BURHANETTİN GEDİK İLE KOLEKSİYONLARINDAN AÇILMIŞ BİR SOHBET…

BURHANETTİN GEDİK İLE KOLEKSİYONLARINDAN AÇILMIŞ BİR SOHBET…

Burhanettin Gedik içimizden biri. Genel Müdürlük özel kalemi görevini îfâ etmekte olan Sn. Gedik, yoğun mesaisinden arta kalan zamanlarda şahsî koleksiyonlarına vakit arıyor.

Saat, tesbih, koku-koku şişeleri, cam küreleri ve model araba toplamakta olan Burhanettin Gedik ile koleksiyonları üzerine sohbet ettik.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Efendim Bendeniz 18 Ekim 1979 Gölcük doğumluyum. İstanbul’da orta halli bir mahallede 1980’leri yaşayarak büyümüş birisiyim. Evliyim; Ali Kerem ve Mina Nur isimlerinde iki çocuğum var. Rabbim hayırlısı ile nasip eder de kucağımıza alabilirsek inşaAllah; Alp İnanç adında üçüncü bir evlada sahip olacağım.

İnşaallah.

14 yaşından beri iş hayatındayım. 2002 yılının Haziran ayına kadar rahmetli babamızın yanında ticari işletmelerde çalıştım. 2002 yılında Rabbim nasip eyledi ve ömrü hayatımda “ikinci evim” ve “ailem” dediğim Kuveyt Türk ile tanıştım. 2002 yılından bu vakte kadar da bu “güzel ve özel aile”nin bir ferdi olarak elimden geldiğince, dilim döndüğünce bana verilen görevleri ifa etmeye gayret ediyorum.

Kuveyt Türk’e neler yaptınız, hangi birimlerde çalıştınız?

Önceleri Bankamızın Haberleşme (O zamanki adı ile Muhaberat) biriminde birkaç sene santral operatörü olarak görev aldım. Sonrasında Genel Müdür Yardımcılarımızın asistanlığını yaptım, daha sonrasında ise 2002 yılının Ekim ayının 8’inci gününden bugüne kadar Özel Kalem olarak görevime devam etmekteyim. 2014–2018 yılları arasında Yönetim Kurulu sekreteri olarak hizmet verdim.   

KOLEKSİYONERLİK ÇOCUKLUK YILLARINDA BAŞLAR

Antika/koleksiyon ilginiz nasıl başladı?

Aslında şahsi kanaatim koleksiyonerlik bence çocukluk yıllarından başlar insanda. Aileler bunu fark eder ya da edemez, amma velakin ben geriye dönüp baktığımda böyle görüyorum.

Misal…

Misal; eskiyen hiçbir şeyimi atmaz, bir şekilde farklı bir keyfiyette değerlendirirdim. Büyüdüğüm evler çoğunlukla bir kömürlüğü veya çatı arası olan evlerdi. Edindiğim oyuncaklarımı, alet ve edevatımı çatı arasında yahut kömürlükte muhafaza eder, raflarda saklardım.  Öyle ki sene çocukluğumdan kalan birkaç oyuncağım vardı, bunları yakan zaman önce oğlum Ali Kerem’e verdim.

KOLEKSİYON İNSANI KENDİNE ÇEKİYOR…

Sizce koleksiyon nedir?

Koleksiyon insanı kendine çeken dipsiz bir kuyu aslında. Tam bir sıfat ile belirtmek mümkün değil, ne zaman ki insanın gönlü bir şeylere akmaya başlar, ne zaman ki bir şeyleri gördüğünüzde geri dönüp bir daha bakma ihtiyacı hissederseniz işte o zaman yandınız demektir!

İlgilileri niçin koleksiyon yapma ihtiyacını hisseder?

Az önce de dediğim gibi bu iş gönül işi, gönül neye/nereye kaydı ise, içinden ne geçti ise zaten isteseniz de duramazsınız…

Yine bir misal rica edeceğim.

Çocukluk yıllarımda okulda hemen herkes pul koleksiyonu yapardı. Bir arkadaşım pullara hakikaten ileri derecede tutkundu. Yine bir arkadaşımın dolma kalem koleksiyonu vardı, inanılmaz derecede güzel kalemler biriktirmişti. Yine bir arkadaşımın gaz lambası koleksiyonu vardı, meşhurdu bizim zamanlarımızda…

Misal o vakitler farkında olmadan ben de çizgi roman koleksiyonu yapmaya başlamıştım.

Hangi çizgi romanlardan söz ediyorsunuz?

Red Kit vardı çizgi roman, Teksas Tommiks vardı. Birkaç çuval onlardan vardı bende. Farkında olmadan her sayısını biriktirmişim.

Ne oldu sonra çizgi romanlarınıza?

Rahmetli Validem sağ olsun, ben farkında olmadan bir kışı geçirmemizi sağlamış onlarla!

Şimdiki zamana gelelim dilerseniz. Neleri topluyorsunuz?

Bendenizin naçizane tesbihlere merakım var, kokulara ve koku şişelerine merakım var, ufak çaplı bir saat birikimim var, özellikle gidip gördüğüm yerlerden topladığım kar kürelerine merakım var ve bir de asıl tutkum olan Murat 131 Model otomobilin, maket ve modellerine merakım var. Buldukça, denk geldikçe toplarım, hem yurt içinden hem de yurt dışından.

Model otomobillerden başlayalım... Bu alandaki koleksiyonunuzu tanıtır mısınız?

Efendim naçizane bendenizin ilk arabasıdır Sevgili Murat 131’ikç O zamanlar biriktirebildiğim kadarı ile aldığım bir araçtır. Tabii sonrasında tadilatını gerçekleştirdim ve tutkunu oldum.

‘O zamanlar’ dediniz. Ya şimdi…

Şimdi ise hamd olsun Mevla’ya 3 adet Murat 131’im var.

Model ve yılları?

1977 Murat 131. 1981 Murat 131 Kartal ve 1982 Murat 131 Doğan. Bu meyanda bunların ‘diecast’ tabir edilen modellerini biriktiriyorum.

Kaç adet var?

Bu modellerden yaklaşık 100 kadar var elimde renk renk. Model araba koleksiyonu yapmak kolaydır aslında amma velakin bir marka ve modelin koleksiyonunu yapmak biraz zor ve zahmetlidir.

Model araçları nasıl topluyorsunuz? Nerelerden temin ediyorsunuz?

Genellikle yurt dışından temin edebiliyorum, maalesef yurt içinde bulmak zor.

Özellikle hangi modeller ilginizi çekiyor?

Ülkemizde Murat 131 olarak adlandırılmış Fiat lisansı ile İtalya, İspanya, Fransa ve Amerika vs. ülkelerde de üretilip satılmış olan modelle ilgileniyorum.   

Nasıl muhafaza ediyorsunuz?

Şu an için çocuklardan uzakta muhafaza ediyorum! Kâh evde gardolabın içinde çekmecelerde, kâh ofiste çekmecemde… Maalesef biraz büyüyüp akılları erinceye dek bu şekilde saklamak zorundayım. Şu an sergileyemiyorum. Tabii ki bunların hepsi bizden bir anı olarak onlara kalacak, ama şuan onlar için bir oyuncaktan öte değil.

Sizin için özel anlamı ve hikâyesi olan bir model otomobilin hikâyesini anlatır mısınız?

Modelinden ziyade gerçeğinin bende hikâyesi büyük. Kırmızı renkli olan Murat 131’im ile bekâr olduğum yıllarda İstanbul’dan Kars’a kadar gitmiştim. Aldığım ilk günden beri hiç yolda bırakmadan çok gezdirdi beni. Evlendiğimde ise bizim gelin arabamızdı, malum bu düğün seremonileri; gelinlik provası, süsü püsü, resim çekimleri v.s. Fakat ne olduysa nikâh günü gelini evden çıkarıp içine oturtunca oldu.

Ne oldu?

Bizim kırmızı çalışmadı ki o gün yaklaşık git gel 300 km. yol yapmıştık sabahtan öğleye dek. Evet, bildiğimiz kıskandı! Resmen çalışmadı, evin önünde kalakaldık.

Bu durumda ne yaptınız?

Ne yaptıysak olmadı. Öylece bıraktık onu sokakta. Başka bir araba ile nikaha yetiştik. Akşam oldu döndük. Kayınpederim ile aynı binada oturuyoruz. O zaman “Gel bir halat bağlayıp sokaktan çekelim. Bizim arabayla otoparka bırakalım, dışarda kalmasın” dedi. Pekiyi dedim. İndik aşağı, ben halatı bağlarken kayınpederim anahtarı taktı ve kontağı çevirdi, tahmin edin bakalım ne oldu?

Çalışmış olmalı!

Aynen öyle oldu. O çalışmam diye inat eden araba daha marşı bile çevirmeden çalıştı ve o gün bugündür de halen çalışır vaziyette. Arada bir homurdanır ama yine de çalışır… Ayrıca yine böyle tutkun arkadaşlar ile İstanbul Valiliği’nin izniyle resmi bir dernek kurduk.

Derneğin ismi nedir?

Tofaş İlk Klasik Otomobilciler Derneği (TİKOD).

Dernek nezdinde neler yapıyorsunuz?

Önceleri birkaç gönüllü arkadaşımız ile birlikte yola çıkmıştık. Şimdi ise derneğin sadece İstanbul’da aktif 60 üyesi bulunmakta. Ailelerimiz ve çocuklarımızla birlikte çok büyük bir aile olduk. Fırsat buldukça hep birlikte toplanıyor, hem şehir içi, hem de şehir dışı birçok etkinlik yapıyoruz. Beyler hobileri ile ilgileniyor, hanım kardeşler ve çocuklar kendi âlemlerindeler, herkes mutlu çok, eğlenceli anlar geçiriyoruz.

Buradan, tesbihlerinize geçelim. Tesbih merakınızı biliyoruz. Dua tanelerinde ne/neler arıyorsunuz?

Efendim ben tesbihlerimin her biri ile zikrederim, meşk ederim, hani öyle sarmalayıp saklamam. Usta işi teşbihlerim de var ama genelde ağaç işi tesbihleri severim, onların her birinin kendi özel ve güzel kokuları vardır. 

Tesbihlerinize değinir misiniz? Koleksiyonunuzda neler var?

Koleksiyon demeyelim de tutkunu diyelim.

Eyvallah.

Dediğim gibi koleksiyondan ziyade benimle her an hem dem olmaları gerekir, zikretmemiz gerekir. Ben de şuan her ağaç türünden yapılmış olanlar da var, kehribar ve eski Osmanlı olanlar da var, uçak camı malzemesinden yapılmış olanlar da var, zeytin çekirdeğinden yapılmış olan da…

Hangi malzemeleri haiz tesbihler özellikle ilginizi çekiyor?

Özellikle ağaç işçiliğinden yapılmış olanlar, her birinin kendine has kokusu cezbeder insanı. Misal tarçın ağacından yapılan, öd ağacından yapılan, katran ağacından yapılan, andız ve kuka tesbihler her zaman merakımı çekmektedir.

Bu alanda bundan sonraki hedefleriniz neler?

Aslolan hedefim haddimi aşmadan biriktirmeye devam etmek ve vakti zamanı vukû bulduğunda bu güzellikleri inşaallah evlatlarıma bırakabilmek. Rahmetli annem ve babam bir lokma bir hırka göçüp gittiler bu diyardan. Allah onlardan razı olsun, güzel hatıralar ve şerefli bir isim bıraktılar elbet. Fakat yoktu o zamanlar ya da vardı ama bizlere çok uzaktı bazı şeyler. Bir şey bırakamadılar maddi olarak. Şükür Mevla’ya ki şuan bolluk içerisindeyiz. Her şey var, her şeye iyi kötü ulaşmak mümkün. Hamd edip Rezzak olan Allah’ın verdiği nimetlerin kıymetini bilip bizden sonrakilere devretmenin telaşındayız.

Pek çok cam kar küreniz var. Küre camların içinde neler yer alıyor?

Konuşmamızın başında dediğim gibi ne zaman ki insanın gönlü bir şeylere akmaya başlar, ne zaman ki bir şeyleri gördüğünüzde geri dönüp bir daha bakarsanız işte onlar da böyle kendiliğinden oluştu. İnanın ki nerde nasıl başladığını bilmiyorum, ama şunu çok iyi hatırlıyorum. Bir yurt dışı ziyaretimde yine kar küresi alacağım bir satıcıdan. Tam da öğle vakti. Adam ben içeri girerken “kapattık, lütfen 13:30’dan sonra geliniz” dedi ve kapıyı kapattı. Tabi iş inada bindi, almamız lazım! Bekleyip aldık ama gel gelelim dönüş yolunda uçağımı kaçırdım ve 5 saat sonraki uçakta yer bulabildim.

Cam kürelerinde neler arıyorsunuz?

Özellikle gezip gördüğüm, gittiğim yerlere ait olanları topluyorum o an gelişen bir şey…

Koku ve koku şişesi biriktiriyorsunuz. Koku ve şişelerine dair merakınız nasıl ortaya çıktı?

Kokulara karşı özel bir ilgim var, severim, ofiste de denerim çeşit çeşit kokuları, insanı hem dinç tutar, hem de rahatlatır hoş bir koku ve hoş kokan bir ortam. Aslında bu da çocukluktan kalan bir iz bana. Rahmetli dedem bizi her camiye götürdüğünde cebinden misk kutusunu çıkarır ve biz çocuklar da dâhil herkese ikram ederdi. Bayılırdım o ana, şimdi aynısını ben yapıyorum şükür Mevla’ya. 

Hangi kokular ve ne tür şişeler ilgi alanınıza giriyor?

İşlemeli şişelere bayılırım. Amber, hafif odunsu ve miskî kokular hemen herkesi mest eder!

Muhtelif ebatlarda çeşit çeşit kol saatleriniz var. Kol saati koleksiyonunuza değinir misiniz?

Bir vakit bir söz nakşolmuştu hafızama.

Hangi sözden bahsediyorsunuz?

 “Hayatta para ile satın alınamayacak, geri gelmeyecek olan şey zamandır.”

Eyvallah, el-Hakk doğrudur.

Hakikatte de öyle, Rabbim cümlemize, bizlere bahşettiği zamanı O’na layık birer kul olarak geçirmemizi ve bu âlemden, aslolan âleme hayırlı işler gerçekleştirmiş Müslümanlar olarak geçmemizi nasip eylesin.

SAATLER BİR AKSESUARDAN DAHA FAZLA ANLAMLAR İFADE ETMEKTEDİR

Âmin…

Ne kadar zengin olur iseniz olun zamanı geri getiremezsiniz. Ama zamanı da saatsiz ölçemezsiniz. Dolayısı ile bir aksesuardan daha büyük bir anlam ifade ediyor saat. Önceleri bir aksesuar olarak görüyordum saatlerimi. Sonraları bir baktım ki farkında olmadan 100’ü geçkin saat alıvermişim, koymuşum kenara.    

Hangi saat çeşitleriyle ilgileniyorsunuz?

İlle de şu olsun, bu olsun diye bir takıntım yok. Gönlüme yatarsa ve o an beni cezbederse hiç düşünmem imkânım varsa alırım.

Aile fertlerinizin koleksiyonlarınızla arası nasıl? Çocuklarınız da ilgili mi?

Eşim maalesef biraz uzak duruyor bu duruma. Tabii ki hanımlar biz erkeklere göre fıtrat olarak ta farklılar, onu da anlıyorum, -ellerinizden öperler- çocuklar daha ufaklar, henüz idrak edemiyorlar. Onlar için bir oyun aracından öte geçmez şu anda, ama ileride babadan kalma bir miras şimdiden kanlarına karışmış oldu!

Sohbetimize ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

Efendim, dediğim gibi naçizane bunlar benim tutkum ben bir koleksiyoner olarak addetmiyorum kendimi. Ama insanın bir tutkusunun, bir hobisinin, bir uğraşının olması güzel bir şey. Misal olarak İstanbul’da meşhur bir bitpazarı vardır, biz öyle derdik, şimdi artık ismi Feriköy Antika Pazarı olarak geçiyor. Hele bir gidin, gezin bakalım orayı, oranın atmosferini bir içinize çekin bakın bakalım neler oluyor.

Pazar günleri uğrak mekânımızdır Bomonti/Feriköy Antika Pazarı. Orada güzel ürünler, antikalar, levhalar kadar ve belki onlardan çok daha kıymetli insanlar, esnaf arkadaşlarımız var. Var olsunlar. 

Son olarak okuyucularımıza nasıl bir masaj iletmek istersiniz?

Efendim, bilcümle Allah’a emanet olunuz, vaktiniz, nakdiniz elverdiği sürece kendinize bir hobi, bir meşgale edininiz, bunu sizden sonraki nesle hediye ediniz.

 

İlginiz için teşekkür ediyorum.

Ben teşekkür ediyorum İbrahim Ethem Bey. Bâkî selâm ve hürmetle…

 

 

İbrahim Ethem Gören

{name}
{content}
+
-
{name}
{content}
+
-

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

SİZİ ARAMAMIZI İSTER MİSİNİZ?

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.

İşleminiz gerçekleştiriliyor. Lütfen bekleyiniz...

BİZ SİZİ ARAYALIM

  • ADINIZ
  • SOYADINIZ
  • TELEFON NUMARANIZ
  • E-POSTA ADRESİNİZ
  • AÇIKLAMA
  • Kişisel Verilerle İlgili Aydınlatma Metni ’ni okudum, başvuru kapsamında kişisel verilerimin işlenmesine onayım vardır.