKÂR YÜCEL: KENDİMİZE YABANCILAŞTIĞIMIZ BİR ÇAĞDAYIZ.
Kendimize dahi yabancılaştığımız bir çağdayız. Çok kalabalığız, bir o kadar da tenha... Metroda, otobüste, sokakta yürürken birbirinin gözünün içine bakmaya korkan bu insanlar nerede!.. Bu yabancılaşma halini nerede gördüler, nerede sindi üstümüze bu bize ait olmayan koku, bizi birbirimize selâm dahi vermekten imtina ettiren hali kimlerden öğrendik. Herkes neden bu kadar yorgun, neden bu kadar küstük birbirimize… biz olmanın faziletine sahip olmak için neden başımıza bir felaket gelmesini bekliyoruz. “Herkes” dediğimiz yığın ve altı boş kavramın bize dönüşmesi için neden hep bir musibete ihtiyacımız var.
‘BİZİM EMRAH’: HERKES NEREDE!..
“Gelin canlar bir olalım” diyen Yunus ile “herkes nerede” diyen Emrah aynı notalar üzerinde türküsünü söylemektedir.
Bahsettiğiniz hikâyede kendilerine, “ne gülüyorsun, anlattığım senin hikâyendir!” cümlesi kurulmaya sezâ bu toprakların insanları ne türden dersler çıkarmalı!
Ben ders vermiyorum. Hatırlatıcıyım. Eskiden yazdıklarımı şimdi resimler, öğeler kullanarak güçlendiriyorum. Mesela Avrupa İnsan Hakları bildirisinin medeni bir metin olduğunu iddia edenleri Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethinden sonra Galatalılar ile imzaladığı Galata Ahitnamesi’ni hatırlatıyorum sadece.
Eyvallah! Sahiden “Herkes Nerede!..”
Kardeşleri tarafından ihanete uğrayıp atıldığı kuyunun dibinde, köle pazarında, sığındığı evin insanlarının iftiralarında, Tuva’da Rabbine doğru yürüyüşte, Tur dağında Allah ile, İsra’da sevdiğiyle, arkadaşları ve Kıtmir ile mağarada, Meryem’in kucağında…
HERKES NEREDE OLDUĞUNU KENDİ SEÇSİN!
Belki de kuru et yiyen bir kadının evladının dizinin dibinde onun sofrasında… Kehf, İsra, Yusuf’un kuyusu, Tuva, Meryem ve Maide sureleri, bunlar benim, herkesin nerede olduğunu izleyici ile paylaştığım çalışmalarım… Herkes nerede olduğunu kendi seçsin.
Emral Yücel, “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun”da neler arıyor?
Biz insanlar yemin edeceğimiz vakit en kıymet verdiğimiz şeylerin üzerine yemin ediyoruz. Allah’ın, üzerine yemin ettiği şeylerin kıymetini bu basit kıyastan bile kolaylıkla anlayabiliriz. “Satır satır yazdıkları” derken mananın ehemmiyetini anlıyorum burada ve bu mânâyı meydana yetiren şey, yani kalem… kaynağı olana, vesile olana verilen ehemmiyet. işte o kıymeti kıymetli kılan materyale olan övgü… bizler bu harflerin Allah’ın razı olduğu harfler derken, şeklî bir harften değil, yan yana geldiklerinde Allah’ın mesajını, dolayısı ile hakikat yolculuğundaki arayışa olan katkısı vesilesiyle bir uluhiyet atfediyoruz.
Peki, aradıklarının ne kadarını buldu?
Ben arayışıma devam ediyorum ve bu arama esnasında büyük bir kopya çektim. Eserlerin kavramsallarını, varoluşumuzun sebebi olan Allah’a dayandırdım, onun sözlerinden ilham aldım. Şimdilik herkesin nerede ne ile meşgul olduğunu anlamaya çalıştım.
Buldunuz mu?
Buldum mu? bilmiyorum ama İbrahim kıssasındaki karınca misali bulmaya çalışmanın zevki bile fevkalâde.
Bu bağlamda yazı mücerret mânâda harf ve kelimelerden mi teşekkül eder?
Tabi ki hayır. Yazıyı sadece harfe, yani alfabeye indirgersek resim yazılarına çok ciddi haksızlık etmiş oluruz. Hiyoroglifler harflerden oluşmuyordu piktogramik yazı, yani resim yazısı dediğimiz bu yazılar şekiller ile bizlere bir duygu ve düşünceyi aktarıyordu. Bugün iletişim uygulamalarında birbirimize yolladığımız emojiler gibi. Bu anlayışla yazı, bir mesajın karşıya geçmesi, yani anlaşılır olması ile alakalı bir durum aslında. Bir mesajı, bir duyguyu, bir düşünceyi karşı tarafa iletmemizi sağlayan her türlü şey benim anlayışıma göre yazıdır.
EMRAH YÜCEL: BAŞKA BİR YOLU DA MÜMKÜN.
“İstanbul’un orta yeri Beyoğlu’nda bir sığınma sahnesi misali 30 gün boyunca izlenime açık kalacak “Herkes Nerede!..”den geriye bu toprakların irfanına “Ne Kalacak?’
“Başka bir yolu da mümkün” demeye çalışıyorum. Başka ifade yöntemleri arıyorum, başka biçim ve form… Allah’ın bize indirdiği bu kelimeleri anlama arayışı ve bu arayışı insanlarla paylaşmak belki de…
Meselâ…
Arap harflerini bozmadan, incitmeden, onun estetik değerlerini deforme etmeden, Latin yazısı ile güçlendirmek gibi mesela… ben başka şeyler söylemek istedim dünün ezgisi ile düne duyduğum derin saygı ile. Ne surda gedik açma ne bağcıyı dövmek aslında ne de üzüm yemek derdim, bağcının da, üzümün de, surlarında sahibi olanı tesbih etmek için farklı bir arayış. Yusuf’un kuyusu adlı çalışmayı gören bir izleyicinin onu okuması ve hayata dair, kendine dair şeyleri görüp Yakup (as) gibi ‘ben derdimi ancak Allah’a arz ederim’ tevekkülü ile kendini güçlü hissetmesine vesile olmak nacizâne.
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Yazının salt harflerden ibaret olmadığını, biçim ve nesne ilişkisinin tıpkı resimde olduğu gibi yazı sanatında da var olduğunun bilinmesini isterim.
Çalışmalarımda sıklıkla alışılagelmiş yargı ve anlayışları sorguluyorum hem biçim hem de kavramsal olarak ‘başka bir yolu mutlaka var’ diyerek farklı ifade metotları arıyorum. Nesnenin varoluşu içindeki anlamla değer kazanır.
Eyvallah… Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Yazıdan müteşekkil bir sanat eserini izlerken ona öncelikle bakın, sonra görmeye çalışın, bütünsel anlamda ne ifade etmeye çalıştığını inceleyin, sonra onu okumaya çalışalım.
YAZININ İÇİNDEKİ RESMİ GÖRMEYE ÇALIŞALIM.
Çünkü bir görsel bir yazının hafızada bıraktığı etkiden daha fazla iz bırakacaktır. Yazının içindeki resmi görmeye çalışalım.
İlginiz için teşekkür ediyorum.
İbrahim Ethem Gören-23.03.2023/Yazı No: 342