KOLEKSİYONER FAHİR GÖK’ÜN BASTON DÜNYASINA NAİF BİR NAZAR…

Sanat Danışmanımız İbrahim Ethem Gören iş adamı Fahir Gök ile baston koleksiyonu üzerine ilgiyle okuyacağınızı düşündüğümüz bir e-mülakat gerçekleştirdi.

İş adamı Fahir Gök ülkemizin önde gelen baston koleksiyonerlerinden biri. İş hayatında 47 başarılı yıl geride bırakan, uzun yıllar İstanbul Sanayi Odası’nda komite, meclis ve yönetim kurulunda hizmet eden Fahir Gök, yurtiçi ve yurt dışı seyahatlerinden her biri diğerinden âlâ sanat ve zanaat keyfiyetini haiz onlarca baston satın almış. Ayrıca ülkemizin baston ustalarına mütemadiyen siparişler vererek sanatın ve sanatkârın yanında yer almış.

Fahir Gök, 48’inci mezuniyet yılını idrak ettiği Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Lisesi’nin Teşvikiye’deki Işık Sanat Galerisi’nde farklı kültür ve coğrafyalara ait dünya bastonlarından 200 kadar örneği sergiliyor.

Portalımızı şenlendirmekte olan mülakatta evsaflarına mufassalan değindiğimiz bastonlara 41 kere maşallah dedikten sonra 41 soruda iş adamı, koleksiyoner Fahir Gök’ün içinden, sanat, estetik, emek, sevda, alın teri, yaşanmışlıklar, altından gümüşe, ağaçtan kemiğe, mercandan porselene kadar envai çeşit malzemeler ve dahi hikâyeler geçmekte olan baston dünyasına nazar edelim…

İbrahim Ethem Gören: Fahir Bey, istirham etsem okuyucularımız için kendinizi tanıtır mısınız?

Fahir Gök: 1958 Sivas doğumluyum. İlk, orta ve lise tahsilimi FMV, Işık Lisesi’nde tamamladım. Sonrasında İİTİA İşletme bölümünden mezun oldum. Üniversite sonrası hem dil geliştirme hem de misafir öğrenci olarak University of Michigan’a gittim. Çok küçük yaştan itibaren hem alaylı hem de okullu olarak ticaret ve sanayinin içindeyim. Aydınlatma Sektör Derneği AGİD’in kurucu üyesi ve halen başkanlığını yürütmekteyim. Birçok sivil toplum kuruluşunda görev aldım ve halen bazılarında bu görevleri devam ettirmekteyim.

İş hayatım yanında 30 yılı aşkın bir süre felsefe ve spritüel âlemle ilgili çalışma, araştırma ve incelemeler yapmaktayım. Bu konuda 2019 yılında çıkardığım “Yaşam ve Sen” isimli bir kitabım bulunmaktadır.

Sanatla ilk irtibatınız…

Çok küçük bir yaştan beri özellikle eski ve güzel şeylere merakım olmuştur. Sanırım bu içgüdüsel bir davranış olsa gerek.

Sanat, güzel, estetik nezdinizde hangi karşılıkları buluyor?

Sanat dediğimiz şey insanın varoluşundan bu tarafa biriktirdiği bilgi, görgü ve kültürü yansıtma şekli. Dolayısı ile arkasında tarih var, yaşanmışlık var ve bütün bunların rafine sunumu diyebiliriz. Eğer sanat hangi karşılıkları buluyor derseniz; sanat bütün bu birikimlerin yanında insanın ruhsal dünyasının da bir yansıması. İçinde güzellik, zarafet, yaşanmışlık, kültür, tarihte bir yolculuk gibi birçok şeyi barındırıyor.

Sözün bu yerinde bastonun dünden bugüne yolculuğuna nazar edelim…

Ağaç dalından bastona…

İnsanoğlu ayaklarının üzerinde doğrulmaya başladığı andan itibaren güç almak, dayanmak, kendini korumak için bulduğu en basit malzemeyi kullanmış… 

Ağaç dalları…

İşte bastonun hikâyesi de böyle başlamış…

Zaman içerisinde değişik işlevler de kazanmış; çobanlar hayvanları bir arada tutmak, seyyahlar hırsızlara karşı kendilerini korumak için kullanmışlar.

Mısır Firavunları ellerinde güç ve asaletin sembolü olarak taşımışlar. Hz. Musa yılana dönen asası ile Kızıl Denizi ikiye bölmüş…

Marie Antoinette ile Fransa’da yaygınlaşıp 16. ve 17. yüzyıllardan itibaren aksesuar niteliğine bürünmüş ve tüm Avrupa’ya, oradan da dünyaya yayılmış.

Yıllar içinde kama, şiş, tüfek, parfüm şişesi, zehir tüpleri, ölçü aparatları, madeni para taşıma, dürbün, pusula gibi nitelikler kazandırılarak aksesuar olmanın ötesine geçmiş…

Statü sembolü olmuş… Din adamları, krallar tarafından asaya dönüştürülerek güç sembolü olarak kullanılmış…

Osmanlıda dervişler teber adını verdikleri bastonları hem âlet hem de destek olarak kullanmış, mütteka adını verdikleri bastonlarını ise çile çekerken uyanık kalmaları için çenelerini dayayarak kullanmışlardır.

Yıllar içinde el sanatlarının gelişmesi, malzeme çeşitlerinin artması ile basit ağaç parçaları olmaktan çıkarak birer sanat eserine dönüşmüşler…

Bastonun günlük hayatımızdaki yerine de değinelim…

Baston günümüz itibariyle eski aksesuar özelliği dışında sağlık ve yaşlılıkta kullanılan bir objeye dönmüş durumda. Maalesef artık kullanılan sanat dallarının birçoğu artık yok ve mevcut ürünlerin birçoğu fabrikasyon ürünler. Bunun sebebi ise bu tür ürünlerin yapımının zor ve zaman alması yanında artık bu emeğin karşılığının alınamaması da önemli bir etken.

Bir baston hangi parçalardan teşekkül eder?

Belki burada baston ile asa farkını belirterek bir açıklama yapılabilir.

Lütfen…

Baston el tutma yeri olan bir ürün iken asa tamamen düz formda bir üründür. Bastonu, malum bir el tutma yeri, boya göre değişen gövdesi ve yere değen kısmı olarak tarif edebiliriz.

Sanat eseri denilmeye seza, koleksiyonluk bir bastonu nasıl tarif ve tavsif edersiniz?

Sanat eseri diyebileceğimiz eserin öncelikle usta yani zanaatkâr işi olması gerekir. Bunun dışında kullanılan ağaç cinsi, yapılan işlem, üzerinde yapılan, kakma, kabartma, mine vs. gibi sanatsal işlemler, sap kısmının hangi malzemeden olduğu, hangi coğrafya ve kültüre sahip olduğu ve o kültürün işaretlerini üzerinde taşıması gibi özellikler bastonun koleksiyon ürünü olmasındaki en önemli unsurlardır.

Toplumumuz baston kültürüne ne kadar âşinâ?

Maalesef bizde baston denince sadece sağlık ve yaşlılıkta kullanılan bir obje akla geliyor ve toplumun çok önemli bir kısmı bastonun bir sanat eseri olabileceğini bilmiyor.

Baston toplama ve akabinde bunları koleksiyona düşürme fikri nasıl gündeminize geldi?

Özellikle ülkemizde bu konuda yaşayan ve bu sanatı icra eden çok az usta kaldı. Özellikle bu insanların bilinirliğini artırmak ve onlara destek olabilmek için yola çıktım.

İlkler önemli… İlk bastonunuza nazar edelim…

İlk bastonum biraderimin hediye ettiği bir bastondur.

Koleksiyonunuzu tanıtır mısınız?

Yaklaşık 300 adet bastonum bulunmakta. Bunların içinde gümüş ve gümüş işçiliğinin farklı uygulamaları, ağaç türleri ve üzerinde yapılan oyma, kakma uygulamaları, porselen, mine örnekleri, boynuz, diş gibi doğal malzemeler bulunmaktadır.

Hangi coğrafya ve ülkelere ait bastonlarınız var?

Neredeyse tüm coğrafyalardan örnekler var. Avrupa, ABD, Uzak doğu, Afrika, Kafkaslar, Balkanlar (Özellikle Bosna Hersek) ve Orta Doğu örnek verilebilir.

Bosna Hersek dediniz… Aslen Bosnalı olarak bastonun anayurtlarından birinin Bosna Hersek olduğunu ilk defa sizden işittim… Bosna Hersek’in bastonculuk serencamı için de bir paragraf açalım dilerseniz…

Ağaç üzerine tel kakma sanatı gerek bizim coğrafyamıza gerekse diğer coğrafyalara Balkanlardan yayılma ve bunun en önemli merkezlerinden biri de Saray Bosna’dır.

Baston çeşitlerini ve icra ettikleri fonksiyonları da konuşalım…

Destek olması dışında aksesuar ve fonksiyonel türde çok örnek var. Gümüş veya altın sikke taşıma, zehir, saklama kabı, içinde şiş ve kama olanlar yanında parfüm şişesi, dürbün, tartı ve ölçü için kullanılabilen çok farklı fonksiyonlarda bastonlar bulunmaktadır.

Genel anlamda baston malzemeleri nelerdir?

Ağaç türü olarak en çok kullanılan malzeme; ceviz, maun, meşe, abanoz, şimşir, dışbudak ve pelesenktir.

Ustalar saydığınız malzemeleri hangi âlet ve tekniklerle işliyor?

El tornası veya eğe ve bıçak yanında oyma için kullanılan oyma takımları.

Baston yapımında sıklıkla kullanılan teknikler ve genelde tercih edilen motifler hakkında bilgi verir misiniz?

Yılan figürleri bastonlarda en fazla kullanılan figürlerdendir. Bu arada at, ördek ve köpek  başları, toynaklar da yaygın olarak kullanılır.

Bastonlarınıza malzeme çeşitleri bağlamında değinmenizi istirham ediyorum.

Koleksiyonda nerede ise tüm sanat dalları ve ağaç türleri bulunmaktadır.

Bastonlarınız hangi ustaların ellerinden geçmiş?

Koleksiyonumdaki bastonların çok önemli bir kısmı yurtdışından… Ancak ülkemizden de bazı örnekler bulunmakta. Bunlara da Yaşar Davarcı, Hayati Ünsal, Münteka Çelebi, Yunus Emre ve Refa Gökbulak örnek verilebilir.

Ülkemizde baston imalatında Sakarya, Devrek ve Ahlat öne çıkıyor. Bastonculuğun bu merkezlerde temerküz etmesinin sebepleri nelerdir? Başka merkezler nereleri?

Muhtemelen bahse konu bölgelerin coğrafi özelliği ve orman bölgesi olmasından kaynaklanıyordur. Ayrıca, Sivas, Afyon, Gaziantep, Bartın da örnek verilebilir.

Serginizi ziyaretimde Afyonkarahisar’ın da bir zamanlar önemli bir bastonculuk merkezi olduğundan söz ettiniz. Türkiye bastonculuğunda Afyonkarahisar nerede ve nasıl konumlanır?

Afyonkarahisar bir dönem zirve… Gümüş kakma işinin yapıldığı bir bölge ve sembolü de asma yaprağı. Literatürde de “Afyon işi” diye geçer. Bahse konu işler zamanında Ermeni ustalar tarafından yapılmış işlerdir.

Eski ustalar nerelere gitti?

Maalesef eski ustaların bir kısmı yıllar önce başka ülkelere göç etmiş, kalanlar ise maalesef yerlerine yetişecek çok az usta bırakmışlar…

Maalesef bizde çok çeşitlilik yok. Ağırlıklı olarak tamamı ağaç olan ve ağaç süsleme sanatının örnekleri bulunmakta. Son zamanlarda yavaş yavaş, sap kısımlarında farklı figürler ve bir miktar boynuz kullanılmaya başlanmıştır.

Baston ustalarını zaman zaman ziyaret edip bir yandan hal hatır soruyor, diğer yanda da baston siparişleri veriyorsunuz. Ülkemizin bastonculuk sanat ve zanaatına dair genel bir perspektif çizer misiniz?

.Naçizane fırsat buldukça bu ustaları ziyaret edip sohbet imkânı buluyorum. Maalesef birçoğu emeklerinin karşılığını alamadıkları için işlerini sürdürmekte zorluk çekiyor, emeklerinin karşılığını alamıyorlar.

Baston ustalarının yamak ve çırak bulmakta zorlanıyor. Bu keyfiyet de meslek, sanat ve zanaatının geleceğini tehdit ediyor. Bu meyandaki görüşlerimizi almak isterim.

Bu sorun neredeyse tüm el sanatlarını kapsıyor ve günden güne bu nadide sanatlar gözümüzün önünde yok oluyor.

Her bir eserin arka planında bir hikâyesi vardır. Onlarca hikâye yüklü bastonlarınız arasından sizin yönlünüze dokunan birkaçının hikâyesini dinlemek isteriz…

Tabii ki çok özel yeri olanlar var. Bunlardan birisi Afyon işi dediğimiz baston, bir diğer örnek de Budist rahiplerin kullandığı, neredeyse 150-200 yıllık bir yılan ağacı... Bunun dışında balina dişi, çok nadir birkaç porselen bastonumun yeri de ayrıdır.

Bu noktada bastonlarınız iç dünyanıza lisan-ı halleriyle neler söylüyor?

Bastonlarımın her birinin ayrı ayrı hikâyeleri var. Nasıl, nereden ne şartlarda alındı? Elime her gün bir tanesini alıp, o bastonun sahibinin neler yaşadığını, neler gördüğünü düşünmemek elde değil.

Düzenli olarak elinize aldığınız, vakit geçirdiğiniz bastonları da konuşalım…

Nerdeyse her akşam farklı bir bastonumu elime alır, onunla vakit geçiririm. Bu yaşanması gereken bambaşka bir keyif…

Baston koleksiyonunuz genişlemeye devam edecek mi?

Koleksiyon bir hastalık, dur durağı yok. Sanırım bu serüvenin bir sonu yok.

Bastonlarınızı nasıl muhafaza ediyorsunuz?

Özel teşhir ünitelerinde muhafaza ediyorum.

Koleksiyonunuz bakım gerektiriyor mu?

Dönem dönem gomalak cila ile cilalarını kendim yeniliyorum.

Günümüzde pek çok mobilya ustasının bilmediği gomalak cilasını yapıyorsunuz. Gomalak serencamınıza da değinelim…

Gomalak tamamen doğal bir ürün. Özellikle Çin ve Hindistan’da bir ağaç böceğinin salgısı. Bu pul pul halde bulunan ve ispirto ile eritilerek uygulanan, öncesinde ağacın keten yağı ile yağlanıp beklemesi ve sonrasında defalarca kat kat uygulanarak yapılan bir cila türü. Biraz zahmetli ve el melekesi isteyen bir cila. Ancak gomalak cila ile cilalanmış bir ağaç objenin keyfini başka hiçbir şeyde bulamazsınız.

Aile bireyleriniz baston koleksiyonunuzla ne kadar ilgili?

Kızım ve oğlum ilk zamanlarda çok ilgili olmamakla birlikte sergilemeye başladıktan sonra daha ilgili olmaya ve merak etmeye başladılar.

13 Aralıkta kurdelasını kestiğiniz Baston Dünyası Fahir Gök Baston Koleksiyonu serginiz 31 Aralık Cumartesi gününe kadar ziyaretçilerini bekliyor. Sergi fikri nasıl gündeme geldi?

Işık Lisesi benim 1963 yılında ilkokula başladığım ve mezun olduğum okul. 20 sene önce Mezunlar Derneği başkanlığını da yapmıştım. Okulda yapma arzum, sadece belli yaştaki kimselerle koleksiyonu paylaşmak değil, aynı zamanda talebelerin bu konuda farkındalıklarının da arttırılması ve bu unutulan sanat dalına bir âşinâlık sağlamalarına yardımcı olmak. Hatta, ileride belki birer koleksiyoner olmalarına vesile olmak…

Kamuoyunun, sanatseverlerin sergi mahreçli bastonlarınıza yönelik ilgisini de konuşalım…

Çok enteresan ama müthiş bir ilgi ve alaka var. İnsanlar sorular soruyor, her gelen daha sonra bir arkadaşını, eşini, dostunu getiriyor.

Bu ilgiyi ne bağlıyorsunuz?

Maalesef toplumumuzda baston kültürünün sadece destek ve sağlık amaçlı kullanıldığına dair kanaat... İnsanlarımız ne zaman ki bu kadar farklı her biri sanat eseri olan bastonları görünce doğal olarak şaşırıyor ve ilgilerini çekiyor. Tabii, bu arada bu türde bu kadar zengin bir baston koleksiyonu da ilk defa kamuoyu ile paylaşılıyor.

Mezun olduğunuz okulun öğrencilerinin, öğretmen ve idarecilerinin sergiye ve bastonlarınıza bakışları da konuşalım…

Okul öncesi çocuklardan başlayarak her gün ziyaretçi gruplar geliyor. Tabii ki, hepsinin neredeyse ilk defa gördükleri ürünler olması hasebiyle hepsinin ilgisini çekiyor.

Meraklılar, sanatseverler sergiler dışında koleksiyonunuza nasıl ulaşabilir? Her biri eser denilmeye sezâ bastonları dijital mecraya aktardınız mı?

Kendi instagram sayfam @fahirgok “Baston dünyası” ve Facebook’da “Baston Dünyası” sayfalarında ürünleri paylaşıyor ve ilgi duyan, soru soranlara cevap vermeye gayret ediyorum.

Koleksiyonunuzla ilgili bir yayın projeniz var mı?

Kısmet olursa güzel bir kalıcı katalog, bir eser çıkarma düşüncem var. Takdir edersiniz ki, böyle bir çalışma çok ciddi bütçeler istiyor. İnşallah uygun bir zaman geldiğinde, belki bir sponsor bulunduğunda bu da gerçekleşecek ve literatüre bu konudaki ilk kapsamlı yayın olacak.

İnşallah. Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Dilerim zaman içinde insanlar tarihsel ve kültürel şeylere daha çok ilgi duyar ve bu konuda küçükten de başlasalar bile bir adım atarlar.

Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Toplayıcılıktan başlayıp adım adım koleksiyonerliğe giden bir yolculukta insan farklı kültür ve coğrafyalar hakkında bilgi ediniyor, çok farklı insanlarla tanışıyor, günlük yaşamın kaygılarından uzaklaşıyor. Özetlemek gerekirse entelektüel bilgi edinmeniz dışında bir yandan da topluma belki bir hizmette yapmış oluyorsunuz.

İnsanımız bir türlü varlıklarının zekâtını ödüyorlar ama ben naçizane insanların bunun yanında en az onun kadar önemli olan bilgilerinin de zekâtını ödemeli diyorum.

Sanırım toplumların kalkınmaları, kültürel gelişmişlikleri, entelektüel bilgi ve kültür konusunda esas ödemeleri gerekenin de bu bilgi ve paylaşım olduğuna inanıyorum.

Özellikle topraklarımıza ait sanat ve kültürlere sahip çıkılmalı ve bu eşsiz değerler gelecek nesillere doğru şekilde taşınmalı.

İlginiz için teşekkür ediyorum Fahir Bey.

Bana bu fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim.

Hâmiş: İş adamı Fahir Gök aynı zamanda ülkemizin hatırı sayılır tesbih koleksiyonerlerinden biri. Önümüzdeki haftalarda Sn. Gök’ün tesbihlerini ve tesbih sevdasını da teşrih masasına yatırma niyetindeyiz.

 

İbrahim Ethem Gören 27.12.2022 Yazı no: 331

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.