MURAT KIRKAN İLE MODEL OTOMOBİLLER ÜZERİNE…
Murat Kırkan mesleğinin adamı bir yönetici.. Meslek hayatı boyunca bir yandan iş tecrübelerini çevresiyle ve özellikle gençlerle, öğrencilerle paylaşan ve pek çok üniversite öğrencisine hamilik yapan Murat Kırkan model araba koleksiyonuyla da dikkatleri üzerine çekiyor.
Murat Kırkan ile model araba merakı ve koleksiyonu üzerine hasbıhal ettik.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben 1966 İstanbul doğumluyum. Hem anne ve hem de baba tarafım aslen Yunanistan’dan muhacir gelmiş 1910’lu yıllarda. Babam 1962 İTÜ Makine Fakültesi mezunu bir yüksek mühendis, Necmettin Erbakan’ın az sayıda kalan talebelerinden, annem ev hanımı.
1987 yılında Marmara Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü’nden mezun oldum, aynı fakültede yüksek lisansımı 1989’da bitirdim. Bir süre Almanya’da ön doktora dersleri aldım. Dönüşümün ardından 1991 yılında Al Baraka Türk’te iş hayatına başladım.
Ağırlıklı olarak finansman ve mali işler konularında çalıştım. Halen 52 yıllık aile şirketimizin mali işlerini takip ediyorum. Evli ve bir kız çocuk babasıyım çok şükür.
Öz sanatlarımızla ilgilendiğinizi biliyoruz. Geleneksel sanatlarla ilk alakanız nasıl başladı?
Anneciğim Olgunlaşma Enstitüsü mezunudur, nakış, resim ve desen çalışmaları yapardı çocukluğumda. Eşim Emine Hanım ile 1995 yılında tanıştım, kendisi İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü mezunudur, tanıştığımızda tezhip çalışıyordu. Bu sayede Klasik Türk Sanatları ile daha çok karşılaşmaya başladım. Eşim ile birlikte hat ve tezhip sergilerine çok sık gideriz. Kendisi halen Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi, fiilen tezhip ve hat çalışmalarına devam ediyor. Tabi kuzenlerim Betül ve Feyza Hanımları da unutmamak gerekir, onlar Hüseyin Kutlu Hoca’nın icazetli öğrencileri ve halen kendi öğrencileri ile hat meşk etmeye devam ediyorlar.
Eşinizin hattı tezhibiyle tezhibi de hattıyla müsabaka halinde… Emine Hanım’ın hat ve tezhip çalışmaları evinizde ve çevrenizde ne türden aksülameller buluyor?
Öncelikle evde her an bir telaş, boya ve mürekkep kokusu var. Yetişecek işler, ödevler ve yapılacak son dakika tashihleri etrafta uçuşmakta. Bu arada yapılan çalışmaların beraberinde getirdiği bir sürü tarih ve sanat hikâyelerini dinleyerek akşamın nasıl geceye döndüğünü fark edemiyoruz.
Bu meyanda sizin de çalışmalarınız var mı?
Ben bu işi meşgale edinenlere manevi olarak ve geç saatlerde kahve yaparak destek olmaya çalışıyorum!
Model araçlara yönelik sevda gönlünüze nasıl düştü?
Bu sorunun cevabı yaklaşık 50 yıl öncesine dayanıyor. 1970’li yılların başlarında henüz 4-5 yaşlarında iken, o yıllarda “küçük araba” diye adlandırdığımız ve çoğu İngiliz “Matcbox” marka oyuncak nitelikli modeller “eczane” vitrinlerinde görülürdü. Herhalde annemin sabrını en fazla zorladığım anlar, dükkânın önüne oturup kalkmadığım ve “küçük araba” diye tutturduğum anladır! Böyle başladı bu konuya olan ilgim, ilkokul yıllarımın en makbul karne hediyesiydi “küçük araba”, bayram harçlıklarımla bir değil iki tane alır ve azar işitirdim! O günlerden başlayan bu merak hâlâ devam etmekte.
Model araç nedir? Nasıl tarif edersiniz?
Önce şunu söylemek lazım ki, model araç ile modelciliği karıştırmamalı; modelcilik, tahta, plastik ve metal alt parçaların birleştirilmesi ile oluşturulan ve “modelci” tarafından verilen talimatlara uygun olarak detaylandırılan (genellikle boya ile) hareketli veya sabit nesneler (araç, bina, uçak ve savaş araçları gibi) yapılması işidir. Model ise tümüyle bitirilmiş ve sadece biriktirme amaçlı yapılmış ürünler olarak tanımlanabilir.
MODEL İÇİN GERÇEĞE UYGUNLUK ÖNEM TAŞIR
Model için en önemlisi ölçü ve detaylardaki gerçeğine uygunluktur. Model araba denilince bu iki unsur öne çıkıyor. Oyuncak ile modeli ayıran da bunlar. Ölçülere bağlı olarak detayların inceliği ve gerçeğe yakınlığı da değişiyor. 1/18 denilen ve genellikle oyuncakçılarda da satılan modeller aslında üzerinde çok detay barındırmakta, fiyat olarak da en yüksek fiyatlı olanlar bunlar. Ancak ölçüsü 1/18 olup da, sadece çocuklar için üretilen oyuncaklar çok daha az detay içeriyor ve bu detaylar oldukça üstünkörü yapılıyor.
1/18 dışında 1/43 ve 1/32 gibi daha ufak ve fakat koleksiyon amaçlı üretilmiş modeller de var. Bir de az önce bahsettiğim “küçük araba” faslına giren, 1/66 ve 1/76 ölçülerinde olanlar var. Bu “küçük arabalar” için İngiliz “Matcbox”, Fransız “Majarottte” ve Alman “SIKU” en bilinen markalar olarak sayılabilir. Ayrıca özellikle Almanya ve ABD’de model tren koleksiyonerleri bu modelleri daha farklı detaylar ile zenginleştirerek, tren istasyonları, garları ve hatta limanların modellerini kuruyorlar. Buralarda kullanılan ve genellikle 1/87 ölçüsünde plastik taşıt modelleri de anılmaya değer kanaatimce.
KOLEKSİYONERLER İÇİN AZ BULUNURLUK VE KALİTE ÖNEMLİ
Koleksiyon bağlamında iyi bir model araç hangi özelliklere sahip olmalıdır?
Koleksiyoner için iki önemli husus var, az bulunurluk ve kalite. Bir takım markalar var ki, gerçek aracın üretici firması sponsorluğunda sınırlı sayıda üretilen modelleri piyasaya arz ediyorlar. Mesela Opel’in 1966 model bir 4 kapılısından toplam 250 adet ve üç farklı renkte üretilmiş ve bir daha belki 50 yıl bu model üretilmeyecek. İşte bu kaçırılmayacak bir parça sayılıyor. Tabi bu arada çok az rastlanan ve örnek olarak SSCB, Çek Cumhuriyeti ve Meksika gibi ülkelerde üretilmiş modeller de var. Bunların kaliteli olanları gerçekten yüksek fiyatlara satılıyor.
Ölçeklerden de söz edelim dilerseniz… En çok hangi ölçekteki modeller talep görüyor? Siz hangi ölçekte araçlarla ilgileniyorsunuz?
Ben daha ziyade 1/32 ve 1/43 ölçekleri tercih ediyorum. Bunun yanında hediye olarak verilen 1/18 modellerim de var. Bir de çocukluk tutkum olan 1/66 ve 1/76 “küçük arabaları” da topluyorum. Benim küçük çaplı koleksiyonumda daha ziyade 1950-1960 ve 1970’li yıllara ait Avrupa yapımı araçların modelleri var. Özellikle de Alman WV marka araçları seviyor ve topluyorum. Hususi olarak kullanılanlar ile birlikte ticari amaçlı kullanılan ve üzerinde kullanan firmaya ait isim ve sembollerin olduğu araçlar benim için daha ilginç.
Hangi tarz model araçlar koleksiyonerler nezdinde müraccahtır/tercih sebebidir?
Koleksiyonerlerin tercihleri farklılıklar gösteriyor. Kimileri yüksek güçlü, hızlı ve gösterişli (muscle cars) Amerikan otomobillerini tercih ediyor, bazıları sadece savaşta kullanılan araçlara odaklanıyor, iş makineleri ve arazi araçları da başka bir tercih. İnsanların meslekleri, hayat tarzı ve mali imkânları bu tercihlerde önemli etken.
Koleksiyonunuzdan bahseder misiniz?
Yaklaşık 120 kadar modelim var, bunların 5-6 tanesi bana hediye edilen 1/18 ölçekli modeller.
En çok hangi modellerle ilgileniyorsunuz?
Bunlar içerisinde en hoşuma giden 1983 model bir VW Golf GTI. Diğer yanda takriben 40 civarı 1/66 ve 1/76 ölçekli “küçük arabalar” var biriktirdiğim. Muhtelif markalar var, birkaç ticari araç ve klasik denecek modeller de mevcut.
Benim asıl yoğunlaştığım 1/32 ve 1/43 ölçeğindeki takriben 80-85 araç genellikle Avrupa menşeli 1960-1970 yılları modeller, Mercedes, VW, Citroen, Opel markalar ağırlıkta. Ayrıca birkaç tane Amerikan Pickup da var biriktirdiklerim içerisinde.
Koleksiyonunuzda ekseriya Avrupa menşeli model araçlar var. Bu eğilim nasıl ortaya çıktı?
Yine çocukluğuma gitmek gerekli sanırım. Babam 1970’li yıllarda yerli Renault 12 SW kullanırdı, sıklıkla da “ah bir VW alsam, hem daha sağlam ve hem daha az yakıyorlar” derdi. Bu sanırım kafama yer etmiş Alman arabalarının sağlamlığı ve babam tarafından tercihe şâyan olmaları.
Araçları nasıl ve nerelerden temin ediyorsunuz?
Model araba ithalatı yapan ve mağazası olan İstanbul’da birkaç esnaf var.
Nerelerde?
Sirkeci, Kadıköy bu iş için sıkça gittiğim semtler. Ayrıca internet üzerinden bazı yurt dışı sitelerden de temin etmek mümkün, ama güvenilir olanları tercih etmeli. Bir de sosyal medya üzerinden koleksiyonerlerin oluşturdukları gruplar vasıtası ile alım ve takas yapılabiliyor. Ben satıcıya gitmeyi beş on dakika sohbet edip yeni gelenleri sormayı ve varsa beğendiğim, bütçeme uygun almayı tercih edenlerdenim.
Yerli ve milli model araçlara yönelik izlenimlerinizi paylaşmak ister misiniz?
Bu işe yıllar önce girişmiş Avrupa ülkelerindeki firmalar dahi artık Çin veya Vietnem’da üretim yapmakta. Türkiye’de bu işin dizaynını yapan olmamış bildiğim kadarı ile. Bu saatten sonra da olmaz sanırım.
Bakımlarını nasıl yapıyorsunuz?
Toz en önemli düşman, zira zaman içerisinde özellikle plastik aksamdan çıkartmak zorlaşıyor. Mümkün olduğu kadar orijinal ambalajında kalmasına dikkat ediyorum.
1/18 ölçek için bu biraz zor, zira ambalaj ile birlikte çok yer tutuyor model. Ayrıca metal gövdeye sonradan monte edilen plastik aksamın (anten, tampon, silecek kolu vs gibi) zarar görmemesi için temizliğini kendim yapmaya gayret ediyorum. Tozlarını alırken hanımların makyaj yaparken kullandığı fırçalar çok işe yarıyor.
Nasıl muhafaza ediyorsunuz?
Evde ve büromda iki dolabım var, ambalajlarında bu dolaplarda tutuyorum büyük kısmını, ayrıca kapalı kutularda depoladığım bir miktar modelim de var. Zaman zaman yer değiştiriyorlar belirli olmayan kurallara göre!
Sonrası için hedefleriniz nelerdir?
Biriktirdiklerimi ve Allah izin verir ise biriktireceklerimi ila nihâye yanımda tutmam mümkün olmayacaktır. İleride bunları, bu işi seven ve devam ettirebilecek bir gence aktarmayı ümit ediyorum.
PAYLAŞMAK KANAATİMCE ÇOK MÜHİM…
Güzellikler de mutluluklar gibi paylaşıldıkça çoğalıyor… Model araçlarınızı yeri geldiğinde hediye ediyor musunuz?
En çok zevk aldığım şeylerden biri de gerçekten hediye etmek. İnsan sevdiği şeyleri kendisi gibi sevecek birilerine verdikçe o işten alınan lezzet artıyor. Özellikle evde dolabın önüne oturup hayallere dalan minik misafirlere hediye etmek için her zaman bir iki yedek bulunduruyorum. Paylaşmak çok mühim kanaatimce.
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
İnsanın kendince bir merak edinmesi ve bunun için ölçülü bir zamanı ayırması bence gerekli, internette vakit harcamak yerine bir hobi ile uğraşmalı. Şüphesiz unutmamamız lazım gelen yaptığımız işlerin öncelikle Allah rızası karşısında olmamasıdır. Bu tür işleri insanın mali durumu müsait dahi olsa çok büyütmemek gerektiği düşüncesindeyim.
Çevremizde olup biten ile ilgilenmek, sadece maddi değil insanların her türlü ihtiyacına çare olmak için çaba sarf etmek önemli. Hayatımda örnek aldığım babam Sabahattin Kırkan, iş dışındaki zamanının büyük kısmını çeşitli şekillerde gençlerin eğitimi ile ilgili çalışan kurumlarda geçirmekte halen. Bu yolda bana çok şey katan bir diğer büyüğüm de Barbaros Ceylan’dır. 30 yıla yaklaşan bu hikâyede birçok konuda bana rehber, hami ve Ağabey olmuştur. Kendilerine çok şey borçluyum.
Rahatlamak ve gerginlikten kurtulmak için hobi bağlamında günde bir yarım saat yetmeli. Zira dünya üzerinde bizim bir model için harcadığımız para ile haftalarca açlık çekmekten kurtulacak olan milyonlar var, bu meselelere kafa yormak çok daha önemli kanaatimce.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum, Allah’a emanet olunuz.
İlginiz için teşekkür ediyorum.
İbrahim Ethem Gören