BEŞİKTAŞ ÖNEMLİ BİR ETKİNLİĞE EV SAHİPLİĞİ YAPTI: KAATI’ SANATI İLE YAZIYORUM
Geleneksel tekniklerin modern bakış açısıyla yeniden yorumlandığı günümüz kaatı' sanatı örnekleri, “Kaatı’ Sanatı ile Yazıyorum” sergisinde sanatseverleri keyifli bir sanat yolculuğuna çıkardı.
TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı’nın Beşiktaş Dolmabahçe Sanat Galerisi'nde gerçekleşen sergide geleneksel sanatlarımızdan kaatı’ın en önemli örnekleri sergilendi.
Mim Sanat Akademisi Proje grubunun 3 yıllık çalışmasıyla ortaya çıkan sanat etkinliğinde, Mim Sanat Akademisi’nin kurucusu Dürdane Ünver Hoca’ya asistanları Ersin Yıldızhan, Münibe Alev Uzun ile birlikte öğrencileri Hülya Yaatası, Füsun Köşklü, Hasan Ertuğrul, Nesrin Güler, Armağan Güler, Nursen Geyik, Çiğdem Aysen, Özlem Ayten, Sevim Yavuzyılmaz ve Esin Uyar eşlik etti.
KAATI’ İNCELİKTEN YENİ BİR İNCELİK OLUŞTURMA SANATIDIR
Kelime anlamı kesmek olan kaatı', klasik İslam-Türk kitap süsleme sanatlarında kâğıt ya da deri oyma olarak bilinir. Kaatı’ incelikten yeni bir incelik oluşturma sanatıdır bir bakıma. Kâğıtta sabrını deneyen sanatkârlara ise katt’a denilmektedir.
Kaatı' sanatının insicamını hocaların hocası Dürdane Ünver’den dinliyoruz: “Kaatı', diğer tezyîni sanatlarda olduğu gibi sabır isteyen bir sanat dalıdır. Kaatı’ eserler, kâğıt veya deri üzerine çizilmiş yazı veya motifin özel bir keski ile oyularak başka bir zemine yapıştırılması ile oluşur. Oyulup çıkarılan motife "erkek", içi oyulan motife "dişi" adı verilir.
KAATI’ İLE SEYRİNE DOYUM OLMAYAN GÜZELLİKLER ORTAYA ÇIKMAKTADIR
Aharlı, ebrulu, bitkilerle boyanan kâğıtlar, oyulacak motifler için uygundur. Oyulan motifler, su ve nişasta karışımından oluşmuş, "muhallebi" adı verilen özel bir yapıştırıcı ile yapıştırılır. Bu malzemelerin beraberliğinden, seyrine doyum olmayan güzellikler ortaya çıkar.
ORD. PROF. DR. SÜHEYL ÜNVER, KAATI’ SANATINI UNUTULMAKTAN KURTARAN İSİM OLMUŞTUR
Kâğıt oymalar, eski cilt kapaklarında, albümlerde, el yazmalarda, murakkaalarda, hat levhalarda, bahçe tasvirlerinde ve yazı çekmecelerine hayat bulur. Tarihte önemli örnekleriyle karşımıza çıkan kâğıt oymacılığı Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde parlak dönemlerini yaşamıştır. Kaatı’ 16’ıncı yüzyıldan günümüze gelişerek ulaşmış, her çağın anlayışında kendine yer bulmuş özel bir sanattır. 18’inci yüzyılda diğer tezyîni sanatlarla birlikte unutulmaya yüz tutan sanatı tekrar hayata geçiren ise merhum Ord. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver olmuştur. Günümüz kaatı’ sanatı icracıları, Süheyl Ünver’in tedrisatından geçen ustalar ve onların yetiştirdikleridir.
DÜRDANE ÜNVER VE ÖĞRENCİLERİ GEÇMİŞTEN GELECEĞE UZANAN MİRASIMIZA GÜNÜMÜZE AİT DOKUNUŞLARLA ZENGİNLİK KATIYOR
Günümüz kâğıt oymacılığının temsilcileri sayıca az da olsalar, Süheyl Ünver Hoca’nın çizdiği yolda, sabırla çalışmalarını sürdürüyorlar. Geçmişten geleceğe gidecek mirası, günümüze ait dokunuşlarıyla zenginleştiriyorlar.
DÜRDANE ÜNVER: YAŞAMA SANATLA İZ BIRAKIN
17-28 Şubat tarihleri arasında ziyarete açık kalan sergide yazı kâğıda; kâğıt da sanata dönüştü. “Yaşama sanatla iz bırakın” diyen kaatı’ sanatının duayen ismi Dürdane Ünver'in öncülüğünde Mim Sanat Akademisi’nin önemli bir etkinliği olan sergide geleneksel kaatı’ sanatının en âlâ örneklerini içeren 44 eser sergilendi.
Dürdane Hoca’nın yetiştirdiği öğrencilerinden oluşan proje grubu ile birlikte geliştirdiği adım “Kaatı' Sanatı ile Yazıyorum” sergisi, yazıyı kâğıtla buluşturup modernize ederek yeniden yorumlayan bir devam niteliği taşıyor.
“Kaatı’ Sanatı ile Yazıyorum” sergisi, ilki, mezar taşı örnekleri ile başlayıp ikinci durağı ciltler olan geniş çaplı projenin üçüncü adımı. Bu adımda yüzyıllar boyu insanlık tarihine ışık tutan ve yer İslâm toplumu ve insanlık âlemi nezdinde kalıcı yere sahip olan ayet-i kerimeler, özlü sözler, şiirler ve ilk sesler, farklı dünya alfabelerine bürünen görünümleri ile karşımıza çıktı.
Göktürk alfabesinden Sanskritçeye, eski Türkçeden Latin alfabesine dek uzanan bu serüvende kâğıdın yazıyla olan mucizevî buluşmasına şahit olduk. Sanatseverleri çok renkli, büyülü bir yolculuğa çıkaran “Kaatı' Sanatı ile Yazıyorum” sergisi, geometrik desenler, stilize edilmiş çiçek motifleri, istiflenmiş hat yorumları ve yazılı hatlar ile çok sesliliği dile getirdi.
ÇİĞDEM AYSEN: KAATI’ SANATINDAN İNCELİĞİ VE SABRI ÖĞRENDİM.
Sergiyi ziyaretimizde görüştüğümüz kaatı’ sanatkârı Çiğdem Aysen 2010 yılında Dürdane Ünver Hoca’yla, dolayısıyla da kaatı’ sanatıyla tanışmış. İTÜ'de İngilizce okutmanlığı görevinde bulunan sanatkâr, “Kaatı’ size ne öğretti?” şeklindeki sorumu, “İnceliği ve sabrı öğretti, bir de sanat eseri ortaya çıkarma çabasını... O duygunun hazzı çok mühim. Bunu yaşayanlar bilir. Dürdane Ünver gibi bir insanı, tanıma, onunla birlikte sanat çalışmalarına imza atma ve sanatın güzelliğini paylaşma şansını önemli buluyorum” cümleleriyle cevapladı.
Sanatçı, “Kaatı’ Sanatı ile Yazıyorum’’ sergisi’nin kamuoyunda az bilinen bir sanat olan kaatı' tanıtmak için önemli bir gayret olduğunu ifade ettikten sonra ince kâğıt oymacılığı sanatından edindiği ilave katma değerlere ilişkin şunları söyledi: “Kaatı’ sanatı konuyla ilgilenen herkes gibi bana çok önemli bir boyut kattı. Artık sanatı bir izleyici olarak değil icracı olarak takip edebiliyorum. Bu alanda üretebildiğim için mutluyum. Ben de bu sanatın bir parçası oldum.”
Üç yıllık bir çabanın ardından tüm zarafetiyle Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde sanatseverle buluşan ve açık kaldığı sürede İstanbullu sanatseverler için bir nevi sığınma sahnesi görevini üstlenen serginin ortaya koyduğu estetik ve performans seviyesinin geleneksel sanatların icracılarına örneklik teşkil etmesini temenni ediyorum.
İbrahim Ethem Gören