HAT SANATININ ZARİF KALEMİ ALİ ALPARSLAN’A VEFÂ…
Fatih Belediyesi Türk hat sananının son iki asrının en mühim simalarından Prof. Dr. Ali Alparslan hocamıza 15’inci vefât yıl dönümünde örnek bir vefa gösterdi.
Hattat Ali Alparslan ömrü boyunca şahsî sergi açmamıştı. Fatih Belediyesi, merhumun Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden öğrencisi, küratör Fatih Ömeroğlu’nun eliyle hat sanatının zarif kaleminin ruhunu şâd etti. Belediye, koleksiyonerlerin emanetçiliğini yapmakta olduğu Ali Alparslan’ın ta’lik, celî ta’lik, şikeste ta’lik, dîvâni, celî dîvâni ve rik’a eserlerini bir araya getirerek ‘Hat Sanatının Zarif Kalemi Ali Alparslan’ sergisini hüsn-i hat sanatının irfanına arz etti.
TA’LİK VE DÎVÂNİ KALEM GÜZELLERİ.
11 Ocak pazartesi günü Kadırga Sanat Galerileri’nde kurdelası kesilen sergi, 29 Ocak Cuma gününe kadar ziyaretçilerini bekliyor olacak. ‘Müstesna sanat etkinliği’ denmeye seza sergide Türk hüsn-i hat sanatının ta’lik ve dîvâni yazı şubelerinin en güzel örnekleri yer alıyor.
DİĞERKÂM BİR ŞAHSİYET…
Ali Alparslan diğerkâm bir şahsiyetti. İnsandı, insan-ı kâmildi, insan olarak yaşadı ve yine biiznillah insan olarak ebediyet yurduna göçtü.
Tevazu sahibiydi, içten gelen bir alçak gönüllülüğü vardı. Vefâ, hoşgörü, sadakat, edep, çelebilik, nezaket, kibarlık, diğerkâmlık, dervişlik, yapılan iş ve hizmeti karşılıksız yapmak, işinin ehli olmak, küçük-büyük herkese değer vermek, sanatı ticarete ve siyasete âlet etmemek ve sanatının namusunu korumak Ali Alparslan’ı tarif ve tavsif eden kelimelerdi.
Hocamız, hat sanatının başkenti İstanbul’da yaşadı. Yüzlerce eser bıraktı; onlarca hattat yetiştirdi. Oldukça mütevazı bir hayat sürdü, talebe sofralarında iftar etti, hat sanatını öğrenmek isteyen herkese ders verdi, kimseyi geri çevirmedi…
Prof. Dr. Ali Alparslan merhumdan ta’lik sanatını öğrenen hattatlar bugün ülkemizin yanı sıra Cezayir’den Sudan’a; Bosna’dan Amerika’ya kadar oldukça geniş bir coğrafyada hat sanatına katkıda bulunuyor.
FÎSEBÎLİLLÂH…
Ali Alparslan Bey, hüsn-i hat meşkini hocaları gibi fîsebîlillâh öğretti… Kendisinden yazı isteyip de maddi durumu elverişli olmayanlara yazılarını hediye etti. Dolayısıyla “fîsebîlillâh”, Ali Alparslan merhumu tavsif eden bir terkipti. Bu terkip cennetmekânda asliyet şuuruna dönüşmüştü.
Ali Hoca ilerleyen yaşına rağmen belediye otobüslerine, minibüslere, tramvaylara binerek talebelerinin ayağına gitmekten erinmedi… Kimseyi kırmadı, incitmedi ve kimseden de incinmedi… Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi (ks) şu mısraları sanki Ali Alparslan’ı tarif etmek için söylemişti.
Âşık der incitenden
İncinme incitenden
Kemâlde noksan imiş
İncinen incitenden
KAPISINI MÜTEMADİYEN AÇIK TUTTU.
Ömrü boyunca hüsn-i hat ilminin hizmetinde bulunarak hat talebesi yetiştiren, kitaplar yazan, konferanslar veren Prof. Dr. Ali Alparslan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ndeki hizmet döneminde üniversite öğrencilerine ve hat sanatını öğrenmek isteyen herkese kapısını mütemadiyen açık tutmuştu. Emekliliğinin ardından uzun yıllar Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde hüsn-i hatta gönül verenlere ders verdi. Cuma günlerinde Süleymaniye Kütüphanesi’nde talebelerine hat sanatının inceliklerini aktardı. Böylelikle Hazret-i Ali’ye (ra) izafe edilen “Güzel yazı hocanın öğretişinde/meşkinde gizlidir. Kıvamı çok yazmakla, devamı İslâm dinini yaşamakla olur” sözünün canlı örneği oldu.
GÖNÜL ERİ…
Kendini; nefsini bilen, mutlaka Rabbini de bilir. Hattatlar “Men arefe nefsehû fekad arefe Rabbehû” hadisini sıkça yazmaktadır. Ali Alparslan Hocamız da nefsini tanıyan ve Rabbini bilen bir Hakk dostuydu, gönül eriydi, az önce de ifade ettiğimiz gibi insan-ı kâmildi… Hazret-i insandı.
Hocanın ömründen geriye güzel hatıralar, mütebessim bir çehre ile birlikte Besmele Albümü, Esmâ-i Hüsnâ, Osmanlı Hat Sanatı Tarihi, Ünlü Türk Hattatları gibi devasa eserler ve her biri bugün üstad olarak anılan hattatlar kaldı.
Ali Alparslan Hocamızın hatıraları, eserleri, hayatı ve dahi hakikati kısa süreli bir sığınma sahnesi olarak da olsa ‘Hat Sanatının Zarif Kalemi Ali Alparslan’ sergisinde hat sevdalılarını bekliyor.
ÖRNEK BİR SERGİ KİTABI
Kadırga Sanat Galerileri (KSG) henüz birkaç aylık tecrübesine rağmen hem sergileri hem de katalogları ile farkını ortaya koyuyor. Sergi katalogları müstakil bir kitap hüviyet ve kalitesinde sanatseverlere takdim ediliyor.
Yazımızı, KSG’nin başarılı küratörü Fatih Ömeroğlu’nun cümleleriyle hitama erdirelim: “Necmeddin Okyay, hattatlığı kadar yakın çevresi tarafından gül merakı ile de bilinirdi. Hocasının güllere olan alâkasını bilen öğrencisi Ali Alparslan, 1963 yılında Türk Dili ve Edebiyatı dersleri (School of Oriental and African Studies) vermek için gittiği Londra’dan hocası Necmeddin Okyay’a bir “gül” kataloğu yollar. Necmeddin hoca da öğrencisine olan hasretini ve hediyesinden duyduğu memnuniyeti belirtmek için olacak ki bir kıt’a yazar. Kıt’a şöyledir:
Güllerim karşımda her an, solmadan durmaktadır,
Hem temâşâsıyla gönlüm şâdumân olmaktadır.
Eski bahçem hâtıra geldikçe dîdem hûn olur,
Şimdi gül resmiyle Necmî geçmişi anmaktadır.
Bu kıt’a, Sayın Niyazi Sayın tarafından bestelenmiş ve pek çok sanatçı tarafından da seslendirilmiştir.
Hocam! Bize bıraktığınız gülleriniz solmadan durmaktadır, Şimdi bu güllerle (eserlerle) geçmişi anan bir sergi hazırladık. Ruhunuz şâd olsun.”
İbrahim Ethem Gören/21.01.2021