KOLEKSİYONER FAHİR GÖK: TESBİHLERİ KÜSTÜRMEMEK GEREK!

Değerli sanatseverler. Ocak ayının başında Özel Bankacılık Kültür Sanat Portalımızda “Koleksiyoner Fahir Gök’ün Baston Dünyasına Naif Bir Nazar” serlevhasıyla yayınladığımız mülakatta değerli iş adamı Fahir Gök’ün baston koleksiyonu üzerine hasbihal etmiş ve yakın zaman içerisinde muhatabımızla tesbih koleksiyonu üzerine de bir söyleşi yapacağımızı belirtmiştik. Vakt-i merhunu geldi. Hep birlikte ‘maşallah’ diyerek Fahir Gök’ün tesbihlerine müşfikâne nazar ediyoruz.

İbrahim Ethem Gören: Fahir Bey tesbih sevdası gönlünüze ne zaman düştü?

Fahir Gök: Aslında çok genç yaşta birkaç tane tesbihim vardı ama bunun bir tutku, bir sevda haline gelmesi sanırım 30 seneden fazla oldu. O tarihlerde hayatta olan ve Sivas’ta yaşayan dayım ve İstanbul’da yaşayan ağabeyim bana her ay birer adet tesbih hediye etmişti. Merhum dayımın tesbihe özel bir merakı vardı ve uzun yıllar eski tesbihleri toplayan birisiydi. İşte tesbih toplama tutkusu böylelikle hediye tesbihlerle başladı.

Evvelemirde tesbihin fonksiyonu üzerine konuşalım…

Tesbihin birçok açıdan kullanım alanı bulunmakta. Tarihsel olarak bakacak olursak avcı kabile toplumları yerleşik düzene geçmekle birlikte avladıkları hayvanların kemiklerini boyunlarına bir deri iple bağlayarak avcılık maharetlerini göstermek için kullanmaları tesbihin belki de ilk atası olarak sayılabilir. Daha sonra diğer bütün dinlerde belli dini ifadeler ve kelimelerin yanında duaların sayısını belirlemek için kullanılmıştır. Özellikle günümüzde dini motifi yanında güzel ve değerli bir aksesuar, bir meditasyon aracı olarak da kullanılmaktadır. Hatta eskiden sokakta veya toplum içinde sadece erkekler tesbih çekerken şimdilerde az da olsa kadınları da ellerinde tesbihle görmekteyiz.

“Tesbih” dendiğinde nezdinizde ne türden çağrışımlar oluyor?

“Tesbih” deyince aklımıza gelenleri sıralamak lazım; habbeleri ve bunların beyzi, kesme, şalgami, kapsül ve küre diye adlandırılan şekilleri, ara durakları, imamesi, püskülü, tepeliği ve bunların ustalara göre, kültürlere göre farklı formları… Bütün bu parçalar üzerinde uygulanan mükemmel sanat örnekleri. İşte bütün bunlar insan ile tesbih arasında bağlanan bir köprü.

Muharref dinlerde de tesbih bir ibadet unsuru olarak kullanılmış. Bu husustaki tetebbu atınızı dinlemek isteriz…

Tesbih nerede ise bütün inanç sistemleri ve semavi dinlerde kullanılmaktadır. Bu dinlere Müslümanlık başta olmak üzere Budizm, Hristiyanlık, Sihizm ve Bahailik İnancı da dâhildir. Tespih genel olarak Müslümanlarda 33 veya 99 taneli olarak Allah’ın isimlerini zikretmek için kullanılır. Ayrıca 500’lük, 1.000’lik hatta 5.000’lik tesbihler de (zikir tesbihleri) bulunmaktadır. Budistlerde ve Hindularda 27’ li 4 bölüm, toplam 108 veya ayırım olmadan 108 taneli olarak kullanılır. Bahailerin kullandıkları tespihler ise 59 taneli veya altlarına 5 boncuk ilave edilerek 19 taneli olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Sihizm inancında da 108 taneli kullanıldığını ekleyelim.

Kayıtlarda Roma Katoliklerinde 54 taneli, Bizans da ise 100 taneli olarak kullanıldığı görülmektedir. Hristiyanlarda tespihi genellikle dua etmeye gelenleri saymak için de kullanıldığı rivayet edilmektedir.

Yunanlıların “Komboloi” olarak adlandırdıkları, sayıları ise 21/27 gibi birçok farklı farklı sayıda tesbihleri vardır ve genelde sokaktaki insanlar ellerinde taşırlar, bir nevi aksesuar ve rahatlama için kullanırlar.  Ayrıca, Yunan Ortodokslar’ın Doğu Roma Katolikleri gibi tespih kullandıkları da görülmüştür.

Dinimizde tesbih ibadetlerde nerede ve nasıl konumlanır?

İslam’da 99 taneli tesbih Allah’ın 99 isminin tekrar edilerek adının yüceltilmesi şeklinde kullanılmakla birlikte namazdan hemen sonra dua ederken kullanımı da yaygındır. Kültürümüzde geniş yeri olan tespihlerin evlerimizde bulunması İslamiyet’in sayesinde olmuştur. Tesbihin ortaya çıkmasını hadis kaynaklarında yer alan belli sayıda zikirlerle alâkalı rakamların etkilediği şüphesizdir. Zikirlerin eksik veya fazla yapılmasının sünnete uygun düşmeyeceğini düşünen -rivayet odur ki- sahâbeden bazıları hurma çekirdeği veya ip üzerine atılmış düğümlerle sayıyı belirlemeye çalışırlardı.

Tavsiye edilen farklı rakamlarda başka zikirler söz konusu ise de namazlardan sonra otuz üçer defa “Subhânallah”, “Ehamdülillâh”, “Allāhuekber” demenin mükâfatıyla ilgili olanlar diğerlerine göre öne çıkmaktadır. Müslümanların kullandığı tesbihler çoğunlukla araları durak dediğimiz farklı tipte boncukla ayrılmış, her zikir için otuz üçerden doksan dokuz tanelidir. Sayılara riayet için başlangıçta genellikle parmaklar kullanılmaktaydı ve bugün de aynı yöntem sıkça kullanılmaktadır.

Tesbih size nasıl bir çağrı yaptı!’ da diyar diyar peşine düştünüz?

Herhalde toplayıcılık merakım bunu tetikleyen en önemli unsur oldu. Zaman içinde insan bir konuya merak sarınca ve bu yolda adım atınca konuyu derinlemesine araştırıyor ve her araştırma sizi başka bir boyuta taşıyor. Böylesine bir yolculukta insan işin kültürü, malzemesi, yapan ustası, tanelerin üzerinde uygulanan değişik sanat dalları… İşte bütün bunlar ve bu arayışlar sizi bir girdap gibi içine çekiyor. Ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim; sanata ve güzele olan merak bu konuda en büyük etken olsa gerek...

Tesbih koleksiyonunuzu tanıtmanızı istirham ediyorum…

Koleksiyonumda Abanoz, Venge, Zeytin, Yılan ağacı, Pelesenk, Gül ağacı gibi ağaç örnekleri;  Narçıl ve Kuka gibi Asya kökenli ürünler; Balina ve Deve kemiği gibi örnekler; Mamut, Mors, Fildişi ve Gümüş tesbihler; farklı tipte birçok Kehribar, Oltu taşı, Mercan, Kaplumbağa kabuğu gibi farklı malzemeler; Koç, Bufalo boynuzu örnekleri ve bunların yanında doğal yarı değerli taşlar; doğal olmayan malzemelerden mamül ve özellikle son yıllarda ülkemizde çok popüler olan bakalit ve reçine ürünler bulunmaktadır.

Tesbihleriniz hangi yıllara tarihlenir?

Bahse konu ürünler içinde tarih olarak çok eski olanlar yanında son 10-20 yıl içinde alınmış ürünler de bulunmaktadır.

İlk tesbihiniz…

İlk tesbihim yanılmıyorsam 70’li yıllarda liseyi bitirdikten sonra sahip olduğum andız ağacı tesbihtir ve bu tesbihi halen muhafaza etmekteyim.

Taştan ağaca, değerli metallerden diş, bağa ve kemiklere kadar zengin bir koleksiyondan bahis açtınız… Bu tesbihleri nasıl edindiniz? Kimi zaman malzemelerini alıp ustalarının yolunu mu tuttunuz?

Koleksiyonumdaki tesbihleri geçen yıllar içinde yurt içinde yaptığım seyahatler yanında İstanbul’da özellikle Kapalıçarşı ve şehrin birçok noktasında bulunan antikacılar ve Mercan’da bulunan atölyeler ile müzayede ve mezatlardan temin ettim. Ancak başta belirttiğim gibi koleksiyon yapma duygumu ateşleyen rahmetli dayımın vefâtından sonra ondan intikal eden bazı tesbihleri de unutmamak gerek. Bu konuda çok değişik bir anım var onu sizlerle paylaşayım.

Lütfen, buyurunuz Fahir Bey.

Sanırım 25 seneden fazla oldu. Uzakdoğu seyahatimle alakalı, Hong Kong’da. O zaman nerede ise ülkemizde hiç bilinmeyen, bugün çok moda olan Mamut dişi hediyelik eşya satan bir mağaza vardı. Bir seyahatimde kendilerine Mamut boncuk sipariş edip daha sonraki seyahatimde almıştım. İşte o tesbih habbelerini hiç unutmam zira o tesbih tanelerini sabahın kör vakti uçaktan inip eve gelir gelmez dizip, gümüş imame ve püskülünü yaptıktan sonra elime aldığım anı hiç unutmam…

Yurtiçinde ve yurtdışında pek çok tesbih ustasıyla bir nevi ahbap oldunuz… Tesbih ustalarının sorunları neler? Çırak, kalfa bulmada sıkıntı yaşıyorlar bildiğim kadarıyla…

Makineleşme maalesef diğer sanat dallarında olduğu gibi zanaatkârların bu alanda yaşamını son derece zorlaştırıyor. Tabii ki, yine en önemli sorunlarda biri diğer el sanat dallarında olduğu gibi, usta-çırak ilişkisinin nerede ise artık yok olması, bu işi icra eden çok az sayıda ustanın kalması. Tesbihte olduğu kadar baston konusunda ve benzer birçok konuda bu en önemli sorun olarak önümüzde durmaktadır.

Bahsettiğiniz sıkıntıların aşılması için topluma, sanatseverlere, kurumlara, koleksiyonerlere ne gibi görev ve sorumluluklar düşüyor?

Öncelikle bu konuda ticaret yapan esnafın önemli bir kısmı bu işe sadece ticari bir meta olarak bakmakta ve bu keyfiyet maalesef pazarda çok önemli bir sıkıntı yaratmaktadır. Satıcıların önemli bir kısmı sattığı malı tanımamakta, konunun günümüzde popüler olması sebebi ile ciddi şekilde pazar kirliliği yaşanmakta, alıcılara yalan yanlış bilgiler verilmekte ve hatta tatsız hadiseler yaşanmaktadır.

Bunun dışında en önemli sıkıntılardan biri de kavram kargaşası... Maalesef ürünlere aslı ile alakası olmayan adlandırmalar yapılmakta bu da alıcının kafasını karıştırmaktadır. Bunlara örnek derseniz; Kehribar bunlara en iyi örnek. Doğal kehribar ile alakası olmayan reçine veya bakalit ürünlere Sıkma kehribar, Osmanlı Sıkma, Osmanlı kehribar denmekte; Katalin, Eski Katalin, Eski Objeden gibi kafa karıştırıcı birçok tabir kullanılmaktadır.

Bu arada devletin de özellikle artık yitirilen bu sanat dallarını yaşatmak için bir takım çaba ve çalışmaları var ancak bu tür zanaatkârlar daha çok desteklenmeli ve bu sanat dallarının gelecek nesillere taşınması için daha çok çalışma yapılmalıdır.

Sözün bu yerinde tesbih ustalarıyla yaşadığınız diyaloglara atıfta bulunalım…

Tahminimce yıllarca sanayinin içinde bulunduğum ve bir ürününün imalatının ne kadar meşakkatli olduğunu bilen birisi olduğum için her türlü zanaatı icra eden ustalara sonsuz bir saygım vardır ve baston konusunda olduğu gibi bu ustaların işlerini yaparken onları izlemek, onlarla sohbet etmek en büyük zevklerimden birisidir. Farklı hayat hikâyeleri farklı yaşamlar kısacası bu dünyanın içine girdiğinizde adeta huzur bulursunuz.

Bunca tesbihi ne kadar zamanda bir araya getirdiniz?

Şu anda 300’den fazla tesbihim bulunmakta ve bunların toplanması 30 yıldan fazla sürdü.

Koleksiyonunuza dâhil etmeyi düşündüğünüz başka tesbihler var mı?

İnsan toplayıcılık ve koleksiyon yapmaya başlayınca bir müddet sonra seçici olmaya başlıyor. Dolayısı ile aldığınız ürünlerde daha titiz ve seçici oluyor ve koleksiyonunuzda olmayan malzemeleri tercih ediyorsunuz. Dolayısı ile çok özel olmadığı sürece uzun zamandır tesbih alımı yapmıyorum.

Tesbihlerinizi nasıl muhafaza ediyorsunuz?

Bir kısmını üzeri camlı ve teşhir amacıyla yaptırdığım özel bir mobilyada, bir kısmını da farklı, özel küçük sandıklarda sergiliyorum.

Yüzlerce tesbihle uğraşmak da ayrı bir zanaat olsa gerektir! Tesbihtir ipi kopar, cilası dökülür, danesi kırılır… Usta işi tesbihlerde yedek habbeler bulunur. Baston söyleşimizde gomalak cilası yaptığınızdan bahsetmiştiniz. Tesbihlerinizin bakımı konusunda nasıl aksiyon alıyorsunuz?

Oldum olası bir şeyleri tamir etme konusunda az da olsa becerim vardır. Koleksiyon yapmaya başladıktan bir süre sonra bu konuda gereken küçük bir takım âlet ve malzemeyi alarak, gerek ipe dizme işini gerekse gümüş imame, durak kamçı/püskül gibi kısımlarını kendim yapmaktayım. Bu da benim için önemli bir uğraş, oyalanma ve mutlu eden bir çalışma.

Her bir tesbihin ayrı bir önemi vardır, hikâyesi mühimdir, tesbihler ustalarının göz nurunu taşır. Bununla birlikte nezdinizde özel yerleri olan tesbihlerinizi de konuşalım...

Koleksiyonumda tabii ki benim için özel birkaç parça bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi rahmetli babama ait 1955 yılında Erzurum’da aldığı bir Oltu tesbih… Yine dayımın hediye ettiği ilk tesbihin çok özel yeri vardır

.Sürekli meşgul olduğunuz, elinize aldığınız tesbihlere dokunarak böylelikle okuyucularımızla birlikte zikir sesi alalım…

Madem zikir dediniz gelin önce bir 'Lâ ilâhe illallÂh' diyelim…

LÂ İLÂHE İLLALLÂH

Bakın çok uzun yıllardır yaptığım ve benim neredeyse artık bir yaşam tarzım olan bir durum var, Onu sizinle paylaşayım.

Lütfen…

Evde olduğum her akşam benim için bir ritüel haline gelmiş bir yaşam şekli var. Ne zaman bir kitap okurken veya bir program seyrederken veya bir misafirimiz varsa bir elimde tesbih bir elimde bastonum olur ve onlarla bütünleşirim. Her akşam farklı birini elime alır, o ürünlerin yaşanmışlıkları, yapan ustalarının verdiği emek ve icra ettikleri sanat, gözümün önünden geçer. Bir de şunu da söylemek gerek. Bu ürünlerin ne zaman, nasıl alındığı ve nereden alındığı aklımdan geçen şeylerdir. Aslında koleksiyonu değerli kılan şey tam olarak elinizdeki ürünlerin bir hikâyesinin olmasıdır. Bu arada tesbihin başka bir özelliği bulunmaktadır.

Nedir?

Eğer tesbihi çekmezseniz bir süre sonra tesbih size küser. İpinin kayganlığı gider, tanelerin hareketi zorlaşır ve habbeler çekilmediği için farklı renklere bürünür.

TESBİHLERİ KÜSTÜRMEMEK GEREK

İşte onun için tesbihleri küstürmemek gerek.

Hasbihalimize ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Toplayıcı olmak veya koleksiyoner olmak meraklı olduğunuz bir konuda size yeni bir alan açıyor; yeni dostluklar, ilişkiler, yeni bir araştırma alanı ve dolayısı ile entelektüel bilginizin artmasına sebep oluyor.

Son olarak okuyucularımıza yönelik mesajını almak isterim…

Özellikle belli bir yaşa gelmiş kişilerin emekliliklerinde veya ileri yaşlarında oyalanacakları, uğraşacakları, ruhlarını besleyecek bir şeyler yapmaları gerek. İşte onun için genç yaşta bir hobiniz, bir meşgaleniz olması gerek. Eğer bu merak genç yaşlarda başlarsa bu ileri yaşlarınızdaki en büyük kazançlarınız olacaktır.

İşte benim hayatımda baston ve tesbih bunu en iyi şekilde yerine getiriyor.

Son olarak koleksiyoner dostlara ve bunun için yola çıkanlara şunu söylemek isterim; sahip olduğumuz değerleri sergi şeklinde uygun ortamlarda geniş kitlelerle paylaşmak gerek.

Kısmet oldu, kendi adıma baston için iki sergi yapma şansına sahip oldum ve bu tür sergilerde ziyaretçilerden gelen olumlu güzel sözler bu yolda sizi daha çok teşvik ediyor, mutlu oluyor, ruhunuzu besliyorsunuz. Bu arada sergilediğiniz ürünler hakkında onlara bilgi vermek, ürünlerin hikâyelerini anlatmak işin diğer keyifli bir tarafı.

İlginiz için teşekkür ediyorum…

Ben de teşekkür ediyorum İbrahim Ethem Bey.

KOLEKSİYONER FAHİR GÖK

1958 Sivas doğumlu. İlk, orta ve lise tahsilin FMV, Işık Lisesi’nde tamamladı. Sonrasında İİTİA İşletme bölümünden mezun oldu. Üniversite sonrası hem dil geliştirme niyetiyle hem de misafir öğrenci olarak University of Michigan’a gitti. Çok küçük yaşlardan itibaren hem alaylı hem de okullu olarak ticaret ve sanayinin içinde bulundu. Aydınlatma Sektör Derneği AGİD’in kurucu üyesi ve halen başkanlığını yürütmekte olan Sn. Gök birçok sivil toplum kuruluşunda görev aldı ve halen bazılarında bu görevlerini sürdürüyor.

İş hayatının yanında 30 yılı aşkın bir süre felsefe ve spritüel âlemle ilgili çalışma, araştırma ve incelemeler yapıyor. 2019 yılında yayınladığı “Yaşam ve Sen” isimli bir kitabı olan Fahir Gök ülkemizin önde gelen baston ve tesbih koleksiyonerlerinden biri.

 

İbrahim Ethem Gören/01.02.2023-Yazı No: 336

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.