MSGSÜ Tezhip Anasanat Dalı öğretim üyesi Dr. Atilla Yusuf Turgut ilk kişisel sergisini 30 Haziran Perşembe günü Üsküdar Nevmekân Bağlarbaşı Galeri’de açtı.
Geçmişten Günümüze Esintiler serlevhalı tezhip sergisi Dr. Turgut’un ilk kişisel sergisi olarak İstanbul’un sanat tarihine not edildi.
Sergi açılışında Nevmekân adeta çok değerli hocaların ve sanatseverlerin akınına uğradı. Açılışını Üsküdar Belediye Başkan Yardımcısı Zekeriya Şanlıer’in ve küratörlüğünü Meyçem Ezengin’in yaptığı sergide geleneksel sanatlarımızın usta isimleri Dr. Atilla Yusuf Turgut’u yalnız bırakmadı.
Sanatkâr Turgut ile sergisi ve çalışmaları üzerine bir e-mülakat gerçekleştirdik.
İbrahim Ethem Gören: Atilla Bey sizi tanıyabilir miyiz?
Dr. Atilla Yusuf Turgut: 1973 yılında Bonn Almanya’da doğdum ve ilköğrenimimi orada tamamladım. 1998 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı’ndan mezun oldum. 2000 yılından beri aynı üniversitede akademisyen olarak görev yapmaktayım. 2000 yılında Arş. Görevlisi, 2020 yılında Dr. Öğr. Üyesi oldum. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
Geleneksel sanatlarla ilginiz nasıl başladı?
Geleneksel sanatlara ilgim zaten vardı. Ancak asıl serüven üniversitemizin giriş yetenek sınavlarında Geleneksel Türk Sanatları bölümünü kazanmamın ardından, hazırlık sınıfında Türk Süsleme Desenleri dersinde, rahmetli Kerim Silivrili hocamız ile dersi yürüten Faruk Taşkale Hocamızın bizlerle tüm bilgilerini paylaşması ve tezhibi bize sevdirmesi ile başladı. Geleneksel sanatlar; özellikle tezhip ve hat sanatı tadına doyum olmayan meyveler gibiydi. Müze ve kütüphane gezilerimiz, birbirinden cazip eserler adeta bizi büyülüyor ve cezp ediyordu. Faruk Hocamızın sık sık bizi İslam eserleri müzayedelerine götürmesi konu hakkında ilgi ve sevgimizi pekiştirdi. Dolayısıyla tezhip sanatına gönlümüzü vermiş olduk.
Serginizin isminden ilhamla geçmişten günümüze sanat çalışmalarınızı özetlemenizi istirham ediyorum.
“Geçmişten Günümüze Esintiler” adlı sergimde geçmiş dönemlerde yapılan klasik tezhiplere ithafen, klasik çalışmalarım ve yeni yorumlarından oluşan eserlerim bulunmaktadır. Anasanat Dalında aldığımız eğitim öncelikle klasik tezhip sanatında renk, form, motif, desen bilgisi doğrultusundaydı. Faruk Hocamız bize zengin arşivinde bulunan onlarca örneği gösterip etüt etmemizi sağlardı. Bunun çok faydası oldu eğitim sürecimizde. Klasik anlamda çok fazla tasarım yaptık. Tabii bu tasarımlar klasik kurallar, motifler, formlar, renkler ve ekoller doğrultusunda kendi özgün tasarımlarımızdı. Daha sonra bilgi birikimlerimiz doğrultusunda klasik kuralları deforme etmeden hocamızın yönlendirmesi doğrultusunda yeni arayışlar içerisine girdik. Faruk Taşkale ve Münevver Üçer Hocalarımızın eserleri yeni yorumlar konusunda önümüzdeki en çarpıcı örneklerdi. Bizi yeni yorumlar konusunda hep desteklediler. Tezhip sanatında yeni yorumlar çağını zaten bu iki değerli hocamız açtı. Yapraklar ve Mavi Altın (veya Yer ve Gök) yeni yorum konusunda yaptığım ve hocalarımın da takdirini aldığım en son çalışmalarım...
140’ıncı kuruluş yıldönümü kutlayan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin Tezhip Ana Sanat Dalı’nda bu yıl nasıl geçti?
Kökeni 150 yıla yaklaşan Üniversitemizin Bölümlerinden birisi olan Geleneksel Türk Sanatları Bölümümüzde yer alan Tezhip Ana Sanat Dalı’nda hem eğitim öğretim hem de akademik ve sanatsal faaliyetler açısından gayet verimli geçti. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok karma ve solo sergiler açtık, workshoplar düzenledik, birçok etkinlik yaptık. Ayrıca Üniversitemizde Medresetü’l Hattâtin’den günümüze Akademide Geleneksel Türk Sanatları konulu bir konferans düzenledik. Katılımın ve ilginin oldukça yoğun olduğu bu etkinlik umarım bir kitap olarak yayınlanır.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin ülkemizin geleneksel sanatları bağlamında ürettiği katma değerler için neler söylemek istersiniz?
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin sanat ve özelde geleneksel sanatlar alanında ve öğrenci yetiştirmesi konusunda ülkemizin öncüsü konumunda olduğunu düşünüyorum. Tabii ki başka birçok değerli üniversiteler ve kurumlar var. Lakin Medresetü’l-Hattâtîn’den bu yana tarihi serüvenini ele alırsak bu yorumu yapmak yanlış olmaz.
MSGSÜ KÖKLÜ GEÇMİŞİYLE SANATA IŞIK TUTUYOR.
Köklü geçmişinden aldığı güç ve ışıkla üniversitemiz adeta nitelikli sanatçı yetiştiren ve sanata ışık tutan bir kurum konumundadır. Osman Hamdi, İsmail Hakkı Altunbezer, Kamil Akdik, Necmeddin Okyay, Süheyl Ünver, Macit Ayral, Rikkat Kunt, Muhsin Demironat, Feyzullah Dayıgil, Zühtü Müridoğlu, Zeki Faik İzer, Neşet Günal ve Devrim Erbil gibi değerler ve onların yetiştirdiği değerli sanatçı hocalarımız bugün bir çok kurumda sanat eğitimi vermektedirler. Sanatın ülkemizde merkezi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi demek doğru bir tanımdır.
Sanat, estetik ve eser anahtar kelimeleri nezdinizde hangi karşılıkları buluyor?
Sanat, bir sanatkarın (insanın) malzeme aracılığıyla, maharetli olduğu bir alanda duyguları, aldığı eğitim doğrultusunda kendini ifade etme biçimidir.
SANAT ESERİ SANATÇININ AYNASIDIR.
Estetik, sanatsal açıdan bakılınca güzel görünen (duran), göze hoş gelen… Tezhip açısından ise: Tabiatta var olan canlı ve cansız varlıkların soyutlaştırılmış motif ve desenleriyle uygulandığı alanlardaki muhteşem renk, form ve tasarım uyumu.
Eser, bir sanatkarın her şeyi. Kişinin aynası gibi, kişiyi yansıtan ve hakkında fikir veren sanatsal yansıtma.
Bu bağlamda “sanat eseri” denilmeye seza bir tezhip eseri hangi hususiyetleri haiz olmalıdır?
En başta desen ve tasarım ön planda olur. Çünkü; bir sanat eserinde tüm uygulama, tasarımı oluşturan desen üzerinde oluşur. Desen, işçilik, renk uyumu, ölçü, form, kâğıt, boya, fırça vs. gibi kullanılan malzemelerin niteliği yapılan tezhibin sanat eseri olma kriterleridir. Tabii duyguların yansıtılması en önemli kriterdir.
Sergi fikri nasıl doğdu? Ana tema nasıl şekillendi?
Birçok ulusal ve uluslararası karma sergilere katılmıştım. Bu ilk kişisel sergim. Aklımda olan bir projeydi elbette. Çalışmalarımı sanatseverler sunmak, onlarla hissettiklerimi, duygularımı paylaşmak düşüncesi hep vardı aklımda zaten. Klasik uygulamalarım ile günümüz estetik anlayışına uygun çağdaş eserlerimi bir arada sunarak bu düşüncemi gerçekleştirme yoluna gittik. Bu bağlamda geçmişten günümüze meltem esintisi gibi bir geçiş düşündük.
Hazırlık süreçlerinden bahseder misiniz?
Hazırlık sürecinde yeni, güncel eserlerimin yanı sıra daha önce yapmış olduğum eserleri bir araya topladık. Eserlerimin büyük bir kısmı koleksiyonlarda olduğu için bu eserleri bir araya getirmekte zorluk çektik biraz. Üsküdar Belediyesi bünyesinde küratör, kültür işleri ve sergi sorumlularının yardımları sayesinde zor gibi görünen süreç kolay oldu aslında. Heyecanlı olduğunu belirtmeliyim.
‘Geçmişten Günümüze Esintiler’de yer alan eserler ve tezyinat unsurları hakkında genel bilgi almak isteriz?
Geçmişten Günümüze Esintiler’de yer alan eserlerimde klasik tezhip öğeleri ön plandadır. Geleneksel motiflerle klasik tezhip uygulama teknikleri olan tarama, sulandırma, noktalamalar ile uygulamalar ön plandadır. Yenilikçi yorumlarımda da bu anlayıştan ödün vermedim. Tasarım yönünden modern, tezhip unsurları açısından klasik motif ve üsluplar etkili oldu.
Sergide geçmişe, bugüne ve geleceğe dair tezhip sanatının cihanşümul diliyle neler anlatıyorsunuz?
Bu anlamda geçmişte yapılan klasik örneklerden feyz alarak yapılan klasik çalışmalar, bu günü yansıtan yenilikçi çağdaş yorumlar içeren eserler aslında tezhip sanatının bugün evrensel bir yapıya sahip olduğu ve başka sanat disiplinleri ile bir arada uygulanabileceğine örnek teşkil etmektedir.
DR. ATİLLA TURGUT: SANAT BİR BÜTÜNDÜR.
Şunu diyebilirim; sanat bir bütündür. Tüm sanat dalları bu bütünün parçalarıdır. Dolayısıyla tüm sanat dalları birbirini etkileyen, birbirini tamamlayan parçalardır.
Bu bağlamda geçmiş (klasik) ve bugün (modern) tezhip arasında sanatkâr nasıl bir denge kurmalıdır?
Tasarım, form ve renk açısından sanatçı özgür olabilir. Lakin klasik tezhip üslup, teknik ve motiflerini eserlerinde muhakkak kullanmalıdır. Başka bir deyişle klasik anlayıştan ödün vermeden serbest tasarımlar oluşmalıdır. Bizlerin ilham kaynağı geçmişimizde yapılan muhteşem klasik örneklerdir. Yoksa uygulama sahaları veya farklı disiplinlerle bir arada uygulanabilir, zaten uygulanıyor da. Hocalarımızın bu konuda bizi desteklemesi, yol göstermesi bize cesaret vermiştir.
Sanatseverlerin irfanına arz ettiğiniz bir eserinizin hikâyesini dinlemek isteriz?
“Lacivert ile Altın” ya da Yer ve Gök. Bu eser oldukça ilgi gördü. Tasarım ve renk olarak yenilikçi anlayış ama kullanılan motifler, üslup ve teknikler yönünden klasik. Esasında serginin ismini özetleyen bir çalışma. Klasik ve modern, geçmiş ve günümüz gibi. Bu eseri hazırlarken inanılmaz bir keyif aldım. Renkler, motifler, desen, malzemeler adeta birbiriyle istişare edip beni yönlendirdiler.
Sergi açılışı yoğun bir ilgiye mazhar oldu. Hocalar da sizi yalnız bırakmadı. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Sağ olsunlar, tezhip sanatında bugüne kadar yapmış olduğum tüm değerlerin meyvesi gibi bir his veriyor insana. Bunun yanında ilgi ister istemez sevildiğimiz duygusu da veriyor.
Sergimizi teşrif eden değerli hocalarımız Hüseyin Gündüz, Faruk Taşkale, Hikmet Barutçugil, Kaya Üçer, Timur Bilir, Didem Öz, Ülkü Gezer, Atilla Can, Taner Alakuş, Emel-Hüseyin Türkmen, Dilek Yerlikaya, Berrin Yapar Ünal, Başak Çoraklı, Yasin Çakmak, Betül Gündüz, Hüsna Kılıç ve Mehmet İşcan ile birlikte değerli öğrencilerimize ve sanatseverlere teşekkür ediyorum.
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Üsküdar Belediyesi’ne ve sergimde emeği geçenlere teşekkürlerimi sunuyorum. Sanatçılar açısından bu tür kültür ve sanat işlerine vesile olmaları çok hoş. Ayrıca her zaman yanımda olan ve üzerimde emekleri çok olan kıymetli Hocam Prof. Faruk Taşkale’ye saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Herkese sanatla iç içe, sıhhatli, huzurlu bir yaşam diliyorum. Pandemi nedeniyle ara vermek zorunda kaldığımız sanatsal faaliyetlere hızla ve özlemle bir giriş yaptık. İnşallah bundan sonra nitelikli etkinliler devam edecek. Sanata hizmet eden ve destekleyen bir sanatsever olarak ilginiz için size çok teşekkür ediyorum.
Ben de teşekkür ediyorum, elleriniz dert görmesin Atilla Bey.
İbrahim Ethem Gören/04.07.2022-Yazı No: 304