TERAZİLERDEN VE GAZ OCAKLARINDAN AÇILMIŞ BİR SOHBET…
Ali Aktuna gönlünde antikalara yönelik her daim açık kapılar bulunan bir koleksiyoner, bir münevver... Hattan minyatüre, tesbihten metal eşya ve objelere kadar pek çok geniş alanda koleksiyon ürünlerine sahip olan Ali Aktuna’nın gözdeleri ise eski teraziler ve gaz ocakları… Sayın Aktuna ile Şişli Bomonti Pazarı’nda koleksiyonları üzerine hasbıhal ettik. Ali Aktuna ile gerçekleştirdiğimiz mülakat bu alanda ilk olma özelliğini haiz.
Ali Bey sizi tanıyabilir miyiz?
1967 İstanbul Hasköy doğumluyum. Evliyim, 27 yaşında Litvanya’da yaşayan bir oğlum var. Aslen gümrük müşavir yardımcısıyım. Anadolu Üniversitesi iş idaresi mezunuyum. En büyük hobim ve ek işim antika toplamak, satmak ve kendi alanımda ufak çaplı koleksiyon yapmaktır. Bunlar terazi ve gaz ya da ispirto ocaklarıdır.
Geleneksel sanatlarla ilk defa nasıl tanıştınız?
Geleneksel sanatlarımıza ait ürün ve nesnelerle ilk defa evimizdeki bakır, güğüm bakraçlarla, tereyağlıklarla ve yoğurt kapları ile başladı. Çocukluğumun geçtiği Hasköy’de özellikle anneannemin evinde bu objelerden çok miktarda vardı. Nasıl yapıldıklarına ve malzemelerinin özelliklerine ilgi duymaya başladım zamanla. Daha sonraki dönemlerde bunlarla ilgili Anadolu Bakır Sanatları ve Son Ustalar vb. kitapları okuyarak merakımı geliştirdim.
Antika merakınız nasıl başları?
Antika merakım babamın ve dedemin eski giyim tarzında bulunan ceket içine giyilen cepli yeleklere koydukları köstekli cep saatlerini kurcalayarak ve eski mahalle yoğurtçularından elde tartarak verdikleri bol kaymaklı yoğurtları alırken pirinç terazileri keşfetmemle başladı.
Pek çok alanda antika toplamakla birlikte gaz ocaklarına ve terazilere özel ilgi duyuyorsunuz. Gaz ocaklarından başlayalım dilerseniz. Gaz ocağı toplamaya nasıl ve hangi sebeplerle başladınız?
Çocukluğumda evimizde gaz ocaklarından vardı. Annem bunların üzerinde yemek ve çay yaparken sürekli pompalamak zorunda kaldığından şikâyet ederdi. Kimi zaman yakmak için uğraşsa da muvaffak olamaz ve bu konuda benden yardım isterdi. Gaz ocaklarının zaman içinde keçeleri bozulur ve tamir için Hasköy’deki ustanın atölyesine götürürdüm. Ustanın tamir süreçlerini dikkatlice takip ederdim. Böylelikle bende gaz ocaklarına karşı bir gönül aşinalığı oluştu.
GAZ OCAKLARI 1970’Lİ YILLARA KADAR KULLANILMIŞTIR
Gaz ocaklarının çeşit ve markalarına değinir misiniz?
Elbette İbrahim Ethem Bey, Bu ev tipi gaz ocaklarının Süreyya, Alaattin ve Yüksel isimli yerli markaları olmakla birlikte Osmanlı pazarı için yapılmış Optimus, Primus ve Omega gibi markalar da söz konusu. Gaz ocakları bu topraklarda Osmanlı asırlarından başlayarak 1970’li yıllara kadar yoğun bir şekilde kullanılmıştır.
Gaz ocakları nasıl çalışır(dı)?
Gaz ocaklarının alt kısmında bir hazne bulunur. Bu nispeten genişçe hazneye gaz; üstteki küçük hazneye de ispirto konulurdu. Önce ispirtoyla ocak ısıtılır sonra da gaz pompalanarak çalıştırılırdı. Gaz ocakları Anadolu’da, Trakya’da ve İstanbul’da tabir yerindeyse evlerin mütemmim cüzleriydi, önemli bir mutfak kullanım aletiydi. Hemen hemen tüm evlerde olmazsa olmaz bir mutfak gereciydi gaz ocakları.
Kaç çeşit ve fonksiyonda gaz ocağı mevcut?
Gaz ocakları ispirtolu yani ‘kamineto’ dediğimiz gazyağı ve benzinle çalışır. Bununla birlikte hepsinde ilk ısıtma ispirtoyla gerçekleşir. Gaz ocaklarının genelde piknik, kamp ve mutfak tipi olanlarıyla birlikte değişik ebatta çantalı ve sabit olanları da üretilmiştir.
SÜREYYA MARKA OSMANLI GAZ OCAKLARI ÇOK TERCİH EDİLMEKTEDİR
Gaz ocaklarının en çok hangi modelleri tercih ediliyor?
En çok tercih edilenleri eski Osmanlı dönemi “Türk işi “Süreyya marka ocaklar. Ayrıca Rusların yaptığı çanta tipi, küçük gaz ocakları ile Alman ve İsveç yapımı Optimus ve Primus marka kamp ocaklarıdır.
Bugünkü zamanda gaz ocaklarını kim/kimler hangi amaçlarla topluyor?
Şimdi bu ocakları toplayanlar genellikle antika meraklıları… Nostaljik olarak kullananlar da var. Doğa, kamp ve balıkçılıkla ilgilenen kişilerin yanı sıra evlerde şark köşelerinde kahve pişirmek için kullananlar da mevcut.
Kaç adet gaz ocağınız var?
Elimde değişik model olarak topladığım 30 civarında gaz ocağı mevcut.
Arayıp da bulamadıklarınız var mı?
Olmaz mı! Bununla birlikte koleksiyonum belirli bir olgunluğa ulaştı. Bundan sonra gaz ocağı koleksiyonuma ancak mevcutlardan çok farklı tarzda, bugüne kadar elime geçmeyenleri temin edip katmak isterim.
Tamir bakımlarını yapabiliyor musunuz?
Ocakların tamir ve bakımlarını, temizlikle ilgili işlemleri biraz emekle yapabilmek çok zor değil. Fakat eksik olan parçaları temin etmek biraz uğraşı gerektiriyor.
Parçaları nasıl buluyorsunuz?
Genelde araştırarak parça tedarikçilerini bulabiliyoruz. Ayrıca bitpazarında ve antika pazarlarında da aradığım aksamlar kimi zaman karşımıza çıkabiliyor.
Türkiyeliler kadar ülkemizi ziyarete gelen yabancılar da antika dükkânlarında, bitpazarlarında gördükleri gaz ocaklarını satın alıyor. İnsanlar eski bir ocakta ne arıyor sizce?
İnsanlar eski ocakta tıpkı evlerde yanan eski odun sobalarında kızaran kestane, ekmek ve külde pişen patates, soğan gibi o eski ocağı çalıştırıp kullanarak üzerinde bir kahve pişirmek ya da bir doğal ortamda, yağmurda mantarlı et yemeği yaparak bunların tadını çıkarmaya gayret ediyor. Hâsılı eski zamanlara ait hâlâ fonksiyonel cihazları kullanmak maddi ve manevi anlamda mutluluk sebebi oluyor.
Terazi toplamaya nasıl başladınız?
Meraktan… Eski terazilere ilgim eski ve kaybolan, kaybolmakta olan mesleklere yönelik merakla başladı aslında. Mahalle bakkalların, mahalle yoğurtçuları ve kestaneci gibi küçük esnaf satmakta oldukları ürünleri muhtelif terazilerle tartarak müşterilerine takdim ederdi. Gözlem ve ilgiyle başlayan merak sonrasında koleksiyona dönüştü.
Terazilere karşı büyük merakım ve bu bağlamda koleksiyonculuğum Osmanlı ölçü aletlerine olan özel ilgimle başladı. Osmanlı kantar ve terazilerinde kullanılan dirhem ve okka tipi ağırlık ölçüleri ve bunların o zamanki ticaret odası memurlarınca her yıl üzerlerine damga vurularak onaylanması ve her şeyden önemlisi esnaf ve tüccar sınıfı tarafından dürüstçe kullanılmış olması merakımı cezbetti ve böylelikle terazi toplamaya başladım.
“İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK” İBARESİ ENDAZEYİ, ÖLÇÜYÜ İFADE EDER
Az önce dirhemden söz açtınız. İki dirhem bir çekirdek sözü de bahsettiğiniz hassasiyetle Türkçemize girmiş bir kalıp. Bu meyanda neler söylemek istersiniz?
Dirhem bir para birimi olmasının yanında aynı zamanda bir ağırlık ölçüsüydü. İki dirhem bir çekirdek beylik sözü de o zamanda günümüze kalmıştır. Çünkü o eski devirlerin en kıymetli parası olan Osmanlı altını iki dirhem bir çekirdek ağırlığına sahipti. Bu sözde bahsedilen çekirdek keçiboynuzu çekirdeğiydi ve özgül ağırlığı hep aynıydı. Ayrıca iki dirhem bir çekirdek lafı şık giyinenler için de kullanılırdı.
Terazi koleksiyonunuz hakkında bilgi verir misiniz? Ne türden, kaç adet teraziniz var?
Değişik tiplerde kuyumcu-sarraf terazileri, eczacılık laboratuvar terazileri, manav ve bakkal terazileri, posta terazileri ve mutfak terazileri tarzında yaklaşık 25 çeşit terazim mevcut.
Teraziler, özellikle hassas kuyumcu terazileri ahşap, kemik, metal ve pek çok muhtelif malzemeden üretilmiş. Sizce koleksiyon değeri en yüksek olan teraziler hangileri?
Koleksiyon değeri en yüksek teraziler bence kuyumcu ve posta terazileri… Bununla birlikte ilk sırayı sarraf terazileri alır.
TERAZİ “TARTIM” VE “DEĞER” DEMEKTİR
Terazi demek ne demek!
Terazi demek tartım demektir ve bir şey tartılıyorsa maddi değeri var demektir.
Terazinin tarihi için de bir paragraf açalım dilerseniz…
Hay hay… İlk teraziyi kadim Mısırlılar bulmuştur. Ve tarihi Milat’tan önce 3500’lü yıllara dayanmaktır.
Ve altın… Altın, insanoğlunun hayatına girdiği tarihten itibaren terazi kullanılmıştır.
Teraziyi Abdurrahman el-Hâzinî isimli bilim insanı bularak “mizânü’l-hikme” adını verdiği hidrostatik teraziyi keşfetmiştir. Bu zat aynı zamanda yer çekimini bulan Müslüman bilim adamıdır.
Koleksiyoneri terazileri ne için toplar?
Terazilerin koleksiyona katılması bu derin tarih ve ona bağlı toplumsal kullanım misyonuyla, ölçmeyle, tartmayla, darayla, gramla, iki dirhem bir çekirdekle ve hasılı hayatın her alanında kullanılmasıyla izah edilebilir.
Gerektiğinde terazilerinizin bakım ve onarımlarını yapabiliyor musunuz?
Bakım ve onarımlarını yapmak maalesef çok güç. Eski ustaları ve kaybolan meslek erbabını, sanatkârları, zanaatkârları arayıp bulmak biz koleksiyoncuların en büyük uğraşı… Aradığınızı bulup da tamirat gerçekleşince ortaya önemli bir saadet çıkıyor. Ve böylelikle bizler de tamir ettirdiğimiz, bakımlarını, ayarlarını yaptırdığımız terazileri bulunmaz bir hint kumaşı gibi tabir yerindeyse kafamızın içinde saklıyoruz.
Saklama deyince… Nasıl muhafaza ediyorsunuz?
Muhafazası kapalı cam dolaplarda oluyor. Temizliklerini ve yağlamalarını, parlatmalarını rutin aralıklarla yaparak koruyoruz.
Terazi koleksiyonculuğunda bir hedefimiz var mı?
İleride maddi imkanlar çerçevesinde bu koleksiyonumu kitaplaştırmak küçük bir terazi ve ağırlık dükkanını müze tarzında yaşatmak hedefim ve arzumdur kısmet olursa…
KOLEKSİYONCULUK YAŞAM BİÇİMİDİR
Sohbetimize ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Koleksiyonculuk bir yaşam biçimidir. Kaybolan mesleklere sahip insanların eserlerini yaşatarak o insanları ve emeklerini toplumsal hafızada canlı tutmanın en güzel şeklidir. Bu çaba ruhu dinlendirir, geçmişle geleceği bütünleştirir, tarihi yaşatır, kötü alışkanlıkları engeller ve hayata ayrı bir zevk ve renk katar. Koleksiyonculuğu çocuklara, gençlere sevdirmek, onların mutlu ve huzurlu insanlar olmalarına katkı sağlar açar ve bu da netice itibarıyla üretkenliklerini arttırır. Bilindiği toplumlar ancak üreterek ayağa kalkar, tüketerek değil!
İbrahim Ethem Gören