TAŞ PLAKLAR, CEP SAATLERİ VE ESKİ RADYOLARDAN AÇILMIŞ BİR SOHBET…
Ziraat Katılım Bankası Genel Müdür Yardımcısı, koleksiyoner Tahir Demirkıran ile kumbara ve tesbih koleksiyonu üzerine söyleşmiştik. Duayen koleksiyonerle bu kez taş plak, radyo ve cep saati koleksiyonları üzerine hasbıhal ettik.
Tahir Bey, taş plaklar eskimez zamanların ses sanatçılarının âvâzını, hatıralarını, bugüne ve yarına taşıyor. Mezkûr seslerde neler buluyorsunuz?
İbrahim Bey, sizin de ifade ettiğiniz üzere bu plaklar, hali hazırda çoğunluğu merhum olan birçok sanatkârımızın eserlerini geçmişten geleceğe taşıyor. Hususen bu özelliği itibariyle bir plak sever kitlesi oluşturuyor haliyle. Bunun yanı sıra; seslerin o zamanki teknolojiye göre “analog” dediğimiz sistemle kaydedilmesi ve seslerin tamamen doğal haliyle işitilmesi de bizleri içine çeken kısımlarından sanırım. Özellikle taş plak olarak adlandırdığımız karbon esaslı malzemeden yapılma eserlerin kaydı; sazendelerin tek seferde çalması ve sanatkârın eseri bir defada icra etmesi ile yapılıyormuş. Düşünebiliyor musunuz o tek seferlik an günümüze kadar aynı ruh ile taşınmış oluyor ve siz bunu dinliyorsunuz.
Eyvallah! Taş plak koleksiyonunuz hakkında bilgi verir misiniz?
Aslına bakarsanız taş plak konusunda ülkemizde birçok değerli koleksiyoner bulunmakta… Ve onların uhdesindeki taş plak sayısı binlerle ifade edilmektedir. Söz konusu değerli koleksiyoner büyüklerimizi saygı ile anarak biz fakirin emanetinde de gelecek nesillere aktarılmak üzere 400 civarında taş plak yer alıyor.
Özellikle dinlediğiniz sanatçılar kimler?
Tür bakımından daha ziyade Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği dinlemeyi seviyorum. Zaten 1960’lı yılların başına kadar gelen taş plaklar da haliyle bu tür eserlerden oluşmakta.
Sanatçılar bakımından söyleyecek olursam; tabii ki Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Zeki Müren üçlüsü TSM açısından benim için olmazsa olmazlardan. Ancak, isimlerini andım müzik üstadlarının yanı sıra günümüzde bazılarının isimleri de hatırlanamayan; Muzaffer Akgün, Münir Nurettin Selçuk, Ahmet Üstün, Diyarbekirli Celal Güzelses, Malatyalı Fahri Kayahan, Hamiyet Yüceses, Sabite Tur Gülerman, Nezahat Bayram, Seyyan Hanım, Abdullah Yüce vd. gibi birçok sanatçımız var ki kendilerini dinlemek mutlu ediyor beni. İsimlerini saydığımız, sayamadığımız bu sanatçılarımızdan merhum olanlara Yüce Mevla’dan rahmet diliyorum bu vesile ile.
TAHİR DEMİRKIKAN: ARAMAKLA BİTMEZ!
Aramakta olduğunuz plaklar hangileri?
Bunun net cevabını biraz da latife ederek söyleyecek olursak; aramakla bitmez diyebilirim İbrahim Bey. Ancak bir tanesini söylemek gerekirse; İstiklal Marşımızın ilk bestesiyle 1924 yılında kaydedilen plağı hâlen arıyorum diyebilirim.
Çok nadir plaklarınız var. Yarım asır önce oynanmış bir FB-GS derbisinin heyecanını bugüne taşıyan nadir bir plağınız var. Bu plak nasıl bir hikâyeye sahip?
Evet, nadirattan sayabileceğimiz birkaç eser bulunuyor. Sizin de belirttiğiniz üzere FB-GS plağı bunlardan biri. Öğrenebildiğimiz kadarıyla söz konusu eser Türkiye’de basılmış ilk futbol, dolayısı ile spor plağı, galiba taş plak olarak sunulan başkaca bir örnek de yok. Plağın 1930’ların başında bir FB-GS maçından sonra kaydedildiği belirtiliyor.
İçeriğinde neler var?
İçerik olarak daha ziyade oynanan maçtan bir iki enstantaneyi, takımlara has tezahüratlar eşliğinde bir spiker skeç tarzında seslendiriyor. Plağın bir tarafı ilk yarı, diğer tarafı ikinci yarı şeklinde.
Sonuç nedir, ezeli rekabeti hangi takım kazanmış?
İlk yarı 1-0 FB önde… Maç ikinci yarıda FB:1–GS:1 şeklinde sona eriyor. Sizin gibi merak edenler için bu bilgiyi de paylaşayım, yani sonucu kardeşçe olmuş.
Eyvallah. Ebedî dostluk diyelim!
Bunun yanı sıra Hafız Sadettin Kaynak’a ait olan Ezan-ı Muhammedi taş plağı da hatırı sayılabilecek nadirlikte bir eser olarak koleksiyonumda yer alıyor diyebilirim.
Taş plakları nasıl temin ediyorsunuz?
Ağırlıklı olarak Ankara’da bulunan ve yıllardır tanıdığım dostum Gürkan Gürbüz’e ait Gürkan Plak Evi’nden temin ediyorum. Bunun dışında yine plak camiasında yer alan ve çeşitli koleksiyonlara ulaşabilen muhtelif dostlarım da kendilerine ulaşan benim tarzıma uygun plaklar olduğunda sağ olsunlar beni bilgilendiriyorlar. Bunun dışında İstanbul’da pazar günleri kurulan Feriköy Antika Pazarı olsun, internet üzerinden olsun, buralardan da temin edilme olasılığı mevcut. Ama dediğim gibi ben daha çok beni tanıyan dostlar üzerinden ulaşıyorum genellikle.
‘TAŞ PLAK GEYİNCE AKLA GRAMOFON GELİR’
Eskiler, “Karadır karga gibi, döner değirmen gibi, konuşur insan gibi, nedir? Plak.” diye bilmece kurmuşlar plak için. Plaklarınızı hangi pikaplarda konuşuyor?
İbrahim Bey, tabii biz şu ana kadar taş plaklar üzerinden sohbetimizi sürdürdük. Dolayısı ile taş plak deyince akla gelen ilk cihaz tabii ki gramofondur. Ancak bunun yanı sıra elektronik pikaplarda da 78 devir seçeneği mevcut ise taş plak dinleyebilirsiniz, ancak gramofondaki lezzeti alamazsınız.
Taş plak dışında PVC malzemeden üretilen diğer günümüz plakları da koleksiyonumda önemli bir yer teşkil etmekte. Bunları ise bazen 1950-60’lı yıllara ait lambalı pikaplarda, genellikle de 1970’lerde üretilen klasik pikaplarda dinlemeyi tercih ediyorum.
Pikaplarınızın evsafını bilmek isteriz…
Efendim, gramofon olarak borulu bir gramofon, yarım salon ve tam salon tipi dediğimiz birer gramofon ve yanlış hatırlamıyorsam 5 adet de çanta tipi dediğimiz gramofonlarım mevcut. Diğer, 33’lük ve 45’lik dediğimiz tarzları dinlemek için ise lambalı Philips ve Saba pikapların yanı sıra Dual ve Pioneer’ın pikap, amfi ve hoparlör sistemlerini kullanıyorum.
Pikaptan, plaktan, avazdan, zamanın tik-taklarına geçiş yapalım. Saatlere karşı da özel bir ilginiz var. Saat, cep saati koleksiyonunuzda neler var?
Aslına bakarsanız cep saatlerinde adetsel anlamda fazla bir şey yok diyebilirim. Cep saatlerinde görselliği, estetiği ve eski olması hoşuma gittiğinden zaman içerisinde birkaç tane edinme şansına sahip olabildim. Bunlar nelerdir derseniz Serkisoff, Zenit, Cortebert derim…
“SAATLERİM AYAR TUTUYOR!”
Saatlerinizin hepsi ayar tutuyor mu?
Birçoğu tutuyor diyebilirim İbrahim Bey. Günlük kurmayı düzenli yaptığınız sürece saatlerin ayarı genelde tutar. Çok şükür ki bunlar yıllar öncesinden bugüne yüksek kondisyon ile ulaşabilmişler.
Vakt-i merhunu geldiğinde bakımlarını nasıl yapıyorsunuz?
Bizim yapabileceğimiz en güzel bakım ara sıra onları kutularından çıkartıp biraz vakit geçirebilmek. Bunun dışında günümüze gelmiş iyi saat ustalarına göstermek en akıllıcası, herhangi bir şey olduğunda.
Köstekli saatleri zaman zaman kullanıyor musunuz?
Şu an için maalesef böyle bir imkânım olmadı ama ileride inşallah kullanmak nasip olur İbrahim Beycim.
İnşallah Tahir Bey. Eski radyolar sizde ne türden çağrışımlar yapıyor?
Yıllardan 1974 senesiydi, Kıbrıs Barış Harekâtı zamanı. Büyük dayımız vardı, rahmetli oldu sonradan, Allah rahmet eylesin.
Âmin…
O zaman kendisinin gençliğinden kalma eski bir radyosu vardı, başına oturur kanal ayarını yapar ve dinlerdi. Hatta bizleri de sessiz olmamız yönünde öğütler, “Ajans başladı onu dinleyeceğim” der ve harekât ile ilgili gelişmeleri titizlikle bu radyodan takip ederdi. Sanırım o radyo bende etki bırakmış olacak ki uzun yıllar sonra tekrar ilgimi çekti.
Yani aslında demek istediğim eskiye olan merak, bunu kimler kullanmış, ne zaman neler dinlemişler, kaç yıl kullanmışlar, nasıl bu kadar temiz kalmış vs. gibi çağrışımlar bende hâsıl olan duygular diyebilirim size.
Radyo koleksiyonunuzda neler var?
Radyo koleksiyonumda ağırlıklı Alman üretimi olmak üzere; Saba, Grundig, Braun, Siemens vd. gibi 1950-60’lı yıllara ait ürünler bulunuyor. Tabii bunların tamamı lambalı dediğimiz, ısınınca çalışan modeller.
Radyolar netice itibarıyla belli bir hacme sahip. Nasıl muhafaza ediyorsunuz?
Hali hazırda işyerimde bulundurduğum ve dinlemiş olduğum radyomun dışındakileri iyi bir muhafaza ile sarıp, kolileyip saklıyorum. Bir de haliyle sizin de belirttiğiniz üzere bunlar hacimli nesneler olduğundan; öyle tespih, saat gibi yükte hafif koleksiyonlar gibi ara sıra çıkartıp bakamıyorsunuz da… Artık bunların zamanı da kısmetse emeklilikte diyelim.
Tatile çıktığınızda, yurtdışı seyahatlerinizde koleksiyon özleminizi nasıl dindiriyorsunuz?
Açıkçası sıklıkla böyle seyahatler olmuyor, olanlar genelde günübirlik veya 1-2 günlük diyebilirim. Ama eğer bu seyahatlerde iş dışında fırsat bulabilirsem bir eskici dükkânı veya bitpazarı bakınırım ister istemez. Ancak şu ana kadar böylesi seyahatlerden edindiğim bir şey olmadı.
Taş plak, radyo ve saat meraklılarına nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Saat konusunda çok fazla bir şey söyleyemeyeceğim yeterince koleksiyon bilgim bulunmadığından. Radyo konusunda özellikle yeni başlayacak meraklılara önerim az ama öz bir koleksiyona sahip olmaları bence en doğrusu. Şöyle ki, az olsun, ama döneminin temiz kalmış, yüksek kondisyonlusu ve çalışanı olsun, bir de bizim günümüzde “FM” diye bildiğimiz “Uzun Dalga” kanalın orijinalinde de mutlaka yer almasına dikkat etsinler derim.
Taş plak ise tamamen kişisel beğeniye kalmış bir durum… Beğendikleri, dinleyecekleri plakları edinsinler ve edinirken mutlaka bunların da kondisyonuna ve kılcal çatlak olup olmadığına baksınlar. Bir de bakmayın ismine taş plak diye yapıları itibariyle çok hassas ve kırılganlar, özellikle buna çok dikkat etmeli ve iyi bir şekilde muhafazada tutmalılar.
‘TÜM DOSTLARIMIN KOLEKSİYONLARININ EKSİK PARÇALARINI BULMALARINI İSTERİM’
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Öncelikle şahsınıza ve Kuveyt Türk Katılım Bankası’nın ilgililerine çok teşekkür ederim, sanata ve koleksiyona göstermiş olduğunuz kıymet ve önemden dolayı. Dileğim bu estetik değerlerin, kıymetli sanatçılar ve koleksiyonerler tarafından geçmişten, geleceğe sağlıklı bir şekilde taşınmaya devam etmesidir.
Ayrıca koleksiyona gönül vermiş tüm dostlarımızın da aradığı koleksiyonları elbet bir gün bularak bunlardan mutluluk duymalarını dilerim.
İlginiz için teşekkür ediyorum Tahir Bey.
Selâm, sevgi ve hürmetlerimle İbrahim Ethem Bey.
İbrahim Ethem Gören