Ankara Sanat Galerisi’nde 1-15 Ekim tarihleri arasında Tahsin Kurt ve kendisiyle yaklaşık 10 yıldır talik yazı nevinin inceliklerini teneffüs eden ve artık her biri usta olan öğrencileri iki haftalığına da olsa Ankara’ya hat sanatının ulvî neşesini taşıdılar.
ANKARA’DA SADIRDAN SATIRA DÜŞENLER!
Sadırdan Satıra, Hattat Tahsin Kurt ve öğrencilerinin Ankara'da düzenledikleri hat sergisinin ismiydi.
Ankara Sanat Galerisi’nde 1-15 Ekim tarihleri arasında Tahsin Kurt ve kendisiyle yaklaşık 10 yıldır talik yazı nevinin inceliklerini teneffüs eden ve artık her biri usta olan öğrencileri iki haftalığına da olsa Ankara’ya hat sanatının ulvî neşesini taşıdılar.
Şair Mehmet Şeker, 1980’li yılların Ankara’sının kültür ortamına dair aşağıdaki notları düşüyordu:
“Burada mikadandır tesbihler
Güvercinler taştan yontulur
Bilinen kokusu yoktur gülün
Yalnız adı vardır sokaklarda
Ne gezer bülbül
Mavilibaştankara
Burası köy, kasaba değil;
Nâmı büyük Ankara!”
Geride kalan 40 yılda ülkemizin pek çok şehrinde olduğu gibi Ankara’nın da havası, suyu, çevresi ve dahi çehresi güzelleşti. Başkent, geleneksel sanatlarımız için de önemli merkezlerden biri haline geldi. Çinide Ayşe Özkan; tezhipte Asiye Kafalıer; minyatürde Fatma Alparslan; hatta Muhsin Demirel, Kadir Sakoğlu, Bekir Er; ebruda merhum Timuçin Tanarslan kadim şehrimizi geleneksel sanatlarımızla buluşturdu. İsimlerini andığımız ustalarımız pek çok önemli talebe yetiştirdi. Böylelikle Ankara ufkunda bir sanat hâlesi, yumağı oluştu.
SATIRDAN SATIRA ÖZEL BİR SERGİ
Sadırdan Satıra da mezkûr oluşuma katkıda bulunan bir özel sergi etkinliğiydi. Söz konusu etkinlikte Prof. Dr. Ali Alparslan Hocamızın göz nuru, Tahsin Kurt’a talebeleri Hanife Alpaydın, Sevim Şirikçi, Ayşe Solak, Abdullah Eren, Mithat Topaç, Safiye Ergin, Züleyha Öztürk Yaylakcıoğlu, İbrahim Halil İslam, Hüsnü Fatih Keşçi, Bilkay Badem, Mehmet Hakan Özsaraç, Alihaydar Murat Kıştan ve Altan Yılmaz eşlik etti.
Daha önce ilk kez Yeditepe Bianeli’nde sanatseverlerin huzuruna çıkan eserler, yeni takviyelerle bu kez Ankaralılara talik yazının tüm naif içtenliği ile “merhaba” dedi. Günümüz talik yazı stilinin önde gelen isimlerinden Tahsin Kurt ve öğrencileri memleketimizde yeni bir dinamizm kazanmakta olan hat sanatının en güzel örneklerini takdim etti.
İs mürekkebinin yanında renkli mürekkeplerle oluşturulan tablolar ve zerendud çalışmalar iki hafta boyunca izleyicilerin irfanına talik sanatının en yüksek sanat zevkini arz etti.
TEZHİPLER DE GÖRÜLMEYE DEĞERDİ
Bilindiği üzere tezhip sanatı bir nevi yazının elbisesidir. Sergide sanatseverlerin ilgisine sunulan ayet-i kerime levhalarının, surelerin, hadis-i şerif tablolarının, hilye-i şeriflerin, kelâm-ı kibarın, karalamaların etrafını birbirinden âlâ tezhipler tezyin etti.
Emel Türkmen, Gülnihal Gül, Tuba Asiltürk, Celaleddin Karadaş, Nazlı Durmuşoğlu Utku, Abdülhamit Yılmaz, Neslihan Sayıl, Neşe Efe, Öznur Özdemir, Zerrin Gülsoy, Esma Uca Atalan, Sümeyra Göl, Serpil Bayındır, Beyza Nur Kaplan, Sabriye Şeker, Ömer Şen, Yasemin Demir, Abdülhamit Yılmaz, Zerrin Gülsoy, Sema Temur, Fatma Nur Dolgun Dülger, Zeynep Peker, Zehra İpek ve Serhat Tokmak, Sadırdan Satıra’nın müzehhipleri olduğunu belirtmek üzerimize bir vecibe olsa gerektir.
Unutmadan, Halime Subaşı’nın kaatı’ ile Birgül Tayfur ve Gülsemin Velidedeoğlu’nun da ebruları ile sergideki eserlere estetik ilave katma değer ürettiğini belirtelim.
İSTANBUL İLE ANKARA ARASINDA SANAT KÖPRÜSÜ
Ankara’daki serginin, İslam-Türk sanatlarının Anadolu’da görünürlüğünü artırmak, eser üretim kapasitesinin genişletilmesine katkı sağlamak gibi amaçları da söz konusu... Hat sanatkârlarımızın sergi vesilesiyle hat sanatının başkenti mahiyetindeki İstanbul ile Ankara asarında sanat köprüsü oluşturduğunu da ifade etmemiz gerekiyor.
HATTAT TAHSİN KURT: HAT HAYRANLIK UYANDIRAN BİR SANATTIR
Hat sanatı hocası Tahsin Kurt’un sergiye ilişkin kanaatleri şu cümlelerle ifadesini buldu: “Günümüzün sergileme teknikleriyle ziyaretçileri buluşturan hüsn-i hat sergilerinin amacı, ecdadın ilmek ilmek, mikron mikron işleyip yüce hislerle meydana getirdikleri o muhteşem kültür mirasını, günümüzün insanlarına tanıtmak ve geçmişle gelecek nesiller arasında köprü kurmaktır.
Hat hayranlık uyandıran bir sanattır. Zarafetiyle, ihtişamıyla, azametiyle, yüceliğiyle, güzel sanatlar arasında önemli bir yer almıştır. Avrupa’nın bugün modern resim anlayışıyla varmak istediği seviyeye Müslümanlar hat sanatıyla asırlar önce varmışlardır.”
Talik hattının İran ve Türk üslubu olarak ikiye ayrıldığını belirten usta sanatkâr Tahsin Kurt, ecdadımızın 1600-1800 yılları arasında talikte İran üslubunu kullandığını, 1800’den itibaren ise Türk talik sanatının mucidi Yesarizade Mustafa İzzet Efendi’nin yolunu takip ederek Türk talikini yazdıklarını belirtiyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın değerli destekleriyle hayat bulan sergiye ilişkin yazımızı, Tahsin Kurt Üstadın, Hz. Ali’den (kv) naklettiği “Hat hocanın taliminde gizlidir. Kıvamı, olgunlaşması çok yazmakla. Devamı ise İslâm dini üzerine olmakla mümkündür” sözüyle nihayete erdirelim.
İbrahim Ethem Gören